7 Temmuz 2019 Pazar

İZLANDALILARIN 400 YILLIK TÜRK NEFRETİ ve TARİHİ NEDENLERİ

Hollanda kökenli Küçük Murat Paşa
1627 Tyrkjaránið (1627 Türk Baskını) ve İzlandalıların Türk Nefreti

İzlandalıların dediği “Türk Soygunu”, 1627 yazında gerçekleşen unutulmaz bir olayın adıdır...

Osmanlı denetimi altında olan Kuzey Afrika'dan gelen akıncılar Grindavík, Eastfjords ve Westman Adaları'ndaki sahil başlarını vurdular, yağmaladılar, 50 kişiyi kadar insan öldürdüler, 400 kişiyi de esir alıp köle pazarlarında satmak için geri evlerine Afrika’ya döndüler.

Doçent Þorsteinn Helgason bu konuda yazılarına göre, Türk soygunu, kısmen kayıpların meydana geldiği ülkeye şimdiye kadar başlatılan tek askeri saldırı olduğu için birçok bu nedenden dolayı akılda kalıcı iz bırakmıştır. Ancak hatırlanmasının temel nedeni, gerçekleştikten kısa bir süre sonra bu üzücü konu hakkında çok şey yazılması, olay hakkında çok şey bilinmesidir. Soygunla ilgili başlıca İzlanda yayınları şunlardır: İzlanda, Türklere duydukları tarihsel nefret yüzünden yıllarca Türkiye'yle diplomatik ilişki kurmadı. Dahası, Türk öldürmek 350 yıl boyunca suç değildi. Peki bu nefretin nedeni neydi?

1. Doğu Topraklarındaki usta çiftçi ve hukukçu Kláus Eyjólfsson'un yazıları...

Yazılarını, Westman Adaları'ndaki soygundan kurtulanların anlatımına ve oradaki olay yerinde gördüklerine dayandırılır. Claus, soygundan hemen sonra açıklamasını yazdı ve rapor edilenlerin terörü ile işaretlendi. Bununla birlikte, Adalar'daki sakinlerden iki rahipten biri olan Peder Jón Þorsteinsson'un öldürülmesini, bir şehit hakkında kutsal bir hikâye olarak nitelendirdi.

2. Soygundan sonraki kış Skálholt'ta bulunan Doğu İzlandalı öğrenciler tarafından yazılmış kısa bir hikâye.

3. Westman Adaları'nda yakalanan Rahip Ólafur Egilsson'un tanımı (ereksiyon kitabı), ailesiyle birlikte Cezayir'e (şimdi Cezayir'in başkenti) götürüldü, ancak kısa süre sonra serbest bırakıldı. Gördükleri, yaşadıkları hakkında yazmaya teşvik edildi ve Westman Adaları'ndaki soyguncuların eline geçmesinden, Cezayir'de serbest bırakılmasına ve Avrupa'dan Kopenhag'a ve sonunda İzlanda'ya yorucu bir yolculuğuna kadar süreleri sakince ayrıntılarıyla anlattı.

4. Cezayir'den birkaç mektup.

5. Hólar'da Piskopos Þorlákur Skúlason'un bir tür “mahkeme sekreteri” olan Skarðsá'dan Björn Jónsson'un özetle, Piskopos, o sırada mevcut olan yazılı kayıtlara göre soygunun bir hesabının yazmasını istedi. Bu anlatılan ayrıntıların bir kısmı daha sonra kayboldu. Bu yazıların çoğu yüzyıllar arasında el yazması amortismanına girdi ve araştırmaları eğişti. Orijinalleri yok, ancak yoğun kullanımın 20. yüzyılın başlarında, Ulusal Arşivci Jón Þorkelsson, Türk Baskını hakkında karşılaştığı bütün yazıları temizleyip bastırdı ve1627'de İzlanda'da Türk Soygunu adlı kitapta yayınladı.

Korsanlardan birinin çizimi
Bu; bu konuyu ayrıntılı olarak incelemek isteyenlerin İncil'idir...
Türk baskınına yol açan olaylar ve Cezayir ve Fas'ın günlerindeki bütün koşullar hakkındaki bilgiler, başta Danimarka’ca, Hollandaca, İngilizce ve Fransızca olmak üzere çok sayıda çıkarılmış Avrupa deneyimine, resmi mektup ve rapora dahil edilmelidir. İzlanda'da Türk Soygunu, folklorda, yer adlarında, kurgularda, günlük tartışmalarda ve referanslarda büyük bir miras bırakmıştır. Yurtdışında, bu olay neredeyse bilinmemektedir.

Türk baskını, 1627 yazında, kuzeybatı Afrika'dan gelen korsanların Grindavík, Westman Adaları ve Eastfjords'taki insanları kaçırıp Berberi Adaları'nda köle olarak satmasıyla gerçekleşti. Soyguncu gruplar, biri Cezayir'den (şimdiki Cezayir) ve diğeri Sale'den (şimdi Fas'ta) olmak üzere iki kişiydi. (1) Yaklaşık 50 kişi öldürüldü, yaklaşık 400 kişide kaçırıldı. (2) Bu kaçırılan İzlandalıların dokuz ila on sekiz yıl sonra, (3) çoğu İzlanda'ya dönmeyi başardı, 50 kişi için fidye ödendi (4-3) Ancak bu İzlandalı esirlerin bir bölümü özgür kalmalarına rağmen İzlanda'ya dönmeyerek, Osmanlı Devleti için çalıştı hatta yüksek mevkilere gelenler bile oldu.

Kaçırılanlar arasında, daha sonra Hallgrímur Pétursson, rahip Ólafur Egilsson ve daha sonra avukat olan Halldór Jónssonile evlenen Guðríður Símonardóttir (Türk-Gudda) vardı.

Bu kötü etkiler Türkiye'ye atıfta bulunmuyor, şu anda “Türkler” adı ile anılıyordu kötü geçen

geçen olaylar. Akdeniz bölgesindeki aslında Türk ırkından olmayan bu Müslüman korsanların yaşadıkları bu bölgeler çoğunlukla Osmanlı İmparatorluğu yönetimi altındaydı. (5)

Küçük Murat Paşa
Jan Janszoon van Haarlem adlı korsan, Hollanda'nın korsanlığı yasaklaması üzerine Cezayir'e sığındı. Orada Müslüman olarak adını Murat olarak değiştirdi ve Osmanlı Devleti’ne tabii olan diğer Berberi Korsanları arasına katıldı. Yani, Jan Janszoon van Haarlem, kökeni Hollandalı bir korsan olup, adını değiştirerek, “Amiral Murat Reis” adıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun hizmetine girer ve genellikle Fas kıyısındaki Salè şehir devletinin ilk valisi ve “Büyük Amirali” olur. Jan Asbjarnarson yanında bir diğeri Jonsson Vestmann adlı kişide Cezayir akıncılarına katılıp “Osmanlı Reisi” oldu.

Zaten o dönemde Fas’ın Sale kenti liman çevresindeki kıyılar korsanların istila merkeziydi...

Jan Janszoon, 1627'de İzlanda'ya gelen mürettebatından Danimarkalı bir köleye, gemisini daha önce kimsenin korsanlık yapmayı düşünmediği bir yere yönlendirmesini emretti. Cezayir'den gelen bir başka gemi de İzlanda'ya doğru soygun gezisine çıktı, ancak oraya çok daha sonra geldi ve gemilerin İzlanda yolculuğunda herhangi bir ilk filosu veya istişaresi olup olmadığı belli değil.

1627 yılında 15 parçalık filosuyla en önemli seferini İzlanda'ya gerçekleştirdi. İzlanda'yı ele geçiren Küçük Murat Paşa, genç ve sağlıklı olduğunu düşündüğü 242 esir ve birçok ganimet ile birlikte Cezayir'e döndü.

İzlanda'nın 1627'deki görünümü
Esir alınan kölelerin sadece küçük bir kısmı, yıllar sonra Danimarka Kralının fidye ödemesi karşılığında ülkelerine dönebildi. Esir alınanlardan biri de daha sonraları “Tyrkja Gudda” lakabı takılan, Guðríður Símonardóttir qdlı köylü bir kadındı. 1636 yılında fidye ödemesi üzerine ülkesine döndüğünde eşi yaşamını çoktan yitirmişti. Yani, 1944 yılına kadar Danimarka egemenliği altında kalan İzlanda halkının o dönemdeki Danimarka Kralı'nın, Cezayir'e götürülen, orada köle olarak çalıştırılan birçok İzlandalı Danimarka Kralının fidye fidye ödenmesi sonunda serbest bırakılmış ve 1636’da ülkelerine geri dönmeleri sağlanmıştır.

Bütün bu olanların derinden etkilediği İzlandalılar 1627’de çıkardıkları “Türk öldürmek suç değil” yasası, 350 yıl sürer ta ki, 1970'de kaldırılana kadar. Bu yasa kaldırılmış olmasına rağmen hala İzlandalılar geçmişteki bu acı olanları unutmuş değil, İzlandacada “Tyrkjaranid” (insan kaçıran Türk) diye söz sürmektedir. Ancak 350 yıl yürürlükte kalan bu yasaya rağmen yasa gereği hiçbir Türk öldürülmemiştir...

İzlandalıların, Türklerden son derece nefret etmesine neden olan, 1627’de İzlanda’ya korsan baskınlarını yapanların hiçbirinin Türk olmamasına rağmen bütün bu nefretin nedeni bir ironidir.

Ancak bu İzlanda yağmalanmasına ve 50 İzlandalıya yakın insanın öldürülüp, 400’ünü de tutsak edip Cezayir’e getirilmesi, Cezayir’in o dönemde Osmanlı'nın yönetimi altında olmasından kaynaklanmasıydı.

İzlanda yağmasına katılan Hollanda kökenli korsan Jan Janszoon van Haarlem adlı kişidir...

Bu geçmişteki yaşanan olayları unutmayan İzlanda, Türk vatandaşlarına vize başvurunda çok fazla zorluk çıkaran hatta Türkiye'de yalnızca fahri konsolosluğu bulunan Avrupa ülkesidir. 1627 yılında Osmanlı egemenliği altında yaşayan Cezayirli korsanlar, Atlas Okyanusu üzerinde gerçekleştirdiği denizaşırı eylemlerinin başında birde korsanlıkta deneyimli Hollanda kökenli olan Jan Janszoon van Haarlem adlı korsan, Müslüman olarak adlını sonradan “Küçük Murat Reis” değiştiren kişinin saldırıyı komuta eden Hollanda kökenli korsandır.

Jan Janszoon van Haarlem (*) (Küçük Murat Reis) 12 tanesi Kadırga olmak üzere 15 parçadan oluşan donanması ile ilk önce Manş Denizi'nini aşarak önce Kuzey Deniz'i boyunca Danimarka ve Norveç kıyılarını top atışlarına tutarak ilerlemiştir. 20 Haziran 1627’de İzlanda kıyılarına ulaşmıştır. İzlanda’ya ulaştıklarında ülkenin doğusuna çok yakın bir konumda bulunan Vestmannaeyjar adası ve ülkenin doğusu Osmanlı tabiyesi Cezayirli korsanlar tarafından 26 gün boyunca yağmalamayı sürdürmüşlerdir. Bu yağmalama sonucu, sağlıklı ve genç kişiler köle olmak üzere tutsak olarak aldılar ve geriye yanlarında 400 tutsak ile korsanlar Cezayir’e 27 günde döndüler.

İlginçtir, sonradan Müslüman olmuşların kötü davrandıklarını anlatır Olaf Eigilsson!..

İzlanda’ya çıkan Osmanlı tabiiyetinde bulunan Cezayirli yağmacı korsan seferlerin edebiyata yansıması, 1628’de yazılmış olan kitap, Danimarka'nın Kraliyet Kütüphanesi'nde bulunmaktadır. Bu kitapta köle olarak esir düşen Olaf Eigilsson tarafından anlatılar yer almaktadır. Anlatılanlara göre yolculuğunda esirlere Müslümanlar tarafından iyi davranıldığını, kendileri ne yemişse esirlere de aynısını verdiklerini yazmakta. İzlandalılara asıl kötü davrananların sonradan Müslüman olmuş İngiliz ve Danimarkalılar olduğunu yazmıştır.

İzlanda baskının Danimarka müzesinde çizimleri
1500’lü yıllardan itibaren Kuzey Afrikalı denizci kabilelerden oluşan korsan donanmaları Akdeniz’e kıyısı olan ülkeleri sürekli yağmalayarak servetlerine el koyuyordu. O dönemde Akdeniz’e hakim durumda olan Osmanlı vardır. Bu Afrikalı korsanlar, kendilerine bir tür güvence sağlamak amacıyla gemilerine Osmanlı sancağı çekerek yağma talan işleri yaptıkları kaynaklara göre, Osmanlı Devleti de karşılığında bu korsanlardan yüklü miktarda vergiler alıyordu. Ayrıca başta Cezayirli korsanlar, o dönemde Osmanlı Devleti egemenliği altında olduğu için, Avrupalılar yağmacı korsanların yaptığı bütün kötülüklerinin sorumluklarını Türk halkına verilmiş ve bu nedenden Türklere karşı önyargıları başta İzlanda halkının nefreti hala Türkler üzerinedir.

Bir süre sonra Akdeniz’in Türk gölü haline gelmesiyle Kuzey Afrikalı korsanlar için yağmalanacak yer kalmamaya başlar. Hal böyle olunca Cebelitarık’ı geçip Atlantik Okyanus’una kıyısı olan Avrupa ülkelerine göz diker.

Hollanda sahillerine saldırdıkları sırada Jan Janszoon adlı ünlü bir Hollandalı denizci korsan Türk donanmasından çok etkilenir ve onlara katılmak istediğini söyler. Bu kişi önce, Hollanda ile İspanya savaşında bulunmuş, savaşta harikalar yaratsa da Hollanda savaşı İspanyollara karşı kaybedince denizleri terk edip karada yaşamaya karar vermişti. Jan Janszoon devşirilerek Müslüman olur ve adını “Genç Murat Reis” olarak değiştirerek Osmanlı donanmasına katılır. Sonunda kendinini, ait hissettiği güçlü bir donanması olmuştur. Ancak ilk yıllarda İskandinav ülkelerini yağmalamaya çalışsa da güçlü bir direnişle karşılaşır. Böylece “Genç Murat Reis” ve tayfası, Norveç, Danimarka gibi ülkelerden istediğini alamayınca yönünü savaşçı kimliği olmayan bir başka küçük İskandinavya ada ülkesi olan, geçimini balıkçılıkla sağlayan, o güne kadar kimseyle alıp vereceği olmamış, kendi savunmaya savaşma deneyimi olmayan İzlanda’da çevirir...

Böylece, Murat Reis’in yanında neredeyse tamamı Araplar ve Afrikalılardan oluşan tayfalarıyla birlikte, Osmanlı sancağı çekilmiş gemiyle 1627’de İzlanda’ya çıkartma yaparak İzlanda’yı istila ederek yağmalayarak servetlerine el koyar. Aynı zamanda 50 İzlandalıyı öldürüp 400 tane genç erkek ve kadınlardan oluşan esiri alarak geri dönerler.

O dönemlerde İzlanda nüfusu 60 bin dolaylarında olan ülkenin genç ve üretken nüfusunun büyük çoğunluğu İzlanda’dan ele geçirilen sarışın mavi gözlü uzun boylu kadınlara, güçlü kuvvetli erkeklere köle pazarında oldukça yüksek değer biçilir tabii.

Kısa süre sonra İzlanda'yı ikinci kez sefer düzenleyen kişi Ali Biçin Reis olur. Bu ikinci seferin sonucunda ise 800 esir ile geri dönülmüştür. Bu kez halkın neredeyse bütün değerli eşyalarına da el koyarlar.

İzlanda’da Tyrkjaránið olarak bilinen bu olayın ardından İzlandalılar silah kullanmayı ve savaşmayı öğrenmek için kendilerini eğitmeye başlar. Bugün bile o vahim hatıranın yası tutulan İzlanda’da bununla ilgili bestelenen bir halk şarkısı bile var.

Not: Kimi kaynaklara göre Türk korsanları sefere katılmamıştır ve seferin düzenlenmesi içinde Osmanlı Padişahın özel bir fermanı da yoktur.

Kaynaklar:
1627 Tyrkjaránið (1627 Türk Baskını)
Kaynak kişi: KHİ’de (Tarih Öğretim Topluluğu) Doçent Þorsteinn Helgason, “İzlanda'daki Türk Soygunu.” 1906-1909. Reykjavík, Tarih Derneği.
Þorsteinn Helgason (el yazması ve yönetimi), Hjálmtýr Heiðdal (denetim), Guðmundur
Steinunn Johannesdottir. 2001.Gu ðríður Símonardóttir'in ereksiyon kitabı. Kaynaklara dayalı bir roman. Reykjavík, Mál og menning.
Kaynak kişi: KHİ’de (Tarih Öğretim Topluluğu) Doçent Þorsteinn Helgason(1) Þorsteinn Helgason. “Hverjir stóðu
Burkay Çağıltı
Referanslar:
(1) Þorsteinn Helgason. „Hverjir stóðu raunverulega að Tyrkjaráninu?” (Türk baskınına gerçekten kim karşı çıktı?)
(2) Þorsteinn Helgason, “Hvaða heimildir eru til um Tyrkjaránið?” (Türk akınları için hangi kaynaklar var?
(3) Þorsteinn Helgason, “Hvað gerðist í Tyrkjaráninu?” (Türk baskınında ne oldu?)
(4) Þorsteinn Helgason, “Hvaða heimildir eru til um Tyrkjaránið?” (Türk akınları için hangi kaynaklar var?)
(5) Þorsteinn Helgason, “Hverjir stóðu raunverulega að Tyrkjaráninu?“ (Türk baskınına gerçekten kim karşı çıktı?)

Sagnakvöld IV -Tyrkjaránið Grindavík. Story Night IV -Türk Baskını Grindavík.
Tyrkjaránið. Geymt (Türk soygunu) í Wayback Machine Á www.djupivogur.is
Þorsteinn Helgason, “Hvað gerðist í Tyrkjaráninu?” (Türk baskınında ne oldu?)
Þorsteinn Helgason, “Hvað gerðist í Tyrkjaráninu?” (Türk baskınında ne oldu?)
Þorsteinn Helgason. “Hvaða heimildir eru til um Tyrkjaránið?” (Türk akınları için hangi kaynaklar var?)

(*) Jan Janszoon van Haarlem (Küçük Murat Reis) kimdir?

1627 yılında gerçekte adı Jan Janszoon van Haerlem, Küçük Murat Reis adlı denizci aslında Hollandalı ve Hollanda’nın Haarlem’de doğmuş rezil serserinin birisidir. 30’lu yaşlarda korsanlığını yarı resmi Hollanda krallığı adına yarı kendi adına yapmış biridir. Hollanda krallığına yarı resmi, yarı kendi hesabına Hollanda’ya, yarı zamanlı da kendine çalışmış haydut biridir. Saldırdığı gemilerin ait olduğu ülkelere göre kendi gemisine kimi zaman Hollanda bayrağı çekmiş, kimi zaman Osmanlı bayrağı.

İzlanda Bayrağı
Türk Öldürmek Serbest Ülke İzlanda
Ancak İzlanda’nın Grindavik, Austfiroir ve Vestmannaeyjar adlı bu üç kentte hala Türkler zaman zaman “Tyrkjaranid” (nsan çalan Türk) olarak anılıyor.

Avrupa’da bir söz vardır: “De ergste Turk was nota bene een Hollander!” (En zalim Türk kesinlikle bir Hollandalıydı…)

Gerçek adı Jan Janszoon Van Haarlem olan, Hollanda kökenli kişi, Müslüman olarak Küçük Murat Reis adını alarak, Atlantik Denizinde kısa süreliğine Hollandalı Türk Korsan denizci olarak tarihe geçmiştir.

İngiltere ve Hollanda Kraliyetlerinin her türlü korsanlık faaliyetlerini yasaklama kararının ardından Müslüman olup Fas Sultanının korumasında, Fas’ın Atlantik kıyısındaki Sale limanını İspanyollardan alarak orada, “kurtarılmış bir korsan cumhuriyeti” kurmuştur. Daha sonraki yıllarda ise Fas’ın Osmanlı’ya bağlanması ile birlikte Osmanlı’ya tabi olmuş ve Cezayir Beylerbeyi’nin emrine giren Küçük Murat Reis’in Osmanlı’nın “Atlantik Korsan Kuvvetleri” komutanı olmuştur.

Korsanları Atlantikteki yağma yolları 
Küçük Murat Reis’in en önemli seferi, 1627’de Cezayir limanından 15 parça gemi ile denizlere yelken açıp, Cebelitarık’tan geçerek kuzeye Avrupa kıyılarına yağmacılık yapmak amacıyla uğrayarak denizlere açılmıştır. Manş denizini geçerek, Kuzey Denizi boyunca Danimarka ve Norveç kıyılarına yağma için saldırıya geçmişlerse de pek başarılı olamamışlar

20 Haziran 1627 tarihinde İzlanda’ya çıkmışlar. Burada 16 Temmuz tarihine kadar 26 gün kalmışlar. 26 günden sonra 400 esir ve büyük bir ganimetle Cezayir’e geriye dönmüşler. Bu dönüş yolu yaklaşık olarak 2800 deniz mili olup 27 günde yolu tamamlamışlar...

Küçük Murat Reis ve emrindekiler, İngiltere’deki prenslikler ve kontlukları ve dahi, İzlanda, Norveç, İsveç ve Danimarka limanlarına arka arkaya yaptıkları saldırılarda önemli düzeyde ganimet ve esir ele geçirmişlerdir.

Sonradan Müslüman olmuş İngiliz ve Danimarkalıların kötü davrandıklarını anlatır...

1628 yılında yazılmış, Danimarka’daki kraliyet kütüphanesinde bulunan “Türklerin Atlantik Serüvenleri adlı belgesel kitapta piskopos Olaf Eigilsson, “Türk denizcilerinin 1627 yılında İzlanda’ya geldiklerini, kendisi de dâhil, 300 kişiyi esir alarak Cezayir’e götürdüklerini, daha sonra serbest kalarak İzlanda’ya geri döndüğünü” anlatmaktadır. Olaf Eigilsson, yolculuğunda esirlere Müslümanlar tarafından iyi davranıldığını, kendileri ne yemişse esirlere de aynısını yedirdiklerini, İzlandalılara asıl kötü davrananların, sonradan Müslüman olmuş İngiliz ve Danimarkalılar olduğunu bizzat o kitabında anlatır. (1)

Danimarka-Kopenhag da “Kgl Bibliotek Chistians Brygge no: 8” adresinde yer alan kütüphanede bulunan diğer bir kitap, pek bilinmeyen iki Türk denizcisini bizlerle tanıştırmaktadır. (2)

İzlanda da Osmanlı bayraklı gemiler 
İzlanda’nın başkenti Reykjavik‘de 1852 yılında basılan ve H. Haengsson ile H. Hrolfsson tarafından birlikte yazdıkları, “litil Saga Umm Herhla-up Tyrkjans a İslandi 1627” adlı yapıtta Genç Murat Reis‘in filosundan Arif ve Bejram (herhalde Bayram) adlı iki komutanın gemileri ile Beruşyord limanı‘na girdikleri anlatılmaktadır. (3)

Aynı kütüphanedeki diğer bir kitapta, “Murat Reis, amiral olarak tanıtılmakta”, başka bir kitapta ise, “1631 senesinde Türk donanmasının 15 parça gemi ile İngiltere’ye geldiği ve daha sonra 12 parça gemi ile İzlanda’ya sefer düzenlediği” belirtilmektedir.

Kopenhag’ın 60 km. uzağında bir liman şehri olan Helsingör‘de, müze olarak kullanılan Hamlet’in Şatosu’nun duvar pano ve tablolarında İskandinav limanlarındaki Türk denizcileri ve gemileri tasvir edilmektedir.

Stanley Lein Paul, “Devonshire Kontluğu Tarihi” adlı kitabında “Türk denizcilerinin, 1625 yılının ağustos ayında Plymouth ve Hardland Point limanları açıklarında 27 parça ticaret gemisine el koyduklarını, Suseks, Hatas, Devon, Cornwell ve batı kıyılarındaki kontluklara ait kalelere akınlar düzenlediklerini” anlatmaktadır. (4)

Küçük Murat reis komutasındaki Osmanlı korsanları İngiltere’nin güneybatısındaki Lundy adası 1625-1630 yılları arasında ele geçirilerek, özellikle kuzeye yapılan harekâtları daha iyi destekleyebilmek amacıyla üs olarak kullanırlar. Murat Reis’in emrindeki Türk korsan filosu “Land End”den yaklaşık 100 mil kadar içerde Hhard Lend burnundan 11 mil açıktaki bu adayı üs yaparak batılı devletlere dehşet saçmaktaydılar. İngiltere, uzun yıllar Türkleri Lundy ve Scillya adalarından atamadı. Bütün çabalara rağmen İngiltere kıyılarına 10 km mesafedeki bu küçük ada Türk korsanlardan yaklaşık 5 yıl boyunca geri alınamayınca İngiltere kralı İ. James ve oğlu İ. Charles’in birçok İngiliz amirali kral tarafından görevden alındı.

1631’de de Türkler İngiliz limanlarını yıllık vergiye bağladılar.
İngiltere’nin Bristol, Plymouth, Southampton ve İrlanda’nın Cork ve Baltimore gibi birçok limanları Türk korsanları tarafından birçok kez vuruldu ve Atlantik ortasında yüzlerce İngiliz, İspanyol ve Hollanda gemisi ele geçirildi.

1627 yılında 10 gün içinde 27 İngiliz gemisi Türkler tarafından ele geçirildi. 19 Haziran 1631 gecesi İrlanda’nın Baltimore limanı da Türk Korsanları tarafından ele geçirilmiş ve bu olay sonunda ünlü şair Thomas Usborne Daways 56 mısralık uzun bir şiir yazmıştır.

İzlandalı Köleler...
İzlanda'dan Cezyir'e getirilen köle kadınların satılışı

Küçük Murat Reis komutasındaki Cezayir-Türk korsanları tarafından, 1627 yılında Atlas Okyanusu'ndaki İzlanda adasına yapılan denizaşırı harekâttır.

12'si kadırga 15 parçadan oluşan donanması ile Küçük Murat Reis, İzlanda'ya giderken ilk önce Manş Denizi'nden geçti, sonra kuzey denizi boyunca Danimarka ve Norveç kıyılarını topa tutarak, 20 Haziran 1627 tarihinde İzlanda sahillerine ulaştı. Ülkenin Austurland denilen doğu bölgesi ile İzlanda kıyılarına çok yakın konumda bulunan Vestmannaeyjar adası Cezayir-Türk korsanlar tarafından yağmalandı. Cezayirli korsanlar, 16 Temmuz tarihine kadar 26 gün boyunca İzlanda'yı işgal altında tuttular. Bu sürede genç ve sağlıklı kişileri köle olmak üzere esir edildi. Sefer sonunda, 400 köle ve birçok ganimet ile birlikte 27 günlük bir yolculuktan sonra 12 Ağustos'ta Cezayir'e geri döndüler.

İzlanda'da korsanlar ile İzlandalıların mücadelesi
Sonuç Neydi?
Osmanlı donanması oradaki karıları gemiye alıp batıya yelken açmışlar, sonra batıya yelken açmışlar ama ondan sonrası bilinmiyor. Amerika'ya gittiler diyen var Afrika'ya gittiler diyen var ama bence okyanusta kaybolup boğulmuşta olabilirler.

Kaynaklar:
(1) Piskopos Olaf Eigilsson,1628 yılında yazılmış, Danimarka’daki kraliyet kütüphanesinde bulunan “Türklerin Atlantik Serüvenleri adlı belgesel kitaptan
(2) Danimarka-Kopenhag’da, “Kgl Bibliotek Chistians Brygge no: 8” de yer alan kütüphanede bulunan kitaptan.
(3) İzlanda’nın başkenti Reykjavik’te 1852 yılında basılan ve H. Haengsson ile H. Hrolfsson tarafından birlikte yazdıkları, “litil Saga Umm Herhla-up Tyrkjans a İslandi 1627” adlı yapıtta
(4) Stanley Lein Paul, “Devonshire Kontluğu Tarihi” adlı kitabından
http://korsan.uskudar.biz/kuzey_denizi.htm
https://eksisozluk.com/1627-izlanda-seferi--1576486

Kaynaklar:
Vikinglerin Günlükleri: RI Sayfası'nın kayıtları, anıtları ve masalları (British Museum Press, 1995)
James Graham-Campbell, Colleen Batey, Helen Clarke, RI Page ve Neil S Price tarafından Viking Dünyasının Kültür Atlası (Andromeda, 1994)
Anna Ritchie'nin Viking İskoçya (Batsford, 1993)
Viking Yaş İngiltere Julian D Richards tarafından (Batsford, 1991)
The Viking Dig: Richard Hall'un York'taki Kazıları (Bodley Head, 1984)
Scar: Sanday'da Bir Viking Tekne Mezarı, Olwyn Owen ve Magnar Dalland'ın Orkney (Tuckwell Press / East Linton, 1999)
Donald Bullough'un Charlemagne Çağı (Paul Elek, 1965)
Orkneyinga Saga Hermann Palsson ve Paul Edwards tarafından çevrildi (Hogarth Press, 1978)
NF Blake'in İngiliz Dili Tarihi (Macmillan, 1996). İngilizce büyümesinin erişilebilir ve modern bir tartışması.

E Eckwall tarafından İngilizce Yer-İsimler Oxford Sözlüğü (Oxford University Press, 1960). Yer isimleri hakkında halen en yararlı kitap.

Thomas Pyles ve John Algeo'nun İngiliz Dilinin Kökeni ve Gelişimi (Harcourt Brace Jovanich, 1993). Bölümlerin içine iyi düzenlenmiş, İngilizce evrimine ilişkin kapsamlı bir rehber.

Anglo-Saxon İngiltere'deki Blackwell Ansiklopedisi Michael Lapidge, John Blair, Simon Keynes ve DG Scragg (Blackwell, 1999) tarafından düzenlenmiştir. Vikings, Eski İskandinav, yer isimleri ve çok sayıda kişi, metin ve yer girişi dahil olmak üzere önde gelen akademisyenler tarafından Anglo-Sakson kültürünün her yönüne kapsamlı bir rehber.

Oxford Illustrated History of the Viking, P Sawyer tarafından düzenlenmiştir (Oxford University Press, 1997). Vikinglerin faaliyetleri hakkında renkli, tam bir tartışma.

Viking Gemi Müzesi . Oseberg, Gökşat ve Tune'daki büyük gemi mezarlarının resimlerini ve açıklamalarını ve aynı zamanda Norveç'teki Borre'deki baş rafı mezarından bulgular.

İsveç bölgesinde'ki Vikingler ise doğuya yönelirler ve Doğu Avrupa'nın istilası için buraların nehir sistemlerini kullanarak Novgorod ve Kiev'e geçerler, akabinde Karadeniz'e ve hatta Konstantinopolis'e (bugünün İstanbul'una) ulaşırlar.

Kitaplar
PG Foote ve DM Wilson'ın Viking Başarısı (Sidgwick & Jackson, 1980)
Viking Hersir, 793-1066 AD, M Harrison (Osprey, 1993)
Savaş sanatı Viking Sanatı tarafından P Griffith (Greenhill Books, 1995)
Viking Silahları ve Savaş JK Siddom tarafından (Tempus, 2000)

BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...