Necmettin Erbakan’ın ölümüyle hakkında övgüler artar. En çokta yanında yetiştirip de 28 Şubat 1997’de Başbakanlıktan uzaklaştırıldıktan sonra Erbakan’ı terk eden talebeleri olan Recep Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve AKP’den ayrılarak kendi partisini kuran Abdüllatif Şener “milli görüş gömleğini çıkarttık” diyerek AKP’yi kuranlardır. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı oldu, Recep Erdoğan Başbakan oldu, Bülent Arınç Başbakan yardımcısı oldu, Abdullatif Şener’de AKP’den ayrılıp kendi partisini kurdu.
Muallim-i Tedrisat tam manasıyla intikal etmemiş ki bu talebeler, hocaları disiplinli eğitilmemişler. Hocaları Necmettin Erbakan anti Amerikancı, anti Batıcı ve dahi anti emperyalisti. Erbakan bunlara karşı tavır sergilerken İslamcı şekillendirmeden yanaydı ve milliydi. Hocalarının bu felsefesini ellerinin tersiyle çelerek Amerikancı oldular, Batıyla işbirliği halinde kol kola oldular ve dahi en önemlisi özelleştirmelerle ülkenin değerlerini yabancılara satarak emperyalizme hizmet ettiler. Hocalarının İslami şekillendirme yerine “muhafazakâr demokrat” olduklarını ilan ettiler ve millicilikten uzak kaldılar.
Hırslı, inatçı ve iddialı biri olarak muhaliflerine: “Sizi gidi, sizi taklitçiler” diyen Erbakan, beş parti kurdu ve bu partilere başkanlık yaptı. Bu partilerden dördünü kapattırdı ama o yılmadı, ölürken bile partisinin başında siyaset yaparak öldü. Hırslı, inatçı ve iddialı, siyaseti ibadet niyetine yapan, hayalleri çok geniş biriydi. Modern giyinen, giydiğini kendine yakıştıran, hiçbir zaman kravatsız dışarı çıkmayan siyasetin çok renkli bir simasıydı.
Osmanlıdan beri süregelen dinci zihniyet, ele geçirmek, sistemin başında olmak istemişlerdir. Erbakan da böyle bir zihniyetle Türkiye Büyük Millet Meçlisi içine kadar dinciliği sokmayı başarmıştır. Yüksek hayal gücü, ağır sanayi hamlesi söylemleri, oraya, buraya hayali temeller atması sınırsız hayallerinin ürünüydü, bir şeylerin başarılmasına dair izlerdi aklınca.
“Vatan tehlikede, AKP’den kurtulun” diyen Erbakan, emperyalistlerin aradığı biri değildi Necmettin Erbakan. Ilımlı olması yeterli değildi, set olması da. Emperyalistler uyumlu olmasını da isterler. Erbakan da ılımlılık var, setlik var ama emperyalistlerin istediği “uyumluluk” İşte bulamadıklarıydı.