MUSTAFA CELALETTİN PAŞA (Konstanty Borzecki 1826-1876)
Konstanty Borzencki, Mustafa Celalettin adını alır |
Konstanty, 1844 yılında
Piotrkow’da liseyi bitirdi. Resim kabiliyeti nedeniyle Varşova’da Güzel Sanatla
akademisine başlasa da iki yıl sonra okulu terk etti. Ani ve sürpriz bir karala
Wloclawik’teki Katolik Papaz okuluna kaydolur. Bir yıl sonra orayı da terk
eder. Anadili Lahça’den sonra Fransızca ve Rusça dillerini çok iyi konuşur
olur. Ayrıca Latince ve Almancasını da iyi biliyordu.
1848 yılında Avrupa’da
gelişen halklar içinde bağımsızlık ve özgürlükçü devrim hareketleri
Konstanty’yi de etkiledi. Avrupa halkları arasında özgürlüklerine düşkün
Polonyalılar da vardı. Aslında Polonyalılar Avrupa’da 200 yıla yakın zamandır
Prusya’ya hatta daha çok ta Rusya’ya karşı sürekli ayaklanmalar yapan bir
milletti. 1830 devrimi Avrupa etkili olur ve Polonya bu devrimin işaret
fişeğini ateşleyen olur. Dur durak bilmeyen isyanlar kasar kavurur her daim kan
ve gözyaşı içinde kalır.
1948 yılına gelindiğinde
her tarafta devrimci heyecan, Avrupa’da halklar açısından tarihsel bir dönüm noktası
oluşturdu. Tam bu dönemde ayrıca buluşlar, keşifler, icatlar gelişerek sanayi
hızla gelişmeye başlar. Aynı anda toplumsal sorunlar, siyasetin ve felsefenin
dahi halkların örgüt modelleri yenilmesine neden olur. Zenginlik bir tarafta
almış başını giderken, şehirlerin varoşlarında alabildiğine yoksulluk,
sefillik, güvensizlik kol gezer oldu.
Bunlar Paris’te başlayan
devrimin sonuçlarıydı. Zaman içinde hızlıca Avrupa’ya yayıldı ve Polonya’yı
etkiledi. Büyün coşkuyla başlayan ayaklanmalar, Avrupalı zalim zorba
iktidarların şiddetiyle bastırılmaya çalışıldı ve Avrupa’dan en kapsamlı aydın,
emekçi, zanaatkâr, yaratıcı bilim adamlarının, yurtseverin başka yeni kıtalara
yığınla göçlerin başlamasına neden oldu. Amerika’nın zenginleşmesine, ileri
teknolojide gelişmesine derin katkılar sağladılar.
Bu göçlerden az da olsa
Osmanlı topraklarına sığınan Avrupalılar da olmuştu. Bazıları zamanla tekrar
Avrupa’ya, ülkelerine dönerler, bazıları ise Müslüman olurlar yüksek mevkilere
kadar ulaşırlar ve Osmanlı ülkesinde pek çok yararlı hizmetlerde bulunurlar.
İşte bunlardan biride Polonyalı Konstanty Borzecki (Mustafa Celalettin Paşa)
olur.
Konstanty Borzeçki, 1848
yılında ayaklanmaya katılır. Ayaklanma istenilen sonuç vermez. Konstanty
yakalanır; Prusya’da Magdebur hapishanesine atılır. Oradan salıverilince doğru
Fransa’ya kaçar. Orada güvende değildir, Rusya’ya iade korkusu vardır. 1849 yılında
Polanyalı ve Macaristanlı eylemcileri Rusya’ya iade etmeyen Osmanlı’ya sığınır.
O dönemde savaş
alanlarında yeni kullanılmaya başlanan harita çizimlerinde üstün yeteneği olan
Konstanty Osmanlı ordusuna alınır, harita şubesine atanır ve yüzbaşı rütbesi
verilir. Aradan iki yıl geçince İslamiyet’i kabul eden Konstanty, Mustafa
Celalettin adını alarak Bektaşi olur.
Konstanty, Müslüman
olduktan sonra yanında çalıştığı “Er-Kan-ı Harp”dairesi kumandanlarından Mirliva Ömer Paşa’nın takdirini
ve sevgisini kazanır ve Ömer Paşa’nın kızı Saffet Hanım ile evlenir. Bu
evlilikle Osmanlı ordusunda çok iyi yerlere gelmesine etkili oldur ve şöhreti
arttı. Tabi ki buna yetenekleri, sadakati, fedakârlığı ve cesaretinin de
katkıları vardı elbette.
Böyle bir eylemci kişi,
ülkesi Polonya’nın kurtuluşu için çarpışırken, gelip sığındığı Osmanlı için
aynı fedakârlığı cesaretle yaptı. Dahi, askerlik bilimi ve tarih, Mustafa
Celalettin Paşa’nın en büyük tutkusuydu; cephede savaşmaktan korkusu yoktu. Bu
uğurda ölümü kucakladı. Pek çok bölgede, Karabağ, Kırım, Bağdat, Girit gibi
yerlerde savaştı. 28 yıllık askerlik yaşamında çok kez yaralandı ama son
ölümcül yarayı 50 yaşındayken, 10 Ekim 1876 yılında şehit düştü. Cenazesi
Karadağ-Spoz kasabasında bulunan camii avlusunda defnedildi.
Avrupa da doğdu Mustafa
Celalettin, Avrupa kıtasında öldü lakin 28 yıllık askerlik yaşamı boyunca
Asya’da doğmuş Türklerin tarihi sayfalarına adını yazdırmış oldu.
Avusturya, Macaristan ve
Polonyalı mülteciler Osmanlı düşünce yaşamına kalıcı etkileri olmuştur.
Osmanlının çağdaşlaşmasında en kapsamlı katkıları olmuştur. Çünkü bu mülteciler
kendi ülkelerinde en iyi eğitim görmüş aydın kişilerden oluşuyordu.
Bunlardan biri olan
Mustafa Celalettin Paşa, gerçek manada etkisi Türk tarihi, Türkçülük, Türk dili
ve kimliği üzerine oldu. “Eski ve Modern Türkler” adlı yazdığı kitap 1969 yılında İstanbul’da
Fransızca olarak basıldı. Ve bu kitabını Sultan Abdülaziz’e bizzat kendi
giderek elden sundu. Bu kitap 2. Baskı olarak ikinci yıl Fransa-Paris’te yapıldı
ve Avrupa’da oldukça etkili oldu.
Kitap genellikle Osmanlı
Devletinin bekasını anlatıyordu. Dahi, Osmanlı içinde yaşayan değişik
unsurların yan yana yaşamlarını ve bu unsurların refahını sağlamak için
devletçe, milletçe neler yapılması gerektiği hakkında iyi bir anlatım ele
alınmıştı. Ayrıca kitapta geçen konular, hem de Avrupalıların Türkleri daha iyi
anlatmaya, Avrupalılarda var olan Türkler hakkındaki ön yargıları kırmaya
yarıyordu.
Dahi, Celalettin Paşa,
Türklerin modern olmaları gerektiğini destansı şiirsel bir dille ele alıyor,
aydınlanmasına yardım ediyordu. Bu kitabını yazarken, ta eski Türklerden
Osmanlı Devletinin kuruluşuna kadar gelişmeleri içeren destanımsı bir dille
bilgiler veriyordu. Orada, Türklerin dünya tarihi içinde oynadıkları rolleri,
Türklerin ilk çağ kavimlerinden olduklarını, Osmanlıların bu kavmin bir parçası
olduğunu anlatıyor.
Celalettin Mustafa Paşa,
Türklerin çok eski, dünya tarihinde büyük yerinin olduğunu, bilime, sanata önem
verdiklerini yazıyordu. Lakin bir de madalyonun öbür yüzünü de ortaya
döküyordu. Tanzimat sonuçları itibarıyla, Türkiye’nin Avrupa medeniyet yoluna
girmekle iyi bir iş yaptığını överken, Avrupalılara verilen imtiyazlara ve
sanayinin sekteye uğratılmasına, ithalat-ihracat gibi konularda gümrük vergileriyle
ilgili hataların yapılmasına da yer veriyordu.
Türk halkının ruh
yapısını, yasa ve ilkelerini, toplumsal yapısını, toprak zenginliğini
Analiz ediyordu. Türk aile
yapısı, aile ocağı, askerlik ocağı, askere alınma gibi toplumu ilgilendiren
konuları şiirimsi bir dille anlatmış kitabında. Askere alınan Türklerin uzun
askerlik sürelerinden dolayı işlenecek, ekilip biçilecek toprakların bakir
kalmalarına, Askerlik yapmayan Hıristiyanlara nazaran eşitliksizlik
yaratıldığına dair dikkat çekmiştir. Dahi, Türklerin işletip ekip biçtiği
topraklar zamanla Hıristiyanların elinde toplandığını açık bir dille
anlatmıştır. Celalettin Mustafa Paşa bu durumun adil olması için,
Hıristiyanlarında askere alınmasını istiyor ama Hıristiyanlardan oluşan
askerlerin bir arada tutulmamak kaydıyla.
Ve dahi; Celalettin
Mustafa Paşa’ya göre Türkler, kendi ülkelerinde sanayi ve üretimden kopmuş,
kendi ülkesinde salt hamal, çiftçi ve amele olarak kalmıştı. Meslek ve ticaret
yabancıların elindedir. Daha açıkçası, Celalettin Mustafa Paşa’nın yazdığı
kitaptan anlaşıldığı kadarıyla Batı emperyalizmin yabancıların tuzağına
Osmanlının düştüğünü ilk gören kişi olmuştur. Ona göre Osmanlı tabasına bağlı
azınlıkların ülkeye sağladığı yaralardan söz ederken, bu imtiyazlı azınlıkların
ülkeye yabancılaşarak verdikleri Zaraları korkunç olduğunu anlatmıştır.
Ayrıca ülkedeki hukuk
sisteminin ve idari sisteminin reformlara tabi tutulmasını ve aşırı idari
merkeziyetçiliğin eleştirisini yapıyordu. Dahi, dilde yenileşme istiyor,
Arapça, Farsça gibi dil yapısına uygun alfabelerin bizim dil yapısına
uymadığını örnekler vererek söylüyordu.
Mustafa Kemal Atatürk ve
kuşağı, Celalettin Mustafa Paşa’nın görüşlerini biliyorlardı. Hatta Mustafa
Kemal’in kütüphanesinde, Celalettin Mustafa Paşa’nın yazdığı 150 yıl önce 1869
yılında yazdığı Paris baskılı “Eski ve
Modern Türkler” (Turcs Anciens Moderns) adlı kitabının bir nüshası vardı. Bu
kitabı Atatürk’ün okuduğu muhakkaktı. Bu kitabın bası yazılarının altına ve
kıyılarına “çok mühim, dikkat,
abartma” gibi notlar düşmüştür.
Celalettin Mustafa
Paşa’nın Türklere duyduğu ilgiyi 1869 yılında Fransızca yazdığı “Eski ve Modern Türkler” kitabında
anlatmıştı. Bu kitapta Türklerin ulusal bilincini uyandıran sözler vardı.
Mustafa Kemal onun fikirlerini önemser. Celalettin Paşa için: “Bu Polonyalı gerçek altından anıta
layıktır” dediği biliniyor.
Atatürk’ün “Eski ve Mordern Türkler” adlı kitabı, yakın arkadaşı, Nazım Hikmet’in
annesi Celile Hanım’ın teyze oğlu Ali Fuat Cebesoy’dan edindiği
sanılmaktadır.150 yıl önce Paris’te baskısı yapılan bu kitabın Türkiye’de 150
sonra baskısı “Kaynak Yayınları” tarafından basılmış ve dilimize Güven Berker
tarafından çevrilmişti.
Celalettin Mustafa Paşa,
Osmanlıya iltica ettiğinden kısa bir süre içinde mahiyetinde çalıştığı Ömer
Lütfi Paşanın taktirini kazanır sonra Müslüman olur. Ömer Lütfi Paşa kızıyla
evlendirir. Harp okulunda uzun bir süre harita hocalığı yapar. Daha sonra
savaşlara katılır, katıldığı bütün savaşlarda üstün başarılar sağlar. Ayrıca,
en kısa sürede, hayranlık kazandıran savaşlardaki cesaretinden dolayı genç
yaşta paşalığa kadar yükselir.
Polonya kökenli Osmanlı
aydını Celalettin Mustafa Paşa, savaşçılığı yanında, yazdığı kitaplarla
Türkleri milli duygularını uyandıracak fikirleri onun ölümünden sonra pek çok
Osmanlı aydınına ışık tutmuştur. Namık Kemal, Süleyman Paşa gibileri yanında,
Türkçülük akımının öncülerinden olan Kazan’lı Yusuf Akçura gibilerini derinden
etkiler ve “Les Turcs Anciens et
Modernes” Osmanlı Türkleri arasında, Türkçülük faaliyetlerinin ilk yapıtları
arasında sayılır.
Daha açık bir biçimde,
Şair Nazım Hikmetin büyük dedesi Celalettin Mustafa Paşa Türk devriminin en
önemli kişilerinden bir paçadır. Nazım Hikmet dedesi hakkında “Lehistan Mektubu” adlı şiirinde şöyle der:
…..
Sevgilim
dedelerimizden biri 1840
Polonya muhaciri
Lehistan’dan gelmiş
dedelerimizden biri
gözlerinde karanlığa
yenilginin
saçları al kana boyalı
……
Sevgilim nerde,
ne zaman hürriyet dövüşmüş
de ön safta Polonyalı bulunmamış?
Göğsümü kabartmıyor değil
dedelerimden biri Lehli oluşu…
Kaynak Yayınlarından çıkma yapıttan: Soner Yalçın “Sözcü Gazetesi”
Htt://turktoresi.blogspot.com.tr/2010/06/Mustafa
Celalettin pasa-contanty.html
http://www.arastiralim.net/ilk/2010/01/page/41
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder