22 Şubat 2014 Cumartesi

RECEP ERDOĞAN'IN "İKİ AYYAŞ" DEDİKLERİNİN YAPTILARINI" ERDOĞAN ve AKP SATTI


VATANIN DEĞERLERİNİ SATMAKLA (Dindar olunmaz, ancak intikam almak olur)
Sattılar ne varsa devlete ait; taş üstünde taş kalmadı milli olan, taş üstünde taş koymayıp da var olanları yabancılar satanlar artık hayvanlara verilen samanı bile satın alır hale geldik. Besiciyken, besiciler kan ağlarken, kurbanlık besili boğalar ithal eder olduk. Pamuk üretirken, pamuk ithal eder hale geldik. Kaçak benzini bile açıkgözler sınırdan boru döşeyerek devlete rekabet eder hale geldiler. Kaçakçılık almış başını gidiyor, sınırlarımız kevgir gibi, sigara fabrikalarını sattık, kaçak sigara, tütün ülkesi olduk. Çay fabrikalarını sattık, kaçak çay her yerde, kaçakçılar kazanıyor. Başka yerlere değinmeden Şehircilik Bakanını açıkladığına göre salt Hatay sınırlarını oluşturan 5,5 milyon metrekarelik toprakların 3,7 milyon metrekarelik bölümü yabancıların eline satılarak geçmiştir. Yani yabacılara Hatay topraklarının 3’de 2’si satılmıştır.

Kendini dindar sanan, millete ahlak satmaya kalkan bir Başbakan var; yalan söylüyor, kendine rakip gördüğü önüne gelene iftira atıyor, ağzının kilidi yok, ağza gelmeyecek sözler söylüyor. Beyninde bir tarih bilgisi birikimi yok, aklına geleni gerçekmiş gibi söylüyor, dinleyenlerde ne okumuş ne duymuş, ama aynı kafadanlar, kulaktan demlenerek dedi kodu düzeyinde bilgilere sahip, dinliyor, yalanı doğrudan ayıt edecek kabiliyette değiller.

Daha önce “iki ayyaş” dediği kişilere hakaret ediyor, güya onlar hiçbir iş yapmamış gibi halka gammazlıyor kendince. “Bunlar tarih boyunca ne yaptılar” diyor. Cumhuriyeti kuranların itibarını düşürmek için doğrudan, dolaylı konuşmalarında her fırsatta karalıyor: “Türküm” dedin, Türkiye’nin itibarını yerlerde sürüklediler. “Doğruyum” dedin, Türkiye’yi yolsuzluklara muhatap ettiler. “Çalışkanım” dedin, yıllarca yan gelip yattılar. Bal, bal demekle ağız tatlanmaz. Mesele slogan atmak değil, mesele iş yapmak. Lafla peynir gemisi ürümez. Biz yapıyoruz, iş üretiyoruz.” Diyerek halka demeçler veriyor. Halk alkışlıyor, bir şey bile anlamadan.

RECEP ERDOĞAN HÜKÜMETİ SATTIĞI DEĞERLE "İKİ AYYAŞ" DEDİKLERİNİN İNŞA ETTİKLERİ!
İlk 8 yıllık iktidarlıklarında, “İki ayyaşın” kazandığı topraklardaki satılan gayrimenkuller ve işlenilebilir kıymetli topraklar listesi... Demokrasimiz Odun, kömür, yiyecek, beyaz eşya dağıtılarak paçalı güvercin gibi takla atıyor. “Durmak yok, yola devam” ediyoruz ivedi adımlarla bilinmeyen yere doğru...

Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü 2008 Temmuz ayı verilerine göre yabancılara ait Türkiye de taşınmazların sayısı 64,629’a ulaşmıştır. Türkiye’den taşınmaz mal alanların başında en çok Almanlar ve İngilizler gelmektedir...

En çok taşınmazın satıldı bölgelerin başında:
Antalya’da:     26,795 taşınmaz mal satılmıştır.
Muğla’da:       13,360                
İstanbul’da:     8,984,                
Aydın’da:        7,177,                
Bursa‘da:        5,232,                
İzmir’de:          4,231,                
Mersin’de:       995,                   
Ankara’da:      927,                   
Yalova’da:      825,                   
Balıkesir’de:   747 taşınmaz yabancılara satılmıştır...

Yüzölçümüne göre Türkiye’de en çok satılan taşınmazlar 4. 474.112 Metrekare ile Muğla birinci sırada. 3. 979. 322 Metrekare ile Antalya. 3. 70. 809 Metrekare ile Aydın.

2. 675. 696 Metrekare ile İstanbul, 2. 630. 77 Metrekare ile Hatay takip etmektedir...
Türkiye’den taşınmaz alanlar uyruklarına göre şöyle: Almanya, İngiltere, Avusturya, Yunanistan, Hollanda, Danimarka, Lübnan, Fransa, İrlanda, KKTC bu toplam on ülke: 57. 289,37 Metrekare toprak diğer ülkeler toplamı ise 7. 340, 4 Metrekare toplam olarak:

64. 629. 41Metrekare taşınmaz yabancılaşmıştır...
Bu taşınmazların satılmasında dolayı bol yabacı sermaye gelecek, refah toplumu olma yolunda ilerleyeceğiz propagandası ile Türk halkına sürekli telkin ettiler, bunca taşınmaz Türk'ken yabancılaştı, halk aldatıldığıyla kaldı, refah toplumu olamadı...

Maliye Bakanı Unakıtan 1933’lerde Türkiye’nin kalkınma lokomotifi olan SÜMERBAK için şöyle talihsiz bir demecinde: “Yakında SÜMERBAK tarihten siliniyor artık, bitirdik. Elinde bir şey kalmadığı gibi isminin de kaldıracağız”  demiştir...

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, gazeteciler: “yabancılara mülk satışıyla ilgili düzenleme Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Bende bugün (dün) imzaladım. Birkaç bakanın imzası eksik, en kısa zamanda meclise sevk edeceğiz” der ve bu konuda “biraz acele ettiklerini” belirtir...17 Nisan 2008 Hürriyet.

Var mı başka dünyada Türkiye gibi, stratejik tarım arazilerini yabancılara satmaz. dünyanın hiçbir ülkesi Türkiye gibi bankalarını, limanlarını, barajlarını, değişik dallarda üretim yapan sanayi kolların telekomünikasyon şebekelerini yabancılara satan?

Bir miktar paran var, götüreyim bir Türk bankasına yatırayım dersiniz. Garanti Bankasından içeri girersiniz, bakmışsınız yarısı Amerikalılara satılmış. Haydi, başka başka banka var ya Yapı Kredi bankasına varırsınız onunda yarısı İtalyanların olmuş. En iyisi “Emekli Subayların”  dersiniz Oyak Bank’a gidersiniz oda ne! İNG Bank olmuş onu da çoktan Hollandalılar kapmış. Zaten Etibank, Sümerbank çoktan defterleri dürülmüş, ortalıktan silinmişler. Finans Bank, Denizbank, Akbank, TEB, Dış Bank, Alternatif Bank, Şeker Bank, MNG Bank, Tekfen Bank hepsi elden çıkmış Türklerin elinden başkalarının olmuş. Bari dersini, gideyim de şu paracıklarımı Türk bankası olan Halk Bankasına yatırayım, oraya da Erdoğan yandaşları musallat olmuş. Haydi dersin, Vakıf Banka gideyim oraya yatıdayım paramı, oraya da yine yandaşlara çalışır olmuş. Ne yapacaksın, meydanda paranı yatırtacak yerli banka kalmamış...

Ülkenin can damarları olan varlıkları “babalar gibi...” satılır...
TÜRK TELEKOM,
ERDEMİR
İSDEMİR
DİVRİĞİ DEMİR MADENİ
HEKİMHAN DEMİR MADENİ
İSKENDERUN İSDEMİR LİMANI
EREĞLİ ERDEMİR LİMANI
ÇELBOR
KÖY HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Tasfiye edilerek İl Özel İdaresine Devredildi)
TÜPRAŞ BLOK SATIŞ
TÜPRAŞ USAŞ HİSSESİ
TÜPRAŞ’A AİT 18 TAŞINMAZ
AMASYA ŞEKER FABRİKASI,
KÜTAHYA ŞEKER FABRİKASI,
ADAPAZARI ŞEKER FABRİKASI,
ESGAZ,
BURSAGAZ,
ETİ ELEKTROMETOLOJİ A.Ş.
ETİ GÜMÜŞ A.Ş.
ETİ BAKIR A.Ş.
ETİ KROM A.Ş.
ÇAYELİ BAKIR İŞLETMESİ A.Ş.
K.B.İ. A.Ş.’ye ait Samsun İşletmesi,
Murgul İşletmesi,
2 Maden Ruhsatı Hakkı Devir,
Sinop’ta 1 Maden Ruhsatı Hakkı Devri.
Murgul İşletmesi Hidro Elektrik Santrali ve Samsun’da ki varlıkları,
188 arsa 154 Taşınmaz, Yine 41 Arsa, 89 adet Lojman ve 3 Taşınmazın devri.
TDÇİ A.Ş. ‘YE AİT DEVECİ MADEN SAHASI,

SEYDİŞEHİR ETİ ALÜMİNYUM A.Ş.Yanında Oymapınar Barajı, Alümina Madeni, Antalya Limanı, ETİ ALÜMİNYUM’A ait 4 Taşınmaz ve Lojmanlar satıldı.

SSK Eczaneleri Tasfiye Edildi
TÜRK DENİZ İŞLETMELERİNE AİT:
Çeşme Limanı,
Kuşadası Limanı,
Trabzon Limanı,
Dikili Limanı,
N/F Ankara Feribotu,
Samsun Feribotu,
Karadeniz Gemisi,
Nakliye İnşaat Turizm İh. Pazarlama A.Ş,
Şehir Hattı Hizmet ve Gemileri,

Turan Emeksiz Yolcu Gemisi ve İstanbul’da 21 Taşınmaz ile Samsun’da Eski Acente Binası, Yakıt 2 Gemisi, Samsun’da Taşınmaz, Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri, Çanakkale de 9 Gemi...

SÜMER HOLDİNG-BUMAS,
SÜMER HOLDİNG A.Ş.’ye ait:
Merinos Halı Markası,
Eryağ A:Ş. Adıyaman İşletmesi,
Manisa Pamuk Mensucat A:Ş.
Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi ve Sarıkamış İşletmesi,
Beykoz Deri ve Kundura İşletme Sanayisi,
Yeşilova Halı Yünü İpliği ve Battaniye Fabrikası,
Bakırköy İşletmesi,
Çanakkale Sentetik Deri işletmesi,
Diyarbakır İşletmesi.
Tercan,
Merinos
Akdeniz İşletmelerine ait Makine ve Teçhizatlar,
İstanbul İmar L.T. D. Şirketi.
Dahi çeşitli illerde 21 Arsa 115 Taşınmaz, 5 bina ve 16 Dükkân satılmıştır...
TEKEL
TEKEL ALKOLLÜ İÇKİLER SANAYİ. VE TİC. A.Ş.
2004’de satılan Tekelin 6 yıllık serüveni
2004 yılında milli rakı 290 milyon dolara Amerikalılara satıldı.

Denenlere göre sadece Bilecik’teki 100 milyon dolar ediyordu. Bunun yanında 17 fabrika ile birlikte bunlarla birlikte 35 milyon dolar değerindeki rakı stoku, 100 milyon dolar civarında kuru üzüm, suma, şişe, etiket anason stokları içinde. Buna cabadan giden binalar, arsalar sayılmıyor

Şimdi işin en ilginç yanı: Tekel’in rakı kısmını 2004’de 290 milyon dolara satın alan kişiler 2006 yılında, yani iki yıl sonra aynı rakıyı aynı şartlarda Amerikalılara 810 milyon dolara sattılar. 810 milyon dolara alan Amerikalılar sadece bir yılda 950 milyon dolarlık ciro yaptılar.

2008 yılında Tekele ait sigara bölümü 3 yıllık karına British-American’a satıldı. Bunları satanlar vicdanlarının rahatsız edici sesini duyarlar mı bilmeyiz ama bu satılan sigara fabrikaları arsaları 2 ile 3 milyar dolar etmekte olduğu söylenmektedir.

Yılmaz Özdil’in 22 Şubat 2011’deki Hürriyette ki köşesinde “Rakı gene satıldı, bu sefer İngilizlere. 290 milyon dolara verilen rakı 810 milyon dolara alan Amerikalılar, aynı rakıyı 2 milyar dolara İngilizlere sattı”  diye yazar.

Yani 2004 yılında AKP’nin 290 milyona sattığı Tekel Yeni Rakı, iki yıl sonra 810 milyon dolar ediyor dahi 2011 yılında 2 milyar dolar ediyor. Kim kar ediyor burada bilen söylesin ama vicdanının sesiyle ha.   

2002 AKP iktidar oldu
Tekel’e ait olan Adapazarı, Düzce, Çine, Turgutlu, Mudanya, Yenişehir, Kocaeli, Hendek, Sinop, Şarköy, Merzifon, Geyve, Gölmarmara, Soma, Savaştepe, Ulubey, Ahmetli, Yenice, Bergama, Çivril, Fethiye, Dikili, Trabzon ve Menemen yaprak döküm işletmeleri kapatıldı.

 TEKEL-KAYACIK TUZLASI,
TEKEL-KALDIRIM TUZLASI,
TEKEL-YAVŞAN TUZLASI,
TEKEL-TAKA İle Sigara Sanayi İşletmesi A.Ş. ‘ye ait Puro marmelada ve varlıkları.
TEKEL İstanbul Tütün Mamulleri Sanayi ve Tic. A.Ş.
TEKEL’e ait 5 bina, 25 daire, 12 arsa ve 332 taşınmaz mülk. Dahgi, Tuzluca, Sekili, Yavşan, Kağızman, Çankırı Kaya Kaldırım ve Kayacık Tuzlaları ile Kristal Tuz Rafine.
TEKELİKİZ KULELER,
TEKEL Erciyes DSİ,
Bayındırlık,
Karayolları Sosyal Tesisleri,
Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları.
DİTAŞ,
TAKSAN,
GERKONSAN,
TÜMOSAN İŞLETMESİ
T.Z.D.A.Ş.
SAKARYA TRAKTÖR İŞLETMESİ.
SEKA’ya ait:
Afyon ve Balıkesir İşlemeleri,
Yibitaş Kraft Torba İşletmesi,
Çaycuma İşletmesi,
Aksu İşletmesi,
Kastamonu İşletmesi,
Karacasu İşletmesi,
Akkuş İşletmesi.
SEKA’ya ait çeşitli illerde 3 Arsa, 7 taşınmaz ve Ankara Alım Satım Müdürlüğü Binası...
HAVELSAN A.Ş.
ASPİLSAN ASKERİ PİL SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MEYBUZ A.Ş. Ve İstanbul da ve Kütahya da 3 Arsa ve çeşitli illerde 24 Taşınmazlar.
USAŞ Hissesi ve USAŞIN 11 Lojmanı.
TÜGSAŞ A.Ş. GEMLİK GÜBRE SANAYİ A.Ş.
İGSAŞ İstanbul Satın Alma Müdürlüğü, Kütahya A.Ş. Varlıkları, Şanlıurfa depoları arazisi, Fatsa ve Tekirdağ Depoları...

PETKİM A.Ş. Çanakkale de 1 arsa, Yarınca da 5 Taşınmaz.
E.B.K. A.Ş Manisa Et ve Tavuk Kombinası. Çeşitli illerde 11 Mağaza, 23 Büro, 12 Lojman, 4 Arsa, 4 daire, 1 Bina, 131 Taşınmaz, Samsun ve Mersin de Soğuk Hava Depoları.

SÜTAŞ,
SÜTAŞ Malatya İşletmesi ve Muhtelif yelerde 6 Arsa, 5 Bina, 13 Daire, 51 Taşınmaz ve bir dükkân.

OTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.
Manisa-Saruhan da 1 tarla, Adana ve Gebze de 3 taşınmaz, Elbistan da 1 arsa, 1 bina, Konya-Ereğli de 1 arsa, 1 bina, Erzurum da1 daire, muhtelif illerde 3 arsa, Konya da 1 dükkân, Kırıkkale ve Manisa da 2 taşınmaz.

KTHY
EBÜAŞ’ ait 6 tane taşınmaz
BAŞAK SİGORTA,BAŞAK EMEKLİLİK A.Ş.
TEDAŞ’a ait Zonguldak’ta 19 pilon yeri, 144 taşınmaz, Manisa Kula da ve İstanbul Beykoz da 2 direk yeri, TEDAŞ-USAŞ hissesi.

Taşucu Liman Tersane Alanı,
İSKENDERUN LİMANI
İZMİR LİMANI
Ataköy Yat Limanı ve İşletmesi A.Ş.
Ataköy Otelcilik A.Ş.
Kuşadası Tatil Köyü,
HİLTON OTELİ
EMEKLİ SANDIĞINA AİT OLAN:
Çelik Palas Oteli,
Büyük Ankara Oteli,
Büyük Efes Oteli,
Kızılay Emek İş Hanı,
Büyük Tarabya Oteli.
ARAÇ MUAYENE İSTASYONU 1. BÖLGE,
ARAÇ MUAYENE İSTASYONU 2. BÖLGE,
ANKARA DOĞAL ELEKTRİK ÜRETİM ve TİCARET A.Ş.’ye ait:
TERCAN Hidroelektrik Santrali
KUZGUN Hidroelektrik Santrali,
MERCAN Hidroelektrik Santrali,
İKİZDERE Hidroelektrik Santrali,
ÇILDIR Hidroelektrik Santrali,
BEYKÖY Hidroelektrik Santrali,
ATAKÖY Hidroelektrik Santrali,
DENİZLİ Jeotermal Santrali elden çıkanlar.

AKP İktidarının satmayı planladığı ihalesi tamamlanmış plan kurumlar:
T.C.D.D. İZMİR LİMANI
TEKEL’E AİT 1 TAŞINMAZ,
PETKİM PETROKİMYA HOLDİNG A.Ş.
T.C.D.D. DERİNCE LİMANI,
SÜMER HOLDİNG A.Ş.’YE AİT MAZIDAĞI FOSFAT TESİSLERİ,
SÜMER HOLDİNG A.Ş.’YE AİT NİTRO-MAK MAKİNA KİMYA NİTRO NOBEL KİMYA SANAYİ,
SÜMER HOLDİNG A.Ş.’YE AİT BARİT ÖĞÜTME TESİSİ.

AKP İktidarının satmayı planladıkları işlemleri süren kurumlar aşağıda:
EDİRNE-İSTANBUL Oto Yolu,
POZANTI-TARSUS-MERSİN Oto Yolu,
TARSUS-ADANA-GAZİANTEP Oto Yolu
TOPRAKKALE-İSKENDERUN Oto Yolu,
İZMİR-ÇEŞME Oto Yolu,
İZMİR-AYDIN Oto Yolu
GAZİANTEP ŞANLIURFA Oto Yolu
İZMİR VE ANKARA ÇEVRE Oto Yolu
BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ
FATİH SULTAN MEHMET KÖPRÜSÜ

Bütün enerji alanında bulunan işletmeler:
BAŞKENT DAĞITIM A.Ş.
SAKARYA DAĞITIM A.Ş.
TEDAŞ’ ait 29 bölgedeki Elektrik Dağıtım A.Ş. sırasıyla:
İstanbul Anadolu Yakası A.Ş.
Engil Gaz Türbinleri Edremit-Van,
Denizli-Sarayköy Jeotermal Santrali,
Ataköy Hidroelektrik Santrali Tokat-Alamus,
Bakırköy Hidroelektrik Santrali Eskişehir-Sarıcakaya,
Çıldır Hidroelektrik Santrali Kars-Arpaçay,
İkizdere Hidroelektrik Santrali Rize-İkizdere,
Kuzgun Hidroelektrik Santrali Erzurum-Ilıca,
Mercan Hidroelektrik Santrali Tunceli-Ovacık,
Tercan Hidroelektrik Santrali Erzincan-Tercan,
Akdeniz Elektrik A.Ş.
Aras Elektrik A.Ş.
Çoruh Elektrik A.Ş.
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.
Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.
Göksu Elektrik Dağıtım A.Ş.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.
Menderes Elektrik Dağıtım A.Ş.
Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.
Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş.
Van Gölü Elektrik Dağıtım A.Ş.
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım A.Ş.
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.
Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş.
Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.
Meram Elektrik Dağıtım A.Ş.
MİLLİ PİYANGO İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (MPİ)
TEKEL’e ait Anadolu’ya yayılmış 103 işletme ve Dağıtım-Pazarlama Müdürlükleri top yekûn satılmaya hazır halde...

Tümas Türk Mühendislik Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş
Bumas-Karaman Bulgur Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Beslen Makarna Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.

PETKİM’E ait Yarımca Sosyal Tesis Alanındaki Yarımca Köyü Tesisleri.
ŞEKER FABRİKALARI: Afyon, Ağrı, Alpulu, Ankara, Bor, Burdur, Çarşamba, Çorum, Elazığ, Elbistan, Erzincan, Erzurum, Eskişehir, Ilgın, Kars, Kastamonu, Kırşehir, Malatya, Muş, Susurluk, Turhal, Uşak, Yozgat Şeker Fabrikaları Satılacaklar...

MAKİNA FABRİKALARI:
Ankara Makine,
Erzincan Makine,
Turhal Makine Fabrikaları satılacaklar...
Elektromekanik Aygıtlar Fabrikası,
Afyon Tarım İşletmeleri,
Sarımsaklı Tarım İşletmeleri,
Tohum İşleme Fabrikası.

AB ülkelerini oluşturan devletlere göre yabancı sermaye iştirakleri:
Almanya %5, İtalya %8, İspanya %10, Halanda %11, Danimarka %17, Avusturya %19, Fransa %19 Yunanistan %20’dir.

2002’ye kadar bunların hepsi Türk’tü. 6 yılda Türklüklerini kaybettiler. Şimdi hangi devletlerin olmuşlar aşağıdaki listeye bir bakalım:

TÜRK TELEKOM: Arap-Lübnanlıların,
AVEA: Lübnanlılara,
TELSİM: İngiliz-Vodafon’un oldu.
TÜRKCELL: Yarısı Fin-Rus ortaklığına,
KUŞADASI LİMANI: İsrail’e satıldı.
İZMİR LİMANI: Hong-Kong’lara,
ARAÇ MUAYENE İŞİ: Almanlara,
BAŞAK SİGORTA: Fransızlara,
İETT GARAJI: Dubailere,
PETKİM: Ermenilere ( ‘Kazaklara satıyoruz’ dendi, Ermenilere satılmış meğerse)
TÜRK İÇKİSİ RAKI: Amerikalılara,
BEYMEN: Yarısı Amerikalılara,
ENERJİSA: Yarı Hissesi Avusturyalılara,
ECZACIBAŞI İLAÇ: Çek Cumhuriyetine,
İZOCAM: Fransızlara,
TGRT (FOX): Amerikalılara,
DEMİRDÖKÜM: Almanlara
DÖKTAŞ: Fransızlara,
SÜPER FM: Kanadalılara satıldı

Bir zamanlar aşağıdaki bankalar Türk’tü; 2002’den beri Türklükleri bitti:
GARANTİ BANKASI: Yarı hissesi Amerikalılara satıldı, (ABD GE Consumer Finance)

YAPI KREDİ BANKASI: Yarı hissesi İtalyaların oldu, (UniKredit)
ŞEKER BANK: Kazakların, (Bank Turan Âlem)
DIŞBANK: Hollandalıların, (Fortis Bank)
TEKFENBANK: Yunan’a (EFG Eurobank)
FİNANSBANK: Yunanlılara, (National Bank of Greekce)

ALTERNATİFBANK: Yunanlılara satıldı (Yunanlılar bize Atina’da Ziraat Bankası Şubesi bile açmamıza izin vermezlerken, bizimkiler onlara üç tane baka sattılar)

MNG BAK: Lübnanlılara satıldı,
TEB: Fransızlara satıldı, (BNP Paribas)
ADABANK: Kuveytlilere, (The İnternational İnvestor Şirketi)
TÜRKİYE FİNANS: Kuveytlere,
DENİZBANK: Belçikalılara,
OYAKBANK: Hollandalılara.
CBANK: İsraillilerin,

İslami sermayeli Arap ortaklığı
ALBARAKA TÜRK: Arap İslamcı sermayenin,
KUVEYT TÜRK: Arap İslamcı sermayenin

ATO Başkanı Sinan Aygün’e göre Türk bankalarının % 32,19’u yabancıların eline geçmiş durumda... Eğer Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıflar Bankası gibi dev devlet bankaları da %50 hisseleriyle satılsa bile, Türkiye’deki bankaların yabancılık oranı %66 olacağı hesaplanıyor...

Ne yaptılar? “Babalar gibi satarım” dediler sattılar. Satılarda bu millete faydası ne oldu? Gönence mi boğuldu. Ümüğüne kadar buhranla boğuşan bu millet krizden mi kurtuldu?

Satılanın elden çıktığıyla kalındı, tapuları yabancıların oldu...
Enerji şebekeleri, Telefon İşletmecilikleri, Oto Yollar, Limanlar, Bankalar, Bütün ülkenin madenleri satıldı. Hidroelektrik Santralleri, Barajlar, Tarım Arazileri, Yalılar, Villalar, Siteler, Dev binalar satıldı.  Birçok İş Merkezleri, Birçok İş Hanları, Sigortacılık Şirketleri, İlaç Sanayi, Petrokimya Tesisleri, Oteller, Moteller, Radyo ve Televizyonlar hepsi satıldı. Kumaş Dokuma Fabrikaları, Çimento Fabrikaları, Şeker Fabrikaları, Tekele ait Rakı, Tütün İşletmeleri, Tuz İşletmeleri satıldı. Gıda alanında faaliyet gösteren fabrikalar, Et Ve Balık Kurumlarının tamamı, Et ve Süt Ürünleri Tesisleri tamamı, Petrol Ofisi ve Petrol İşletmeleri Rafineriler Kâğıt Sanayi İşletmeleri bir bir satıldı... Satıldı da ne oldu; Halk refaha mı ulaştı? Yok. O zaman neye satıldı aklım almıyor?

NOT: Türk Öğer Koç diye bir arkadaşla tanıştım. Her şey e muhalif bir arkadaş. Onunla pek anlaştığım söylenemez... Ama Türk Öğer arkadaşımın “Güneş Hüzünlü Batar” adlı  bir kitabı çıktı. O kitabıyla çok iyi anlaşıyorum. Kendisine teşekkür ederim. Bana yararı oldu bazı kaynaklarda...

İlk 8 yıllık iktidarı döneminde AKP özelleştirmeleri.
MHP Aydın Milletvekili Ali Uzunırmak’ın özelleştirmeye dair verdiği soru önergesine Devlet Bakanı Ali Babacan’ın verdiği bilgilere göre Türkiye’de Özelleştirme Başkanlığı (ÖİD) adı altında 58, 59 ve 60. hükümetler tarafından satılan devlet malları.

Özelleştirme uygulamaları ilk defa 1986 yılında başlanır. Türkiye 24 yılda 39 milyar 600 milyon 581 bin dolarlık özelleştirme yapmıştır. Bu özelleştirmenin 30 milyar 734 milyon dolarlık bölümü AKP Hükümetinin 8 yıllık döneminde gerçekleştirmiştir. Yani genel özelleştirme açısından baktığımızda AKP Hükümeti % 77. 6 oranında özelleştirme yapmıştır.

AKP Hükümetleri döneminde gerçekleştirilen satışlardan 30 milyar 305 milyon 160 bin dolarlık satış gerçekleştirilmiştir.

1986 yılından bu yana gerçekleştirilen toplam kamu varlıkların satış bedeli 39 milyar 600 milyon 581 bin dolar. AKP’nin başında bulunduğu 58. 59. ve 60. hükümetler döneminde yani 8 yıl içinde, özelleştirme uygulaması yoluyla:

8 milyar423 milyon dolarlık satışla başı çeken TÜRK TELEKOM olur.
4 milyar 594 milyon dolarla TÜPRAŞ olur.
2 milyar 779 milyon dolarla ERDEMİR olur.
2 milyar 320 milyon dolarla özelleştirilen PETKİM olur.
1 milyar 720 milyon dolara TKEL’E AİT 6 SİGARA FABRİKASI satılır.

930 milyon dolara TEKEL’E ait çeşitli illerde bulunan 140 taşınmaz kıymetli menkuller satılır.

Lafazanlıkla ünlü Başbakan “Şimdiye kadar çivi çakmayanlar” der durur ya, 8 yıllık iktidarda kalmanın rahatlığını satmakla bitiremediği  “çivi çakmayanlar” diye iftira attığı hükümetlerce yapılan kurumlardı. Bu kurumların satışından 8 yılda 30 milyar 734 milyon dolara satıştan kasasına koyduğudur.  

Yabancılara satılmış Türk Bankaları:
2004 yılından bu yana Türkiye’de 13 banka yabancılara çeşitli nedenlerden dolayı satılmış ya da hissedar edilmişlerdir. Bundan dolayı Türk Bankacılık sektöründe yabancı payı % 45 üzerine gelmiştir.

Satılan Türk Bankalarından TEB % 50 hissesi Fransız BNP Paribas’a, Dışbank Fortis’e, Denizbank Dexia’ya, Oyakbank İNG’ye, Alternatifbank Alpha Bank’a, Şekerbank Turan Âleme, Tekfenbank EFG Eurobank’a satılmışlardır. Öteki yarı hisseleri satılan bankalar ise: Akbank, Garanti Bankası, Yapı Kredi Bankası gibi bankalardır.

Recep Erdoğan ve hükümeti: “Özelleştirmeden 49 milyar dolar elde ettik” diyorlar. İyide bu bir övünç kaynağı değil ki. Sen kalkıp evdeki eşyaları satmakla gelir elde edilmiş olur sayılır mı?

İşte gelinen son nokta...
AKP 2002’de iktidara geldiğinde Türkiye devletinin borcu 214 milyar dolardı.

AKP 8,5 yıllık iktidarında bu devlet borcu 558 miyar dolara yükseltilmiştir.

1923- 2002 yılları arasında, savaş ve darbe yılları dâhil Türkiye de ortalama büyüme %4,9 iken AKP’nin 8,5 yılda bu büyüme oranı %4,1’e düşmüştür.

1923’den 2002’ye devletin ödediği faiz 125 milyar dolar iken 2002- 2008 arası bu rakam 635 milyar dolara yükselmiştir.

2002’de vatandaşların bankalara borcu 6 milyar dolar iken 2011 yılında bu rakam 170 milyar dolara erişmiştir.

2002’de 10 bin kişi devlete borcunu ödeyemez iken, bugün bu durum 625 bin kişiye yükselmiştir.

2002’de işsizlik %8 iken 1011’de %13 olmuştur
2002’de yoksul sayısı 8 milyon iken bugün 12 milyondur.
2002’de dış ticaret açığı 18 miyar dolar iken bugün 72 miyar dolar olmuştur.

Öve öve bitiremedikleri Türk Ticareti başarılı gibi gösteriliyor. 2010 geçen yılın kesinleşen rakamlarına göre, 11 aylık döviz açığı (cari açık) 41,6 milyar dolar
Dış Ticaret açığı 12 aylık 71,5 milyar dolar (Cumhuriyet dönemi rekoru)

AKP’den önceki en kötü dönem 2002’de cari açık 0,6 milyar dolar. Yani 600 milyon dolar. Ticari açık ise 15 milyar dolar olarak teslim edilmiştir Recep Erdoğan’a Şimdi ise 65 milyar dolardır.


29 Aralık 2013 Pazar

HIRSIZDAN, RÜŞVETÇİDEN, YOLSUSUZLUK YAPANDAN MÜSLÜMAN OLUNUR MU?


KUR'AN İLE BUGÜNKÜ İSLAMCILARIN GÜNDEMİ ÇOK FARKLI

Dolar hırsızları, ceza yemezler
onlar sokak hırsızlarından farklıdır
Bir türlü tamamlayamadıkları Muaviye’nin tasavvur ettiği hayallerini Recep Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, sanki tamamlamaya yeminli etmiş mücahitler gibi İslam-i mühendisliğe soyunarak, kişilerin nasıl davranacağına kadar işi vardırdılar. Yezid’in ruhunu şaha kaldırdılar.

Sanma ey hoca! Senden zer ü sim isterler. Yevme la yenfeu’da kalb-i selim isterler. Ey hoca! Yarın ahrette senden altın, gümüş isteyeceklerini sanma… Kimsenin yardım edemeyeceği o günde Allah senden ter temiz bir kalp ister.

Salt Tapınmakla Cennet Beklemek
Tapınmak, binlerce yıllık geleneğinden beri vardır. Tapınma duygusu, Tanrıları memnun etmek için, aklın idrak sınırlarını aşan bir olgudan doğan bir eylemdir. Tanrıların gönlü hoş olsun diye ibadet etmektir. Müslümanlar tekbir Allah’a salat ederler. Gerçek Müslüman insanlar cennete girmek için namaz kılarlar ama bazıları yeryüzündeki cenneti yaşanmaz kılarlar, insanların zihinlerine intikal ederek budala yaparak hayatlarını cehenneme çeviriler. Yani demem şu ki, yeryüzündeki cenneti görmeden, ölüm ötesi bir cennet namazla bulunur mu?

Muhammed’in Mescitleri
Muhammet zamanında mescitler bir tür halk evleri gibi çalışırlar. Muhammed’in evi bir mescit gibi çalışırdı. Buralarda insanlar toplanır, savaş stratejilerinden tutun, devletin geleceğine dair planlamalar konuşulur, tartışılırdı. Dahi, insanların toplumsal, iktisadi durumlarının nasıl düzenleneceğine dair tespitler yapılır. Ayrıca mahkemeler buralarda kurulur, halk buralarda eğitilir, bilgiler buralarda paylaşılırdı. Buralarda “Ashab-ı Suffa” denilen yoksullar, kölelerden Abuzer, Ammar, Selman gibileri de buralarda yaşayan eski kölelerdi.

Yani, bütün sorunlar tartışılır, bir karara bağlanır, ondan sonra namaza durulurdu. Meclis içinde bitmemiş bir sorun varsa, o sorun çözülmeden namaza durulmazdı. Yani namaza kalkıp sevap almak diye bir öncelik yoktu. Şu günümüzde Aleviler ikrar ceminde ibadetlerini, canlardan birinin bile biriyle bir sorunu varsa, o sorun çözülmeden cemde ibadete geçilmez.

Muhammed Zamanında Mescitlerdeki Özgürlük!
İmam Buhari’de “Muhammet zamanında mescide ayakkabısıyla namaz kılanı görür ve bu olayı Ayşe’nin omzuna başını koyarak seyreder. Dahi mescidinde müzik aletleri ile spor yapılırdı Muhammed’in huzurunda. Onları izlemeye devam ederdi Muhammed. Bu olayı engellemek isteyen Ebu Bekir’e de kızar ve engellemesini önerirdi” diye geçer.

Müslümanlara ilk gelen “oku” (ikra) ayeti varken, her Müslüman’ın okuması gerekliliğini Emeviler değiştirerek, mescitleri camilere çevirerek beyin yıkama merkezleri olarak kullanmaya başladılar. Pek çok sahabe peygamber dostları bu camilerde namaz kılmadılar. Çünkü Müslümanları salt namaza odakladılar, gerçekler örtülediler. Namazı Kur'an’daki gerçek anlamından çıkardılar, milleti salt namaz ile uyuttular.

Günümüz siyasetçileri yolsuzluk yapıp, “Abdestimizden, namazımızdan şüphemiz yok, arkamızda Allah var; bize Allah yeter” demekle en büyük müşrikler yapmaktalar bu milleti ahmak yerine koyarak.

12 yıllık AKP dönemi, Cumhuriyet tarihinin sinsi, emsali görülmemiş en kapsamlı, en dehşet verici vurgun ve yolsuzluk talanının alana dökülüşüdür. Öyle bir planla yapmışlar ki, şeytan bile haset etmiş, şaşıp ağzı açık kalmıştır. Bunların dindarlığı, dinciliği Kur'an’ın Allah’ın yolu değildir. Soygunlarını, yolsuzluklarını dinciliğin enerji kaynağı oy veren göt kıllarının cahilliğinden kaynaklandığıdır. Onların angut, haberi olmaz emperyalizmle işbirliği yaptıklarını, alkışlarlar anlamadan.

Cumhurbaşkanlığına aday gösterilen Lütfi Oflaz şöyle der AKP için: “Harun gibi geldiler, Karun gibi gidecekler” der ve şöyle sürdürür: “Abdestsiz kapitalistler, abdestsiz hırsızlar ile abdestli kapitalistler, abdestli hırsızlar elbirliği ile soyuyor. Abdestsizi, abdestlisi ile kapitalistler ikiz kardeştir. Kapitalistin abdestsizi de abdestlisi de hırsızdır. Kapitalistler emekçinin emeğini, millete ait kaynakları sömüre sömüre zenginleşir. Eğer bir ülkenin yöneticileri abdestsiz ya da abdestli kapitalistler hizmet ediyorsa, hep birlikte ülkeyi soyuyorlar demektir. Böyleleri millete ait arazileri, devlete ait şirketleri yerli ve yabancı kapitalistlere peşkeş çekip zenginleşirler” der.

“Ülkeyi yönetmeye talip olanların önce zihniyetine bakılmalı, kapitalizme karşı mı diye; sonra da yaşantısına bakılmalı, gösterişe, lükse, mala, paraya düşkün mü diye der.

“Bir ülkenin başına Harun gibi gelip Karun gibi olanlar varsa, o ülkede soygun vardır. Gösterişe, şatafata, paraya, mala düşkün olanların, ülkenin yönetimine geldiklerinde devletin hazinesini, milletin paralarını soymaları kaçınılmazdır. Bir ülkenin yöneticileri gösteriş, şatafa, lüks içinde yaşamaya meraklıysa, o ülkenin halkı ayağına giderek en ucuzundan ayakkabı alamazken, o ülkenin yöneticileri kendilerine en pahalısından uçaklar, arabalar aldırır. Saraylarda, köşklerde yaşar. Böylelerinin yönettiği ülkede yandaşlar zenginleşir, vatandaşlar fakirleşir.” 

Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer bir yazısında, Necmettin Erbakan’ın AKP ve lideri hakkında 2004 yılında cemaatle ilişkilerini değerlendiren söyledikleri, günümüz olaylarına uygunluğunu atarmış: “Be hey dünkü çocuk! Aklı melikelerini yitirmiş bu Siyonist goygoycu tenekeciler, vakti gelince İsrail’in desteğini kaybedince, cemaat tarafından bitirilmiş gösterilecek, kendi kendilerini yiyecekler. Bu da umumi tetrishaneler (dershaneler) yüzünden vuku bulacak; 
be hey dünkü çocuk” demiştir. 

Demek ki, İmam Hatip eğitimi almakla tam manasıyla dini bilgi edinilmez, pek çok şey eksik kalır ama bu okullardan çıkanlar kendilerini dinde ahkam kesme yetkisine sahip olduklarını sanırlar.

Bırakın Abdestinizi-Namazınızı, İmanınızdan Kuşkuluyuz
İman Etmek mi? Müslüman Olmak mı? İman Arapçada “emn” kökünden türemedir. Bu konuda tam emin olmak, güvenmek ve güvencede olmak anlamına gelir” der Eren Erdem, “Devrim Ayetleri” kitabında; İman emniyettir, emin olmaktır. İman etmek için iyice emin olmak gerekir. Allah’la kalp çalışır. Akıl tatmin olduğunda kalp çalışır. Kalbe üstün gelen akılla, iman, akıl kalbe intikal ederek iman eder akıl. İman: Gönülle doğan bir enerjidir. Müslüman olmaksa dille “Müslüman’ım” demekle olabilen ağızdan çıkan bir sözdür, bu konuda kişinin samimi olup olmadığı zamanla davranışlarıyla anlaşılabilir. Yani, tam manasıyla iman edip inanmayandır. Gönülden sevmek ve bağlanmak varken, birde gönülde olmayıp, dilde belirli bir çıkar için bağlı olduğunu söyleyenler vardır. Onlar riyakâr ve sahtekârlardır.

Neden Var Besmelesi Olmayan Sure!
Allah’a iman edip, zenginleşmede emel edenler besmeleden gafildir.
Kuran’a göre besmelesiz başlayan ibadet geçersizdir. Kur'an-Tövbe Suresi, büyük oranda servet sahiplerini eleştirir, yerden yere vurur. “Tövbe Suresi”  “Kenz” (servet) ayetlerinin yer aldığı suredir. Kur'an’da bütün ayetler besmele ile başlar fakat bir ayet var ki  “tövbe suresi”  besmelesiz başlar. Bunu Eren Erdem şöyle açıklar: “Kur'an 113 suresi hoşgörü bir suredir. Bir suresi de ‘Hor görü’ içerir. Ve yaptırımsal sert bir dille eleştirilerin odaklandığı savaş çığırtkanlarının yükseldiği, onlara karşı sure” diye açıklar. Merhametsizleşme alametlerinin ayyuka çıktığı bir sure” olduğundan bu surede besmele yoktur.

Muhammed’in ölümüyle başlayan karşı devrim süreci geriye; eski Arap geleneklerine dönüşümdür. İslam’ı daha ileriye götürmek isteyen Ali’ye düşmanlık ile başlar. Kur'an Araf 74 ile Kur'an Şuara 146-153 ne diyordu, oradan yola çıkarsak, Hayber Kalesi bir tür zenginlerin ve toprak ağalarının kendilerini halktan ayrıştırdığı yerdi. Yeni İslam’ın getirmeye çalıştığı eşitlik ilkesine tamamen testi. İşte Hayber savaşı Ali’nin İslam’a göre devrimi tamamlama, Muhammed’in izinde gitme görüşü, “oyma taş” kale içindeki  toprak ağalarının, mal-mülk istifleyenlerin ideolojik yaklaşımlarıyla Ali’nin halifeliğini yerine getiremeyecek propagandaları ortalığa yayılır ve ayaklanmalar olur. Dahi, Cemel, Sıffın savaşları ve Nahrevan gibi savaşları kökeninde bunlar vardır.

Bir tür sınıf savaşıydı. Bir tarafta mal-mülk sahipleri zenginler vardır, bir tarafta malların-mülklerin ihtiyaçtan fazlasının İslam’a uygun biçimde halka geriye iade edilmesini savunan gerçek Müslümanlar vardır. Kölelikten gelme Ammar, Ali ile olurken, “mal-mülk” sahiplerinin saflarında şatafatlı yeşil sarayda oturan Muaviye yer alıyordu. Ali ve taraftarlarının inançları gereği, insanlar arası sınıflandırmayı kaldırıp eşitlendirmek istiyordu, Muaviye ve zengin taraftarları ise geriye, eski Arap geleneklerine dönmek istiyorlardı. Yani, savaşlar temeli iktisadi ve siyasiydi, dinin emirlerini savunanlarla, mal-mülk sahipleri, sahip oldukları zenginlik güçlerini kaybetmek istemiyorlardı.

Hırsız, hırsızdır...
Bir Lahavleniz Yeter mi Arımaya?
Bir Başbakan olarak “Meşru hayat vardır, Gayrimeşru hayat vardır” diyen Recep Erdoğan din, iman üzerinden halkı uyutma ve uyuşturma siyasi propagandasını her daim yapmaktadır: “Milyonlarca tweet atsınlar, bizim tek bir besmelemiz oyunlarını bozar. Biz ellerimizi göklere açıp duamızda, Arafat’ta, vakfemizde, namazda direniriz. Onlar camilerimizde içki içsinler, bu milletin ya Allah, ya fettah demesi bütün hesapları altüst eder. Onlar yaksınlar, yıksınlar, yağmalasınlar, bizin tek bir lahavlemiz tuzağı bozar…” der.

Buram buram tehdit kokan, dinden, kinden, intikamdan nefret sözlerle çıkıyor meydanlara diktatör, faşizm estiriyor. Sonra adına “demokratik muhafazakâr”  olduklarını söylüyor ama çağdaşlıktan, gençlerin demokratik eylemlerinden korkuyor, çıldırıyor, onlardan intikam almaya çalışıyor.




BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...