2 Nisan 2020 Perşembe

HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜNÜ 2011'DE KAPATAN ZİHNİYET ATATÜRK'ÜN İZLERİNİ SİLMEK İÇİN MİYDİ?


HIFZISSIHHA NEDEN ve HANGİ GEREKÇE İLE KAPATILDI

Cumhuriyet değerlerine olan kinleri, 18 yıllık AKP iktidarında rövanş almaya dönüştürülerek, cumhuriyetin 80 yıllık bütün değerlerini özelleştirip sattılar, satamadıklarını da intikam alırcasına tamamen kapatarak adlarını sildiler…

İşte bunlardan biri, bugünlerde ne kadar da önemli olduğu ortaya çıkan, Atatürk’ün doktoru da olan Refik Saydam, 1928’deki o zorlu, yoksulluk günlerinde Hıfzıssıhha’yı kurdu. Kuruluşundan on yıl sonra yani 1938’de Çin’de kolera salgını çıkıyor, Hıfzıssıhha Çin’e bir milyon kolera aşısı gönderiyor...

Şimdi ise Çin'den korana için aşı dileniyor, onu da ancak 3 milyon aşı alabiliyor. Bu bile bu iktidarın acizliğini gösterir. 

Dünya çalkantılı, Avrupa topyekûn 2. Dünya Savaşı içinde, bir taraftan bulaşıcı hastalıktan kırılırken, bir taraftan da birbirlerini kırdıkları günlerdi. Doktor Refik Saydam, kurduğu Hıfzıssıhha’da BCG aşısı, Tifüs, Boğmaca aşısı, İnfluenza virüsü aşısı, Newcastle virüsü aşısı, Fibrinojen, Albumin ve gamma globulün ürettinini gerçekleştirdi. Dünyaya da birçok ülkeden ne kadar ihtiyacı olan varsa Türkiye’den aşı ilacı tedarik ettiler…


Bütün bunları Atatürk'ün izlerini silmek için yaptılar

Vizyon mu yoksa rövanş mı? Cumhuriyetin kurumlarını ortadan kaldırmak rövanşı olsa gerek, AKP ve onun Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın 2011 yılında bu aşı üretim merkezi Hıfzıssıhha’yı kapatıldı. Aradan geçen dokuz yıl sonra, 2020’de baş gösteren “korona aşısı bulsun da bize de versinler” diye andavalca beklemektedirler.

Dr. Refik Saydam, Cumhuriyet tarihimizin en önemli şahısları arasındadır. (*)
Geçmişte Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı olan Refik Saydam, kurduğu ve adının altın harflerle yazıldığı kurum kapısına kilit vurularak unutturuldu.


1928'den beri işleyen Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'nü, hangi akıl neden kapatır?

Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Türkiye’nin ilk halk sağlığı laboratuvarı olarak 27 Mayıs 1928’de hizmete girdi. Enstitü hızlı yayılan enfeksiyon hastalıklarıyla mücadele etmeye başladı.

1931 yılında, ağız yoluyla uygulanan BCG Aşısı üretimine başlanıldı.

1932 yılında, serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu, dışarıdan serum ithali durduruldu 1933 yılında, Simple Metodu ile kuduz aşısı üretimi ele alındı.

1934 yılında, İstanbul Aşıhanesi, Enstitü bünyesine nakledildi ve çiçek aşısı üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye getirildi.

1935 yılında, Farmakoloji Şubesi kurularak yerli ve yabancı ilaçlar ile diğer hayati maddelerin kontrolüne geçildi. 1936 yılında, Hıfzıssıhha Okulu açıldı.

1937 yılında, kuduz serumu üretilmeye başlandı. Aynı zamanda Enstitü’nün İlaç Kontrol Şubesi devletin ilacını denetlerdi. Aşı ve Serum Şubesi Müdürlüğü Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve her türlü tedavi anti-serumunun üretildiği bölümdü. Üretilen anti serumlar arasında akrep, yılan sokmalarına karşı serumlar olduğu gibi gazlı kangren anti serumları da bulunmaktaydı.
   Bütün bunları Atatürk'ün zamanında başlatıldı ve başarıya ulaşıldı ta ki kapatıldığı 2013'e kadar .

Enstitü Mustafa Kemal Atatürk hayatını kaybettikten sonra öyle başarılı işler yaptı ki 1940’lı yıllarda Türkiye, Ortadoğu ülkelerine Tifüs aşısı satacak noktaya geldi.

1942 yılında, tifüs aşısı ve akrep serumu üretimine başlandı. 1947 yılında, Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kuruldu. Enstitü bünyesinde aşı istasyonu açıldı. İntradermal ve BCG aşısı üretimine geçildi.

1948 yılında ülkemizde ilk defa boğmaca aşısı üretimi yapıldı.

    Kuduz aşısı uygulaması bir çocuğa yapılırken 

1950 yılında, İnfluenza Laboratuvarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındı ve İnfluenza aşısı üretimine başlandı.

1951 yılında, ilk kez antibiyotiklerin ve bazı vitaminlerin kalite kontrolüne başlandı. 1954 yılında, İlaç Kontrol Şubesi kuruldu. 1956 yılında, Tetanos aşısı daha modern metotlarla üretilmeye başlandı. 1958 yılında, ilk kez frenginin modern yöntemlerle teşhisi ele alındı. 1966 yılında, Kolera Referans Laboratuvarı kuruldu.

1974 yılında, Mikoloji Laboratuvarı açıldı. 1976 yılında BCG aşısının deneysel üretimine başlandı. 1983 yılında, kuru BCG aşısı üretimine başlandı.

1984 yılında Zehir Danışma Merkezi ve 1987 yılında AIDS Araştırma merkezi açıldı. 1950’lerden sonra Hıfzıssıhha Enstitüsü; Türk halk sağlığının korunmasında laboratuvar hizmetlerinin Türkiye genelinde yaygınlaştırılması başlatıldı. 16 ilde bölgesel düzeyde hizmet vermek amacıyla şubeler açıldı. Atatürk’ün yokluk döneminde var ettiği Enstitü, 4 Ocak 1941 tarih ve 3959 sayılı yasayla kabuk değiştirdi. Pek çok birim oluşturularak kökleşti.

Önce 1997’de aşı üretim tesisleri faaliyetleri durduruldu…
1999’da aşı üretim tesisleri kapatıldı. 2004 yılında ise Manisa Tavuk Hastalıkları ve Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatıldı.

Cumhuriyet’in büyük yokluklarla kurduğu ve harikalar yarattığı Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı ise 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 663 sayılı kararname ile kapısına kilit vuruldu.

(*) Ahmet Takan Köşesinde Yazdı


BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...