8 Nisan 2014 Salı

HEDEF KİTLENİN BEYNİNİ YIKAMAK


HEDEF KİTLENİN BEYNİNİ YIKAMA İŞİ

İnsanın beynini karıştırıp bulandırma işi, hedef ülkenin insanlarının düşüncelerini istenilen biçimde etki altına alarak milli reflekslerini köreltip sanal âlemlere kaydırmaktır.

Hedef ülke insanlarının beyinleri milli düşünme yeteneğinden mahrum bırakmak kaydı ile dış etkenlerin hâkimiyetine hizmet eder hale getirmek, şuurlu milli reflekslerin köreltilip liberalleşmiş refleksler haline getirerek, beynelmilel bir dünya görüşü aşılanmasıdır...

Kişilerin zihin kontrolü kendilerine hizmet etmeleri amacıyla beyinlerine girerek onları kendilerinin ahlaki olmayan çıkarcı emirlerine bağlıklıkları yolunda beyinlerini yıkamalarlar. Yani ikna ediciler daha çok din, iman, Tanrı, Kur'an, cennet, cehennem gibi terimlerle daha çok davranışları, duyguları, düşünceleri taşıyan, saf, tez inanan, kara verme yetenekleri zayıf, bazı psikolojik sorunları olan kişilerin kedilerinin denetimleri altına alırlar. Bunda birçok örnekler var; tarikat ve cemaat liderleri, insan zihinlerine girip, zihinleri ablukaya almakta en beceriklilerdendir...  

Beyin yıkama ve düşünce kontrolü teorileri ilk olarak; totaliter rejimlerin savaş tutsaklarına sistemli bir şekilde işkence ve propaganda ile nasıl kendi fikirlerini aşıladığını açıklamak için geliştirilmiştir. Bu teoriler daha sonra, özellikle yeni dini hareketlere yönelmeler gibi daha geniş alanlara yayılmış fenomenleri açıklamak için, Margaret Singer da dahil olmak üzere psikologlar tarafından genişletilmiş ve değiştirilmiştir. Üçüncü nesil teori Ben Zablocki tarafından önerilmiş ve YDH'ler ve kültlerin beyin yıkayarak üye toplamaları üzerinde yoğunlaşmıştır. YDH'lerin beyin yıkama teknikleri bilimsel ve yasal anlaşmazlıklar doğurmuştur. (*)

Beyin Yıkamanın daha birçok nedenleri vardır! Duygusal yoksunluk, telkin, hipnotizma, uyku yoksunluğu, istismar ve hatta uyuşturucular gibi zorlayıcı, açık veya gizli fiziksel ve psikolojik yöntemlerle bireyin inançlarını veya tutumlarını kökten değiştirmeye çalışmak. Bu terim, farklı bağlamlarda farklı şeyler anlamına gelir. Günümüzde beyin yıkama, gerçek anlamda en çok dini tarikatların, tarikatlarına yeni üyeler kazandırmak için onları eski yaşamlarından koparma taktiklerini iyi kullanarak, onlara yeni bir inanç sistemine dayalı felsefesi vazgeçilmez bir biçimde bağlayan büyü ile kul köle ortamına, el ayak öper duruma getirirler.

Batılı ulus devletler, milli gelirlerinin önemli bir bölümünü istihbarat ve propaganda için harcarlar. ABD bu işi iyi yapmaktadır. Şöyle: Filimler de sahnede oyuncular film gereği rollerini yaparlar ama filimin derinliğindeki fonda uzaklarda gönderde dalgalanan Amerika bayrağını, ya da bir kilise çan kulesi görürsünüz, belirli bir süre sonra hafızanıza kazınır; kanıksar hale gelirsiniz. Batılıların kültürel propagandasıdır bu tutumları...

En basitiyle başka bir örnek, Türkiye ve ya dünyanın başka ülkelerinde bazı insanların giydikleri giysiler üzerinde Amerikan bayrağı yapıştır. Türkiye de, sağcısından en solcusuna kadar fark edilmez, kanıksanmış olarak insanlar bakarlar. Ama aynı kişinin, aynı giysisi üzerinde Türk bayrağı yapışık olsaydı “ırkçı, faşist” damgası yerdi dahi, bazı bölgelerde başına bir bela bile gelebilirdi...

Türkiye de ise propaganda dıştan çok içe yönelik olarak yapılır…
Kendi devletine ve milletine soğutulan insanlar sürekli dincilik adına yurtseverlikten elleri ayakları çektirilir, sahip oldukları bütün milli değerler yok edilmiş, milli refleksleri tahrip edilmiş, tek değer biat etmek olduğuna inanmaya şartlandırırlar. Artık o şartlanmış şahıs başkaları için hizmet eder haldedir; milli şifa bulması zordur...

Mustafa Kemal’in şu gerçek sözü: “Bir milleti ele geçirmek; o memleketin sahiplerine egemen olmak için yeterli değildir. Bir memleketin ruhu ele geçirilmedikçe, azmi ve iradesi kırılmadıkça, egemen olmanın imkânı yoktur” der 1924 Dumlupınar’da.

Millisizleştirerek Şuursuzlaştıracaksın
M.Ö. 5. yüz yılda yaşamış Sun Tzu adlı Çinli savaş stratejinin en önemli sözü şö0yle: “Üstün başarı, düşmanın direncini savaşmadan kırmaktır” der. Dahi şöyle söz eder savaş taktiklerinden biride: “Doğrudan vurmaya gücün yetmiyorsa arkadan; başka cepheden vur, düşmanı karşı onların silahlarını kullan” Böylece bir milletin direncini savaşmadan kırmak için taktik strateji, iyi bilgi sızdıran casuslar ve propagandadır.

Bunu yapmak için başta bir milletin gençliğine varlık nedeni unutturacaksın…
Milli gençlik üzerinde oyunmuş gibi senaryolar yazacaksın…

Hedef ülke gençliğinin kendi iç dinamiklerini edilgin hale getireceksin, bilmediği, tanımadığı kavramlar ortaya atarak iradesini ve hâkimiyetini kıracaksın…

Çok yönlü senaryoda as oyuncuları, hedef ülkedeki toplum nezdinde iyi güven telkin eden kişilerden seçeceksin…

O senaryo da figüran oyuncu olarak basit görünümlü oyununu oynayacaksın…
Ortaya anlamsız kavramlar atacaksın sonra geri çekileceksin…
Anlamsız, anlamadıkları kavramları kavga-dövüş tartışır hale getireceksin…

Sonra çığ gibi büyür; çığ gibi büyütülmüş anlamsız tartışmalarla başını kaşıyacak zaman bulamayan hedef ülke gençliğini böylece milliyetsizleştirilmesini sağlayacaksın...

Demem şu ki; Hedefe ulaşmak için, hedef ülke gençliği millisizleştirilerek küresel sermayenin ahtapot kollarına teslim edilmesi kolaylaşacaktır. İşte, öte yandan milli olan dağlar, ovalar, bankalar, fabrikalar, bütün sanayi kolları tek-tek ellerinden sessizce alıp yabancılara satarak insanları kendi öz ülkesinde mülksüzleştireceksin; çok uluslu kürese sermayenin salt gösterileni yapan işçisi, kul-kölesi, kapı bekçisi, tuvalet temizlikçisi yapacaksın kendi öz ülkesinde. Bunları yaparken hedef ülkenin içindeki önde gelen bazı kişileri satın alarak yapacaksın!

Böylece hedef ülkenin milli sermayesine el atacaksın, elinde olan bankalar ve stratejik arazi ve fabrikalarını çalıştığın karanlık ülke adına satılmasını sağlayan yerli işbirlikçileri ile çalışacaksın. Ve o işbirlikçileri rüşvete ve yolsuzluklar alıştıracaksın.

Varsın o hedef ülke milli ordularla savunularak kurulmuş olsun…
Zihinlerde o şuuru anlamsızlaştırıp unutturacaksın ki, Topla, tüfekle alamadığın toprakların tapusunu koynuna katması kolay olsun…

Dahi; hedef ülkedeki iyi olan her şeyleri gözden geçireceksin, sonra gözden düşürecek propagandalar yapacaksın. İyi eğitilmiş casuslarınızı her yere sızdırarak yapacaksın. Asla açık verip hasmınızı kuşkulandırmayacaksınız, her zaman sizi kendilerinden sanmaya devam ettireceksiniz.

Selman ZEBİL

(*) Wright, Stuart (Aralık 1997). "Media Coverage of Unconventional Religion: Any "Good News" for Minority Faiths?". Review of Religious Research. 39 (2). ss. 101-115.

BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...