Deneme-Yanılma Yöntemi Sonunda Gelindi
Sonuç mu? Ucu, arkası belli olmayan faizdir. Kitabına uygun örtülü faiz artırımıdır. Yani bir şey değil. Bu sinsi uygulama “ortada nas var, sana bana ne oluyor?” demenin “U” dönüşü yapılıp halka hap gibi yutulmasının açık biçimiydi...
Bunun adı çarpıtılarak halkı aldatmacadır, “faiz” demeden, faiz artırımı hilekarlığıdır.
Döviz üzerinden faiz ve dövizin garantisidir. Dövizi olmayan yoksul halka ağır bedeller ödetilmesidir. Yani bu TL görünümlü limitsiz, sınırsız dolar garantili bir tür mevduat hilesidir. Kendi milli parasına güven duymayıp, dolar güvencesi ile garanti verilmesidir; din iman, milli yerli sözlerin havada kalmasıdır. Doları olmayan, doları olanın yükünü yüklenecek demektir. Yani doları olmayan yoksul, dolar zenginini besleme adaletsizliği demektir. Hazineden dolar kuru üzerinden ödeme yapmaktır. Bu halle, Anayasanın 10. Maddesine göre işletilemez, Anayasal suç demektir. Düzgün giden ülke ekonomilerinde böylesi görülmeyen yanlış giden bir olay demektir...
Bütün Bunlar İkbal Uğruna mı? Nerde kaldı sözde NAS, din, diyanet, millilik-yerlilik deyin, kur garantili sonsuz faiz ödemeli günlere yol alınıyor. Ekonomi şaşırtmış, ne yaptıklarının bilincinde bile değiller, yeter ki artık kendi ikballeri sağlam dursun.
Erdoğan Anayasal Suç İşliyor
Recep Erdoğan, ağır biçimde Anayasal suçu daha önce olmamış biçimde işlemekte ve çevresine topladığı kendisine biat eden yöneticilere de işletiyor.
Recep Erdoğan, 2021 İlim Yayma Ödülleri Töreni'nde Merkez Bankası’nın 128 milyar dolar rezervlerin eritilmesine; Merkez Bankası'nın döviz rezervinin yok olmasına: “Başbakanlığım döneminde 135 milyar dolara çıkardık, sonra düşüş yaşandı, yoktum, cumhurbaşkanıydım.” Diyerek sorumluluğu üzerine almadı. 20 Aralık Pazartesi 2021
Ahmet Davutoğlu bu sözlerine ise: “Çok açık bir ifadeyle bir kez daha söylüyorum. Ne nası cehaletinizi örtmek için kullanın ne de rakamları başarısızlığınızı örtmek için istismar edin. Bu başarısızlığın sorumlusu siz ve göreve getirdiğiniz ehil olmayan kadrolardır. Siz gideceksiniz ve Gelecek kadroları bütün enkazı toparladığı gibi yeni bir ufka bu ülkeyi taşıyacak.” Diyerek karşılık verdi.
Recep Erdoğan Nerede Durabilir?
Recep Erdoğan, her geçen gün iki ileri, bir geri adım atarak sürekli amacına ulaşma yoluna devam ediyor. Bütün önündeki engelleri geçtiğini, önünde hiçbir engel kalmadığı anda bilin ki, Afganistan’da gerici Taliban neler yapıyorsa, onların bile biz neden düşünemedik” diye gıpta edecekleri karanlık günlere ülkeyi dönüştürecektir.
Recep Erdoğan, Anayasasında laik bir devlet yazmasına rağmen, son derece dünyevi bir konu olan ekonomiyi, çekinmeden dini kurallarına göre yönetim uyarlama söylemi, “NAS var, sana bana ne demek düşer” demesi, yarın sistemi daha sert biçimde tehdit etmeyeceği garantisi var mı?
Recep Erdoğan, faiz ile ilgili ne demişti bakın: “Neymiş efendim? Faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya devam edeceğim. Hele “hüküm bu” oldukça tehlikeli sözleri, tehlikenin en belirleyici dışa vurmuş halidir. Recep Erdoğan sinsi bir biçimde teokratik (din üzerine kurulu) kitabına göre yönetiliyormuş gibi konuşma, tehlikesi az buçuk aksakta olsa olan demokrasiyi hançerlemektir...
Recep Erdoğan bütün davranışlarıyla laik bir ülkenin Cumhurbaşkanı gibi davranmıyor, niyetinin bazen açık biçimde, toplumu ayrıştırarak, muhalefete en ağır hakaretler ederek ayrıştırıyor, kendi kitlesine mesajlar veriyor, kentleştiriyor. Biz, saklı niyetinin yeri ve zamanı geldikçe yüzeye vurmasından anlıyoruz.
Başta Anayasa; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre “değişmez ve değiştirilmesi teklif bile edilemez” denen laiklik yazılı bir biçimde var ama uygulamada olmayan; hiçleştirilen bir madde. Laiklik, Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısının olmazsa olmazının tek unsurudur, yoksa demokrasiden söz edilemez, otokrattık rejime kaymış demektir.
Artık Recep Erdoğan, dünyevi bir konu olan ekonomi yönetiminde sıkıştığı anda, din, iman, Kur’an, Allah ve Peygamber'in buyruklarına göre hüküm ortaya atarak işini sürdürecektir anlaşıldığı kadar. Sınırı nerde durur belli değil.