Gök renkler, Türkmenleri yoğunlukta yaşadıkları Suriye toprakları |
Osmanlı
Devleti vatandaşlarıyla kavgalı olmuş, kaynaşamamış ve vatandaşına huzurlu bir
ortam sağlayamamış, devlet-vatandaş ilişkileri zamanla kızgınlıklar artmış, kin
ve nefrete dönüşmüştü. Osmanlı’nın yanlış Türkmen sürgünü siyaseti yüzünden
Anadolu’da pek çok verimli toprakları ekecek, biçecek, işleyecek insan
kalmamış, topraklar atıl duruma düşmüştü. Osmanlı ile Türkmen halklar arasında
kin ve nefrete dönüşmüş kızgınlık, cumhuriyete kadar sürmüştür.
16.
yüzyılda itibaren Yavuz Sultan Selim iradesinde Osmanlı idaresi altında yaşayan
topraklarda Türkmen Alevi din adamların başları kopartıldı, kıyımdan
geçirildi, öldürüldü, sürüldü, zulümlerin en acımasızlığı ne varsa reva görüldü. Sunni Türkmen olsun Alevi Türkmen olsun Osmanlının uygulamaya çalıştığı yerleşik sisteme geçmeleri ve daha kolay yönetim altına alınmalarına tepki koyan Anadolu konargöçer Türkmenleri zulme uğradılar. Bu nedenle Osmanlıya kırgın, kendi haline ulaşılması güç, sürüleriyle birlikte sarp dağlara çekildiler. Osmanlı devlet adamının uğramadığı dağlık alanları kendilerine yurt ettiler. Yüz yıllarca sistem dışında, hatta Alevi Türkmenler, aynı soydan olmalarına rağmen Sünni Türkmen toplumdan etkin iftira propaganda ile ayrıştırılmış halde uzun süre izole bir yaşama
tutundular.
Türkmen Sürgün Yeri
Rakka Neresi?
Ruha
eyaleti olarak da bilinen Rakka1516 yılında Osmanlı Topraklarına katıldı. Günümüzde Suriye sınırları içinde kalan, hala günümüzde orada Anadolu'dan sürgün edilmiş Türkmenlerin yaşadığı yerdir. Osmanlı bu bölgeyi, Anadolu’da Türkmen ayaklanmaların bastırılmasında kullanılan sürgün yeri olarak kullanmıştır. Bu sürgün zulmü Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan selim ile başladı,
oğlu Kanuni ile hız kazanarak 300 yıldan fazla sürdü.
Osmanlının
Rakka’ya sürgün ettiği, Oğuzların Üç Ok kolundan Beydili-Boz Ulus Türkmenlerine sürgün
bölgesi yapar. Günümüzde Suriye sınırları içerisinden kalan Rakka 1516 yılında Osmanlı topraklarına katıldığında Rakka,
Diyarbakır, Halep eyaletleri arasında kalan bölge merkezi ile Urfa olmak üzere
bölge 6 Sancaktan oluşmaktaydı. Ayrıca, Rakka Beylerbeyliği 37 zeamet ve 616
tümenden oluşuyordu.
Osmanlı
yönetimi bölge için özel iskân siyaseti uygulayarak buraya, daha çok orta Anadolu’dan Beydili
ve Boz Ulus Türkmenlerini Fırat boylarına yerleştirmek ister. Osmanlı böylece
başta ekonomik olmakla birlikte, inançsal, siyasal, kültürel nedenlerle
yaşamlarına müdahaleye karşı koyan disiplinsiz konargöçer Türkmenlerden
kurtulmak içindi Rakka sürgünleri olurlar.
Sonuç
olarak, Türkmenlerin düzenlerini bozan Osmanlı iskân siyaseti büyük bir
başarısızlıkla sonuçlanır. Rakka ve çevresinde yaşayan yerli Arap aşiretleri ve bazı eşkıyalığı sanat edinmişlerden iyice rahatsızlaşırlar. Bu karışık bir ortamda bölgede Türkmenler 19.
Yüzyıllarında meydana gelen ayaklanmada Mısır Hidivi İbrahim Paşa’nın bölgeyi
alması sonucunda, Türkmenler yöreden çekilirler. 1840 yılında bölge tekrar
Osmanlı topraklarına katılır. Rakka eyaletlikten kaldırılır, Urfa, Halep’e
bağlanır ve Sancak statüsü verilir.
Göçebeciliğin
Yerleşik düzene geçirilme talimatları 11 Ocak 1691 yılından itibaren çeşitli
ferman, hüccet ve emirler yayımlanır. Özet olarak şöyle izah edebiliriz; Harap
ve boş toprakların iskân edilerek imar ve ziraata elverişli duruma getirilmesi.
Konargöçer oymakların zapdedilemez, göçebecilikten çıkartılıp yerleşik yaşama geçirilmesi, kontrol altına alınması için konargöçerlikten eker biçerliğe uyum
sağlamalarının sağlanması amaçlıydı.
Lakin
bir mücadele vardı. Akıncılarla, ekincileri, çoban ile sabanın mücadelesi öyle
kolay halledilecek bir olay değildi. Yani, yeni bir yaşama boyun eğdirmek kendine buyruk Türkmenlere öyle kolay olmadığı pek çok deneylerde anlaşılmıştır.
Faruk
Sümer’in deyimiyle, 24 Oğuz boyundan olan Begdili boyunun güzel günleri sona ermiş, acılı ve hüzünlü
günleri başlamıştır. En çok Begdili boyunun, bugün Suriye sınırları içinde
kalan Halep ve Rakka bölgelerine sürgün günleriyle karşılaşmışlar. Yeni İl
(Mersin, İçel) de bütün obalar 3200 vergilendirilenler idiler. Pek çoğu iç kesimlere
“Urum” dedikleri yerlere kaçmışlar.
Beydili’nin başı Firuz Bey ise, bu fena yerlerde durulmaz” diyerek aşireti ile İran’a göçer. İran'a Anadolu'dan göçen, Erdebil ve Tebriz böklgelerine yerleşen ve orada Şiileşen Türkmenlerden olşan günümüzde 200 köy bulunmaktadır.
Firuz Bey obasından bir şair, turna ve semah ritüelli deyiş şöyle:
Seherde
avazın bağrımı deler
Durnanın
kanadı köz gibi yanar
Kaldırmış
kanadın yavru baş sanar
Firuz
Bey Acem’e gitti durnalar
Yedi
atlı ile bindik Allah emanet
Yetmiş
bin evliya eylesin himmet
Yurdumu
beklesin oğlum Muhammed
Çağrışı
çağrışı yayladan inin
İnin
ayn-Elize bir semah dönün
Beğden
izin oldu koruya konun
Firuz
Bey Acem’e gitti durnalar
Benden
selam söyle Hazna Hatuna
Çıkarsın
alları, karalar bağlasın
Küçük
oğlu ile gönül eğlesin
Firuz
Bey Acem’e gitti durnalar
Rakka’ya
gitmeyenler “Urum” dedikleri Anadolu içlerine parçalanarak kaçarlar. Rakka’ya
sürgün edilip de bir fırsatını bulupta Rakka’dan kalabalıklar halinde Anadolu'da değişik yerlere kaçanlar
vardır. Ancak şiddetli biçimde takibe alınırlar. Yakalananlar geriye getirilirler. Bu iskânın
icrasına yapan Kadı-Zade Hüseyin Paşa başlatmıştı. Yusuf Paşa adlı biri de
tamamlamıştır. O dönemi şiirinde anlatan “Taşdemir” adlı bir ozan, Kadı Oğlu
Yusuf Paşa için şöyle der:
Kadı
Oğlu Yusuf Paşa gelende
Yalan
dünya benim derdi Begdili
Seksen
bin evle Rakka’ya iskân olanda
Tayı,
Muvali’yi kırdı Begdili
(…)
TAŞDEMİR’im
de söyler özünden
Methedelim
Begdili’nin yazından
Ala
bucak Kette’lenin düzünden
Hamed’in
sancağını bastı Begdili
Alıştıkları
serin, sulak, otlak yaylalardan en zor olanı Rakka çöllerinin susuz yakıcı sıcağı
sürülmeleri bir yana, “Tayy ve Aneze” adlı Arap aşiretler oldukça kalabalık nüfuzlarıyla bölgelerini payşamak istemedikleri Türkmenlere dirlik, düzenlik
vermezler. O dönem Türkmen ozanı Mehmet şöyle seslenir deyişinde Arap
aşiretlerinin yanında olan Halep Valisi Abbas Paşa’ya:
Dağıttın
Colap’ı sen Abbas Paşa
Aşiret
sizde böyle zamana
Dağıttın
Colap’ı sen Abbas Paşa
Haydarlı,
Çelebi çıksın bu yana
Araplı,
Kadirli döndü aslana
Dört
çevremiz döndü kara dumana
Dağıttın
Colap’ı hey Abbas Paşa
Güneşli,
Ulaşlı dövüşe insin
Bayındırlı,
Kazlı arkada dursun
Torunla,
Şark-evli hazırlık görsün
Dağıttın
Colap’ı hey Abbas Paşa
MEHMET’İM
der ki, belim büküldü
Gözüm
yaşı sineklere döküldü
Dağıldı
aşiretim, bendim söküldü
Dağıttın
Colap’ı sen Abbas Paşa
Yararlanılan Kaynaklar:
Faruk Sümer, "Safevi Devletinin Kuruluşu ve Gelişiminde Anadolu Türlerinin Rolü" TTK yayılnlarından
Ali Rıza Yalman, "Cenupta Türkmen Oymakları 1 ve 2. cilt
Fuat Köprülü, "Saz Şairleri" Akçay Yayınları
Selman ZEBİL
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder