24 Temmuz 2024 Çarşamba

DEVLET BAHÇELİ ve PARTİSİ MHP'NİN 154 KİŞİYİ SUÇLAMASI


MHP  ve Lideri Devlet Bahçeli: “Bölücü, Liberal, Marksist, FETÖ'cü” Diye 154 Kişiyi Listeleyerek Suçluyor...

Barış Terkoğlu’nun araştırmalarında ortaya çıkarttığı, MHP’nin Sinan Ateş davası hakkında mahkemeye verdiği dilekçede, Sinan Ateş soruşturmasında hak, hukuk arayanları susturmak için bir tür “organizasyon görüntüsü” verilmek isteniyordu.

Bugünün MHP’lileri kendilerini “Türklüğün temsilcileri” sanıyor ve kendilerini Türklükle eşitlendirilmesini istiyorlar. Sinan Ateş’in karanlıkta kalan cinayetinin açığa çıkıp aydınlanmasını istemeyen Semih Yalçın, kendilerinden olmayan diğer milliyetçilere de “milliyetçi değil zillettir” diyebiliyor…

Devlet Bahçeli’de, 23 Temmuz 2024’te elinde bir dosya ile TV’ye çıkarak: “Bazı çevreler 2024 yılının içerisinde MHP'ye karşı çok büyük haksızlıklar, iftiralar, küçük görmeler, suçlamalarda bulunmuşlardır. Bunların toplamı 154 kişidir; dosya elimizde, günü geldiğinde eylemede geçecektir. Böylece Bahçeli, 154 kişiyle hesaplaşacağız” diyerek tehditkâr bir tutum içinde gözdağı veriyordu.

Bahçeli konuştuğu satırlar arasında CHP ile DEM’i eşitlemesi: “…Azgınlaşmış tahrikleri dikkatle yakınan takip ediyoruz. Türkiye'nin bölünmesi hususunda kapalı devre işbirliği halinde olan ve siyasi ortaklık kuran CHP ile DEM'in ateşle oynadığı malumlarınızdır. …DEM'lenen CHP demokrasimize leke sürmektedir.” Diyordu.

MHP’ye göre milliyetçilik: “Atatürk’ün Cumhuriyet'i milliyetçilik fikri üzerine kurduğu, Atatürk’ün ölümünden sonra milliyetçiliğin geri plana atıldığı, Alparslan Türkeş’in MHP’yi kurmasıyla milliyetçiliğin siyasette yer aldığı, Bahçeli’nin milliyetçiliği çağa uyarladığı söylendikten sonra şu ifadeler kullanılmış: “MHP’nin durduğu yer Türkiye üzerinde hesapları olan pek çok farklı kesimi rahatsız etmektedir.” Deniyor.

Kısaca bugünün MHP’sinin milliyetçiliği uhrevi bir milliyetçiliği ve Türk-İslam sentezci yapıdadır. Atatürk ve CHP milliyetçiliği ise, ulusal-seküler yapılı bir milliyetçiliktir. İkisi asla birbirine benzemez zıtlıklar içerir. Çünkü Atatürk milliyetçiliği akla dayanır, MHP milliyetçiliğinin akıldan çok varlığı, tehdit, şiddete ve itaate dayalı tek tipçidir. CHP ise tersi, çoğulcu ve halkçıdır.

Konumuzu ilgilendiren, MHP ve liderinin, Sinan Ateş cinayeti konusunda tartışan 154 kişiyi suçlayarak mahkemeye verdiği son dilekçesiydi!..

MHP’nin mahkemeye verdikleri dilekçede MHP’yi şöyle tanımlıyor: “MHP, Türk milletinin kadim hikâyesini temsil eden ve tarihsel tecrübenin bugünkü adresi ve kurumsal merkezidir. MHP’nin eleştirisi, Türk milletinin eleştirisi” sayılıyor!

MHP’nin mahkemeye verdiği dilekçesinde, Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP’yi eleştirenleri şöyle suçluyordu: “Bölücü, liberal, Marksist, FETÖ’cü yapıların elemanları, sistematik ve istikrarlı bir şekilde, küresel çeşitli güçlerle ittifak içinde ve siyasi meşreplerine de uygun paylaşım, haber ve yazılarla MHP’ye iftira etmektedir.” Deniyor ve aşağıda adları geçenlerin sorgulanmalarını istiyordu. Bu sorgulanmaları istenilenler, Barış Terkoğlu’nun elde ettiği bilgilere göre, MHP avukatları İbrahim Ethem Yiğit ve Çağrı Can Pak'ın, mahkemeye sundukları, çoğunluğu televizyon programlarından oluşan bir hard disk sunuduğunu belirterek, “MHP’ye saldırı” yaptığına dair 154 kişinin adları yazılı bir liste verilmiş. Bu 154 kişinin mahkemeye çağrılmasını, sorgularının yapılmasını, tabiri caizse “MHP ile derdiniz nedir” diye sorulmasını istemiştir.

İşin ilginci, MHP’nin dilekçesinde Sinan Ateş cinayeti üzerinden MHP’yi eleştirenler şöyle yazıyordu: “bölücü, liberal, Marksist, Fetöcü yapıların elemanları, sistematik ve istikrarlı bir şekilde, küresel çeşitli güçlerle ittifak içinde ve siyasi meşreplerine de uygun paylaşım, haber ve yazılarla MHP’ye iftira etmektedir.” diye andığı 154 kişinin çoğunluğu Marksist ya da liberal olmadığı gibi, FETÖ ve bölücü ideolojilerle de çok mücadelesiyle tanınan kişiler olurken, FETÖ’cülük ile nam salmış birçok kişiler ise listede yok.”

Barış Teroğlu, MHP'yi iftira ettiklerini ileri sürdükleri 154 kişinin adını 22 Temmuz 2024’te köşesinde açıkladı. MHP’nin mahkemeye sunduğu dilekçesinde 154 kişinin listesini açıklıyordu:

Siyasetçiler: Özgür Özel, Deniz Yavuzyılmaz, Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır, Sezgin Tanrıkulu, Murat Bakan, Yunus Emre, Özgür Karabat, Cumhur Uzun, Ali Öztunç, Mustafa Adıgüzel, Mahir Polat, Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu, Uğur Poyraz, Turhan Çömez, Buğra Kavuncu, Ahmet Davutoğlu, Selçuk Özdağ, Ali Babacan, Erkan Baş, Levent Tüzel, Sevda Karaca, Alper Taş, Remzi Çayır, Hüseyin Baş, Salih Uzun, Cem Toker, Doğan Aydal, Ahat Andican, Aytun Çıray, Bahattin Yücel, Ali Haydar Fırat, Emin Şirin, Fikri Sağlar, Gülay Yedekçi, Mustafa Böğürcü, Nazif Okumuş, Önay Alpago, Bahadır Erdem, Turan Aydoğan, Yavuz Ağıralioğlu, Yavuz Değirmenci, Gaye Usluer, Nesrin Nas, Ufuk Söylemez, Gülistan Kılıç Koçyiğit.

Gazeteciler: Murat Muratoğlu, Akif Beki, Ali Kemal Erdem, Altan Sancar, Asuman Aranca, Atakan Sönmez, Ayşen Şahin, Bahadır Özgür, Barış Pehlivan, Caner Taşpınar, Çiğdem Toker, Deniz Zeyrek, Dinçer Gökçe, Nedim Türkmen, Elfin Tataroğlu, Elif Doğan Şentürk, Doğan Şentürk, Ersin Eroğlu, Fatih Ergin, Fatih Polat, Fırat Fıstık, Fikret Bila, Hakan Çelenk, Hilmi Hacaloğlu, Hüsnü Mahalli, İbrahim Kahveci, İnanç Uysal, İslam Özkan, İsmail Saymaz, Kemal Göktaş, Masum Gök, Mehmet Bal, Mehmet Tezkan, Merdan Yanardağ, Miyase İlknur, Murat Ağırel, Murat Karan, Murat Yetkin, Nevşin Mengü, Nevzat Çiçek, Nurcan Gökdemir, Orhan Uğurluoğlu, Özlem Akarsu Çelik, Emre Kongar, Sertaç Eş, Seyhan Avşar, Taha Akyol, Timur Soykan, Uğur Dündar, Yaşar Aydın, Yavuz Oğhan, Yavuz Selim Demirağ, Yıldız Yazıcıoğlu, Zübeyde Sarı, Mustafa Balbay, Mustafa Kurdaş, Hilal Köylü, Orhan Bursalı, Umut Taştan, Alican Uludağ, Namık Koçak, Özlem Gürses, Yalçın Doğan.

Hukukçular: Celal Ülgen, Afşin Hatipoğlu, Bülent Yücetürk, Ruşen Gültekin, Figen Çalıkuşu, Gürkan Çakıroğlu, İlhan Cihaner, Mehmet Saral, Muzaffer Nerse, Hasan Sınar, Salim Şen, Gamze Pamuk Ateşli.

Araştırmacı/Akademisyen: Can Selçuki, Ceren Kumbasar Mumay, Güven Gürkan Öztan, Berk Esen, Can Kakışım, Haldun Solmaztürk, İbrahim Uslu, Eren Aksoyoğlu, Erol Mütercimler, Mehmet Ali Kulat, Mehmet Yaşar Altındağ, Oğul Aktuna, Mithat Baydur, Öner Günçavdı, Sait Yılmaz, Ersin Kalaycıoğlu, İpek Özkal Sayan, Semih Turhan, Sezin Öney, Suat Özçelebi, Seda Demiralp, Osman Sert, Burak Cop, Barış Övgün, Necati Özkan, Tacire Bektaş, Tayfun Atay, Onur Alp Yılmaz, Gülgün Erdoğan Tosun.

Diğer: Türker Ertürk (emekli amiral), Hanefi Avcı (emekli polis), Ömer Zengin (Sinan Ateş’in arkadaşı).

Daha çok, Tolgahan Demirbaş’tan Emre Yüksel’e sanıkların, Olcay Kılavuz’dan Ahmet Yiğit Yıldırım’a şüphelilerin önemli bir kısmı MHP ve Ülkü Ocakları yönetiminden. MHP’nin cinayete adlarını karıştıran bu kişilerden değil de cinayeti sorgulayan kişilerden şikayetçi olması dikkat çekiyordu. Böylece 154 kişi öne sürülüp sorgulanmaları bile yılları alabilecek, böylece Sinan Ateş cinayeti davasının sonucu iyice karmakarışık olup belirsizleşmesi ile MHP’nin amacı cinayetle ilgili hesaplaşma yerini, hesap sorulmasını isteyenlerle hesaplaşmaya çalışıyor olmasıydı.
Selman Zebil 25 Temmuz 2024-Beyşehir

19 Temmuz 2024 Cuma

ÜLKÜCÜLERİN BİLMESİ GEREKEN 55 YILLIK TARİHLERİ



Nihal Adsızın Bozkurt’undan Alpaslan Türkeş’in Üç Hilale                            Geçiş Süreci

Bozkurt İşaretinin Kısa Tarihi…
Bozkurt işareti veya sembolü, Bozkurt eylemleri, Türk kimliğini sembolize eden, kurt benzeri ile yapılan el işaretidir. Türklerde Mitolojik anlam taşıyan bu sembol herhangi bir siyasi görüş tanımaksızın bütün Türk dünyası tarafından kullanılmaktadır. CMKP’den (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) dönüşüp 1969 Adana kongresinde MHP’leşerek kendi aralarında büyük kavgalar olur. 1969’da katıksız Türkçülük yerini Türk İslam sentezli bir partiye ilk adımını attığına dair Mustafa Nihal Atsız: “Allah, Tanrı'yı MHP'den kovdu” der.

Yani, Bozkurt işaretinin İslam öncesine uzanan kökleri vardır ve Türk mitolojisindeki Bozkurt'un (Gök Kurt’un) rolünden kaynaklanır, İslam öncesi Türklerin Şaman, Budist, Tengrici kök kültürlerinden Orta Asya Türk halklarının birbirlerini tanıma sembolü olarak tanımlanır. Tarihsel araştırmalar Bozkurt işaretinin Batı'ya göç eden Hunlar, Kıpçaklar ve Peçenekler gibi diğer çeşitli Türk halkları arasında soylarını, soy bilinçlerini anlatmak için kullandıkları görülmüş olduğunu tarihi kaynaklar göstermektedir.

9 Şubat 1969 Adana kongresinde M. Nihal Adsız’a karşı yarıştığı kongrede Alparslan Türkeş kazanır ve Nihal Adsızın CMKP’sı yenilgiye uğrar, Türkeş parti başkanı seçilir ancak ilk işi Adsızın CMKP amblemini değiştirerek MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) yapar. Sonuç mu? Alpaslan Türkeş laik karakterli görünümüne rağmen partisini, oy kaygılarından dolayı Türk-İslam sentezine uyarlamak için sürekli sloganlar üreterek aslında yapmacık İslamlaştırmaya çalışmıştır.

Türklerin Kurt’u seçmesi hikayesi…
Savaşçı yaratılışlı Türklerin, savaşçı tinini (ruhunu), özgürlüğü, hızı ve doğayı temsil edişinin simgesi olarak hayvanlar arasında Kurt’u seçmiştir. Türklerin İnanışlarına göre Kurt, diğer hayvanlar gibi eğitilip kafese kapatılmaz, yani Kurt asla teslim olmayan bir özelliği oluşundan Türkler onu kendisi ile özdeşleştirmiştir. Yani Türklerde teslim olmayıp ya savaşarak ölürler veya tuzağa düşürülüp yakalandıkları anda intihar ederlermiş. Bir başka açıklaması ise, Türk milletinin başına tehlikeli bir şey geldiği anda Kurt ortaya çıkar ve onlara yolu göstererek tehlikeyi savar. Türk mitolojisinde dişi kurt Asena, Türk ve Moğol boylarının mitolojik ortak bir köken hikâyesinin parçasıdır.

6. yüzyılda Göktürklerin mavi bayrağında kurt figürü bulunmaktadır…
Göktürk çadırların önüne kurt başlı direkler bulundurulurmuş. 6. yüzyıldan kalma taş anıtta, kurdu emziren bir çocuk bulunmaktadır. Anadolu’nun bazı yörelerinin halk kültüründe kişiler nazardan koruduğuna inanarak ceplerinde kurt dişi taşırlar. Yakut Türklerine ait kaynaklarda kurda Bosko denir. Kırgız kültüründe ise kırda yürürken kurt görmekte, rüyada kurt görmek de güzeldir ve iyiye işarettir. Hamile kadını nazardan korumak için yastığın altına kurt dişleri veya kurt derisi konur. Bazı Türk boylarında bir koyun sürüsüne dalmak veya bir ahıra giren kurt için bir nimet sayılıyordu…

Alpaslan Türkeş’in sürgün yıllarından parti başına geçişi…
27 Mayıs 1960 Devrimi’nden sonra tasfiye edilen ve 14'ler olarak anılan Kurmay Albay Alparslan Türkeş sürgüne gönderilenlerdendi. Türkeş, 1965'te sürgünde bulunduğu Yeni Delhi'den (Hindistan) Türkiye'ye döndü. Onu, 1944’te, Turancı-Türkçülük davasından tutuklanan, bir süre cezaevinde yatan edebiyat öğretmeni olan, Nejdet Sançar Ankara havaalanında karşılar. Alpaslan Türkeş, sürgünden döndükten kısa bir süre içinde arkadaşları ile birlikte H. Nihal Adsız’ın CMKP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne) katıldılar.

Adsızın partisine katılmadan önce, Alpaslan Türkeş ve Nejdet Sançar ile birlikte İstanbul Maltepe'deki, Nihal Atsız'ın evine gelirler ve Türkeş, siyaset yapmak istediğini söyler. Atsız, CKMP'de katıksız Türkçülerin hâkim olduğunu, Osman Bölükbaşı'nın yerine Türkeş'i getirebileceklerini açıklar. Alpaslan Türkeş, kendisiyle birlikte yürüyen Türk milliyetçilerinin desteği ile 1965’te CKMP'nin genel başkanlığına getiriliyor. Türkeş’in ekibini Dündar Taşer, Rıfat Baykal, Muzaffer Özdağ (Ümit Özdağ’ın babası) gibi isimlerden oluşur.

Katıksız Türkçü Mustafa Nihal Atsız ve diğer Türk milliyetçiliğinin fikir önderleri Türkeş'in CKMP'de kadrolaşmasına ve CKMP'nin Türk Milliyetçiliğinin kalesi olması için büyük destek vermişlerdi.

Yaşar Okuyan’nın anlatılarına göre ancak bir şey olur; 1961’de Osman Bölükbaşı'nın başkanlığında olan seçimlerinde CKMP %13,95 oy alırken, 1965’teki seçimlere CKMP, Türkeş'in başkanlığında girilen seçimlerde %2, 24 oy ancak alabilmişti!

1961’den 4 yıl sonra 1965’te Türkeş’in başkanlığında seçimlerde oldukça çok oy kaybetmesine rağmen, CKMP’yi kongreye götürdü. Kongre, Atsız ve diğer Türkçüler Ankara'da, İstanbul’dan daha çoğunlukta oldukları için, Türk-İslam sentezcilerin hâkim olduğu Adana'da yapıldı. (Yaşar Okuyan, “O yıllar” adlı anıları)

Başını Sadi Somuncuoğlu gibi İslamcıların çektiği ekip, Türkçülere iki gün süren kongre boyunca hücum ettiler. Somuncuoğlu'nun Devlet Gazetesi kongreye kadar Türkçülerle ilgili etkili çok yalan haberler yapar. “Türkçüler dinsizdir, Atsız Şamanist derneği açtı” gibi birçok etkili propaganda yaparlar.

1969 Adana kongresi sonucu, İslamcıları arkasına alan Türkeş, Nihal Adsız ve diğer Türkçüleri partiden atarlar. Bu ayrılık günümüze kadar, bazen şiddetlenerek, bazen küllenerek süregelmiştir.

1972'de Nihal Atsız, "Ötüken" dergisinin Türkeş tarafından partililerine yasaklanması, bir yıl sonra türkçü ülkücü Ali Balseven'in sentezci ülkücüler tarafından öldürülmesi aranın dahada çok gerilmesine neden olan bir diğer önemli etkenlerdir.

Parti'nin ideolojisi, Türkçülüğün ilkelere bağlandığı Ziya Gökalp tarafından yazılmış, Atsız tarafından geliştirilmiş, sonraları Türkeş imzasıyla kitap halinde yayımlanmış olan o ünlü “9 Işık” olmuş, günümüze kadar uzanan “Ülkü Ocakları” temeli de "Genç Ülkücüler Teşkilatı" ile atılmış oluyordu.

Sonunda delegeler Adan kongresinde oyunu kullanıyor, Alparslan Türkeş, Muzaffer Özdağ, CKMP Genel Yönetim Kurulu Üyeleri ve 750 delegenin çoğu bu heyetin içinde yer alırlar.

Yürüyüşte sık sık “Bozkurtlar geliyor, Başbuğ geliyor” sloganları atılmıştır. Taşınan dövizlerde ilk kez, “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız” sloganı dikkatleri çekiyordu.

Ancak her ne olursa olsun kaybeden Nihal Adsız CKMP’si olurken kazanan taraf Alpaslan Türkeş ve CKMP’den dönüştürdüğü MHP’si olur.

Araştırmalara göre Ülkücüler Türkçüleri nasıl kovdu…
8-9 Şubat'ta CKMP'nin kongresi Adana'da toplandı. Kongre gelip çattığı gün önce Adana Kuruköprü semtindeki parti binası önünden saat 09.45’te “9 Işık” vurgusu yapılarak, 9 motosikletli genç, 9 Işık’ı temsilen 9 adet mavi gömlekli genç, Adana caddelerinde motosikletle tur atmış, Türkeş bu “9 genç” ile birlikte 43 kişilik "Milli Türk Talebe Birliği"ne bağlı Mehter Takımı ve 500 komandolar ile Menderes Spor Salonu'na gelmişti. 9 Şubat 1969’da Adana'da, CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) MHP’ye (Milliyetçi Hareket Partisi’ne) dönüştürüldüğü gündür.

CKMP (Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi) adının değiştirerek, Türk Milliyetçiliği adına vurgu yaparak MHP (Milliyetçi Hareket Partisi) olarak adını değiştirmesi ile diğer tüzük ve programının da tamamen yeni oluşturulan MHP’ye uyarlanmıştır. Böylece CKMP’li Adsız yanlıları, ancak bu değişiklik ile ülkücüler partiden Türkçüleri kovarlar. Böylece, Adsız Türkçüleri ile Türk-İslam Sentezini benimseyen Türkeş yanlıları arasında bir mücadele başlamasının önü açılmıştır…

CKMP’den MHP’ye geçişle “Üç Hilal’in” Fikir babası…

Hikmet Çiçek’in kaynaklarına göre, Üç Hilal'in fikir babası Mayıs 2017’de yitirdiğimiz Levon Panos Dabağyan idi. Dabağyan, Türkiye Ermeni’si araştırmacı ve yazar olarak Alparslan Türkeş ve Milliyetçi Hareket Partisi ile ilgili kitap yazan ilk Ermeni’dir. Der.

Ermeni kökenli vatandaş Levon Panos Dabağyan, 2013 yılında verdiği bir söyleşide şöyle diyordu: “Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 1969 yılında Adana'da büyük kongresini topladı. Partinin ambleminin ne olacağı gündeme gelince, Atsız’cı kanat ‘Kurt’un amblem olarak seçilmesini önerdi, fakat ben ‘Biz Osmanlıyız! Bize üç hilal yakışır!’ diyerek bağırdım. Bu çağrım alkışlarla desteklendi ve partinin amblemi olarak üç hilal seçildi. Böylece üç hilal MHP, kurt ise Ülkü Ocakları amblemi oldu.” Diye anlatır.

Adana Kongre toplanmadan önce, CKMP Adana İl Başkanı Faruk Akkülah, Adana Teşkilatı olarak partinin adının “Milli Hareket Partisi” olmasını, ambleminin de “Üç Hilal” olarak değiştirilmesi için teklif vereceklerini açıklayarak, CKMP'nin adını yeni adını ve ambleminin ne olacağı konusunda kongreden önce ilk işareti vermiş oluyordu.







1969 yılında partinin adı Milliyetçi Hareket Partisi olurken. Amblemi de Osmanlı’nın donanma bayrağı olan üç hilal olur. Gençlik kollarına da bozkurt işareti verilerek bir denge sağlandı.

Artık katıksız Adsız Türkçüler dışlanıyor, kongrenin ilk günü Türkçüler ile Türk İslam sentezciler arasında çıkan kavgadan sonra Türkçüler, delege ve üye kartlarını yırtarak salondan ayrılıyorlar. Alan yeni MHP sentezcilerine kalıyor. Nihal Atsız ise, bu gelişen duruma: “Allah, Tanrı'yı MHP'den kovdu” diyordu.

O günleri eski Ülkücü Yaşar Okuyan anılarında şöyle anlatıyordu: “1969’da Adana’da partinin kongresi oldu. O kongrede CMKP’nin ismi MHP’ye dönüştü ve çok büyük kavgalar yaşandı. Partideki gerçek ayrılık tam olarak yüzünü gösterdi. İkiye bölündük. Gençlerin önemli bir kısmı Nihal Atsız’ı destekliyordu. Atsız grubu, ‘Amblem bozkurt olsun’ önerisinde ısrarcıydı. Biz yani Türkeş’i destekleyen genç ekip ise ‘üç hilal’ olması için bastırıyorduk. Hatta bir ara ‘Gençlik kollarında, hilal içinde bir bozkurt amblemi kullanılsın’ denildi. Kabul görmeyince gerilim tırmandı ve büyük kavgalar çıktı. Sopalarla birbirimize girdik, polis bile müdahale etmekte zorlandı. O gün Türkeş ekibi olarak seçimi kazandık. Partinin ismi MHP olarak değiştirildi. Amblem ise üç hilal oldu.” Diyor.

Bu Adana’da yapılan 1969 kongresi, Türkçülerin ve Türk İslam Sentezcilerin tarihi bir dönüm noktası olur. Bazı tartışmalara göre, “ABD'den patentli Türk-İslam sentezinin görüş olarak benimsendiği tarihtir. Türk-İslam sentezi, 1960'lı yıllarda ABD’nin bütün dünya ülkelerinde sistematik bir biçimde uyguladığı anti-komünizm siyasetinin bir tür ürünü olduğudur.

Kırılma Noktası…
Burada, 16 bağımsız Türk devletinin bayraklarını taşıyan 16 gençle buluştular. Askeri bir disiplini içinde yürüyenlerin istikameti; büyük bir coşkuyla artan kalabalıklar arasında Alparslan Türkeş ve parti yöneticilerinin de gelmesiyle yürüyüşe geçilerek milliyetçi hareketin o gün en büyük tarihsel dönüşümünün yaşanacağı kurultay salonuna girişle başladı. İslam sentezci Türkeş’ten yana olanlar, Türkeş’e mesafeli Türkçü-Turancı Adsız yanlılarından olan taraftarlar geliyordu.

Türkçü-Turancılar “Tanrı Türk’ü Korusun” pankartı altında toplanmışlardı. Orta Asya Türk mitlerini canlandıran bu Türkçü gençler arasında, başlarında kalpak, sarkık bıyıklı, yakalarında bozkurt simgesi rozetler ile Kam-Şamist simgeler taşıyorlardı. Ülküleri, esir Türkleri kurtarıp, yeniden bir Türk birliğini (Turan) sağlamak, “büyük Türkiye’yi kurmak ülkülerine inanıyorlardır.
Selman Zebil Temmuz 2024

Yaralanılan Kaynak: Reha Oğuz Türkkan, “Bozkurtçunun Amentüsü” yazısını Bozkurt Dergisi, Sayı 1, 5 Mart 1942.)
Eski Ülkücü Yaşar Okuyan,
“O yıllar” adlı anıları)

ERDOĞAN "ZALİM, KATİL, DARBECİ, DİKTATÖR" DEDİĞİ SİSİ İLE BULUŞMASI

Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın Bitmeyen Siyasi “U” Dönüşleri ve Mısır Cumhurbaşkanı  Abdulfettah es- Sisi İle Buluşması Recep Erdoğan, 2011’...