PKK
ve Çözüm Süreci
Bu milleti öylesine aldattılar ki, “Kürt sorunun
çözüyoruz” diye “Barış süreci” diye kurnazca bir şey
başlattılar. Hayaldi, bunu onlarda biliyordu ama hesapçı, çıkarcı bir edayla
işin içindeydiler. Daha önce “Kürt sorunu var”
derlerken “ne Kürt sorunu, biz bütün sorunları çözdük” demeye başladılar, Kürtçe yazılmış Kur-an
bile salladılar. Siyaseti bu ya! “Elinde
Kur-an, dilinde yalan, kursağında haram, kendinden yana olmayan herkes düşman,
önüne gelen herkese haddini bildirmeye çalışan, bağıran, çağıran bir adam” diyenler her geçen gün çoğalıyor.
Zayıf bir demokrasi ile Kürt sorunu çözülmeyeceği
belliydi. Dahi, daha da var olan az buçuk demokrasiyi de budayarak, demokratik
standartları düşürerek Kürt sorunu çözmek hadleri değildi…
PKK Ağrı dağında temsili mezar kazdı. Mezar taşına;
“TC” (Türkiye Cumhuriyeti) yazdı ve “TC”’nin gömülme töreninde konuşan HDP
Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu:
“Kürtler uyandı, hiç boşuna çırpınmayın”
derken…
HDP milletvekili Pervin Buldan: “PKK
terör örgütü değildir” derken
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş: “HD, başkan
Apo’nun projesidir, bunu unutmadan çalışmalıyız” derken…
Yine Selahattin Demirtaş: “Bu halk Abdullah Öcalan’ın posterini
Kürdistan’a asmayacak ta nereye asacak? Buna alışsanız iyi olur, çünkü biz daha
başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelin”
derken…
Figen Yüksekdağ: “Biz sırtımızı YPG’ye YPJ’ye yaslıyoruz. Söylemekten de
çekinmiyoruz” derken…
HDP Milletvekili Osman Baydemiz: “Devlet aklına mesajımız var, ‘hassiktirin’
diyorum” derken…
HDP Milletvekili Abdullah Zeydan: “Kürt halkının gücünü test etmeye çalışanlara
çağrı yapıyoruz, PKK sizi tükürüğüyle boğar”
derken…
DDP Milletvekili Burcu Çelik Özkan, köy
korucularına şöyle seslenir: “O keleşi
size çevirmesini çok iyi biliyoruz. Bu memleketten def olup gideceksiniz” derken…
HDP Batman mitinginde: “Barajı aşarsak bizler bulutuz, güneşsiz,
yağmursuz, barajı aşamazsak, benim meskenim dağlardır dağlar” pankartı asarlarken…
HDP Milletvekili Sırrı Sakık: “Ellerinde bayraklarla Mustafa Kemal’in
askerleriyiz diyerek saldıranlara demiştim k, Mustafa Kemalin askeri değil,
generali olsanız ne yazar, it sürüleri”
derken…
HDP Milletvekili Altan Tan: “CHP yerli inek gibi, dünya kadar ot
yedirirsin, sütünde artma olmaz”
derken...
HDP milletvekili Adil Zozani, TBMM çatısı
altında: “Kemalizm dediğiniz şey, bir
parça Hitler, bir parça Mussolini’dir” derken…
Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan ne diyordu?
“Annemin kokusunu duymasam ölürüm!” ama anneler
evlatlarının kokusunu almadan Recep Erdoğan’ın kibri yüzünden öldürülüyorlar…
Başbakan Ahmet Davutoğlu: “Evlatlarımızı feda etmeye hazırız.” Dedi ama
kendi öz evlatları olanlar değil, yırtık don, delikli ayakkabı, güneş yanığı,
kırışık boyunlu fakir fukara evlatları feda edilenler. Sonra çıkıp meydanlara
utanmadan mili ve dini duyguları sömüren, “Oğlunuz şehit oldu” diyorlar saf insanlara. Aslında gerçekler
başka: “Davutoğlu’nun “feda etmek” istedikleri fakir, fukara
evlatları, kendilerinin oğullarının kızlarının istikbali için onların ölümüne
biz nedeniz” diyemiyorlar.
Erdoğan ve AKP için demokrasi bir hayaldi, AKP’nin
söylevi, siyasi manevra alanları yaratmak için “Analar ağlamasın” bir tür
palavraydı; geçici olarak halkı aldatmacaydı. Bu aldatmacaya muhalefet bile
inandırılmıştı. Ulus devlet kurulurken halk vardı, halklar değil. AKP lideri
Erdoğan sürekli halklardan ve 36 etnik topluluklardan söz etti durdu. Böyle, bu
sözlerle AKP büyük hata yaptı, işi yüzüne gözüne bulaştırdı ama yaptığı
hatalarını sorgulamadı, suçu muhalefete atma yolunu seçti. Yeniden çok
tehlikeli hatalar yapmaya başladı. Yedi Haziran azimetinden sonra, “Ben yoksam
terör gelir” tehdidine çılgınca
sığınmayı seçti.
Yıllardır “Çözüm süreci” diye aldatıldı bu millet.
AKP yıllardır PKK ile kuzu sarması, can-ciğer oldular bir zaman. Çünkü
Güneydoğu da HDP baraj sıkıntısından doları hak etmedikleri oylar kendilerine
getiri sağlıyordu. Barajı aşan HDP, AKP’nin hak etmediği oyları kapınca kızılca
kıyameti kopardılar, ne “çözüm süreci”
kaldı nede kuzu dolması, can-ciğer sevda kaldı. Kibrin darbesiyle,
ülkeden yeniden kan akmaya başladı, anaların gözyaşları yanaklarını sıyırdı
aktı yerlere…
Savaş dedikleri şey salt sınırlarda değildir, laik
demokratik cumhuriyetin kökünden yıkmaktır, Yani Türkiye cumhuriyetini yiyip
bitirmek, yerine savaşlar, feodal yapının yerleştirilmesi dahi, mezhep
kavgalarının, aşiret ve kabile çekişmelerin yaşandığı huzursuz bir ülke
durumuna getirmektir.
Öcalan
Hakkında Ne Demişlerdi?
Recep Erdoğan: “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim. Sıkıntısı olan bana
söylesin” derken…
Beşir Atalay: “Öcalan’ın mesajları bizim de düşüncelerimiz” dedi…
AKP Adıyaman milletvekili Mehmet Metiner: “Öcalan Türkiye’nin demokrasisine katkı
sağlıyor” dedi…
Cumhurbaşkanı danışmanı Yiğit Bulut: “Öcalan Türkiye’nin önünü açıyor” dedi...
AKP sözcüsü Yalçın Akdoğan Öcalan, olayları okuma
kabiliyeti ve tecrübesi vardır…
Bülent Arınç: “Dağa çıkışlar daha nitelikli hal aldı” dedi…
Bülent Arınç: “Sayın Öcalan demeyi ve PKK bayrağı asmayı suç olmaktan çıkardık” derken…
Sadullah Ergin: “Öcalan, bölgenin real politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor” dedi…
Yasin Aktay:
“Öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor.”
Dedi…
Başbakan Davutoğlu danışmanı Etyen Mahcupyan: “Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var,
nadir insanlardan birisi” der…
Ahmet Davutoğlu: “Kürtçe yasağını biz kaldırdık. Bana serok (başkan) Ahmet diyorlar”
dedi…
AKP destekçisi gazeteci Nihal Bengisu Karaca: “Öcalan çıktı geleceği gösteren bir konuşma
yaptı. Eğer Öcalan’ın Nevrozda uzattığı eli havada bırakırsa bunun vebali
altında kalırız” dedi…
AKP medya maymunu Emre Aköz: “PKK bir terör örgütü
değildir” dedi…
Şarkıcı Ahmet Kaya: “Vallahi Abdullah Öcalan’ı
özledim” dedi…
MHP
Ne yaptı?
2007’de Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesi
için 367 milletvekili gerekiyordu.
MHP yetişti AKP’ye 367’i buldular Abdullah Gül
AKP’den cumhurbaşkanı oldu…
2008’de Türban yasağının kaldırılması için AKP’nin
gücü yetmeyince MHP yetişti, türban yasağı kalktı, türban ilkokullara kadar
girdi…
Zorunlu din dersinin ilkokullara kadar girmesi için
4+4+4 eğitim sisteminin meclisten geçirilmesi gerekiyordu. Yine AKP’nin
zorlandığı yerde MHP koşarak yetişti, omuzladı MHP, AKP ile birleşerek yasayı
geçiriverdiler…
AKP’nin alkol yasağı tasarısına MHP Başkanı Devlet
Bahçeli: “Güzel bir tetbir olarak başlangıç kabul etmek lazım” diyerek yasanın geçmesi için omuz verdi
AKP’ye…
7 Haziran seçimleri Recep Erdoğan’ı çaresiz, kara
kara düşüncelere dalmışken, tam bu arada Meclis Başkanı seçimi çıktı. MHP AKP
adayını destekleyerek bir daha AKP ile gizli ortak olduğunu göstermiş oldu…
Öğrendik ki, Ülkücülük,
cahillikten başka bir olgu olduğunu artık bilmeyen kalmadı. Arapça konuşanı
Kürtçe konuşuyor diye bıçaklayan hırpaniler, bayrakları karıştırıp Ermenistan
bayrağı sanıp Kolombiya bayrağını yakan cahiller, Çinili Fırın adını neye
geldiğini algılayamayıp, Çinli anlayıp fırını taşlayan salaklar, Çinli diye
Korelilere saldırılar, Uygur Türkünü Çinli diye hırpalarlar.
İşte bunların
milliyetçiliği ağızlarına aldıkları sakız gibi çiğneyip duvarlara yazan cahille
çok tehlikelidirler.
AKP’liler öte yandan ayakkabı kutularına tıka basa
dolarlar doldurdular, kollarına 700 bin liralık saatler taktılar. Dahi onları
oğullarının kızlarının para sayma makineleri, para istifleme kasaları vardı.
Öte tarafta, “Sivas’ın ötesine geçemeyen muhalefet” diyen fert, Sivas’ın öte
tarafında bu milletin saygı duyduğu bayraklarını yakıyorlardı, kent
merkezlerinde pusudan kurşun yağıyor, beyinlerinden askerler vuruluyordu. Daha
2 ay önce elinde Kur-an sallıyordu alay edercesine…
Reza Zerrab ne yapıyordu? Boğazın kıyısında her
Türk’e nasip olmayan atalardan yadigâr yalıyı kafasına göre değiştiriyor,
mimari özelliğini bozup dağıtıyordu… Ama o Atatürk ve İsmet İnönü’ye “İki ayyaş”
diyordu… Dahi, Türk diye bir ırk yoktur diyen yandaşlar ve danışmanları
vardı. O da milliyetçiliği ayakları altına almış eziyordu… Ve dahi, Şehide kelle deyip, Apo’ya sayın
diyenlerdendi…