ABD Eski
Başkanı Şü Sözleri İle Başlayalım
Rchard
Nixon şöyle: “Müslüman ülkelerde
demokrasi ve laiklik olmasına izin vermeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke
idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele
geçirince, ülkeyi biz yönetiriz bu doğrultuda.”
Diyordu.
Orta Doğu ve AKP Safsataları
Dış politika, diplomasi,
bilgi, birikim, deneyim, zekâ gerektirir Ortadoğu’
da siyasi aktör olmak için. Öyle kafadan, Arap âleminin sözcüsü, İslam
dünyasının öncüsü olma tasavvurları, hülyalı rüyalı âlemlerde yaşamaya
benzemez. Hele kurumsal bir altyapı, tarih, coğrafya, iktisat alanında
entelektüel bilinciniz yoksa öyle
“Stratejik Derinlik” zavallı bir istek ama asla gerçekleşmeyecek durum
olarak kalır ve arkanızdan koskoca ülkeyi de çekerek bataklığa boğdurursunuz.
Ülkenizde insan haklarına duyarlı, sokağın
sesine kulak veren, insanlar özgü, ahlaki, vicdani nesneleri, salt İslami
boyuttan değerlendirilen diplomasi, evrensel insan hakları Suriye’de çiğneniyor.
“Dostum” deyip sarıp sarmaladığınız Esat
o zamanda böyleydi, bilmiyor muydunuz?
Eee! Sudan’da kadim dostu El- Beşir söz konusu olunca nasılda farklı
davranıyor oluşunuz, sizin insan hak ve özgürlüklerden anlayışınızı
göstermektedir dünyaya. Hele Suudi Arabistan ile içli dışlı dostluğunuz ve
Suriye konusunda işbirliği yapmanız, Suudi Arabistan’ın insan ve hakları
konusunda Esad’dan daha mı iyidir?
Hani
başında “Komşularla sıfır sorun” siyaseti ile geldiniz, bütünüyle sorun
oldunuz. , Cumhuriyet tarihi içinde hayatta karşılığının olmayan akılla her
şeyi biz biliriz diyerek, Türk diplomasini bitirdiniz, her şeyi doğaçlamaya
bıraktınız, devleti doğaçlama olarak, plansız, projesiz yönetiyorsunuz. Aklı başında olanları hem düşündürüyorsunuz,
hem de güldürüyorsunuz acı örneklerle dolu hallerinizden.
Hani,
“Bölgesel aktör” olacaktınız, bölgede
“haberiniz olmadan kuş bile uçmuyordu” Hani
“stratejik güç, küresel oyun kurucu, oyun kuran” sizdiniz! Hep şaka
mıydı, dalgamı geçtiniz milleti kandırmak için bir oyun muydu?
Bu
içi boş laflarınızın cilası döküldü, gibi iddialı lafların cilası döküldü.
Sonuçta İşin kolayına kaçmak için dediğiniz, “değerli yalnızlık” kaldı mı bizimle baş başa Başka ne
var elde, avuçta. Haydi, bakalım niye Suriye sınırlarında uçaklarını 24
Kasımdan bu yana uçuramaz oldunuz bakalım!
Ulan sizden daha güvenilir PYD oldu Batının gözünde, size ancak bas bas
bağırmak düşer “onlar terörist” diye… Kimse
sizi ciddiye alıp da dinlemez…
Irak’ın
kuzeyinde Barzani’yi bağımsızlık ilanına hazırlanıyor ama siz ne yapıyorsunuz,
Barzani ile salt maddi kazanmak uğruna sıkı fıkı oldunuz sonra da Türkiye’nin
bütünlüğünü savunmak amacıyla bas basa bağırıyorsunuz. Ama izansızlığınız, Irak’ı
bölmeye çalışan zihniyet, Türkiye’yi de böler olmasını kavrayamayışınız. Haa!
Hatırlatalım Barzani ABD emperyalizminin piyonudur, size sıra asla gelmez. Öyle
sanmayın ki Barzani-PKK arasındaki gerginlik size yarlı olur… Şimdilik ABD’nin
baskısıyla, zoraki PKK ile geçiniyor ise Suriye’nin kuzeyinde, PKK’nın uzantısı
olan PYD’yi ABD’nin “dostuz” diye nasıl desteklediğini dünyaya ilan etti.
Ahmaklıktan
vazgeçmek, doğruyu bulmak akı işidir. Bir atasözümüz var,”Arap eli öpmekle Arap
olunmaz” diye. Bölgede ancak mevcut
Suriye rejimi ve rejimin başı Esat ile anlaşmaktır. Çünkü Suriye’nin
parçalanması, Türkiye’nin de parçalanması demektir. Yıllarca süren iptidai bir
yönetim biçimi olan Suriye’deki PYD Kürtlerinden, daha güçlü
bir imparatorluk bünyesinden çıkan Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde
yaşayan, daha insani ve daha da bağımsızlık bilincinde gelişmiş birikimleri
olan Kürtler, Suriye’den ve Irak’tan daha gelişmiş, daha ileri, daha uygar bir
ülkenin yurttaşları olarak, yönetim kabiliyetleri, diğer Kürt gruplarına oranla
daha yüksektir.
ABD’ye
bağlı, daha çok bağımsızlığa yakın Barzani’ye değil de, neden Türkiye gibi bir
stratejik ortağını incitip üzebilecek çıkışlar yaparak PKK-PYD terör
örgütlerine neden daha çok güvendiğinin nedenleri işte bu bilinçte
yatmaktadır.
ABD,
çıkarlarına, zamana, zemine, ihtiyacına, kuvvet dengesine, sorunun çapına,
tehdidin büyüklüğüne, düşmanına göre yeni arayışlar içinde. Yeni ittifaklar
peşinde. Kiminle, nerde ne zaman, nasıl, net tür örgütlere ne tür silahlar
vererek donatacağını hesaplar. Ancak Amerika’nın vicdanı, ahlaki yoktur. Ancak
Amerikan çıkarları vardır. Ortadoğu da insani değerler umurunda değildir ABD
için çıkarını önde gelir. Kimi harcayacağı, kiminle dostluk kuracağı, kimin işi
bitince çöpe perişan ederek atacağı kimi kime karşı kullanacağı hiç belli
olmaz, hepsini yapabileceği bir gerçektir
Ne oluyor?
Türkiye NATO’nun silahlı en güçlü kanadındayken, Suudi Arabistan ve Katar ile Suriye rejimini yıkmak için müttefik oluyor. Arabistan ve Katarın seviyesine düşürmüş oluyorlar. Suudi Arabistan ve Katar’ın tarihlerinde kazandıkları hiçbir savaş yoktur, savaşabilecek kabiliyetleri de yoktur. İşte manzara, Türk Silahlı Güçlerini kimlerle ortak yapar duruma soktular.
Türkiye NATO’nun silahlı en güçlü kanadındayken, Suudi Arabistan ve Katar ile Suriye rejimini yıkmak için müttefik oluyor. Arabistan ve Katarın seviyesine düşürmüş oluyorlar. Suudi Arabistan ve Katar’ın tarihlerinde kazandıkları hiçbir savaş yoktur, savaşabilecek kabiliyetleri de yoktur. İşte manzara, Türk Silahlı Güçlerini kimlerle ortak yapar duruma soktular.
Sanmayın
ki, Suriye sorunu, Esat gidince bitecek. Asıl derin sorunlar Esat sonrası
başlayacak, Suriye birden fazla parçalara bölünecek ve bu bölünme Türkiye’ye
sıçrayacak, Türkiye’yi de bölecektir. Dahi, Türkiye’de ki ulusal ve bölgesel
ölçekten olan Kürt sorunu, küresel ölçekli sorun olarak, küresel güçlerin
Suriye’de ne yapmışlarsa, Türkiye’ye de onu yapacaklar.
Öyle
Suriyeli muhaliflere falan güvenmeyin. Onlar, kimin arabası hızlı giderse
atlayıp hızlı giden arabaya binen, güvensiz zümrelerdir. Bunlar Suriye halkı
içinde saygınlığı, meşrutiyeti olan, arkalarından gidilebilecek güvenilirliğe
sahip bir tabanları da yoktur. Bu muhaliflerin iç savaşın verdiği uzun yıllar
içinde çeteleşme, yağmalama, servet edinmeye alışmışlar bir kere. Öyle abartıldığı
kadar güvenilir örgütler değildirler.
Öyle
aldandılar ki; her konuda olduğu gibi Esat’ın üç beş günde yıkılacağını sandılar,
olmadı. Esad’ın Baas rejimi, bizimkilerin anlayamadığı, üç beş günde yıkılacak
sanıp, Şam-Emevi caminde namaz kılacaklarını hayal etmişlerdi ama bir türlü
yıkılmadan ayaktadır. Bunun nedeni, gücünü laik oluşundan alan, örgütlü ve
güçlü oluşuydu.
İşin
aslı, Türkiye Suriye lideri Beşar Esad’dan bazı adımlar atmasını istemiş ve
bazı tavizler koparmaya çalışmıştı. Bu talebin Esad iktidarında Müslüman
Kardeşlere pay vermesiydi. Esad kesinlikle ret etmesi sonucu düşmanlığın
kaynağı olmasıdır. Sandılar ki Esad’a
“kardeşim” demekle her dileğine
boyun eğecek, tersi oldu. Sonuç! Çok başka kanallara doğru aktı gitti…
Recep
Erdoğan ve AKP yönetici kadroları, bölgedeki sorunlara kendisi zihinsel
mezhepçi baktığından, herkesin böyle baktığını sanarak işe girişti. İşte
öngörüsü olamayan yapısıyla gelişen olayları kavrayamadan salt işi mezhepsel
boyuttan baktı. Diplomatik öncelikleri kullanmadı, jeopolitik gerçekleri
görmezden geldi, stratejik derinliği hafife aldı, sonuç belli oldu,
başarısızlık hüsranı.
Örneğin
kendileri gibi sanıp, İran’ın Irak’ın Suriye’ye desteğini mezhepsel bir
yaklaşım olarak gören AKP iktidarı cehaletini, öngörüsüzlüğü göstermektedir.
Sormazlar mı; o halde Rusya da mı mezhepsel Suriye’nin yanında? Davutoğlu
boşuna yazmış “Stratejik Derinlik” adlı
kitabını. İran, Arap dünyasının en laik ülkesi olan Suriye’yi stratejik bir
ortak olarak destekliyor. Ya da sizinle ittifak içinde olan NATO sizin
yanınızda Sünni olduğunuz için mi varlar. Kaldı ki Suriye ordusunu ve Baas
Rejimini koruyup kollayanlarında salt Alevi olmadıkları, daha çok Sünni Suriyelilerin olduğu gerçeğini bilmiyorlar mı? Kafanıza bir kere kazımış
mezhepçilik, her kesimi öyle sanıyorsunuz. Ama kapitalist ve global sistemde
öncelik yurttaşlarına daha güvenli ortam yaratmak için uluslar arası
siyasetlerini ekonomi ve güvenlik için, tehdit algısı nerede varsa oraya hücum ederler.
Sizin gibi mezhepsel düşünmez çünkü onlar için söz konusu jeopolitik hedeflerdir;
koşarlar, mazlum milletlerin acımadan kanını akıtırlar.