BEYŞEHİR GÖLÜNE KUŞ UÇUMU 3 KM. MESAFEDE RÜZGÂRGÜLLERİ LALELİ DAĞIN 1600 MT. TEPELERİNE KURULUYOR.
Enerji
gereksinimi sürekli dünya üzerinde artmaktadır. Pek çok ülkede kaynaklar
kısıtlıdır, kiminde güneş yoktur, kiminde rüzgâr, kiminde su, kiminde de fosil
yakıtlar (petrol) yoktur. Bizim ülkemizde fosil yakıt yoktur, akarsuyumuz
kısıtlıdır ama güneş ve rüzgâr vardır. Dünyada yaşanabilir ortam yaratmakta,
küresel ölçekte çevre kirlenmesine neden olan fosil yakıtlar hem pahalı, hem de
dünyada tükenme ömrü 40 yıl ya var ya yoktur. O halde başka kaynaklara yönelmek
gereklidir.
Enerji,
çağdaş insanoğlunun yaşamını düzenleyen bir parçasından olmuştur. Sanayi,
teknoloji, iletişim, ulaşım olmak üzere birçok alanda vazgeçilmez olmuştur.
Yani enerji modern toplumun bilgisinin kaynağıdır. Gelecekte de insanoğlunun en
önemli bilgilenme kaynağı enerji olacaktır.
Dünya
da alternatif enerjiye yönelmede başta güneş, rüzgâr, deniz dalgası, jeotermal
(yer altı sıcak sular) ve hidrojen enerjisi, yenilenebilir enerji kaynakları
olarak nitelenen enerji kaynaklarına gereksinim duyulmaktadır. Lakin gelişi
güzel, bölgenin ekolojik dengesi araştırılmadan, çevrenin konumu incelenmeden,
kar yapalım derken uzun vadede büyük kayıplara neden olunmadan işe
başlanmalıdır.
Elektrik
enerjisi üretimi ülkelerin ana sorunudur. Elektrik tüketimi her geçen gün artmaktadır. Bundan dolayı elektrik üretim
kaynaklarını ve üretim yöntemlerinin önemi daha iyi anlaşılıyor. Ülkemizde enerji
üretiminde en çok doğalgaz kullanılmaktadır. Dahi, ülkemizde güneş, rüzgâr,
akarsu kullanılarak da elektrik üretilmektedir.
Bugün
bütün dünyada enerji üretim kaynaklarını artırmak için yoğun çabalar
harcamaktadır. Maliyet ve çevreci enerji kaynaklarına yönelik çabalar, fosil
yakıtların aksine, doğaya zarar vermeyen, doğal hayat için herhangi bir risk
teşkil etmeyen yöntemlere başvurmaktadırlar.
Rüzgâr enerjisi üretimi ve kullanımı
bütün dünyada giderek yaygınlaşmaktadır. Ancak rüzgâr enerjisinin de üretiminde
çevreye zararları vardır. Lakin rüzgâr enerjisinden daha zararlı olan fosil
enerji kaynaklarının git gide tükenmesinden dolayı yeni yöntemlere
başvurulmaktadır.
İstatistiklere
göre Türkiye’nin 20 yıllık dönem için enerji gereksinimi %100 oranında artırması
gerekmektedir.
Buraya
kadar her şey tamam, ancak bütün bunlar yapılırken amaç salt elektrik enerjisi
üreteceğiz diyerek, insan sağlığına önem verilmeli, her şeyden üstün tutulmalı ve
çevreye zarlı olabilecek şeylerden kaçınılmalıdır.
Hiçbir şey
söyledikleri gibi doğa dostu değildir.
Rüzgâr
enerjisi de tam manasıyla doğa dostu falan değildir. Yani öyle anlattıkları
gibi ekolojik değildir. Rüzgâr enerji santralleri yerleşik alanlar dışındaki temiz
doğaya kuruluyor. Bu kurulan rüzgâr
enerji santralleri, çevresindeki bütün canlıları etkilemekte, otların kurumasına,
öteki canlıların bölgeden göçe zorlamaktadır. Böylece göç edilen alandaki çevre
dengesi hızlıca bozulmaktadır.
Hiç
kimse "ne var bunda, Allah’ın rüzgârı esecek, pervaneler dönecek, enerjiye enerjiye dönüşecek" diyemez. Başta dev rüzgâr enerji pervaneleri kuşlar için büyük
tehlikedir. Her gün binlerce kuşun ölümüne, yaralanmasına neden olacaktır. BEYŞEHİR’İN
karşısındaki bu Laleli Dağı’nın güneydoğu kayalık yerin adı “Akbaba Yuvası”dır.
Daha kırk yıl öncesine kadar bu kayalıklarda cüsseli Akbabalar, dev kartallar
ve doğan, gibi yırtıcı kuşlar vardı. Kurt, tilki, sansar, vaşak, dağ kedileri
vardı. Kuşlar başta olmak üzere bütün canlılar Tarımda kullanılan ilaç ve
kimyevi gübre yüzünden nesilleri tükendi; yok oldular. Yani bir iyi iş için
ilerisi için bir felaket ekolojik denge bozulmuş oldu. İşte rüzgâr enerji
santrali de böyle bir sorunla karşı karşıya kalmaya yol açabilecek ve yani son
kalan doğal denge her gün daha fazla bozulacaktır.
Ayrıca
hava akımlarının doğal dolaşımı bozması nedeniyle iklim değişikliğine de neden
olacaktır. Bir rüzgâr santrali, bir ünitelik Nükleer güç santraline göre 3000
misli daha az enerji üretir. Ancak rüzgâr santrallerinde çok sayıda kuleye
ihtiyaç vardır. Birçok beton binalar yapılmaktadır. Bu durumda görüntü
kirliliği de yapacaktır…
Dahi
ayrıca; türbinlerin çok gürültülü çalışmasından dolayı yakın çevrede yaşayan
insanlar için rahatsız edicidir. Bu nedenle yerleşim merkezlerinden çok uzaklarda
ve doğadaki yaban hayvanların yaşam alanlarından uzak yerlerde kurulmalıdır.
Laleli
Dağı ile Asma Kaklık Dağlarına kurulamaya başlanılan rüzgâr enerjisi santralleri
3-5 km. mesafedeki Radyo ve TV antenlerinde parazitlenme yapacaktır. Bademli,
Şamlar, Karadiken ve Ağılönü köyleri bundan en çok zarar görecek köyler
olacaktır.
Birçok
Avrupa ülkesinde büyük rüzgâr türbinleri yarattığı çevre sorunları nedeniyle
milli park alanlarının sınırları içine ve çok yakınına kurulması
yasaklanmıştır. Bizde ise nerdeyse milli
parklar sınırları içinde, başta Beyşehir olmak üzere Konya’dan ve çevre il ve
kasabalardan gelen insanların yorgunlukları attıkları dinleme yeri olan, orman
içi Yakamanastır Piknik Yeri en çok zarar görecek yerlerdendir.
Şimdi sorarım, çevreye duyarlı, insan
sağlığı için, sağlıklı bir insen olarak, güzel doğada mı yaşanmalı yoksa
gelecek nesillere kirletilmiş bir doğa mı bırakmalı? Hatta bazı sesler duyar
gibiyim, her yapılanın güzel yanı yanında verdiği zararların olmasına
göz yumanlardan…
Elbette rüzgâr
enerjisinin yaraları çoktur
Diğerlerine
göre en temiz enerji üretir.
Bu
enerji için hammadde gereksimi yoktur; maliyeti düşük bir sistemdir.
Sürekli,
sürdürülebilir bir sistemdir.
Hava
kirliliği gibi bir şey pek olmaz, atıkları olmaz.
Dünyada
ve ülkemizde rüzgâr enerjisi ve rüzgâr gülleri her ne kadar desteklenen
bir enerji kazanma yöntemi olsa da ve diğer enerji yöntemlerine göre daha
uygun olmasının yanında rüzgar enerjisi için kullanılan rüzgar güllerinin de çevreye
pek çok farklı zararlar verebilmektedir. Bundan dolayı, yer seçimi çok önemlidir,
yerleşim yerlerinden uzak noktalar seçilmelidir…
Dezavantajları İse:
Çok
gürültülü olup, çevrede yaşayan insanlara ve bütün canlıları göç ettirecek rahatsızlık
vermesi. O dönen devasa pervanelerin kuşlara çarpmasıyla ölümlerine neden
olması. Çok geniş alanlara inşa edilmesi, ekolojik dengeye çok zarar vermesi. TV-Radyo
ve haberleşme dalgalarını olumsuz bir biçimde etkilemesi.
ÇEVRE ve ORMAN BAKANLIĞI
AÇIKLAMASINDA:
“Rüzgâr enerjisi kurulumu için çok büyük bir alana ihtiyaç vardır. Bu
alanında yerleşim yerlerinden uzak bir yerde kurulması gerektiğinden, dağlık
alanlara kurularak ormanlara zarar verebilmektedir.
Çevre ve Orman
Bakanlığı: “Rüzgâr Tribünlerinin Çevreye Verdiği
Zararlar”
A-
Genellikle ormanlık alanlara kurulduğundan ve yıldırım düşmelerinde parçalanıp
yangın çıkarma risklerine sahiptir.
B-
Kış aylarında kanatlarında oluşan buzlanmalar ve bu buz parçalarının fırlaması
ile canlı hayatlarını riske
atmaktadır.
C-
Bulunduğu bölgede rüzgârı kestiğinden ve farklı alanlara dağıttığından, mekanik
etkilere neden olur ve birkaç derecelik sıcaklık
değişimleri yaratarak doğallığı bozmaktadır.
D-
Yine rüzgâr alanlarında kurulmasından ve kuşların göç yollarının üzerine inşa
edilmelerinden dolayı, göç eden
kuş gruplarına zararlar vermektedir.
E-
Özellikle çevrelerindeki uçan böceklere zarar vermektedir. Rüzgâr akımlarının
önüne geçtiğinden ve dağıttığından özellikle arılara
büyük zararlar vermektedir.
F-
Rüzgâr ile gelen polenlerin gitmesi gereken alanların önüne geçerek tozlaşmayı zorlaştırmaktadır.
G-
Bulunduğu bölgede 2 -3 km alanda
radyo ve televizyon sinyallerini bozmaktadır.
H-
Rüzgâr tribünlerinin bilim adamları tarafından açıklanan ve dikkat edilmesi
gereken en büyük zararı insan
sağlığına verdiği zararlar olarak
görülmüştür. Bu zararlar 80 metreyi bulan kanatların insan duyma eşiğinin
altında yaydığı seslerdir. Bu sesler insanlar üzerinde ileriki yıllarda
doğuracağı hastalıklar büyük sorunların habercisi olarak görülmektedir. Bu
zararlar, uyku bozukluğu, baş ağrıları, kulak çınlaması, sersemlik hissi, baş
dönmeleri, yoğunlaşma ve hafıza bozuklukları gibi daha birçok yan etkilerinin
olacağı söylenmektedir.
Umarız
bu sonuçları görmeyiz. Ancak yetkililerin RES'leri
(Rüzgâr Enerjisi Santralleri) daha uygun yerlere kurulması için daha iyi
çalışmalı ve yan etkileri ve vereceği zararları minimize edecek çalışmalara da
ağırlık vermeleri gerekmektedir.
Selman Zebil Haziran 2017