Çanakkale Savaşı
Hey be utanmaz adam! Bugün aldığın her nefes 103 yıl önce son nefesini veren 14-15 yaşlarındaki gençlerin sayesindendir…
İngiliz
Subay onlara “Gürbüz çocuklar ordusu” diyordu:
“Ölü
askerleri vardı; 14, 15, 16 yaşlarında ve inanın ki, gülüyorlardı. İlk kez
kaybedeceğimizi o gün hissettik” der.
Çanakkale
Savaşı, bir insan bilinçli bir biçimde dürtü, belirli bir amaç için eyleme
geçiren güç ve kabiliyetli davranış güdüsü sonucu başarıldı. Çanakkale Savaşı,
bu milletin Kurtuluş Savaşının da yapabilirliğine ilham kaynağı olmuştur.
Dünya;
Mustafa Kemali Çanakkale Sava ile tanıdı…
Atatürk’ün
oluşturduğu ulus devlet Türkiye’nin ulusal birliğinin teminatıydı...
Kınalı Hasan ve
Çanakkale Savaşı
Yüzbaşı
Sırrı Bey, talim yaptırırken askerler arasında saçları kınalı Hasanı görür ve bu
saçları kınalı Hasanı yanına çağırır, saçlarındaki kınanın ne anlama geldiğini
sorar. Hasan utanarak, üzülerek şöyle der:
“Komutanım buraya geleceğim vakit anam yaktı bu kınayı. Bende niye diye sormadım” der
“Komutanım buraya geleceğim vakit anam yaktı bu kınayı. Bende niye diye sormadım” der
Yüzbaşı
Sırrı Bey: “Öyleyse bir mektup yazda sor bakalım anana, bizde öğrenmiş olalım” der.
Bu soruya karşı Kınalı Hasan’ın yanıtı: “Ben yazı yazmasını bilmem ki komutanım” olur.
Yüzbaşı
Sırrı Bey: “Öyleyse sen söyle bölük
yazıcısı yazsın köyüne, bakalım ne cevap gelecek?”
Bölük
yazıcısının yanına gelen Kınalı Hasan söyler, o aynen şöyle yazar: “Anacığım, kumandanın saçlarımdaki kınayı
sordu, ben bilemedim. Kınanın bir manası varsa bildir de kumandanıma
söyleyeyim”
Böylece
yazılan mektup Yozgat’a yollanır. Aradan iki ay geçer, birkaç mektup yanında
Kınalı Hasan’ın anasından da bir mektupla mektubun yanıt gelir. Yüzbaşı Sırrı
Bey açar mektubu okumaya başlar. Hasan’ın anası şöyle der mektupta: “Yavrum, Hasanım, Kınalı Kuzum, mektubun
geldi, sanki dünyalar benim oldu. Köy kâtibi okudu, ben ağladım, kumandanın pek
sevmişsin, ne güzel…
“…Kumandanın
saçlarındaki kınayı sormuş. Bunda bilmeyecek ne varmış ki yavrum? Bizim
buralarda kurban edilecek koçların başlarını kına ile süslerler. Bende dört
kardeşin içinden en çok seni sevdiğim için seni vatana, millete ve Allah
yolunda kurban olarak seçtim. O yüzden başını kınaladım” der. Anası Hatçe.
Yüzbaşı
Sırrı Bey, mektubu okudukça gözleri doluşur, akar gözyaşları. Sonra posta erini
çağırır: “Şu Yozgatlı Kınalı Hasan’ı bul
getir, mektubu ona ben okuyacağım, onun okuması yok” der. .
Çok
geçmez, posta eri geri döner: “Kumandanım Hasan bir hafta önce Arıburnu’ndaki şiddetli çatışmada
Hakk’a yürümüş” der. Yüzbaşı Sırrı Beyin
gözyaşları bir kat daha artar. İşte Çanakkale Savaşı böyle kazanıldı.
İllere Göre Çanakkale
Şehitleri
Tarihi
geçen en acımasız en kanlı savaşlarından biridir Çanakkale Savaşı. 253 bin birçok milletlerden şehitler verilmiştir toprağa. Şu anda, Anadolu
toprakları üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki illerimizden
Çanakkale’de şehit düşenler
0-100 arası: Adıyaman 11, Afyon
95, Amasya 32, Artvin 10, Bayburt 21, Bingöl 8, Bitlis 59, Diyarbakır 49,
Gümüşhane 39, Isparta 55, Kars 1, Mardin 7, Muş 7, Ordu 56, Rize 71, Samsun 44,
Siirt 40, Sivas 25, Tokat 47, Tunceli 30, Van 36’dır.
100- 500 arası: Aksaray 285, Antalya
183, Bartın 254, Elazığ 159, Erzurum 109, Giresun 114, Hatay 283, Kahramanmaraş
213, Kırıkkale 232, Kırklareli 366, Kırşehir 448, Malatya 141, Trabzon 155,
Urfa 383
500-1000 arası: Adana 842, Bilecik
854, Burdur 606, Çankırı 972, Edirne 858, Eskişehir 843, Gaziantep 502,
Kastamonu Kayseri 771, Kocaeli 583, Muğla 671, Nevşehir 525, Niğde 509, Sakarya
526, Uşak 818, Yozgat 661, Zonguldak 753 olmuştur.
1000 üzeri ise: Ankara 1772, Aydın
1746, Balıkesir 2779, Bolu 1405, Bursa 3737, Çanakkale 1783, Çorum 1333,
Denizli 2195, İçel 1218, İstanbul 1648, İzmir 1720, 2425, Konya 2683, Kütahya
1487, Manisa 2174.
SİZİN ÇANAKKALENİZ ON HİROŞİMA EDER
Turgut Özal ve yanında zamanın Milli eğitim Bakanı Vehbi Dinçerler vardır. Ülkeye Japon eğitim heyeti gelir; gerektiği kadar ikili işbirliği gerçekleştirilir. Japon heyet ülkede bazı bölgelerde temas ve incelemelerde bulunurlar ve sonra Bakanlıkta toplanırlar, Türk yetkilere incelemelerini aktarırlar.
Japon heyeti, bizimkilere ilginç sözleri olur: “Sizin çocuklarınıza milli şuur yok” derler.
Bizimkiler hemen yanıt vermeye çalışırlar: “Bizim Çocukların damarlarında kan milli duygumuzun kaynağıdır” derler.
Bizimkiler şaşkın ve Turgut Özal’ın: “Nasıl?” sorusu üzerine Japon heyet: “Sizin geçlerinizde milli şuur var mı?"
Japon uzmanlar anlatmaya başlarlar: “Biz gençlerimize daha ilköğretime başlamadan testler uygularız. Okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şok laması yaparız. Örneğin; uçak gibi hızlı giden trenlerimize önce toplu halde bindirir, bir tur yaptırır ve çok katlı yollardan da geçen tren, onları şöyle bir sarsar. Mini mini çocuklarımız teknolojinin bu baş döndürücü sonucunu görerek şok olurlar. Sonra dev teknoloji merkezlerimiz olan fabrikalarımızı gezdirir, ülkemizin gücünü gösteririz. Bu şoktan sonra Hiroşima’ya götürürüz. Bölgeyi aynen koruruz. Bombalanmış bu bölge hakkında bilgilendirir; değil hayvan, bitkinin bile yeşermediği, hiçbir canlıya hayat hakkı tanımayan atom bombasının etkilerini gösteririz.
Ve deriz ki; eğer sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçemezseniz vatanınız, işte böyle düşmanlar tarafından bombalanır. Hiçbir canlı yaşamayacak biçimde size bırakıp giderler. Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek yeni vasıtalar yaparsınız. Gerisi sizin bileceğiniz iş! Çocuklarımız bununla ikinci bir şok daha yaşarlar. Sizlere şunu hatırlatalım ki, Türkiye de birçok teknik elemanımız bulunmaktadır. Bunların herhangi birine bu konuyu sorabilirsiniz” derler.
“Peki, Türkiye için tespitiniz var mı? Gözlemleriniz nedir?” Der bizimkiler.
“Elbette var” der Japonlar, şöyle sürdürürler: “Bizimkilerden daha çok önemli! Bir tanesi Çanakkale Savaşlarının olduğu bölgedir. Bu bölge gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile.
İşte bu bölge Çanakkale Savaşlarını en acımasız savaşlardan olduğu, 1 metrekareye 6 bin mermini düştüğü savaş. Bu savaştan Türklerin galip çıkması, o kadar çok güçlü ve birçok milletlerden oluşan müttefikler ve gelişmiş teknolojileri karşındaki olmayacak bir şeydi ama galip gelmişti, emperyalistlere meydan okumuşlardı. Selman ZEBİL