4 Ocak 2013 Cuma

MUSTAFA KEMAL'E "DECCAL" DİYEN ZİHNİYET

MUSTAFA KEMAL’E “DECCAL” DİYE İFTİRA ATANLAR

Hak, hukuk bahane... Her olaya din gözüyle bakma; Allah-Peygamber işin her alanda istismarı haline getirildi. Kimse cumhuriyetin varlık nedeniyle ilgilenmedi. O nedenlerin var oluşunu değil de cumhuriyeti sorgular halde oldular...

Doğrusu cumhuriyet bütün varlığını Türk ülküsüne ve Türk ulusuna bağışlanmış, kendi ruhunun ateşini vermiş; erdemliği Türk ulusunun ateşi olmuş; ışığı Tük ulus ülküsünün karanlığını aydınlatan meşalesi olmuş. Lakin cumhuriyetin erdemliliğini anlayan bir ruh hali doğal mecrasından her geçen gün uzaklaşarak başka mecralara sürükleniyor olarak görüyoruz...

Yani demem şu ki, hiç kimse laikliği ortadan kaldırıp yerine başka ülküler yerleştirmeye kalkmak isteyenlerin huzur içinde kalacaklarını sanmasınlar. Bu ülke ne İran’dır ne de o özendikleri Arap ülkeleri. Görün işte özlenen Arap Ortadoğu coğrafyasını. Ne var orada?

Acı, ıstırap, gözyaşı, Yahudi-Haçlı-ABD-Hıristiyan emperyalizmin yüzyıldan bu yana 2013’ye kadar süren sarsıntıları.

1929 yılında Mustafa Kemal, İlkokul öğrencilerinin dini bilgilenmeleri için Abdulbaki Gölpınarlı’ya yazdırdığı “Din Dersi” kitabında şöyle denmektedir: “Allah’a evlerimizde de ibadet edebiliriz. Fakat Allah camide ibadeti daha çok sever. Çünkü onun faydası daha çoktur. Oradaki büyüklerden din işlerini öğreniriz, birbirimizi tanırız, severiz. Birbirimizin halini anlarız; birbirimize faydamız dokunur. Zaten Müslümanlık ayrılık dini değildir, topluluk dinidir.” Ve sürer:

“Peygamberin sonu ve en büyüğü, insanlara İslam dinini öğreten, İslam imanını bildiren Hz. Muhammed’dir. Şu iki söz İslam imanını bildirir; Allah birdir ondan başka Tanrı yoktur, Muhammed’de Allah’ın Peygamberidir. İşte bu sözlerin anlamına inanan kimse Müslüman’dır. Müslümanların kutsal kitabı Kur'an'ı Kerim’dir. Allah’ın emirleri bu kitapta yazılıdır. Biz Kur'anı Kerim’e çok hürmet ederiz.” başka söze ne hacet var?

Mustafa Kemal’e “dinsiz deccal” diyen zihinleri kuşatılmış yerli hainler bakın kimlerle işbirliği halindeler. Hz. Muhammed’ e “deccal” diyen Batı ile. Bir amaç uğruna nasılda bir anda ittifak yapıyorlar laik cumhuriyet rejimine karşı...

Said-i Nursi, ne zaman Kurtuluş Savaşı Türk’ün lehinde sonuçlanmaya başlar, Mustafa Kemal’e 23 Kasım 1922’de bir mektup yazar. Said-i Nursi bu mektupta Mustafa Kemal’e: “İslam âleminin kahramanı Paşa Hazretleri” diye hitap eder.

Said-i Nursi, Yeni oluşmaya çalışılan Ankara hükümetinde yer alamaya çalışır ama “Aklı ve bilimi” esas alan çağdaş yeni bir devlet yapılanmasına doğru gidiliyor. Yeni devlet yapılanması sırasında Mustafa kemal yanında pek çok din adamları bulunurken Said-i Nursi’nin Ankara’daki “bazı davranışları” nedeniyle bu gibi din adamlarının yeni kurulacak çağdaş devlette yeri olamayacağını Mustafa Kemal söylüyor.

Said-i Nursi, Mustafa Kemal yaşarken övgü dolu sözlerini unutur. Saygı ve övgü dolu sözlerini Mustafa Kemal öldükten sonra değiştirir. Atatürk öldükten sonra kaleme aldığı yazılarında Said-i Nursi hakaret içerikli: “Deccal ve Süfyan” demeye başlar Atatürk’e

Aynı yolda giden, geçmişten bu günümüze kadar evrimleşerek kendini tamamlamaya çalışan Mehmet Şevki Eygi, Atatürk için aynı bahtsız sözleri kullanır.

1969 yılındaki Amerikan uşaklığı ve işbirliği yapan M. Şevki Eygi, o zamanın 10 Mart 1969 tarihli “Bugün” gazetesindeki köşesinde şöyle yazar: “Müslümanlar ile kızıl kâfirler arasında topyekûn savaş kaçınılmaz hale gelmiştir. Stalin’in benzeri deccalların (yani Atatürk’e sözü) piçleri olan kızıl veletler bütün Müslümanları karşılarında bulmalıdırlar. Deccal yıkılsın ey necip millet, uyan ve davran!”

Ve devam ediyor: “Rusya ve Çin Allah’ı inkâr ediyor. ABD ise Allah’a inanıyor, dini var. Amerika da İslam’ı yayma hürriyeti var. ABD inançlarımıza hürmet ediyor. Ey deccalın ismine sığınıp gölgesinde yürüyen küfür çomarı! Biz senin kör deccalın (Mustafa Kemal) gibi nice azgın itleri gebertip ayaklarından sürümüşüz...” diye yazar.

Henry Kissıngger; “İnançlarımıza hürmet ediyor” dediği Amerikan emperyalizmine 60 yıldır fikir babalığı yapan şahıstır. Rockefeller Vakfındaki konuşmasında: “Amerika olarak neden güçlüyüz biliyor musunuz? Bizler aramızda vatan hainlerini öldürürüz. Diğer ülkelerdeki vatan hainlerini ise kahramana dönüştürüp, o ülkenin üst yönetim konumlarına getiririz” der.

İşte bu sözleri söyleyen devşirme dinci fesat mollaları ve cumhuriyet dahi Atatürk düşmanları, ABD hayranlıklarını görsünler Ortadoğu coğrafyasında Müslümanları ne hale getirdiğini tanısınlar. Kendi içlerinde hinlere yer vermezlerken, kendileri için ülkesini karalayan hainleri nasıl desteklediklerini görsünler…

Türk milli kültürün çökertilmesi için başta siyaset dincilerinden Amerika da oturan vaizin tayfaları, İslam’ın geleceği hakkında ABD’nin kuyruk sokumunda, ABD adına Haçlı-İslam karma “Ilımlı İslam” Büyük Ortadoğu Projesi dâhilinde, Büyük Yahudi İsrail’e hizmet etmeyi bilerek veya bilmeyerek sürdürüyorlar bir taraftan.

Şimdi de sokaklara dökülüp İsrail-Amerikan bayrakları yakmak “Ya Allah bismillah Allah-u Ekber” işaret parmaklarını havaya kaldırıp İsrail’i protesto etmek beni güldürüyor. Kendini “barış elçisi” sanan başbakan şaşkın; atladığı gibi uçağa Ortadoğu Arap-Kral devletlerle istişare yapmakta beyhude...

Batılıların Müslümanlar hakkındaki niyetleri, ortak nokta da Müslümanları yok etmektir... Haçlılar harekâtına yardım etmek isteyen Türk İslamcılardır ki, adlarına “hıyanet siyasi İslamcıları” denir. Batı ile ortak noktaları yıkılmak istenilen Kemalizm’dir. Birde Batıya itaatkâr kadim Batı hayranlığı duyan zümreler vardır ki adlarına “hıyanet çeteleri” denilebilir...

Siyaset dincilerin çökertmek istediği Kemalist laik sistem, ittifak içinde oldukları Batının ise arzuları, “kutsal topraklara haçlıların önünü kesen” Müslüman güçlerin yok edilmesi. Bu oyunun Türk İslamcılarla oynanması başka bir düşündürücü soru. Amerika da oturan vaiz ve cemaatinin “İslam-i şekil değişmez” kuralını hiçe sayarak, İslam’ı hakkıyla yaşamaya çalışan Müslümanların etrafına nifak tohumları ekerek İslam da bölünmelere sebebiyet vermektedirler...

Çevresine güzellikler saçan geleneksel İslam, ABD-AB-İsrail üçgeninde gelişen İslam’a nifak saçma, siyasallaşmış İslam olarak “Ilımlı İslam” aldatısı ile aldatılanları anlamakta güçlük çekiyoruz.

Gülen cemaatinin estetikle, akılla ve zekâyla pek ilgileri yok ama çok kurnazlar. ABD-CIA işbirliği altında yatan namert düşüncede birleştikleri payda, Mustafa Kemal ve onun var ettiği laik milli cumhuriyet. Amerika’nın istemediği Türkiye’nin bağımsız “milli devlet” oluşundan hoşlanmıyor, içimizdekiler de Türkiye’nin “laik devlet” oluşundan rahatsızlık duyuyor. İkisindeki ortak payda, Müslümanların kendilerini güttürmeleri...

Bakara Suresi 104. Ayet şöyle: “Ey iman edenler! ‘bizi davar gibi güt’ diye konuşmayın” dese de “Din adamları yanılmaz; hata yapmaz” diye bir düşünce var İslam dünyasında. Dinden ahkâm kesenlerden hesap sorulmaz, yargılama yapılmaz, kontrol edilmez diye bir tez var. Bundandır Müslümanların işi zordur.

Sürü haline gelen yığınları kötü sonuçlar beklemede. Acınacak, perişan durumda İslam âlemi; verimsiz kuru kalabalıklardır. Tarihin en acımasız işkencesi ve en acımasız kanı İslam ülkelerinde din adına dökülüyor. Dehşet ve iftiralar ihanetleri izliyor arkasından.

Şems-i Tebriz-i Ölümü 1247: “Sana bir çift söz söylüyorum; bu halk nifak yoluyla konuşmaktan, ikiyüzlülükten hoşlanır. Doğru sözden sıkılırlar... Çünkü halk ikiyüzlülük yönünden geçinmek ister. Ta ki onlarla birlikte hoşlukla vakit geçirsin. Ama doğruluk yolunu tuttu mu dağlara, kırlara kaçmak gerekir.” der Makalat 1/99-100. Aynı yapıtta daha başka: “Yer uygunsuz, oradakiler kabiliyetsiz olunca o yerde konuşmak zulüm olur (insana)” geçer Makalat 1/187.

Duyarsız dönekler, tabansızlar, kemiksiz omurgasızlar, Türkiye’nin felaketini hazırlayan devşirme “ikinci cumhuriyet sevdalı” aydınlar, Türkiye’yi felakete sürüklemek için hep beraber ABD ve AB ile işbirliği içindeler. Türk halkı anlamalı, dik durmalı, dostumuz kim; düşmandan yana kimin olduğunu bilmeli...

Burada son söz; dinci zihniyet bataklık gibidir. Kurutulmadığı müddetçe taraftar üretir. Dünya üzerinde dincinin kazandığı bir tek savaş yoktur. Terör estiren bir kültürü vardır sonu gelmeyen. Savaş içinde olur hep, lakin barışla sonuçlandırdığı savaşta şimdiye kadar hiç görülmemiştir... Dindarın belasıdır her daim…
Selman Zebil

Hiç yorum yok:

BÜYÜK İSRAİL PLANI ve KÜRESEL GÜÇ OYUNLARI KIYAMETİN HAYALİ BİR REÇETESİ Bu makale Internationalist 360 tarafından yayımlandı. Espen B. Øyul...