Proto-Türk topluklarında bir totem olan kurt, Hunlar döneminde ata kültünün bir parçası durumundaydı. Nerdeyse bütün Türk dünyasında mezar ve veya kayalarda resmedilmiş, bazı resimler üzerine Şaman alet ve elbisesi giydirilmiş olarak görülür. O dönemlerde adına “Tanrı-Kurt” adıyla anılırmış. Yani Kurtla ilgili olarak zamanla hayvan-ata kavramı gelişmiş, devlet, yöneticilik unsurları simgesi olarak ta anılan dahi çeşitli anlamlar yüklenmiştir.
Her ulusun mitlerinde bir tabu hayvanı vardır. Onlara hürmet ederler ve saygı duyarlar. Türklerinde saygı duyduğu; hürmet ettiği, adını gökten aldığına inanılan “tabusu” Gök yeleli Gök Kurt’tur. Sık söylenmese de bir adına Gök Börü de denir.
Genelde ise Gök Kurt olarak gerçek Türk tarihi içinde tanımlanır. Günümüzde siyasi olarak “Bozkurt” diyenlerin tabiri sonradan ortaya atılmıştır. Gök Kurt, göksel olması ve ufukta belirmesi ve Türk ulusuna, “ilahi kutsal bir kılavuzluk” yaptığına inanılır. Yani Türklerin her dara düştüklerinde bir çıkış yolunu mutlak ilahi “Gök Kurt” yol gösteriyordu.
Gök Kurt, Kök Kurt, Gök Börü (Bozkurt) gibi adlarla anılan Kurt, Türk-Moğol efsanelerinde kutsal hayvan, ulusal sembollerin başında gelir. Moğollarda “Börteçine” (*) veya “Börtoşona” olarak geçer. Türk ve Moğolların ortak inancında, başlarına kötü bir iş geldiğinde kurt, çıkar meydana ve yol gösterici olarak geçer ve dahi bazı Türk ve Moğol boylarında soylarının kutlu bir varlık olarak algılanılan kurttan türediğine inanılır. Soyun bir kolunun Kurt’tan diğer bir kolunda Ala Geyikten geldiğine inanılır. Gök Kurt gökyüzünü Alageyik ise yeryüzünün simgesi olur. Göktürkler gök renkli bayraklarında Gök Kurt başı resmi bulunur, anlamı savaşçı ruhu, özgürlüğü, hızı ve doğayı temsil eden bir karakter olarak inanılır.
Göktürkler çadırlarının önlerinde direklerin başına Kurt başı asarlar ve Göktürklerin inancında savaş ruhu olarak bilinen tanrı, Kurt görünümünde öne koyulur ve Türklere dar günlerinde, düşmanlar tarafından tehdit edildiklerinde yol gösterici olur.
Önemlidir ki, her milletin tarihi, ulusal destanı ve efsaneleriyle başlar. Büyük devletler kuran hakanların ve onların yardım eden milli tanrıların menşelerine dair söylenen efsaneler; ayinlerde okunan dua ve ilahiler. Kahramanların maceralarını yavaş ve güzel sesle şakıyarak masallar, halk efsanelerinden itibaren atalar sözü bugün bizim için manasız gibi gelebilen hurafeler, yalınız bir milletin değil, bütün beşeriyetin tefekkür tarihini ve onu en muhaliflerine bile hizmettir.
Anadolu halk dilinde bir söz vardır, “Kurt Masalı” Bu Anadolu da yalan sözlere için söylenen bir sözdür.
Çin kaynaklarında Türklerde Kurdun egemenlik ve yiğitlik ilişkisi hakkında oldukça geniş bilgiler sunulur. Kurt konusunda bir Çin yıllığında: “Sancaklarının başı altında kurt başı takarlar. Korumacılarına, savaşçılarına “Fu-li” (Börü) derler. Çin dilinde anlamı kurt demektir, yani kurttan doğmuşlardır. Diye yazar. (Kaynak Ahmet Taşağıl, “Göktürk Ülkesine Gelen Çinli Elçilerin Raporlarına Göre Göktürk-Çin İlişkileri (552-630) Yüksek Lisans Tezi İst. S. 187)
Dsiungnulara ait Noin-Ula kurganlarında (mezarlarında) çıkartılan ve bayrak haline gelmiş keçe torba biçiminde bir tözün (ruhun) bağlı bulunduğu yerde, yani gönderin tepesinde bir kurt başının asılı bulunması, Hunlarda kurt totemi çok önem taşıdığı göstermektedir…
Doğu Türkistan’da 6. ve 8. Yüzyıllara ait kurt başlı bayrak göklerde biçiminde ıslak kireç sıva üstüne yapılan resimler (fresk) bayrak biçiminde ayrıntılı resimlerle anlatma ve betimlemiş olarak görülmektedir. Kurt kısaca Türkler için bir tür yol gösterici olarak daha çok bilinenidir. Uygur Türklerinde Oğuz Destanında kurt yol gösterici olarak geçer. Hatta Başkurtlar adıyla biline Başkurt Türkleri vardır adını kurttan alma. Onların efsanelerinde de kurt yol gösterici olarak bilinir.
Yani, Türk kozmolojinde gök unsuruna bağlı olarak aydınlığın ve buna bağlı unsurların bir simgesidir. Kültigin Yazıtlarının doğusundaki, “Tanrı güç verdiği için babam Kağan’ın ordusu kurt gibi imiş, düşmanı koyun gibi imiş” diye yazar. Yine Oğuz Kağan destanında gök kurdun bir ışık birlikte orya çıkması işaret edilir. Bazı Türkler arasında kurt her zaman gök kurt (boz kurt) olarak anılmaz ancak en çok adı “gök kurt” olarak yaygın biçimdedir. Türk toplumlarında daha az bilinen kurt adına eklenen “Ak kurt”, “Al Kurt”, “Kara Kurt, olarak renklerde kurt adlarına tanık oluruz.
Burada, “Ak Kurt” gök unsur, saflık ve erdemlilik, temizlik simgesi olur. “Al Kurt” şiddete veya yer unsuruna; “Kara Kurt”, karşı durulmaz güce, yeraltı unsurlarına veya kötülüğün simgesi olduğuna işaret ettiğine inanılır.
Müslümanlaşmış Türklerde kurt anlamı eski kutsallığının yerini maalesef bazı uydurulmuş olumsuzluk anlamlara kurban edilmiştir. Anadolu’da bazı Müslümanlar ise yaygın olan “yiğitlik ve güç” simgesi yanında akıllı veya kurnaz biri için “kurt adam”, deyimi kullanırken öğüt veren yaşlılar için ise “eski kurt” gibi yaygın sözler vardır ve sıkça görülmüştür. Bu Beyşehir-Şamlar Köyünde de aynen böyledir…
Günümüzdeki bozkurt işareti ve tarihçesi…
Bozkurt işaretinin 1991 Sovyetler Birliği'nin yıkılmasından sonra Bakü'de Ebulfeyz Elçibey'in düzenlediği mitingde bir milyon insanın Milliyetçi Hareket’in sembol ismi Alparslan Türkeş'i “Bozkurt” işaretiyle selamlaması sonrası ortaya çıktığı sanılsa da Tarihi araştırmalarda bu sembolün Türklere Budist kültüründen geçtiği yazılmaktadır.
Bozkurt işreti, Türk hakanları tarafından başarı anlamına gelen bir zafer işaretidir. Batıya göç eden, Hun, Kıpçak, Peçenek Türkleri aynı zamanda bu işareti soy belirtir olarak yani “Ben Türküm” manasında da kullanmışlardır
Bu sembole 10. yüz yıl İranlı Şair Firdevsi’nin “Şahname” adlı yapıtında da rastlanmaktadır. Türk kadınların minyatürünün yer aldığı bu eserde Bozkurt işareti yapan kadınlar resmedilmiştir.
Çin de bulunan çıkarılan eserlere bakıldığında. Bozkurt İşareti yapan Türk hakanı Heykeli ilgi çekicidir. Bozkurt işaretinin, İslamiyet öncesi Göktürk döneminde ve diğer Türk devletlerinde, Türk hakanlarının zafer işareti olduğu, mağaralarda bulunan 6. yüzyıla ait “Türk hakanı heykeli” ile apaçık anlaşılmıştır.
Türk-Moğol etnografınki bir sembol olan kurt, Potanin’in Çeltlerle yazdığı eserlerinde, kurdun, Türk kültürü olduğunu kuşku etmediği halde bugünkü Türk akvamında bu efsane bakiyelerine pek az tesadüf etmiştir. Orta asırlardaki İtalyan destanlarına kadar etki eden “Bozkurt Efsanesi” unsurları” Veselowski “Roma Hikâyeler Tarihi” yapıtı. Dahi Cengiz Kağan, soyu olarak “Börteçine” (Bozkurt) olarak anılır.
Kuşkusuz kurt, en eski Türk destanının merkezi unsuru olmuştur. Hala Müslümanlaşmamış Şamanist Türkler de kurt kutsi mahiyeti olduğu görülür. Hala Şaman davulunda salt kurt motifleri resmedilir. Şamanist Türkler Kam dualarında kurtta el açıp dua ederler. Rus Tarihçi Vladimir Radloff derlemelerinde geçer.
Kurda dair Romalılarda bir efsane olsa da kurt Türk ulusal kültürün kültü olduğu bir gerçektir. Fuat Köprülü: “O gün bugün İslam olan Türklerin halk edebiyatında bile eski bir milli destanı ortak izlerine tesadüf olunmaktadır. Türkiye tarihi, kurt bütün Orta Asya kavimlerinin ortak kültürüdür.” Der.
Dede Korkut hikâyelerinde kurt: Kurdun yüzü mübarek ve karabaşım kurban olsun kurdum sana” diye geçer kurt kültü. Zamanla Şamanizm’in hatıraları Anadolu da halk kütleri arasında saklanmıştır.
Oğuz kağan destanının ana teması “Gök Kurt” oluşudur. Gök Kurt ışık huzmeleri içinde görünür ve “Türklere yol gösterdiği” anlatılır. Gök Yeleli-Gök Kurt, Orta Asya Türk dilleri konuşanların ortak inancıdır. Hunlar, Uygurlar, Oğuzlar, Sibirya halklarının hatta Türklere yakın akraba sayılan Moğolların ortak inancında Kurt totemi vardır...
Bu Kurt adı, tarihte ve mitolojide “Gök Yeleli-Gök Kurt” dur. Adını gökten aldığından, “Göktürkler” gibi göksel olandır. “Gök Kurt” günümüzde siyasi bir olguya dönüşerek “Bozkurt” olur. Görüldüğü gibi “Gök Kurt” özelliği, özgünlüğü yitirilerek başkalaşır...
Kurt diye anladığımız hayvan dağlarda gezer, dört ayaklı, kulakları dik, kürkü kıymetli yırtıcı bir hayvan olarak bilinir. Birde mitolojik “Kurt” vardır. Türklere dar günlerinde yardım eder ve atalık yapar. İşte bu “Kurt” pek anlaşılmış değildir. Türk halkı içerisinde gizemli bir yaratık olarak kalmıştır. Tekbir getirilerek “Kurt Selamı” verilerek “Ya Allah, Bismillah, Alla-u Ekber” ile hiç mi hiçbir alakası yok. Buna siyasete bulaştırılmış hali ve işin hafife alınışı denir. Yani, kurt izini, it izine karıştırmaktır ancak...Selman ZEBİL 27 Şubat 2023
(*) Ergenekon destanında geçen kurdun adı da “Börte Çene” olarak geçer. Göktürk destanında, Türklere tuzak kurularak yok edilmek istenir. Bu tuzaktan kurtulan bazı Türler kaçarak çevresi dağlarla çevrili bir yere girerek sığınırlar; orada yüz yıl dağların arasında gizlenmiş olarak kaldıkları anlatılır. Çoğalırlar, Ergenekon’a sığmaz olurlar ancak çıkacak bir yol bulamazlar. Bir gün bir demirci ustası dağların demir madeni olduğunu keşfeder. Bu madenleri eriterek dağlardan bir yol açılıp çıkılabileceğine karar veriler. Ve öyle de yaparlar; yüzlerce körüklerle ateşledikleri demir madenini eritirler ve bir çıkış yolu açarlar. Oradan çıkışlarında Türklere yol gösteren “Börte Çine” adlı kurt beklemektedir. Türklere yol gösteren kutrun peşinden giderek kendilerine yeni bir yaşam bulurlar. Dahi; hala Anadolu’da “Börü-Börtü, böcek” kurt anlamına söylenir.