HIFZISSIHHA NEDEN ve HANGİ GEREKÇE İLE KAPATILDI
Cumhuriyet değerlerine olan kinleri, 18 yıllık AKP iktidarında rövanş almaya
dönüştürülerek, cumhuriyetin 80 yıllık bütün değerlerini özelleştirip sattılar,
satamadıklarını da intikam alırcasına tamamen kapatarak adlarını sildiler…
İşte bunlardan
biri, bugünlerde ne kadar da önemli olduğu ortaya çıkan, Atatürk’ün doktoru da
olan Refik Saydam, 1928’deki o zorlu, yoksulluk günlerinde Hıfzıssıhha’yı
kurdu. Kuruluşundan on yıl sonra yani 1938’de Çin’de kolera salgını çıkıyor,
Hıfzıssıhha Çin’e bir milyon kolera aşısı gönderiyor...
Şimdi ise Çin'den korana için aşı dileniyor, onu da ancak 3 milyon aşı alabiliyor. Bu bile bu iktidarın acizliğini gösterir.
Dünya
çalkantılı, Avrupa topyekûn 2. Dünya Savaşı içinde, bir taraftan bulaşıcı
hastalıktan kırılırken, bir taraftan da birbirlerini kırdıkları günlerdi.
Doktor Refik Saydam, kurduğu Hıfzıssıhha’da BCG aşısı, Tifüs, Boğmaca aşısı,
İnfluenza virüsü aşısı, Newcastle virüsü aşısı, Fibrinojen, Albumin ve gamma globulün
ürettinini gerçekleştirdi. Dünyaya da birçok ülkeden ne kadar ihtiyacı olan
varsa Türkiye’den aşı ilacı tedarik ettiler…
Vizyon mu yoksa rövanş mı? Cumhuriyetin kurumlarını ortadan kaldırmak rövanşı olsa gerek, AKP ve onun Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın 2011 yılında bu aşı üretim merkezi Hıfzıssıhha’yı kapatıldı. Aradan geçen dokuz yıl sonra, 2020’de baş gösteren “korona aşısı bulsun da bize de versinler” diye andavalca beklemektedirler.
Dr.
Refik Saydam, Cumhuriyet tarihimizin en önemli şahısları arasındadır. (*)
Geçmişte
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Sağlık Bakanı olan Refik Saydam, kurduğu ve adının
altın harflerle yazıldığı kurum kapısına kilit vurularak unutturuldu.
1928'den beri işleyen Refik Saydam Hıfzısıhha Enstitüsü'nü, hangi akıl neden kapatır?
Refik
Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, Türkiye’nin ilk halk sağlığı laboratuvarı olarak
27 Mayıs 1928’de hizmete girdi. Enstitü hızlı yayılan enfeksiyon
hastalıklarıyla mücadele etmeye başladı.
1932
yılında, serum üretiminin ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye gelmesi sonucu,
dışarıdan serum ithali durduruldu 1933 yılında, Simple Metodu ile kuduz aşısı
üretimi ele alındı.
1934
yılında, İstanbul Aşıhanesi, Enstitü bünyesine nakledildi ve çiçek aşısı
üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeye getirildi.
1935
yılında, Farmakoloji Şubesi kurularak yerli ve yabancı ilaçlar ile diğer hayati
maddelerin kontrolüne geçildi. 1936 yılında, Hıfzıssıhha Okulu açıldı.
1937
yılında, kuduz serumu üretilmeye başlandı. Aynı zamanda Enstitü’nün İlaç
Kontrol Şubesi devletin ilacını denetlerdi. Aşı ve Serum Şubesi Müdürlüğü
Difteri, Boğmaca, Tetanoz ve her türlü tedavi anti-serumunun üretildiği
bölümdü. Üretilen anti serumlar arasında akrep, yılan sokmalarına karşı
serumlar olduğu gibi gazlı kangren anti serumları da bulunmaktaydı.
Bütün bunları Atatürk'ün zamanında başlatıldı ve başarıya ulaşıldı ta ki kapatıldığı 2013'e kadar .
Enstitü
Mustafa Kemal Atatürk hayatını kaybettikten sonra öyle başarılı işler yaptı ki
1940’lı yıllarda Türkiye, Ortadoğu ülkelerine Tifüs aşısı satacak noktaya
geldi.
1942
yılında, tifüs aşısı ve akrep serumu üretimine başlandı. 1947 yılında,
Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kuruldu. Enstitü bünyesinde aşı istasyonu
açıldı. İntradermal ve BCG aşısı üretimine geçildi.
1948
yılında ülkemizde ilk defa boğmaca aşısı üretimi yapıldı.
Kuduz aşısı uygulaması bir çocuğa yapılırken
1950 yılında, İnfluenza Laboratuvarı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanındı ve İnfluenza aşısı üretimine başlandı.
1951
yılında, ilk kez antibiyotiklerin ve bazı vitaminlerin kalite kontrolüne
başlandı. 1954 yılında, İlaç Kontrol Şubesi kuruldu. 1956 yılında, Tetanos
aşısı daha modern metotlarla üretilmeye başlandı. 1958 yılında, ilk kez
frenginin modern yöntemlerle teşhisi ele alındı. 1966 yılında, Kolera Referans
Laboratuvarı kuruldu.
1974
yılında, Mikoloji Laboratuvarı açıldı. 1976 yılında BCG aşısının deneysel
üretimine başlandı. 1983 yılında, kuru BCG aşısı üretimine başlandı.
1984
yılında Zehir Danışma Merkezi ve 1987 yılında AIDS Araştırma merkezi açıldı.
1950’lerden sonra Hıfzıssıhha Enstitüsü; Türk halk sağlığının korunmasında
laboratuvar hizmetlerinin Türkiye genelinde yaygınlaştırılması başlatıldı. 16
ilde bölgesel düzeyde hizmet vermek amacıyla şubeler açıldı. Atatürk’ün yokluk
döneminde var ettiği Enstitü, 4 Ocak 1941 tarih ve 3959 sayılı yasayla kabuk
değiştirdi. Pek çok birim oluşturularak kökleşti.
Önce
1997’de aşı üretim tesisleri faaliyetleri durduruldu…
1999’da
aşı üretim tesisleri kapatıldı. 2004 yılında ise Manisa Tavuk Hastalıkları ve
Aşı Üretim Enstitüsü, Bakanlar Kurulu Kararı ile kapatıldı.
Cumhuriyet’in
büyük yokluklarla kurduğu ve harikalar yarattığı Refik Saydam Hıfzıssıhha
Merkezi Başkanlığı ise 2 Kasım 2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 663
sayılı kararname ile kapısına kilit vuruldu.
(*)
Ahmet Takan Köşesinde Yazdı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder