BATI ve DOĞU UYGARLIĞI
İslam’ın ışık saçan 300 yılı…
İslam 8. İle 12 yüz yılları arasında en görkemli
bilim ve özgürlüklerin altın çağını yaşamıştır. İslam’ın aydınlanmasını kimler,
nasıl, neden söndürdü. Aradan 1000 yıl geçmiş, yıl 2012: “TV’ler işkâl altında:
“Özgürlük sorunu” diye her gün bir
hurafeler yaratılıyor, türban tartışılıyor, dindar gençlik yetiştirme uğraşını
kendilerine iş edinmiş siyaset adamları 1000 yıl çökertilen İslam da aydınlanmanın
ışığını söndürmeye devam ediyorlar, yeniden aydınlanma ışığını yakmaya kalkanlar
cezalandırılıyor.
Öyle Batılıların dedikleri gibi medeniyetin hep
kendilerine ait olmadığı konusuna: Avrupalıların
dediği uygarlık: “Eski Yunan mucizesi
gelişti, Avrupa da 16. Yüz yılda doruğa çıktı” iddiaları doğru mudur derseniz,
doğru değil. Batılılar her icatlarının patentini alıp sahiplenip iyi korumasını
biliyorlar. Birey olarak Doğulu insan, bulduğu icadın patentini almak diye bir
şeyi düşünmüyor. Zamanla ya anonim olarak kalıyor ya biri (genelde Batılı)
çalıp kendi patentine alıyor.
Huydur, çıkmaz bir kere zihinlere tecavüz etti mi.
Batılılar Doğuluları ciddiye almayı bir türlü içlerine sindiremiyorlar. Doğunun
geliştirdiği uygarlık, patentsiz olarak bin bir kaynaktan beslenerek anonim
olarak gelişti. Avrupa’nın gelişmesine katkı sağladı ama Batılılar Doğululardan
aldığı pek çok anonim kalmış bilimi görmezden gelerek, İslam uygarlığına mal
edilmiyor.
İnkâr edilmez bir gerçek var ki, Batı uygarlığının
gelişmesinde Yunan varsa, doğu da vardır. Başta bugün Batılıların sahip olduğu
eski Yunan uygarlığı, Doğulu bilim adamları tarafından alana çıkarılarak Batılılara
aktarılmasında katkıları göz ardı edilemez...
Batılılar için Doğu denince akla “gerici İslam” gelmektedir…
Batılıların eline kozu Müslümanlar vermiştir. Batı
15. Yüz yılda hızlıca bilim ve sanatta geliştikçe Müslümanlar korktu, git gide
içe kapandı, uygarlık düşmanı görünümüne büründü. Uygarlığın geliştiği 300 yıl
heba edilerek, pek çok İslam uygarlığına ait bilimsel çalışmalar, bağnaz ve
koyu yobaz içtihatçılar tarafından yok sayılmış, Batıların patentine geçmiştir.
Aşağıdaki İslam bilginleri ve yaşadıkları yıllara
bir bakarsak İslam’a ne olduğunu anlarız:
Harezmî (780-850), El Kindi (801-866). El Razi
(865-925). Farabi (870-950), Ebu-l Vefa Buzcani (940-998), İbn-i Heysem
(57-1029), İbn-i Sina (980-1037), Ömer Hayyam (1048-1131), İbn-i Rüşd (1126-1198),
Nasreddin Tusi (1201-1274), Gıyasettin Cemşit (1380-1437) gibi İslam bilim
adamları. Ve dahi yüzlerce İslam’ın 300 yılına uygarlık damgasını vuran filozof
ve keşif adamları vardır.
Avrupa’nın temelini eski Yunan medeniyetinden
aldığını tezi, inkâr edilemeyecek biçimde doğrudur. Lakin eski Yunan
medeniyetini meydana çıkaran dahi Eflatun’u Batılılar, Müslümanlardan
öğrendiler.
İspanya’da Endülüs, Şam, Bağdat, Semerkant, Horasan,
Herat, Buhara, İsfahan, Tebriz, İstanbul, Balkanlar, Kahire Hindistan’daki
kalıcı bıraktıkları mimari eserleri. Bu şehirlerin mazileri İslam’ın dünya
mirasına armağan ettiği bilim merkezleriydiler.
Batılılar, simyadan kimyaya geçmelerini
Müslümanların sayesinde olmuştur.
Dahi; Müslümanlardan Batılara geçen kimya, cebir,
ziraat, bitki bilimi, narenç, safran, suda, kuttun, nilüfer, serap ve dahi
yüzlercesi Müslümanların buluşudur...
Potasyum, aminoasit, sodyum, nitrat ve cıvayı Müslümanlar
buldu. Çeliğe ilk su vererek sertleştiren, katarakt, çiçek ve kızamık
hastalıklarını Batılılar ilk kez Müslümanlardan öğrendiler.
Cerrahi müdahalelerde hastanın acı çekmesini önlemek
için uyuşturucu kullanmayı ve ateşli hastalıklarda soğuk suyla ateşi düşürmek
için soğuk su banyosunu yapmayı, damardan kan akıtma gibi tedavi yöntemleri
Müslüman tıp adamları buldu.
Harezmi (780-850) Aritmetiğin
kaynağı İslam bilgini…
Gıyasettin Cemşid (1380-1437) “Hesab-ı Hindi” yapıtında, ondalık kesirler sistemini bulan kişi…
Ebu-l Vefa (940-998) Trigonometreyi
yeniden kuran kişidir. Matematikte devrin yaratan Muhammed bin Ahmet “sıfırı” 976 tarihinde buldu…
İbn-i Heysem (957-1029) Modern optiğin ilk
temeli attan kişi dahi evrim düşüncesini keşfetmiş kişidir…
Al Mahusen (1256) Delikli iğneyi bulan
kişidir. İbn-i al Nefis Portekizli Servet’e atfedilen kan dolaşımını ondan 300
yıl önce bulduğu bir gerçektir…
Taberi (839-922) tarihini unutmamak gerek dahi Mesud-i
(Ö.956), İbn-i Miskeyf (Ö.1030) gibi kişilerin yazdıkları tarihsiz dünya olunur
mu?
İbb-i Haldun: Dünyanın gelmiş geçmiş en ünlü
sosyologlarından olup modern sosyolojinin öncüsü olmuştur…
Kâğıt Avrupalılardan önce Semerkant ’da Müslümanlar
tarafından kullanılıyordu…
Bin bir gece masalları, Batılıların övünüp
durdukları klasik müziğin sol anahtarı ve beş hatlı noktayı ilk kez
Müslümanlardan öğrendiler…
Uluğ Bey’in hazırladığı dünya haritası, keşfe çıkan
kaptanlara rehberlik etmiştir… Dahi, Kristof Kolomb 1408’de Haiti’den yazdığı
mektuba göre Amerika’nın keşfinde İbn-i Rüşt’ün kaydettiği bilgiler
doğrultusunda gerçekleştirilir…
Yukarıda verilen bilgiler doğru ve hep belirli bir
dönemde olmuştur Yani 8. Yüz yıl ile 12 yüz yıl arası. Her ne hikmetse 12. Yüz
yıldan itibaren İslam âlemi akılını kaybetmeye başlamış, bilimde sanatta
Batılıların çok gerilerine düşmeye başlamıştır. Şu günümüzde öyle durağanlaşmış
ki, bu durağanlık ancak türban takma özgürlüğü, dindar gençlik yetiştirme, üç çocuk
doğurma, kürtaj ile ancak hareketlilik kazandırılmaktadır. Bilimde teknolojide
ilerleme ancak Batılıların tek elinde kalmıştır. Selman Zebil
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder