3 Haziran 2017 Cumartesi

BEYŞEHİR LALELİ VE ASMAKAKLIK DAĞINA RÜZGAR ENERJİSİ SANTRALİ


BEYŞEHİR GÖLÜNE KUŞ UÇUMU 3 KM. MESAFEDE RÜZGÂRGÜLLERİ LALELİ DAĞIN 1600 MT. TEPELERİNE                                KURULUYOR.

Bademli, Ağılönü, Şamlar ve Karadiken köyleri ne kadar zarar görecektir!

Enerji gereksinimi sürekli dünya üzerinde artmaktadır. Pek çok ülkede kaynaklar kısıtlıdır, kiminde güneş yoktur, kiminde rüzgâr, kiminde su, kiminde de fosil yakıtlar (petrol) yoktur. Bizim ülkemizde fosil yakıt yoktur, akarsuyumuz kısıtlıdır ama güneş ve rüzgâr vardır. Dünyada yaşanabilir ortam yaratmakta, küresel ölçekte çevre kirlenmesine neden olan fosil yakıtlar hem pahalı, hem de dünyada tükenme ömrü 40 yıl ya var ya yoktur. O halde başka kaynaklara yönelmek gereklidir.

Enerji, çağdaş insanoğlunun yaşamını düzenleyen bir parçasından olmuştur. Sanayi, teknoloji, iletişim, ulaşım olmak üzere birçok alanda vazgeçilmez olmuştur. Yani enerji modern toplumun bilgisinin kaynağıdır. Gelecekte de insanoğlunun en önemli bilgilenme kaynağı enerji olacaktır.

Dünya da alternatif enerjiye yönelmede başta güneş, rüzgâr, deniz dalgası, jeotermal (yer altı sıcak sular) ve hidrojen enerjisi, yenilenebilir enerji kaynakları olarak nitelenen enerji kaynaklarına gereksinim duyulmaktadır. Lakin gelişi güzel, bölgenin ekolojik dengesi araştırılmadan, çevrenin konumu incelenmeden, kar yapalım derken uzun vadede büyük kayıplara neden olunmadan işe başlanmalıdır.

Elektrik enerjisi üretimi ülkelerin ana sorunudur.  Elektrik tüketimi her geçen gün artmaktadır. Bundan dolayı elektrik üretim kaynaklarını ve üretim yöntemlerinin önemi daha iyi anlaşılıyor. Ülkemizde enerji üretiminde en çok doğalgaz kullanılmaktadır. Dahi, ülkemizde güneş, rüzgâr, akarsu kullanılarak da elektrik üretilmektedir.

Bugün bütün dünyada enerji üretim kaynaklarını artırmak için yoğun çabalar harcamaktadır. Maliyet ve çevreci enerji kaynaklarına yönelik çabalar, fosil yakıtların aksine, doğaya zarar vermeyen, doğal hayat için herhangi bir risk teşkil etmeyen yöntemlere başvurmaktadırlar.

Rüzgâr enerjisi üretimi ve kullanımı bütün dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak rüzgâr enerjisinin de üretiminde çevreye zararları vardır. Lakin rüzgâr enerjisinden daha zararlı olan fosil enerji kaynaklarının git gide tükenmesinden dolayı yeni yöntemlere başvurulmaktadır.

İstatistiklere göre Türkiye’nin 20 yıllık dönem için enerji gereksinimi %100 oranında artırması gerekmektedir.  

Buraya kadar her şey tamam, ancak bütün bunlar yapılırken amaç salt elektrik enerjisi üreteceğiz diyerek, insan sağlığına önem verilmeli, her şeyden üstün tutulmalı ve çevreye zarlı olabilecek şeylerden kaçınılmalıdır.

Hiçbir şey söyledikleri gibi doğa dostu değildir.
Rüzgâr enerjisi de tam manasıyla doğa dostu falan değildir. Yani öyle anlattıkları gibi ekolojik değildir. Rüzgâr enerji santralleri yerleşik alanlar dışındaki temiz doğaya kuruluyor.  Bu kurulan rüzgâr enerji santralleri, çevresindeki bütün canlıları etkilemekte, otların kurumasına, öteki canlıların bölgeden göçe zorlamaktadır. Böylece göç edilen alandaki çevre dengesi hızlıca bozulmaktadır.

Hiç kimse "ne var bunda, Allah’ın rüzgârı esecek, pervaneler dönecek, enerjiye enerjiye dönüşecek" diyemez. Başta dev rüzgâr enerji pervaneleri kuşlar için büyük tehlikedir. Her gün binlerce kuşun ölümüne, yaralanmasına neden olacaktır. BEYŞEHİR’İN karşısındaki bu Laleli Dağı’nın güneydoğu kayalık yerin adı “Akbaba Yuvası”dır. Daha kırk yıl öncesine kadar bu kayalıklarda cüsseli Akbabalar, dev kartallar ve doğan, gibi yırtıcı kuşlar vardı. Kurt, tilki, sansar, vaşak, dağ kedileri vardı. Kuşlar başta olmak üzere bütün canlılar Tarımda kullanılan ilaç ve kimyevi gübre yüzünden nesilleri tükendi; yok oldular. Yani bir iyi iş için ilerisi için bir felaket ekolojik denge bozulmuş oldu. İşte rüzgâr enerji santrali de böyle bir sorunla karşı karşıya kalmaya yol açabilecek ve yani son kalan doğal denge her gün daha fazla bozulacaktır. 

Ayrıca hava akımlarının doğal dolaşımı bozması nedeniyle iklim değişikliğine de neden olacaktır. Bir rüzgâr santrali, bir ünitelik Nükleer güç santraline göre 3000 misli daha az enerji üretir. Ancak rüzgâr santrallerinde çok sayıda kuleye ihtiyaç vardır. Birçok beton binalar yapılmaktadır. Bu durumda görüntü kirliliği de yapacaktır… 

Dahi ayrıca; türbinlerin çok gürültülü çalışmasından dolayı yakın çevrede yaşayan insanlar için rahatsız edicidir. Bu nedenle yerleşim merkezlerinden çok uzaklarda ve doğadaki yaban hayvanların yaşam alanlarından uzak yerlerde kurulmalıdır.

Laleli Dağı ile Asma Kaklık Dağlarına kurulamaya başlanılan rüzgâr enerjisi santralleri 3-5 km. mesafedeki Radyo ve TV antenlerinde parazitlenme yapacaktır. Bademli, Şamlar, Karadiken ve Ağılönü köyleri bundan en çok zarar görecek köyler olacaktır.

Birçok Avrupa ülkesinde büyük rüzgâr türbinleri yarattığı çevre sorunları nedeniyle milli park alanlarının sınırları içine ve çok yakınına kurulması yasaklanmıştır. Bizde ise nerdeyse milli parklar sınırları içinde, başta Beyşehir olmak üzere Konya’dan ve çevre il ve kasabalardan gelen insanların yorgunlukları attıkları dinleme yeri olan, orman içi Yakamanastır Piknik Yeri en çok zarar görecek yerlerdendir.

Şimdi sorarım, çevreye duyarlı, insan sağlığı için, sağlıklı bir insen olarak, güzel doğada mı yaşanmalı yoksa gelecek nesillere kirletilmiş bir doğa mı bırakmalı? Hatta bazı sesler duyar gibiyim, her yapılanın güzel yanı yanında verdiği zararların olmasına göz yumanlardan…

Elbette rüzgâr enerjisinin yaraları çoktur
Diğerlerine göre en temiz enerji üretir.
Bu enerji için hammadde gereksimi yoktur; maliyeti düşük bir sistemdir.
Sürekli, sürdürülebilir bir sistemdir.
Hava kirliliği gibi bir şey pek olmaz, atıkları olmaz.

Dünyada ve ülkemizde rüzgâr enerjisi ve rüzgâr gülleri her ne kadar desteklenen bir enerji kazanma yöntemi olsa da ve diğer enerji yöntemlerine göre daha uygun olmasının yanında rüzgar enerjisi için kullanılan rüzgar güllerinin de çevreye pek çok farklı zararlar verebilmektedir. Bundan dolayı, yer seçimi çok önemlidir, yerleşim yerlerinden uzak noktalar seçilmelidir…

Dezavantajları İse:
Çok gürültülü olup, çevrede yaşayan insanlara ve bütün canlıları göç ettirecek rahatsızlık vermesi. O dönen devasa pervanelerin kuşlara çarpmasıyla ölümlerine neden olması. Çok geniş alanlara inşa edilmesi, ekolojik dengeye çok zarar vermesi. TV-Radyo ve haberleşme dalgalarını olumsuz bir biçimde etkilemesi.

ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI AÇIKLAMASINDA: “Rüzgâr enerjisi kurulumu için çok büyük bir alana ihtiyaç vardır. Bu alanında yerleşim yerlerinden uzak bir yerde kurulması gerektiğinden, dağlık alanlara kurularak ormanlara zarar verebilmektedir.

Çevre ve Orman Bakanlığı:  “Rüzgâr Tribünlerinin Çevreye Verdiği Zararlar”

A- Genellikle ormanlık alanlara kurulduğundan ve yıldırım düşmelerinde parçalanıp yangın çıkarma risklerine sahiptir.

B- Kış aylarında kanatlarında oluşan buzlanmalar ve bu buz parçalarının fırlaması ile canlı hayatlarını riske atmaktadır.

C- Bulunduğu bölgede rüzgârı kestiğinden ve farklı alanlara dağıttığından, mekanik etkilere neden olur ve birkaç derecelik sıcaklık değişimleri yaratarak doğallığı bozmaktadır.

D- Yine rüzgâr alanlarında kurulmasından ve kuşların göç yollarının üzerine inşa edilmelerinden dolayı, göç eden kuş gruplarına zararlar vermektedir.

E- Özellikle çevrelerindeki uçan böceklere zarar vermektedir. Rüzgâr akımlarının önüne geçtiğinden ve dağıttığından özellikle arılara büyük zararlar vermektedir.

F- Rüzgâr ile gelen polenlerin gitmesi gereken alanların önüne geçerek tozlaşmayı zorlaştırmaktadır.

G- Bulunduğu bölgede 2 -3 km alanda radyo ve televizyon sinyallerini bozmaktadır.

H- Rüzgâr tribünlerinin bilim adamları tarafından açıklanan ve dikkat edilmesi gereken en büyük zararı insan sağlığına verdiği zararlar olarak görülmüştür. Bu zararlar 80 metreyi bulan kanatların insan duyma eşiğinin altında yaydığı seslerdir. Bu sesler insanlar üzerinde ileriki yıllarda doğuracağı hastalıklar büyük sorunların habercisi olarak görülmektedir. Bu zararlar, uyku bozukluğu, baş ağrıları, kulak çınlaması, sersemlik hissi, baş dönmeleri, yoğunlaşma ve hafıza bozuklukları gibi daha birçok yan etkilerinin olacağı söylenmektedir.

Umarız bu sonuçları görmeyiz. Ancak yetkililerin RES'leri (Rüzgâr Enerjisi Santralleri) daha uygun yerlere kurulması için daha iyi çalışmalı ve yan etkileri ve vereceği zararları minimize edecek çalışmalara da ağırlık vermeleri gerekmektedir.
Selman Zebil Haziran 2017








BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...