Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi yerini MHP alıyordu |
Gerçek adı Hüseyin Nihal Adsız,
12 Ocak 1905’de İstanbul-Kadıköy de doğar, 1975’de ölür. Katıksız Türkçüdür.
Askeri okul 3. sınıfta iken Arap asıllı subaya selam vermediği için okuldan
atılır. Sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine yazılı ve oradan 1930
da mezun olur.
Değişik yerlerde öğretmenlik
yapar ve “Türkçülük ülküsü” üzerine “Orhun” dergisini ve “Mecmua” dergileri yayımlar. Daha sonra “Tanrıdağı, Çınaraltı” gibi milliyetçi dergilerde yazılar yazar.
Nihal Adsızdan bazı sözler; “Sağcı biziz: Türkçüler sosyal
adaletçi olamaz. Vatanın nimetlerini turistlere değil de soydaşlarımıza
üleştirmek istememiz gerçek ahlakın gerektirdiği adaleti sağlamayı dilememiz
solcu olmamızı gerektirmez.”
“Sağda Türkçüler, solda
beynelmilelciler vardır. İster dünya beynelmilelcisi olsun, Türklüğü başa
geçirmeyen, ihmal eden ve ya yok sayan bütün düşünceler soldur”
“Sağ ve sol deyimleri kabataslak
ele alındığı takdirde Turancılarla İslam birliği taraftarları sağda
birleştikleri gibi yalınız sosyal adalet kavramı düşünüldüğü anda, Türkçülerin
sosyalistlerle aynı hızda olmaları gerekmektedir.”
Türkiye de koyu dindarların bir
takımı milliyeti inkâr ederek yalınız dinle yetinmek taraftarıdırlar. Bunlardan
biri camideki vaazında ‘vatan için ölen
cehenneme gider, cennete gidecekler ancak din uğrunda ölenlerdir’ der. Şimdi bu
seviyesiz yobazla Türkçüler aynı cephede saymak hem bir anlayış kıtlığı, hem de
gerçeklere sırt çevirmek demektir” der.
“Solcu’ diye tanımlananların karşısındakilere de ‘sağcı’ denir. ‘Sağcı’ demek ekonomide devletçi olmayan, liberal olan muhafazakâr olan ‘sağcı’ sayılmıştır.
...Kendilerine ‘mukaddesatçı’ diyen dindarla, milliyetçi ve sağcı sayıldığı gibi sosyalist ve komünistlerin kendilerini ‘milliyetçi’ diye öne sürdükleri görülmüştür” der.
“Turancılarla İslam birlikçileri sağda birleştikleri varsa, Turancılarla sosyalistlerin sosyal adalet kavramında birleştikleri geçeği vardır” der Atsız. “Bizdeki dincileri ve hilafetçileri sağa koymak, Batı ülkelerinde ki teamüle de aykırıdır... Sağ-Sol tarifi, Türkiye için milliyetçilik açısından ele alınarak yapılabilir. Bir parti milliyetçi olduğu nispette sağcıdır. Fakat milliyetçilik milletin toplum ve fert olarak yükselmesi demek olduğundan milliyetçi bir parti, adaletin ve servetin dağıtımı bakımından sosyalistlerin fikirlerine yakın olabilir...”
“...Dincilik ve siyasi ümmetçilik, Türkçülüğü ikinci plana itmek ve ya varsaymak olduğundan milliyetçiliğe aykırı yahut düşmandır. Bu bakımdan dinciler, siyasi ümmetçiler, hilafetçiler ‘sağcı’ olamazlar... Türkçülüğü İslam topluluğu içinde eritmek malihulyasına kapılmış olduklarından beynelmilelcilerdirler ve her beynelmilelci gibi soldurlar...”
Nihal Adsız, “aşırı sağ” diye adlandırılan İslamcıları da “sağ” olarak asla kabul etmez. Yıl 1968, örnek verir: “Geçen yıl sonrasında yakalanan ‘Hızbuttahrir’ adlı derneğin hilafetçi olduğu, Türkiye’yi şeriata göre idare etmek istediği, resmi dil Arapçayı kabul ettiği açıklanmış ve başlarında bir Arap bulunan bu grup ‘aşırı sağcı’ diye sınıflandırılmıştır.” diyen Adsız tepki koyar ve Türklerin birleşip tek devlet halinde toplanmasını ülkü edinmiş Türkçülerle bu yobazları aynı grupta nasıl toplanabilir. Resmi dilin Arapça olmasını isteyenlerle bir tutulur mu?”
“İdeoloji bakımdan ‘sağ’ milliyetçiliği ‘sol’ beynelmilelciliği temsil ettiği için ‘sağ’ Türkçüler, solda beynelmilelciler vardır. İster dünya beynelmilelcileri ister Türk beynelmileliler soldur” der.
“...’Ben bu milletin sömürülen fertlerini düşünüyorum’ demekle de olmaz. Bir milletin sömürülen fertlerini, başka milletlerin merhametli insanları da düşünebilir.” demekle Adsız öncelik kendi milletinin çıkarları demek ister.
Atsız’ın yanılgıları ve bir
bağımsızlık mücadelesi kahramanına hakarete varan sözü: “Milliyetçilik, Bolivya
dağlarında öldürülen Arjantinli ‘maceracı serseri’ Guavera için zıplayıp da
sıra, Kazak kahramanı Osman Batur’a gelince susmak hiç değildir” der.
Milli
kaygıların önüne oy kaygıları keser...
1969 Adana Kongresinden sonra CKMP'den MHP'ye dönüş |
Türkeş’e
mesafeli olan katıksız Türkçü Adsız taraftarları da kongre yerine girerler. Turancıydılar; “Büyük
Türkiye”yi kurma yolunda
yeminliydiler. Sloganları “Tanrı Türkü Korusun” idi. Yakalarında Bozkurt rozeti, sarkık
bıyıkları, başlarında kalpakları vardı. Adsız adını alan Nihal, Göktürkler de
henüz devlete yararlı bir işi yerine getirmemişse kişiye ad verilmezdi. Katıksız Türkçü Nihal Adsız, "Adsız" soyadını Türk’e yaraşır bir alanda hizmet
etmediğinden almıştı...
Alpaslan
Türkeş ise bir iş görmesine hacet kalmadan “Başbuğ” unvanını kendine layık görmüştür.
Her
ne kadar olursa olsun çalışmaları partiye oy kazandıramıyordu. CKMP, Türkçü bir
parti olmasına rağmen seçimlerde siyasi çizgisinde geniş kitlelere
ulaşamıyordu. Her ne kadar Türkçü bir parti olsa da işin bir püf noktası
olduğunun, oy toplamanın başka yolları olduğunu sezerler. Türk-İslam sentezi
ile din alanlarına girerek işe başlama kararı alınır.
Bu
alanda parti çizgisini değiştirmeye Türkeş ve arkadaşları karar verirler. Her
ne kadar laik, demokratik, cumhuriyetçi ve Türkçü bir parti olsalar da, oy
alabilmek için Türkçü motiflerin yanına İslam-i motifler de yerleştirmeye
başlarlar.
Sosyal
alanlarda İslam’ın ne kadar önemli olduğu propagandası ile eyleme geçen Türkeş
ve yanlıları, Adana kongresinde, değişime karşı çıkan güçlü, katıksız Atsız
yanlısı Türkçülerin direnmeleri, Adsızcılar-Türkeşçiler arası derin kavgalarla
büyük dönüşüm, Türkeş taraftarlarının zafer kazanması ile başlar.
Sonra,
Adsızın hayallerini süsleyen katıksız Türkçülüğünün “Tanrı Dağı” yanına İslamiyet’in simgesi olan “Hira Dağı”
eklenir sloganlarına: “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar
Müslüman” Dahi, Katıksız
Türkçülerin taşıdığı diğer sloganlar: “Tanrı Türk’ü korusun” yerini, “Kanımız aksa da zafer
İslam’ın” şekliyle İslamileştirilir.
Zamanla
daha ileri giderek, “Ya Allah, bismillah, Allah-u Ekber” sloganları sertleşir. Nihal Adsız, Ellerinden
uzaklaşan partileri için: “MHP de Allah, Tanrı’yı kovdu” der ve Türkeş’e: “sen
git, güvendiğin Araplara biat et; oy toplamak için Arap develere bin” der.
Nihal
Adsız ve arkadaşlarına göre katıksız Türkçülük 1969 Adana kongresinde öldü. 8
Şubat 1969 da Adana kongresinde Türkeş ve arkadaşlarınca ele geçirilen CKMP
adı, MHP olarak değiştirilir. Bozkurt sembolünün yerini üç hilal alır. “Bozkurtlar”,
“Ülkücüler” olur. “Türkçülük” yerini “Milliyetçilik” alır. Şamanist Bozkurtlara ihtiyaç kalmaz.
1960’lı yıllarda okulda solcu öğrencilerden dayak yiyen Fehmi Yücesoy “Bana yardım et ey gök tanrısı” diye
dua ederken, 1969’dan sonra dua biçimi Arabi dualara dönüşür.
MHP,
dönem dönem laiklik sıfatını yitirerek, ideolojileşme ve radikalleşme
de dinci
partilerle yarışır hale gelir ve Atatürk’e bile pek yer verilmez olunur. Çünkü
bu çıkışları Kemalist ideolojiden, oy almaya dönük İslam-i söylemlere dönüş ile
Türkeş bir tür utangaç ve mahcup “Atatürkçü”
olarak kaldığı bir gerçek olarak ortaya
çıkar.
Ülkücü
gençleri dönüşümle artık tarikat ve cemaatlerin liderlerini ziyaret ediyorlar.
Oruç tutmayanları okullarda, sokaklarda dövüyorlar, sokakların din bekçiliği
yapar oluyorlar, cemaatlere girip çıkıyorlar, şeyhlerin, şıhların ellerini
öpüyorlardı.
Son gelinen nokta, MHP yine
oy kaygısına kapılarak AKP’nin plansız, programsız türban sevdasına balıklama
atlamıştır. MHP artık Türk milliyetçiliğinin sözcüsü olma yolunda ki adımları
artık ciddiye alınmaz, belirli bir oy ile ne dindarlara yaranabiliyor ne de
Türkçü tekelini elinde tutabiliyor. 25 yaşına kadar “Ülkücü” yetiştiriyorlar, 25 yaşından sonra dinciliği
siyasete alet edenlere oylarını veriyorlardır. Selman ZEBİL
Kaynak: Nihal Adsız Yazılarında yararlanılmıştır
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder