Recep Erdoğan’ın Suriye Siyaseti Silbaştan!
Recep Erdoğan'ın takıntıları ve Dönembeçli Zikzakları
Şeriatçı-İslamcı Selefi Müslüman Kardeşler akımının önderleri AKP’nin Suriye’de hakimiyetini istiyordu. AKP bunca yıl bunun hayaliyle yandı tutuştu Recep Erdoğan.
Suriye iç savaşında büyük oyunun parçası olan AKP ve Erdoğan, Özgür Suriye Ordusu’nun kurulmasında büyük destek vermiştir. Ayrıca Suriye’de İŞİD, El-Kaide İslamcı terör örgütlerinin de gelişmesinin önünü açtı. Yani, kısacası AKP ve lideri Recep Erdoğan; “Arap Baharı ve BOP Eşbaşkanı olarak Türkiye’nin Arap sınırlarının Arap Baharına dönüşmesine büyük katkı sağlamış oldu; sınırları tehlikeli büyük risklere bıraktı...
Patlak veren Suriye iç savaşın başlamasından 11 yılın sonunda Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı Soçi görüşmesi sonunda, Putin istedi, Recep Erdoğan, Suriye ile siyası değişime ışık yakıldı. Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile görüştü. Çavuşoğlu, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediklerini, artık barış adımlarının atılmasının gereğini” söyledi AKP’nin Suriye politikasının ne kadar yanlış olduğunu, ülkeye ne kadar maddi ve manevi zarara uğratıldığını şimdi açık biçimde görülür oldu...
Bütün bunlar, AKP’nin 20 yıldır ülkeyi nasıl yoksulluğa sürüklediği, AKP ve lideri Erdoğan’ın ne kadar öngörüsüzlüğü, uluslararası ilişkileri iyi okuyamadığının ve oldukça yetersizliğinin açık biçimde görülmesi bir kanıttır AKP’nin Suriye siyaseti.
İsrail İle İlişkiler “One Munit, Olmaz”
Davos’ta katıldığı toplantıda tartıştığı İsrail Başbakanı Natanyah’ya Erdoğan: “Sayın Pres, benden yaşlısın bunu İsrail dışındaki katılan ülkelerle yapılması veya ertelenmesi konusunu söyledik. İsrail Başbakan Natanyahu Türkiye’nin Suriye ve İsrail arasında dürüst bir arabulucu olmayacağımı söyledi. Erdoğan: Türkiye’nin dostu ne kadar değerli ise Türkiye’nin gazabı da hiddetlidir.
2009 Yılı Başında...
Recep Erdoğan; “Teşekkür ediyorum, benim içinde bundan böyle Davos bitmiştir, daha Davos’a gelmem, bunu da böyle bilesiniz” diyerek tartışma ortamını terk etti.
Recep Erdoğan: “İsrail hiçbir mazerete, hiçbir gerekçe ile elindeki kanı temizleyemez. Kan dökücü siyasetiyle İsrail hiçbir gerekçe şiddeti bu gayrimeşru bu kanlı cinayeti meşru gösteremez.” dedi ve Türkiye İsrail’in Büyük Elçisini Ankara’dan geri gönderdi. İsrail bu davranışa karşı yaptırım kararı aldı. Erdoğan “Hiç kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkmasın.” Dedi.
Nerden nereye, ülkeyi yapboz tahtası ile yönetiyorlar. Erdoğan önce kavga çıkartıyor, sonra barışa dönüştürmesi dış siyaseti içe mesaj vermeye çalışıyor. Türkiye halkı bu yanlış, düşünmeden, ilerisinin nelere mal olur hesabı yapılmadan sığ, verimsiz içe propaganda olsun diye yakıcı, yıkıcı söylemlerle Türkiye uluslararası alanda prestij kaybeden ülke konumuna düşmesine neden oluyor...
Yani, “bakın ben dışa nasıl kafa tutan biriyim” diyor ancak dışa tuttuğu kafayı kimse ciddiye bile almıyor,
11 Ekim 2009’da İsrail’in de içinde bulunduğu, Konya'da yapılması planlanan Anadolu Kartalı Askeri Tatbikatı iptal edilir.
Recep Erdoğan’ın Esad Takıntısı ve İbretlik Çark Edişi
Recep Erdoğan: “İnşallah biz en kıza zamanda Şam’a gidecek, Selahattin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Caminde namazımızda kılacağız” demişti.
Recep Erdoğan Esat için: “Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümranlığına son vermek için biz oradayız” demişti.
Bir başka gün ise Erdoğan: “Esat’ın, Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur. O bir milyonun katilidir” diyordu!
Akşam Gazetesi: “Katil Esed alçaklığı” başlık atmıştı.
Milat Gazetesi 10 yıl önce, “Şam’da bayram sabahı kardeşlerimiz ile kucaklaşacağız” başlığını atmıştı...
Sabah Gazetesi: “Türkiye Esat’ı defterden sildi” başlığını atmıştı.
Yine bir başka: “Katil Esat’ın İngiliz karısı kanser” başlığı atmıştı.
En sonunda ise Erdoğan: “Esad’ı yenmek derdimiz yok” dedi iyi mi?
Şeriatçı-İslamcı Selefi Müslüman Kardeşler akımının önderleri AKP’nin Suriye’de hakimiyetini istiyordu. AKP bunca yıl bunun hayaliyle yandı tutuştu Recep Erdoğan.
Suriye iç savaşında büyük oyunun parçası olan AKP ve Erdoğan, Özgür Suriye Ordusu’nun kurulmasında büyük destek vermiştir. Ayrıca Suriye’de İŞİD, El-Kaide İslamcı terör örgütlerinin de gelişmesinin önünü açtı. Yani, kısacası AKP ve lideri Recep Erdoğan; “Arap Baharı ve BOP Eşbaşkanı olarak Türkiye’nin Arap sınırlarının Arap Baharına dönüşmesine büyük katkı sağlamış oldu; sınırları tehlikeli büyük risklere bıraktı...
Patlak veren Suriye iç savaşın başlamasından 11 yılın sonunda Rusya Devlet Başkanı Putin ile yaptığı Soçi görüşmesi sonunda, Putin istedi, Recep Erdoğan, Suriye ile siyası değişime ışık yakıldı. Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu, Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad ile görüştü. Çavuşoğlu, “Suriye’nin toprak bütünlüğünü desteklediklerini, artık barış adımlarının atılmasının gereğini” söyledi AKP’nin Suriye politikasının ne kadar yanlış olduğunu, ülkeye ne kadar maddi ve manevi zarara uğratıldığını şimdi açık biçimde görülür oldu...
Bütün bunlar, AKP’nin 20 yıldır ülkeyi nasıl yoksulluğa sürüklediği, AKP ve lideri Erdoğan’ın ne kadar öngörüsüzlüğü, uluslararası ilişkileri iyi okuyamadığının ve oldukça yetersizliğinin açık biçimde görülmesi bir kanıttır AKP’nin Suriye siyaseti.
İsrail İle İlişkiler “One Munit, Olmaz”
Davos’ta katıldığı toplantıda tartıştığı İsrail Başbakanı Natanyah’ya Erdoğan: “Sayın Pres, benden yaşlısın bunu İsrail dışındaki katılan ülkelerle yapılması veya ertelenmesi konusunu söyledik. İsrail Başbakan Natanyahu Türkiye’nin Suriye ve İsrail arasında dürüst bir arabulucu olmayacağımı söyledi. Erdoğan: Türkiye’nin dostu ne kadar değerli ise Türkiye’nin gazabı da hiddetlidir.
2009 Yılı Başında...
Recep Erdoğan; “Teşekkür ediyorum, benim içinde bundan böyle Davos bitmiştir, daha Davos’a gelmem, bunu da böyle bilesiniz” diyerek tartışma ortamını terk etti.
Recep Erdoğan: “İsrail hiçbir mazerete, hiçbir gerekçe ile elindeki kanı temizleyemez. Kan dökücü siyasetiyle İsrail hiçbir gerekçe şiddeti bu gayrimeşru bu kanlı cinayeti meşru gösteremez.” dedi ve Türkiye İsrail’in Büyük Elçisini Ankara’dan geri gönderdi. İsrail bu davranışa karşı yaptırım kararı aldı. Erdoğan “Hiç kimse Türkiye’nin sabrını test etmeye kalkmasın.” Dedi.
Nerden nereye, ülkeyi yapboz tahtası ile yönetiyorlar. Erdoğan önce kavga çıkartıyor, sonra barışa dönüştürmesi dış siyaseti içe mesaj vermeye çalışıyor. Türkiye halkı bu yanlış, düşünmeden, ilerisinin nelere mal olur hesabı yapılmadan sığ, verimsiz içe propaganda olsun diye yakıcı, yıkıcı söylemlerle Türkiye uluslararası alanda prestij kaybeden ülke konumuna düşmesine neden oluyor...
Yani, “bakın ben dışa nasıl kafa tutan biriyim” diyor ancak dışa tuttuğu kafayı kimse ciddiye bile almıyor,
11 Ekim 2009’da İsrail’in de içinde bulunduğu, Konya'da yapılması planlanan Anadolu Kartalı Askeri Tatbikatı iptal edilir.
Recep Erdoğan’ın Esad Takıntısı ve İbretlik Çark Edişi
Recep Erdoğan: “İnşallah biz en kıza zamanda Şam’a gidecek, Selahattin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Caminde namazımızda kılacağız” demişti.
Recep Erdoğan Esat için: “Devlet terörü estiren zalim Esed’in hükümranlığına son vermek için biz oradayız” demişti.
Bir başka gün ise Erdoğan: “Esat’ın, Suriye’nin geleceğinde yeri yoktur. O bir milyonun katilidir” diyordu!
Akşam Gazetesi: “Katil Esed alçaklığı” başlık atmıştı.
Milat Gazetesi 10 yıl önce, “Şam’da bayram sabahı kardeşlerimiz ile kucaklaşacağız” başlığını atmıştı...
Sabah Gazetesi: “Türkiye Esat’ı defterden sildi” başlığını atmıştı.
Yine bir başka: “Katil Esat’ın İngiliz karısı kanser” başlığı atmıştı.
En sonunda ise Erdoğan: “Esad’ı yenmek derdimiz yok” dedi iyi mi?
Recep Erdoğan öngörülebilir bir durumu yok. Ne yapacağı kestirilemeyen bir kişiliğe sahip, bir zikzaklı yapısı var. Son günlerde en ağır sözler söylediği devletlerle el sıkıştığı, yalvar yakar olduğu günlere geldiği görülmektedir. Önceleri Esad’ı yerme, yerinden etme, ortadan kaldırma planlarının başarısızlığından şimdi de, “Esad’ı yenmek gibi bir derdimiz yok” diyerek, sonunda Suriye lideri Esad ile arasını düzeltmeye çalıştığı kıvırmaları görülüyor. Ancak 10 yıldır büyük hataları yüzünden ülkeye çok şeyler kaybettirdi; bunun hesabı sorulmayacak mı? Recep Erdoğan’ın art niyeti, Suriye’de Esat’ın yıkılışıyla Orada Sünni Selefi ideolojisinden Müslüman Kardeşler destekli, kendine Sünni bir arka bahçe oluşturmaktı. Bunu da yaparken özgüveni kabarık, egosuyla, yıkılmaz sandığı güven içinde, üç beş haftada Suriye’de işin biteceğini, Esad ve rejimin devrileceğini sanıyordu ama gelinen durum Suriye bataklığı içinde bir ülke lideri oluverdi...
Soylu bir TV konuşmasında...
Suriye’de Esat’ın yıkılamaması için: “Bu işlerin bu hale gelmesini öngöremedik” dedi.
Ancak muhalefet sürekli AKP ve lideri Recep Erdoğan’ın Suriye iç savaşında ileriye dönük öngörüsüzlüklerini sürekli dillendirip “Suriye’nin içişlerine karışmayın, ülkeyi bu çıkmaza sokmayın” diye uyarıyordu. Erdoğan, Muhalefetin bu uyarılarına ters tepkiler veriyorlardı. Şimdi bilgisiz, bilinçsiz, hesapsız bir ülkenin sıkışmış lideri durumuna getirmiştir.
Recep Erdoğan “Dik duracağız, diklenmeyeceğiz” demişti...
Özgüven ile unutulmayacak, uluslararası ilişkilerde diplomasiye sığmayan en ağır hakaret içeren sözler söylediği Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, İsrail, şimdide Suriye ile ortada bir şey yokmuş gibi davranıp yalvar yakar olmuş, üsten bakan, dışlayan durumunun yerlerde sürünmesi, ülkenin diplomatik geçmişini yerle yoksan edip, en üst makamlardan yapılması, eskiden Dışişleri Bakanlığının yapması gereken görevini eline alarak, devletin en üst makamının koltuğunda oturan, ağırlığını koruyamayan kişi olarak kafasına göre, aklına ne geldiyse yapması devleti uluslararası alanda küçük düşürmektedir.
Recep Erdoğan: “15 Temmuz’un sponsoru BAE (Birleşik Arap Emirlikleri)” diyordu.
15 Temmuz Fetöcü darbe bastırıldı, 20 Temmuz’da Erdoğan darbesi OHAL (Olağanüstü Hal) ile bütün devlet kurumlarını çökertici yetkileri tekeline aldı; başta yargı Erdoğan’ın eline muhalifleri susturma sopası olarak kullanmaya başladı.
Mısır ile bütün ilişkileri Müslüman Kardeşlerden Mursi yüzünden bozdu...
Hatta, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul belediye başkanlığı için eline mikrofonu alıp: “Pazar günü Sisi mi diyeceksiniz, Binali Yıldırım mı diyeceksiniz, mesele bu kadar önemli.” derken 73 milyonun cumhurbaşkanı olmadığını salt AKP’lilerin cumhurbaşkanı olduğunu kanıtlamış oldu. Bugün ise “Mısır ile ilişkiler istenilen gibi olmadı.” diye yakınıyor ve Mısır ve lideri Sisi ile uzun süreden sonra yeniden diplomatik ilişkiler kurmaya çalışıyor...
Recep Erdoğan Sisi için: “Sisi denilen kişi şu anda Mısır’da böyle bir yöneticidir ve ben kendisi için her zaman onu söylüyorum, bir zalimdir ve bir demokrat değildir.” Demişti.
Recep Erdoğan’da sürekli tutarsızlıkları, uluslararası alanda güvensizlik yaratıyor.
Diplomasi Erdoğan’da bulunmayan bir sanattır ancak Erdoğan o diplomasi sanatını yok etti, İyi yetişmiş Türk Diplomatları dışlayıp onlara hakaret niyetli “moşerler” bile dedi ve diplomat olarak, diplomasiyle hiçbir ilgisi, ilişkisi olmayan salt ideolojik olarak Merve Kavakçı’yı büyük elçi bile yaptı...
Sıkışan Recep Erdoğan şöyle der oldu: “Devletlerarasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman, her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Suriye ile daha ileri seviyede adımlar temin etmemiz gerekiyor” dedi.
Esadt’sız Suriye Hayali bitti!
Recep Erdoğan, Türk devleti bir yana, bütün Müslüman ülkelerin kendisine önem vermelerini istedi ancak kimse ciddiye almadı, baktılar Erdoğan içişlerine karışıyor, derhal tedbirleri aldılar ve Erdoğan ile ilişkileri bozdular, Erdoğan’a değil Türkiye’ye önem verdiler. İşte bu tutumları, Erdoğan’ın egosunu kabartıyor, sinirlerini geriyordu.
Recep Erdoğan’a kadar, Türkiye ile önemli bir sorunu olmayan Araplar ile derin, tamiratı uzun süre alabilecek travmalar yaratarak düşmanlaştırılmış duruma getirdi. Amacı, hayal dünyasında düşlediği, Arapları arkasına alarak başlarına önde giden İslam’ın halifesi olmaktı düşlediği. Bunu yaparken, Filistin için İsrail ile hiddetli bir biçimde kapıştı, diplomatik ilişkileri kopartmaya kadar gitti. Bütün bunları yaparken, Arap dünyasından alkış alıp kendisini başlarına halife seçerler planlarıydı ama tersi oldu, Arap dünyası “başımıza bela olacak” diyerek Erdoğan karşıtı hamleler yaptılar.
Ne oldu şimdi, tükürdüğünü yaladı, “Öldürmeyi bilen İsrail” derken İsrail ile el sıkışmaktadır. İsrail ise Filistin konusunda hiç bir değişikliği yok; dün ne yaptıysa Filistinlilere, bugün de aynısını yapmayı sürdürüyor. Şimdi Erdoğan işin neresinde?
Artık güçsüzleşti Recep Erdoğan...
Kendini güçlü sanarak, dünyada ve Ortadoğu’da “oyun kurucusuyuz” havalarına girilme zamanı çoktan yerini yalvar yakar, el sıkmaya bıraktı.
Meydanlarda gücü kaybettiğiniz zaman oyuncu değil, piyon olursunuz. Uluslararası alanda “oyun kurucu” yerini piyon olma aldı. Ülkenin uzun vadeli sürmesi değil, Recep Erdoğan’ın koltuğunda sağlam oturması için her yol mubah sayılır oldu.
Şer güçler idealleri çöktü, şer güçler dedikleri başta İsrail ile el sıkışıp dostluk ilişkileri başlattılar.
Soylu bir TV konuşmasında...
Suriye’de Esat’ın yıkılamaması için: “Bu işlerin bu hale gelmesini öngöremedik” dedi.
Ancak muhalefet sürekli AKP ve lideri Recep Erdoğan’ın Suriye iç savaşında ileriye dönük öngörüsüzlüklerini sürekli dillendirip “Suriye’nin içişlerine karışmayın, ülkeyi bu çıkmaza sokmayın” diye uyarıyordu. Erdoğan, Muhalefetin bu uyarılarına ters tepkiler veriyorlardı. Şimdi bilgisiz, bilinçsiz, hesapsız bir ülkenin sıkışmış lideri durumuna getirmiştir.
Recep Erdoğan “Dik duracağız, diklenmeyeceğiz” demişti...
Özgüven ile unutulmayacak, uluslararası ilişkilerde diplomasiye sığmayan en ağır hakaret içeren sözler söylediği Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, İsrail, şimdide Suriye ile ortada bir şey yokmuş gibi davranıp yalvar yakar olmuş, üsten bakan, dışlayan durumunun yerlerde sürünmesi, ülkenin diplomatik geçmişini yerle yoksan edip, en üst makamlardan yapılması, eskiden Dışişleri Bakanlığının yapması gereken görevini eline alarak, devletin en üst makamının koltuğunda oturan, ağırlığını koruyamayan kişi olarak kafasına göre, aklına ne geldiyse yapması devleti uluslararası alanda küçük düşürmektedir.
Recep Erdoğan: “15 Temmuz’un sponsoru BAE (Birleşik Arap Emirlikleri)” diyordu.
15 Temmuz Fetöcü darbe bastırıldı, 20 Temmuz’da Erdoğan darbesi OHAL (Olağanüstü Hal) ile bütün devlet kurumlarını çökertici yetkileri tekeline aldı; başta yargı Erdoğan’ın eline muhalifleri susturma sopası olarak kullanmaya başladı.
Mısır ile bütün ilişkileri Müslüman Kardeşlerden Mursi yüzünden bozdu...
Hatta, 2019 yerel seçimlerinde İstanbul belediye başkanlığı için eline mikrofonu alıp: “Pazar günü Sisi mi diyeceksiniz, Binali Yıldırım mı diyeceksiniz, mesele bu kadar önemli.” derken 73 milyonun cumhurbaşkanı olmadığını salt AKP’lilerin cumhurbaşkanı olduğunu kanıtlamış oldu. Bugün ise “Mısır ile ilişkiler istenilen gibi olmadı.” diye yakınıyor ve Mısır ve lideri Sisi ile uzun süreden sonra yeniden diplomatik ilişkiler kurmaya çalışıyor...
Recep Erdoğan Sisi için: “Sisi denilen kişi şu anda Mısır’da böyle bir yöneticidir ve ben kendisi için her zaman onu söylüyorum, bir zalimdir ve bir demokrat değildir.” Demişti.
Recep Erdoğan’da sürekli tutarsızlıkları, uluslararası alanda güvensizlik yaratıyor.
Diplomasi Erdoğan’da bulunmayan bir sanattır ancak Erdoğan o diplomasi sanatını yok etti, İyi yetişmiş Türk Diplomatları dışlayıp onlara hakaret niyetli “moşerler” bile dedi ve diplomat olarak, diplomasiyle hiçbir ilgisi, ilişkisi olmayan salt ideolojik olarak Merve Kavakçı’yı büyük elçi bile yaptı...
Sıkışan Recep Erdoğan şöyle der oldu: “Devletlerarasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman, her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Suriye ile daha ileri seviyede adımlar temin etmemiz gerekiyor” dedi.
Esadt’sız Suriye Hayali bitti!
Recep Erdoğan, Türk devleti bir yana, bütün Müslüman ülkelerin kendisine önem vermelerini istedi ancak kimse ciddiye almadı, baktılar Erdoğan içişlerine karışıyor, derhal tedbirleri aldılar ve Erdoğan ile ilişkileri bozdular, Erdoğan’a değil Türkiye’ye önem verdiler. İşte bu tutumları, Erdoğan’ın egosunu kabartıyor, sinirlerini geriyordu.
Recep Erdoğan’a kadar, Türkiye ile önemli bir sorunu olmayan Araplar ile derin, tamiratı uzun süre alabilecek travmalar yaratarak düşmanlaştırılmış duruma getirdi. Amacı, hayal dünyasında düşlediği, Arapları arkasına alarak başlarına önde giden İslam’ın halifesi olmaktı düşlediği. Bunu yaparken, Filistin için İsrail ile hiddetli bir biçimde kapıştı, diplomatik ilişkileri kopartmaya kadar gitti. Bütün bunları yaparken, Arap dünyasından alkış alıp kendisini başlarına halife seçerler planlarıydı ama tersi oldu, Arap dünyası “başımıza bela olacak” diyerek Erdoğan karşıtı hamleler yaptılar.
Ne oldu şimdi, tükürdüğünü yaladı, “Öldürmeyi bilen İsrail” derken İsrail ile el sıkışmaktadır. İsrail ise Filistin konusunda hiç bir değişikliği yok; dün ne yaptıysa Filistinlilere, bugün de aynısını yapmayı sürdürüyor. Şimdi Erdoğan işin neresinde?
Artık güçsüzleşti Recep Erdoğan...
Kendini güçlü sanarak, dünyada ve Ortadoğu’da “oyun kurucusuyuz” havalarına girilme zamanı çoktan yerini yalvar yakar, el sıkmaya bıraktı.
Meydanlarda gücü kaybettiğiniz zaman oyuncu değil, piyon olursunuz. Uluslararası alanda “oyun kurucu” yerini piyon olma aldı. Ülkenin uzun vadeli sürmesi değil, Recep Erdoğan’ın koltuğunda sağlam oturması için her yol mubah sayılır oldu.
Şer güçler idealleri çöktü, şer güçler dedikleri başta İsrail ile el sıkışıp dostluk ilişkileri başlattılar.
Selman Zebil 27/08/2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder