28 Şubat 2024 Çarşamba

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI "ÇEDES" İLE NEREYE VARMAK İSTİYOR?



ÇEDES İle Nereye Varılmak İsteniyor?
Sorgulamayan, biat kültürüne alıştırılmış bir nesil yetiştirilmek isteniyor...
AKP ve lideri Recep Erdoğan’ın, “Dindar ve kindar nesil” yetiştirme yolunda ÇEDES denen bir uygulama olan 21. yüzyılda Ortaçağ zihniyetini inadına hortlatarak ülkenin çocuklarına gerici, yobaz, akıl dışı, bilim dışı anlayışla ulusal eğitim sistemine dayatma darbesidir. Yani, Ortaçağ zihniyeti ile körpe çocukları akıl, bilim ve çağdaş yaşamdan kopartılarak geleceklerini bilinçli olarak karatıyorlar.

ÇEDES ile Başlayan Akıl Tutulma Travmaları Yaşatan Skandallar
25 Şub 2024’te ÇEDES Okulda maket mezar sergiledi, bir öğrenci de mezarın başında anasıymış gibi ağıtlar yaktı ağlama ritüeli sergiledi. Bu ülke nereye gidiyor? Ülkenin pedagogları, psikologları, psikiyatristleri, neden sesleri çıkartamaz duruma getirilmiş olmaları çok üzücü. Bu ülke, çağdaş uygarlıklardan her geçen gün seviyesi düşerek uzaklaşmaktadır. Yakalamaya çalışılan seviyesizlik ise Afganistan dengine inmektir.

Okullarda daha ilkokul dengindeki çocuklara ders vermek üzere pedagog eğitimi olmayan imamların okullara sokularak derslere girmesinin önünü açan ÇEDES (Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum) uygulamasına tepki çekerken, Qers’teki yani Kars’taki bir okul içinde öğrencilere “sabır” konusunu anlatmak üzere bir mezar maketi kuruldu. Çocuklardan “yaşamını yitiren anneleri için ağıt yakmaları” istenir. Kurulan maket mezarın başına bir öğrenci seçilerek, vefat eden annesine özlemini “sabır teması” işlenerek korku salan, yürekleri titreten ağıt yaktırdılar.

Yetmedi, eğitim dışı uygulamalara zorlanarak ÇEDES kapsamında öğrenciler camilere götürülüyor, çeşitli dini seminerlere zorunlu bırakılıyorlar.

Bu bir tür tek din, tek mezhep dayatmasından başka bir şey değildi...
Başında “Milli” olan “Milli Eğitim” milli kimliğini yitirmekte olup, bu gibi davranışlar ve söylemlerin özünde tek adamın ideolojik takıntısından dolayı, eğitimde tür eylem ve davranışların özünde öğrencilere, kendisi gibi inanma duyguları aşılayarak, tek din, tek mezhep üzerinden kendine özgü ideolojik değerler yüklemektir. Bu ülkede bu tür adımları, diğer başka inanç ve mezhep sahibi velileri yok sayma dayatması olarak açık biçimde anlaşılmaktadır. Bu ülkede, tarikat ve cemaatlerin ve dahi dini dernek ve vakıfların Millî Eğitim Bakanlığı Bakanı tarafından her gün cemaatlerle art ada önü ardı kesilmeyen protokoller imzalayarak, Cumhuriyet değerlerinin yıkılması amacına hizmet ettiği bilinmektedir artık. Çünkü, tek adam, tek inanç, tek din, tek mezhep ile biat kültürünün yürütülmesi geliştirilmesi, sorgulamayan, sormayan, “evet efendimci” kendilerine ölümüne bağlı nesiller yetiştirmektir amaçları.

Bu ÇEDES’in projesi kapsamında daha önce bu Tekirdağ ve Batman’da öğrencilere cami temizletildiğini; bazı okullarda öğrencilere mezar temizliği yaptırılması gündeme getirmişti. Rize Ardeşen’de bir ortaokulda benzer durumlarla karşılaşıldı. Ardeşen Seslikaya Ortaokulu öğrencilerine de ÇEDES kapsamında cami temizliği yaptırıldı. Benzer durumla Muş Bulanık’ta, Bulanık Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden camide temizlik yapmaları istendi.

Yani istenilen sistem şöyle işliyor: Aç bırak yalvar yakar olsun; cahil bırak aklı ermez, düşünemez, sorgulayamaz olsun biat etsin ki düzenin yürüsün! Değilse 22 yıldır kesintisiz ülkeyi yöneten kişinin ülkeyi nasıl ekonomik zorluklara getirdiğine bakmak gerek.

AKP ve onun lideri Recep Erdoğan, dindar nesil yetiştireceğiz diye travmalı, dindar, kindar nesiller yetiştirme kapılarını araladı. Örnek mi, okula mezar getirip çocuklara yaşama sevinci yerine yas tutmasını, ağıt yakmasını öğrettiler.

Osmanlı’nın yıkılmasında bir neden de Kadızadeler aşırı selefi dinci-şeriatçı harekatlarıydı. Şimdi de cumhuriyetin yıkımına doğru dinci-şeriatçı İŞİD belasıdır.

Allah’ın soracağı soruları insanlara sormaya çalışan dinci zihniyet, “namaz kılıyor musun, oruç tutuyor musun diyerek Allah’ı soracağı soruları soran zihniyet “açmışın, tok musun, mutlu musun” diye sormuyor,

Atatürk, Kurtuluştan, kuruluşa ve fabrikalaşmaya uzanan yol 1950’den itibaren bir bir yok edildi, AKP ile tamamen bitirilerek sonlandırıldı! Sonra da “Milli-Yerli” nutukları atacaksın, “din-iman” ile uyutup halkı kandıracaksın.

Kısacası ÇEDES Projesi Nedir?
ÇEDES projesi, 2023-2024 eğitim öğretim yılı içinde ortaokul ve imam hatip ortaokulunda uygulanmaya başlamıştır. Projenin, 2025-2026 eğitim öğretim yılında ise bütün ortaokul ve imam hatip ortaokullarında uygulanmaya geçilmesi planlanıyor.

Türkiye’de AKP ve zihniyeti doğrultusunda çocuklar, çocukluk evrelerini hem duygusal açıdan hem de dini gelişim açısından değerlendirilirse, pedagoji bilimine tamamen ters, erken çocukluk döneminde dini öğelerin çocuklara tanıtılması çocuğun zihninden silinmez korkuların oluşmasına yol açabilmektedir.

ÇEDES projesi, inadına bilimsel eğitim yerine spiritüalizmin, ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ yerine psikolojik olarak salt korkuya dayalı Diyanetin, tarikatın, cemaat, tarikat, şeyhlik, şıhlık, biat kültürü ile okullarda kötü rol model olmaktadır. Böylece geleceğe yetiştirilen çocuk zihinlere tecavüz edilerek toplumun dinci dönüşüme hazırlanması zorlanması yapılmaktadır.

Böylece, ÇEDES programında körpe çocukların zihinlerine girerek unutulmaz sarsıntılar yaratacak, Türkiye’nin Milli egemenlik sorunu durumuna getirilmektedir.

Bu proje her yol dincilik kapsamında, daha ilkokul çağındaki çocuk öğrencilere din üzerinde çevre bilinci, din üzerinden milli ve manevi değerler, din üzerinden ahlaki ve insani değerler, din üzerinden bilimsel ve teknolojik gelişmeler gibi konularda batıl, çağdaş bilime tamamen ters eğitimler verilmektedir.

Salt Ortaokul ve İmam Hatip okulları değil, sınırları zorlayan ÇEDES projesi kapsamında, Sivas Şarkışla’da Çağdaş Yaşam Kenan Tunakan Anaokulunda eğitim gören beş yaş grubu çocuklar camiye götürüldü. İstanbul Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ise “Hep birlikte huzura” başlığıyla öğrencileri sabah namazına çağırdı.

Yapılan uygulamalardan bazıları, kurban kesme, mezarlara ziyaret, Cumhuriyet Gazetesinden Cengiz Karagöz'ün haberine göre, Tekirdağ, Batman ve Niğde’de öğrencilere ÇEDES kapsamında cami temizleme yaptırılır. Adıyaman ve Muğla’da ise bu proje kapsamında öğrencilere mezarlık temizliği yaptırılması. Bitlis’in Hizan ilçesinde Nurs Ortaokulu’nda, okulun sınıflarında tarikat şeyhine Kâbe maketi kurup okulun 7’nci sınıf öğrencilerine “hac ibadetini öğretmek” amacıyla sınıfta Kâbe’yi temsilen bir maket kondu, şeytan taşlama denemesi yaptırıldı. Böylece bu tür karaları ile koşar adım ortaçağa doğru çocuklar itilmektedir.

İzmir Menemen’de bir okul çocukları CEDES programı kapsamında, Kubilay ve arkadaşlarını katleden yakalanıp idama mahkûm edilen ancak yaşı geçkin olduğundan dolayı idamı yapılmayan Esat Erbili denen cumhuriyet düşmanı gerici yobazın, yobazlıkta sınır tanımayan öğretmeler tarafından mezarını ziyaret ettirildi.

Türk devletleri tarihine bir bakın. 16 devlet kurmuş ama hepsini batırmıştır. Buna en büyük neden hiçbir zaman “dış güçler” değil hep içten yıkılmıştır. Şu günlerde de benzer durumda, ülke içten yıkılıyor. Selman Zebil 2024

23 Şubat 2024 Cuma

BÜYÜK İSRAİL HAYALİ ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI

 



BÜYÜK İSRAİL HAYALİ ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI 
İlgili yazar 19 Şubat 2024, Norveçli Steigan.no'dan alınmadır.

                     Yazar: Mathew Ehret'in yazısı ENTERNASYONALİST 360 

1996 yılında, Paul Wolfowitz, Dick Cheney, Donald Rumsfeld ve Richard Perle'nin çevresindeki Amerika doğumlu emperyalistlerden oluşan bir yuvayı, “Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi” adında yeni bir düşünce kuruluşu kurdu. 

Düşünce kuruluşunun ilkeli hedefi, sonuçta, Orta Doğu'da yeni bir rejim değişikliği savaşları çağını meşrulaştıracak başka bir Pearl Harbor anına bağlıyken, formülün ikincil ama aynı derecede önemli bir kısmı, iktidarı ele geçiren Likud fanatiklerinin hakimiyetini içeriyordu. Yitzhak Rabin'in suikastından sonra. Bu fanatikler sözde BÜYÜK İSARAİL” için çalışıyorlar. 

Richard Perle, Washington ve Tel Aviv'in stratejik vizyonuna rehberlik edecek bir dizi hedefin ana hatlarını çizen Temiz Ara: Bölgenin Güvenliğini Sağlamaya Yönelik Bir Strateji raporunu, Başbakan Benjamin Netanyahu'nun yeni rejiminin başlangıcına doğru yazdı. Önümüzdeki yirmi yıl. Şunları gerektiriyordu:

1- Orta Doğu'da iki devletli çözüm kapsamında ekonomik işbirliği yoluyla barış ortamı yaratılmasını tehdit eden Oslo anlaşmalarının temeli iptal edildi.

2- Filistin topraklarına silahlı saldırıları meşrulaştıran yeni bir sıcak takip hakkı doktrininin başlatılması.

3- ABD'nin Irak'ta Saddam Hüseyin rejimini devirmesini sağlayın! 

4- Lübnan'daki silahlı saldırılar ve Suriye ve İran'a yönelik olası saldırılar.         

2007 yılında General Wesley Clark, 11 Eylül'den on gün sonra Wolfowitz ve Rumsfeld ile yaptığı tartışmanın içeriğini açıklayarak bu Neocon programına daha da fazla ayrıntı verdi. General Clark, kendisine yedi ülkenin beş yıl içinde gerçekleşmesi planlanan işgal planlarının söylendiğini belirtti: “Irak, Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan ve İran”

Kısacası bu program, yüz yıldan fazla bir süre önce Theodor Herzl, Vladimir Jabotinsky ve Haham Abraham Isaac Kook gibi isimler tarafından desteklenen, uzun zamandır beklenen "Büyük İsrail" in kurulması için bir reçeteydi. 

Sonraki yıllarda Anglo-Siyonist zaman çizelgesi kesintiye uğrasa da (bazen ABD istihbarat topluluğundaki bireylerin cesur müdahalelerini de içeriyordu) Temiz Ara raporunda yer alan niyet hiçbir zaman kaybolmadı...

Bir yanda aşırı şişmiş Batı finansal sisteminin çöküşü, diğer yanda uygulanabilir yeni çok kutuplu bir güvenlik ve ekonomik mimarinin ortaya çıkmasıyla birlikte, 11 Eylül'ü planlayan suçluların Rabin (1995) ve Arafat'a (2004) suikast düzenlediği görülüyor. Haçlı Seferlerini yeniden canlandırdı ve satranç tahtasını devirmeye karar verdi... 

Bu tür bir dinamiğin motivasyonlarının rasyonel bir analizini yapmak, rasyonel kişisel çıkarların bir oyunun katılımcılarını harekete geçirdiğini varsayan, akademik olarak kabul edilebilir terimlerle düşünmeye alışkın herhangi bir jeopolitik yorumcu için büyük zorluk teşkil etmektedir. Bu durumda, rasyonel kişisel çıkar, ağır dozda kendini aldatan hegemonizm, fanatik emperyalist fanatizm ve mesihvari bir dönüşümle (hem Hıristiyan hem de Yahudi biçimlerini alan) son zaman düşüncesiyle enfekte olmuştur.

Düzeni kaostan elemek
Netanyahu ve onun Amerika ve
 Britanya'daki neo-muhafazakâr destekçileri, bir yandan İsrail'in büyük bir bölgesel savaşı kışkırtma hırsını desteklerken, bir yandan da İsrail'i Rusya ve Çin önderliğindeki düzeni bozmak için bir kama olarak kullanabileceklerine inanıyorlar. Diğer tarafta kalkınma koridorları (BRI, Kuşak ve Yol Girişimi ve Uluslararası Kuzey-Güney Ulaşım Koridoru'nun kısaltması).

Bu Avrasya kalkınma koridorları, uzun vadeli düşünmeye ve karşılıklı işbirliğine dayalı yeni bir ekonomik mimarinin yaşayabilirliğinin temelini oluşturduklarından, haklı olarak Batılı emperyalistler için varoluşsal bir tehdit olarak görülüyor.

İsrail'in BRI karşıtı bir gündemde oynaması beklenen rolün, emperyal Rand* tarzı senaryo kurucularının bu fildişi kule fantezi oyunu içindeki üç büyük proje şeklini alması amaçlanıyor. *(Rand Corporation, Pentagon destekli Amerikan düşünce kuruluşu. Oa.)

Bunlar:
1) 15 Ekim 2023'te G20'de açıklanan ABD liderliğindeki Hindistan-Orta Doğu Avrup
a Ekonomik Koridoru (IMEEC), Hindistan'dan BAE, Suudi Arabistan, İsrail ve Avrupa'ya uzanan geniş bir demiryolu ve karayolu ağı öngörüyor. Bu, geniş demiryolları, boru hatları, nakliye koridorları, limanlar ve veri kabloları ağının TÜRKİYE’Yİ atlayacağını ve Çin'in merkezi ve planlanan güney BRI koridorlarını baltalayacağını öne sürüyordu.

2) İlk kez 1963 yılında Amerikalı mühendisler tarafından önerilen David Ben Gurion Kanalı'nın yeniden canlandırılması. Bu plan, stratejik açıdan değerli Süveyş Kanalı'nı atlayarak Kızıldeniz'den Akdeniz'e kadar yaklaşık 260 km uzunluğunda bir kanalın kazılması için 520 nükleer patlamanın kullanılmasını içeriyordu. 

3) 1999'dan günümüze Gazze kıyısı açıklarında keşfedilen büyük açık deniz petrol ve doğal gaz yataklarının işletilmesi, bu da İsrail'i önde gelen OPEC ülkeleriyle bağları olan dünyanın birincil petrol merkezi haline getirecek. 

IMEEC’İN Hayal Gücü:
ABD kontrolündeki ‘Bunun BRI olmadığına inanamıyorum’ dolandırıcılıklarının uzun ve içler acısı listesi göz önüne alındığında, büyük beğeni toplayan ve ortaya çıktık
tan birkaç saniye sonra dağılan (ör: Build Back Better for for) Dünya, Tek Güneş Tek Dünya Tek Izgara, Mavi Nokta Ağı, Yeşil Küresel Ağ Geçidi, Küresel Yeşil Anlaşma veya Yeşil Kuşak Girişimi), IMEEC'in jeopolitik ıslak hayalperestlerin jeopolitik ıslak hayalperestleri için yapılmış, başlangıç dışı bir ürün olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Batı sadece IMEEC gibi uzun vadeli projelere yatırım yapacak finansal araçlardan yoksun olmakla kalmıyor, aynı zamanda böyle bir mega projeyi inşa etmek için gereken mühendislik becerilerini de kaybetmiş durumda. Bu mükemmel beceriksizlik fırtınası, bu etkileyici projeyi yaşanmaz hale getiriyor...

DAVİD BEN GURİON KANALI PROJESİ HAYALİ
Son haftalarda internette fenomen haline gelen David Ben Gurion kanalının yeniden hayata geçirilmesi ihtimali için bir kelimeyi belirtmekte fayda var ve bazı yanılgıların açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Bu, ilk kez 1963'te ABD Enerji
 Bakanlığı'ndaki mühendisler tarafından önerilmiş (ve 1993'e kadar hızla sınıflandırılmış) olmasına rağmen, son yıllarda bu projeyi yeniden canlandırmak için kurumsal tartışmanın yapıldığına dair hiçbir kanıt yok. 

Birçok çevrimiçi yorumcu projenin Gazze'ye yüzlerce nükleer silah atılması çağrısında bulunduğunu iddia ederken (İsrail'in Gazze'ye nükleer silah atma tehdidinin bu kanalın inşası için bir kılıf olduğunu ima ediyor), asıl mühendislik çalışması yönlendirilmiş patlama kullanan özel olarak tasarlanmış nükleer patlamalar gerektiriyordu Tünel inşaatındaki TNT patlamalarından tamamen farklı olmayan geometriler (birçok kez daha güçlü olmasına rağmen). Bir çöle 'bomba atmak' gibi basit bir kaba kuvvet asla işe yaramaz ve bu yazarın görüşüne göre, teknik beceri, maliyet ve inşaatın gerektirdiği yıllar, projeyi IMEEC kadar olanaksız kılmaktadır.

İsrail'in Süveyş Kanalına alternatif kana açma planı

Büyük İsrail fanatiklerinin sadece Süveyş Kanalı'nın kontrolünü ele geçirmek istemeleri daha olası görünüyor (tabii ki Mısır'la bir savaş kışkırtılabilir sonra) ve bu nedenle 1963 kanalının inşası seçilmişlerin (insanların) kafasında yersizdir.
Selman Zebil Antalya

 

BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...