15 Eylül 2018 Cumartesi

NORVEÇ (NORGE)TARİHİ ve NORVEÇ ADININ KÖKEN ANLAMI


NORVEÇ (NORGE) KISA TARİHİ

Oslo 

Avrupa’nın en kuzeyinde demokratik anayasal monarşi ile yönetilen bir ülkedir. Başkenti Oslo, dili ise İskandinav dillerinden olan Norveççe,  kendi özgü konuşulan bir dildir. Norveç toplam nüfuzu 5 milyonun üzerindedir. Norveç nüfuzu, etnik topluluk olan Samilerle birlikte ülkenin %89’unu oluştururken, %11’ide diğer değişik etnik topluluklardan oluşmaktadır.

17 Haziran 1814, Norveç Anayasasının
kabulü olup, 1884’te değiştirilmiştir.
1814’de Eidsvoll Yemini: “Enig og tro til Dovre falle” (Dovre düşene kadar birlikte 
ve inançla)

7 Haziran 1905’de Birleşik İsveç-Norveç ayrılmışlardır. Bu gün Norveç’in bağımsızlık günüdür. Norveç bağımsızlık sloganı “alt for Norge” (Her şey Norveç için) Ulusal marşları ise: “Ja, vi elsker dette landet” (Evet, ülkemizi seviyoruz) Ve Kraliyet marşı ise: “Kongesangen” (Kral şarkısı) Norveç’in ulusal bayramı ise 1900’de başlayan 17 Mayıstır.

1940’dan 1945 yıları arasında Norveç’in, Naziler neden olduğu Avrupa’nın kötü kaderine, Alman Nazilerin işgaline maruz kalarak ortak oldu.

Norveç, Avrupa kıtasının en kuzeyinde, İskandinavya coğrafyasında bulunan, kutuplara kadar uzanan ilginç bir ülkedir. Norveç adının geldiği köken, denizcilerin parolası olarak “Norge” (Norveç) “daha kuzeye, sürekli kuzeye giden yol” denilmiş.

Hint-Avrupa Cerman İskandinav diller topluluğundan olan Norveççeye “Nor” sözcüğü kuzey, Almancada “nord”, İngilizcede “north” olarak kullanılır.

Eski Norveçliler ülkelerine Norsk dilindeki “Noregr” (kuzey yolu) anlamına gelmektedir.

Etimolojik olarak Viking denizciler bu ifadeleri “parola” amaçlı kullanmışlardır. Yani, Vikingler, bugünkü Norveç topraklarını, “kuzey yolu” anlamına “Noregr” olarak kullanmışlardır. Bugün ki Baltık Denizinin güneyinde bulunan Almanya, Fransa, Polonya, Hollanda gibi ülkeler, “Søregr” Güney yolu” Baltık Denizi kuzeyindeki alanlara da “Noregr” (Kuzey yolu) olarak kullanıyorlardı.

M.S.849 yılına ait bir Ortaçağ yazması Latincede Norveç’in adı “Norvagia” olarak geçmektedir. M.S. 900 yılı bir Fransız kroniklerinde ise “Norwegia” olarak geçmekte.

9. yüzyılın sonlarında bugünkü Britanya ve Saksonya topraklarına hükmeden ve bu toprakları Vikingler’e karşı ölümüne savunduğu için İngiliz tarihinde “Great” (Büyük) adını taşıyan tek kral olan Ælfræd the great (M.Ö.849-99)’ı ziyaret etmesinden sonra, Norveç coğrafyasına o zamanki İngilizcede “Kuzeylilerin Ülkesi” anlamına  “Norodwegr” derlermiş. Ve o zamanki İngilizcedeki anlamı ise “Kuzeyli Adamların Toprakları” anlamında “Nordmannaland” deniyormuş. Hatta bazı tarihçilerin söylediklerine göre, o dönem Britanya topraklarında konuşulan İngilizcede “Norseman” sözü, “Viking” anlamına kullanılıyormuş.

15. Yüzyıl’a ait İzlandaca el yazmalarında ise Norveç toprakları “Noreg” veya “Norg” adıyla yer almaktadır.

Geçmişte her ne kadar Norveç, “Danimarka-Norveç Krallığı, daha sonra da Norveç-İsveç Krallığı adı altında yaşamış bir devlet olsa da, 7 Haziran 1905 tarihinde bağımsızlığını ilan ederek, bağımsız “Norveç Krallığı” (Kongariket Norge) adıyla bağımsız bir krallık devlet olarak ortaya çıkmıştır.

1905 yılının başında Norveç’te önce “Bağımsızlık Referandumu” gerçekleştirilir. Meclis tarafından yürütülen bu halk oylaması sonucunda 184 kişiye karşı 368 bin 208 kişiyle Norveç’in bağımsızlığı desteklenir. Ardından 17 Mayıs 1905 günü “Norveç Anayasası” hazırlanır. Norveç Anayasası’nın hazırlanmasından 21 gün sonra, 7 Haziran 1905 günü Norveç bağımsızlığını ilan eder ve Norveç devleti kurulur. Bağımsız Norveç Devletinin kurulmasından dolayı 17 Mayıs milli bayram olarak kutlanır.

Yalınız bir başka sorun çıkar, yönetim biçimi krallık mı yoksa cumhuriyet mi olsun diye. Bunun içinde ikinci bir referandum yapılır. Devlet kurulduktan 4 ay sonra, 12 Kasım 1905 tarihinde yapılan bu referandumda Norveç halkının % 79’u monarşi yani krallıktan yana oy kullanırlar. Böylece devletin adı “Norveç Krallığı” (Kongariket Norge) olur. İsveç, 26 Ekim 1905 tarihinde Norveç’in aldığı bağımsızlık kararını tanımak zorunda kalır.

NORVEÇ’İN (M.S.800-1400) TARİHİ SERÜVENİ
Coğrafi bir kavram olan Norveç, aslında İngilizce ve Almanca adı modern İskandinav’ca biçiminden “Norge” olarak açık bir biçimde yansıtılıyor. “Kuzey’e giden yol” Norveç sahillerinden geçen uzun seyir rotasıydı. Skagerrak-Kattegat bölgesinden başlıyor, Lindesnes’i, ülkenin güney ucunu dolaşıyor, sürekli yerleşimler boyunca kuzeye doğru davam ediyordu. Viking çağında Tromsø dolaylarında sürekli yerleşimin olduğunu gösteriyordu.

M.S.890 yılında Ottar adlı biri bu bölgenin en kuzey ucundan çıkıp İngiltere’ye kadar gitti. Ktal Alfred’e bu yolculuğunu anlattı. Bu anlatıları da kâğıda yazıldı. (1,N.Lund) Orada şöyle anlatıyor Ottar, güneye inen yol boyunca, sancak tarafında “Kuzeylilerin ülkesi” olduğunu söylüyordu. Bu ülke uzun ve dar bir coğrafyadaydı. Adına “Nordweg” deniyordu. O dönemde Norveçlilerden söz eden tek Ottar’ın anlattığı hikâye değildi elbet. O döneme ait Skandik bir şiirde “Haraldskædi” Harald Finehair’e “Kuzeylilerin kralı (2, Finnur Jonsson) dediğini görürüz. “Norveç” veya “Kuzeyliler” gibi adlar 9.yüzyılın ikinci yarısında sıkça kullanıldığı anlaşılmaktadır. Bu adında kökeni, güneyde yaşayan İskandinavyalıların, kuzeyde yaşayanların verdiği ad olması kesindir.

Norveç’in erken Viking çağında siyasi bir birim oluşturduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Muhtemelen kökleri tarih öncesine uzanan Hålogaland, Trøndelag, Møre, Hordaland, Rogaland, Agder gibi kendilerine özgü alar alan nüfusları da buna uygun olarak etnik ya da kabile adları anılan birkaç Norveçli kabileler ülkesi, buna eski kuzeyli dilinde “Folkland” (Halkın ülkesi) deniyordu. Bu bir siyasi anlamda değil, coğrafi yakınlıkla biçimlendirilen bir kimlik olması düşünülüyor.

Olası istisnalardan biri Trøndelag’dır. Burası başta Trondheim fiyordunun iç kesim çevresinde nüfuz yoğunluğu olduğu bir bölgeden oluşuyordu.

Modern dönemlerde Norveç’in kurulması, yani ülkenin birleştirilmesi anlamına gelen “Rikssamlingen” Pan-İskandinav tarihi ansiklopedisi, Norveç’le ilgili tanımı, İsveç’e ve Danimarka’ya göre daha fazla yer kaplamaktadır. Modern tarih bilinci 19. Yüzyılda gelişirken Norveçliler, birkaç yüzyıl müddet Danimarka ile birlikteliklerini sonlandırmak ve bir ulus yaratmak için isyan eden yurttaşlar, Norveç’in tarihsel özgürlüğünü, özellikle bir ulus yaratmak, erken tarihini tezahür ettiği görülmektedir. Ayrıca zengin kaynaklar, çekici en eski Kuzey Saga (masal-efsane) edebiyatı, özellikle Norveç krallarını konu alan sagalardır.

Norveç Tarihi ile yakın bir bağlantı inşa etmiş, uzun bir hanedanlık, M.S.850 yılından beri Kara Halfdan ve Harald Finehair’le başlıyor, 13. yüzyıl Sverre hanedanından krallarla son bulyordu. Bazı sagalarda bu uzun hanedan zamanında geriye, Gamla Uppsala’nın ulusal efsanevi Ynglinga krallarına dek uzanır. (3. Claus Krag)

Ulusal bir kral ve hanedan kurucusu Harald Finehair olarak önemi, Fagrskinna adlı sagada, (M.S.1220-1230 yazarı bilinmeyen) Şöyle özetleniyor Claus Krag:

“Kara Halfdan’ın oğlu Harald babasından sonra krallığı aldı. O zamanlar kışları dikkate alınan genç bir adamdı ama saraylı bir kralın sahip olması gereken erkekliğe tam anlamıyla sahipti. Saçlarının rengi dikkat çekiciydi. Bu bakımdan da en fazla ipeğe benzetmek yerinde olurdu. Bütün erkeklerin en yakışıklısıydı, olağanüstü güçlüydü ve Haugesund’deki mezarının üstündeki taştan görülebileceği kadar uzun boyluydu. Çok akıllı, ileri görüşlü, cesur bir adamdı, beraberinde şans getirirdi. Norveçlilerin toprakları üzerinde kral olmayı amaç edindi, giderek artan bir onurla ülke bu zamana kadar onun soyunun elinde oldu. Bu zamanda böyle olsun”

Vikingler
Bu gibi birkaç Skandik mısra dışında Harald’ın fetihlerini anlatan, açığa çıkaran, aydınlatan, o döneme ait doyurucu kaynak yoktur. Skandik mısralarda Hafrsfjurd, (Stavanger’in biraz güney yönü)  savaşla Harald’ın fethi tamamlanmıştır. Bu savaşta Harald’ın son hasımlar, Bergen’in güneyindeki bölge Vestlands’in kralları yenilgiye uğratmıştır.(5. Claus Krag,1989) Böylece ihtimal Danimarka’nın desteğiyle de, Güneybatı Norveç krallığında hüküm süren Harald olur. Nordvestland (kuezey Vestland) ve daha kuzeyde Harald’ın lordluktan başka bir yetkisi yoktu, oraların asıl iktidarlığı düklerin elindeydi.

Bu adı geçen düklerden en iyi tanınanı Håkon Grjotgardsson ile halefleri idi. Bunların tahtlarının merkezi Trøndelag’da Lade’deydi ama bu aile aslen hatırı sayılan bir aile değil, etkileri Hålogaland’dan alıyordu. Ama Håkon kendi çıkarları için yayılmayı ön gören bir yöneticiliği vardı, birçok bakıma Harald’ın dengiydi. Viken Harald her ne kadar Norveç'in Güneydoğu sahil bölgelerinin hâkimi olsa da, burada Viking çağının başından beri Danimarka krallarının nüfus alanlarıydı.

Harald’ın ölümünden (M.S.932) sonra yerine oğullarından Eirik Bloodaks (M.S.930-934) daha sonra İyi Håkon (M.S.934-961) kral olur. 10.Yüzyıl ortalarında Danimarka krallığı yeniden güçlenmiş, Kral Bluetooth M.S.958-987) hüküm sürmüş, hem Viken, hem Harald Finehair’in birleştirdiği krallık dâhil olmak üzere Norveç krallığını kendisine bağlamıştır. Eirik Bloodakse’nin oğulları bağlı krallar olmuştur, sonra Håkon Sigurdsson Ladejarl, (Håkon Grjotgardsson’un torunu) Danimarka kralının dükü olarak Norveç’in büyük bir bölümünü yönetmiştir. Sonra Håkon, hükümranlığının son yıllarında, Lindesness’ten kuzeye uzanan sahil bölgelerinde daha bağımsız bir denetim kurmayı başarmıştır.

Norveç tarihine M.S.950-1035 arası yönetim biçimine baktığımızda Dan kralları hakimiyetine Güney İskandinavya kıyılarına yayıldıklarını görürüz. Danimarka krallarının (Danimarka Vikingleri) daha da ileri giderek deniz aşırı, özellikle İngiltere zenginliklerini yağmalamak için Dük Håkon oğlu, dük Eirik (ö.1024) Dan krallarıyla işbirliği yaparlar, büyük Knut’un dükü olarak Northumberland’e meslek yaşamlarını tamamlarlar.

Norveç’teki Dan egemenliği Olof Tryggvason (hüküm M.S.995-1000) ile Olaf Haraldsson (Aziz Olav, hükmü 1015-28/30) kırmaya çalışırlar ve başarırlar. Bu işte ikisi de tahta çıkmadan önde İngiltere’deler. Dan fetihleriyle orada zenginlik ve güç kazanmışlardır.(5) Ülkelerine bu zenginlik ve güçleriyle döndüler. Eğer bu güç ve zenginlikleri olmasaydı ülkelerinde krallık kurmaları zorlaşırdı.

11. yüzyıl sonrası patlak veren olaylarda Olaf Tryggvson ile Olaf Haraldsson’un hükümranlıkları Norveç tarihinde önemli olaylar olduğudur. M.S.1035’te Danimarka imparatoru Büyük Knut’un ölünden sonrası dağıldığında gerçek Norveç hanedanları kendi ülkelerinde krallık kurmaya başladılar. İlk bunu başaran Olaf Haraldsson’un oğlu İyi Magnus (hükümdarlığı 1035-1047) olur, ondan sonra da Olaf’ın üvey kardeşi Harald Sigurdsson hardrade “Acımasız ve sert yönetici” (hükmü 1046-1066) arasında tahta kalır.

Ortaçağ Norveç krallarının tamamı azizleştirilmiş, Norveç’te ilk azizleştirme işi Olaf Haraldsson’un ölümünden birkaç yıl sonra azizleştirilmesi ile başlar. Böylece ardıl haleflerin taht üzerinde iddiaları meşrulaştırılır; Bu arada Olof Haraldsson, Harad Hardrada soyundan gelenlerin hükümranlıkları sürer. Adı geçen bu krallar döneminde Østland ve daha iç kesimlerdeki topraklar ilk kez ulusal krallığa katılır. Bu konuda bakın Ozan Kara Ottar, Olaf Haraldsson’un Norveç iç kesimlerdeki direnişi ve nasıl kırıldığını şöyle anlatır:

“Hedmark’ın bütün kralları kaçtı, en kuzeyde oturan dışında dilinin kesilmesini emrettiğin dışında… Şimdi bir zamanlar beş kralın hüküm sürdüğü, doğuda Eidsog’a kadar uzanan geniş topraklara hükmediyorsun. Böyle bir krallığa hükmeden bir kral gelmedi hiç” (6, Finnur Jonsson 1912,s. 271-272)

Norveç iç savaş sırasında krallığın örgütsel gelişmesi sürmüştü. Buna neden ise bütün olarak devlet açısından yerel idarelerin eskisinden daha sağlam olmasıydı. Norveçlilerin çoğunun dediğine göre 13. Yüzyıl ülkenin görkemli dönemleri temsil eden unsurların döneme damga vurması. Siyasi, ekonomik, kültürel canlanma ve geniş bölgeleri kendisine bağlayan yani, Göta nehrinden Grönland’a, İrlan’da denizinden Finmark’a kadar Norveç’ bağlayan kralları Sverre soyundan gelen üç kuşak krallardı. Håkon Håkonsson idaresini uzun sürmesi ve baskın kişiliğidir. Onun ölümünden sonra oğlu Magnus Lagabøte (hük.1263-1280) Onun oğulları Eirik Magnusson (hük.1280-1299) ve sonrası Hakon on Magnusson (1299-1319) dönemleri izlerdi.

Hakon Hakonsson, döneminde Norveç topraklarına Grönlad’ı ve İzlanda’yı topraklarına katmıştır. Magnus Lagabøte enersinin büyük bölümünü Norveç sınırlarını genişletmek için harcamıştır. M.S.1274 yılında “Ulusal Kanun” (Landsloven) çıkarmış, eski taşra kanunun yerini almıştır, ülke tek kanun ile yönetir duruma getirmiş, ayrıca tek bir kanun olan Avrupa ülkesi arasına katılmıştır. Bu yeni kanunla Norveç İsveç’ten 70 yıl önce böyle bir kanun çıkartmıştı. Dahi, İsveç’te kendi ulusal kanunu yaparlarken Norveç kanunu örnek almışlardır. Danimarka’da ise aynı kanun 400 yıl sonra yaşama geçirilmiştir.

Ne var ki, Norveç 1266 yılında elinde bulunan Habrid adaları ve Man adasını uzun süre elinde tutamayacağını anlayarak, Perth Barışıyla İskoç Kralı 3. Alexander’a teslim etmiştir. O tarihten son yön değiştiren Norveç sistemi, Viking çağında elde ettiği kolonileştirdiği topraklardan askeri ve ekonomik zayıflama nedeniyle çekilmeye başlamasıyla Norveç krallığı geriler. 14. ve 15. Yüzyılda Norveç’i gelişmeye başlayan İskandinavya topluluğunun en zayıf halkası durumuna gelmişti.

Böylece Norveç, 1450 yılından sonrası başlayarak 1814 yılına kadar Danimarka’ya bağlı birlik olarak sürdürmüştür yaşamını.

Viking Çağı İskandinav'da önemli bir dini değişim dönemiydi. 
Putperest Vikinglerden nefret eden Hıristiyan Kilisesi' vardı. Bu dönemde, İskandinav toplumunun neredeyse tamamının birçok tanrıları olan pagan olduğu bir gerçekti. Ancak Hıristiyan bir tanrıyı da kendi tanrılarının yanında kabul etmeleri bir sorun değildi.

Vikingler baskınları ile Hıristiyanlıkla ilişki içine girdiler ve Hıristiyan bir nüfusa sahip yerleşim yerlerine yerleştikleri zaman Hıristiyanlığı da çok çabucak kabul ettiler. 

Putperestler ölümlerini mezar eşyaları ile gömüyorlardı, ancak Hıristiyanlar genel olarak böyle bir şey yapmıyorlardı. Vikingler de bu tür işlerden geri kaldılar artık.

Viking Çağı da İskandinavya'da kademeli bir dönüşüm geçirdi. Din değiştirme sürecinde pagan alanlarını Hıristiyanlık dolduruyordu. Anglo-Sakson ve Alman misyonerler putperestleri dönüştürmek için Vikinglerin yurduna geldiler. 11. yüzyılın ortalarına doğru Hıristiyanlık Danimarka'da ve Norveç'in birçok yerlerinde oluşmaya başlamıştı. İsveç'te ise 11. yüzyılın başlarında geçici bir dönüşüm gerçekleşmesine rağmen, 12. yüzyılın ortalarına kadar orada Hıristiyanlığın kurulduğu pek bilinmiyordu. 

Viking Pagan İnancı Hakkında
Viking Çağındaki pagan dini uygulamaları hakkında derinlemesine pek bir bilgi yok olsa da, elde bulunan çağdaş kanıtlar çok azı; 13. yüzyılda İzlanda'da bulunan Viking çağlarından kalma paganizme ait bazı bilgiler, Hıristiyanlığa geçişten 200 yıl sonra yazıldığını hatırlamak zorundayız. Başka hinlerin papaz olarak da bir çeşit rolü olduğunu biliyoruz ve putperest ibadet atların fedakârlığını içeriyordu, fakat çok fazla değil.

Pagan tanrılarıyla ilişkili hikâyeler hakkında daha çok şey biliyoruz. İlk şiirlerde zaman zaman yapılan atıfların yanı sıra, bu hikâyeler dönüşümün ardından hayatta kalmıştı, çünkü dini inançların ifadesi olarak değil, sadece mitler olarak görmek mümkündü. Temel kanıt kaynakları Eddas, eski putperest inançları masal olarak temsil eden muhteşem edebi eserlerdir. Burada bile bazı Hıristiyan nüfuz var. Örneğin, ana Tanrı Odin, bir ağaca asılarak kendine feda edildi ve kenarda bir mızrakla delindi ve bunu bir kaç gün sonra, İsa'nın çarmıha gerilmesi ile açık bir paralellik izledi.

Buna rağmen, Eddas (tanrılar) ve devler, erkekler ve cüceler ile olan ilişkileri hakkında büyük miktarda bilgi sunar. En güçlü tanrı, tek gözlü Odin, Allfather, savaş tanrısı, adalet, ölüm, bilgelik ve şiirdi. Bununla birlikte, muhtemelen en popüler tanrı, aptal ama inanılmaz derecede güçlü olan Thor'du. Cüceler tarafından hazırlanan çekiç Miollnir ile devlerin devleri karşısında tanrıların ana savunucusu oldu. Ayrıca şimşek tanrısı vardı ve özellikle denizciler tarafından ibadet edilirdi. 

Thor'un çekiçlerinin tılsımları Viking dünyasında popülerdi. Kardeşi ve kız kardeşi Frey ve Freyja, doğurganlık tanrısı ve tanrıçası da önemlidir ve diğer birçok küçük tanrı ve tanrıçalar da vardır.

Tanrılar ve devler
Tanrıların en büyük düşmanı devlerdi ve arasında çatışmalar vardı. Tanrılar ve devler arasında bir maç vardı, bu yüzden tanrılar devleri geçmek için kurnazlık yapmaktaydı. Odin'in kendisi akıllı ve kurnazca bir hile yapmak zorundaydı. Yangın tanrısı Loki'ye döndüler. Loki, gerekli sıcaklığından dolayı büyük yıkıma neden oldu, onlara büyük zarar veridi ve sıkça çözdüğü sorunlar onun baştan çıkarmasına bağlı yargılardan kaynaklanıyordu.

İki kurt ve kargalar yanında Tanrı Odin
Tanrı ve devler arasındaki gerilime rağmen, bireysel olarak adil bir miktarda temas vardı ve bir takım tanrıların Giantes'le ilişkiler kurdu. Bunlardan birisi dev karısı tarafından üç canavar çocuğu olan Loki'ydi. Kızı Hel ise, yeraltı dünyasının hâkimiydi. Bir oğlu Jormunagund, o kadar büyüdü ki dünyanın her tarafına doğru uzanan bir yılandı. Diğer oğlu Fenris, o kadar güçlü bir kurt ki zamanın sonuna kadar onu bağlayan sihirli bir zincire bağlanmasına izin vermek için onu kandırdıktan sonra tanrıları korkutuyordu.

Dünyanın son tanrı ve devler arasındaki Ragnarok savaşı ile sona ereceği düşünülüyordu. Loki ve çocukları, birbirleriyle uzun süredir kavga eden Thor ve Jormunagund birbirlerini öldürecekler ve Odin Fenris kurdunun öldürmesi üzerine öldürülecek ve kurt da öldürecekti. Bir ateş, hem tanrıları hem de insanları yok eden bütün dünyayı süpürürdü. Bununla birlikte, her iki ırkta yeterli sayıda üye yeni bir dünyaya başlamak için ayakta kalacaktı.

Pagan ve Hıristiyan Birlikte
Frank krallıkları İngiliz Adaları üzerindeki baskınlar yapıyorlardı. Bu arada Hıristiyanlıkla daha fazla temasa geçti. Her ne kadar Vikingler baskın oldukları dönem boyunca inançlarını sürdürmüş gibi gözükse de, Hıristiyanlarla daha barış içinde ilişkiler yapmak istiyorlarsa da, Hıristiyanlığa geçmek için önemli bir baskı vardı. Bu, M.S.878 yılında Wedmore Antlaşması'nda olduğu gibi siyasi bir seviyede gerçekleşebilirdi. Antlaşma Viking lideri Guthrum'u vaftiz babası Wessex'in Alfred'iyle birlikte Hıristiyanlığı kabul etmesiyle Alfred ise Guthrum'u Doğu Anglia'nın hükümdarı olarak tanıdı.

Ticarette uygulanan az ya da çok resmi bir sözleşme, Hıristiyanlar paganlarla gerçekten ticaret yapmamalıydı. İskandinav tüccarlarının tamamı için tam bir dönüşüm istenmemekle birlikte, ilk imzalama yapılma özelliği getirildi. Bu, vaftiz olmamakla birlikte, Hıristiyanlığı kabul etme yönündeki istekliliğini gösteren yarım adımdı ve bu genellikle ticarete izin vermek için yeterli kabul edildi. Vikingler, Hıristiyan komşuları ile yan yana yerleştikçe daha da baskı yapıldı. Bilim adamları, İskandinav yerleşiminin İngiliz Adaları'nın farklı bölgelerinde tam olarak ne kadar kapsamlı oldukları konusunda fikir birliği olmamış olsa da, az sayıdaki kişi şimdi Vikinglerin herhangi bir bölgedeki yerli nüfusun yerini tamamen almış olduğunu kabul etmeyecekti. 

Özellikle, yerleşimciler çoğunlukla yerli eşlerini (veya en azından ortaklarını) almış olsa da, bazı yerleşimciler görünüşe göre ailelerini İskandinav bölgesinden uzaklaştırdı. Bu nedenle, bu karışık evliliklerin çocukları kısmen Hıristiyan hanelerde yetişecek ve hatta Hıristiyanlar olarak yetiştirilebilirler. Daha fazla evlilik, kilisenin etkisiyle birleşince kademeli olarak tam bir dönüşüm sağladı. Vatandaşların ve Hıristiyanların barış içerisinde bir arada yaşaması, Viking York'un sünneti ile öne sürülmüştür. 

Çekiç sallayan Thor
Bir madeni para tipi, cetvelden ziyade Aziz Petrus'un adını taşır. Bu çok açık bir şekilde Hıristiyan gibi görünüyor, ancak sikkelerin birçoğunda, 'Peteri' nin son 'ben', Thor'un çekiç biçimini alıyor ve bu sikkelerin bazılarının da tersine çekiçleri var. Bu sikkeler, paganizm ve Hıristiyanlığın kabul edilebilir olduğu yönünde kasıtlı bir mesaj taşıyor gibi görünmektedir.

İskandinavya'da Dönüşüm
İskandinavya'yı dönüştürme girişimleri Viking Çağ'dan önce başlamıştı. Anglo-Sakson St Willibrord, 725'te Danimarka'ya bir misyon başlattı; ancak kral tarafından iyi karşılanmasına rağmen, görevinin pek bir etkisi yoktu. Frankish St Ansgar, Frank İmparatoru Louis the Pious'ın desteğiyle 820'den sonra ikinci bir misyonerlik dalgasına öncülük etti. Ansgar ve takipçiler, yerel yöneticilerin desteğiyle hem Danimarka hem de İsveç'te görev yapmış, ancak nüfusu bir bütün olarak
etkilememişti.

Arkeolojik kanıtlar, Hıristiyanlığın yerel Chieftain'in dönüştürülüp değiştirilmediğine bağlı olarak yerleşimlerin dönüşümlü olarak ya da değil Norveç'te küçük parçalı olarak kabul edildiğini gösteriyor. Aynı fikir daha büyük bir ölçekte de görebilir. 10. yüzyılda, İngiltere'de kıyısında büyümüş olan Norveç'in kralı Hakon, yetkisini Hıristiyanlığı kurmak için kullanmaya çalıştı. Bununla birlikte, putperest rahiplerin desteğini kaybedeceği açık bir şekilde ortaya çıkınca, girişimlerini bıraktı, Anglo-Sakson piskoposları İngiltere'ye gönderildi.

Danimarka'nın Harald Bluetooth'u görünüşte daha başarılıydı. Jelling'deki ünlü koşu taşı kendisine 'Danimarkalı Hıristiyan' yaptığını anlatıyor ve hem Danimarka sikkeleri üzerindeki hükümranlığından, hem de çeşitli Danimarka kasabalarında piskoposların kurulmasıyla ilgili Alman kayıtlarıyla destekleniyor. Bu, Danimarkalıların kalıcı dönüşümüne başladı. Harald'ın ölümünden sonra kısa bir pagan tepkisi olmasına rağmen, Knut, M.S.1018'de hem İngiltere hem de Danimarka'nın hükümdarı olduğunda, Kilisenin etkisi sıkı bir şekilde kuruldu.

Anglosakson misyonerler tarafından yüzyılın sonlarına doğru fazla girişimler sonucu, Norveç ve İsveç'te sınırlı bir etkiye sahipti. Norveç'ten Olaf Tryggvasson ve İsveç'in Kralı Olof Tribute, ikisi de dönüştürüldü, ancak bu durum nüfusu bütünüyle etkiledi. Olaf Haraldsson (St Olaf) (M.S.1015-30) tarafından Norveç'te yapılan başka bir dönüşüm dalgası başarılıydı ve sürekli dönüşümün sürmesine yol açtı. Bununla birlikte İsveç, 11. yüzyıl ortalarında putperest bir reaksiyon geçirdi ve 12. yüzyıla kadar Hıristiyanlığın sıkı bir şekilde yerleştiğine pek inanmadı.

Yarlanılan Kaynaklar
Finnur Jonsson 1912,
K. Bergsland, “Om Middelalderens Finnmarker” (Norsk) Historisk Tidsskrift1 1970
J. Bately ve A. Anglert’ten alıntı, “Viking Dünyası” s.86
Stefan Brink-Neil Price,“Viking Dünyası” Inger Zachrisson “Samiler Kuzey Halklarıyla Etkileşimleri” 
Andy Orchard'ın Norse Mit ve Efsanesi Sözlüğü (Cassell, 1997)
HR Ellis Davidson'ın Kuzey Avrupa Tanrıları ve Mitleri (Viking Press, 1990)
Viking Yaşındaki İskandinav Dinleri Thomas A Dubois (University of Pennsylvania Press, 1999)
Viking Çağının Ansiklopedisi John Haywood (Thames & Hudson, 2000)
Graham-Campbell ve diğerleri (Andromeda, 1994) tarafından düzenlenen Viking Çağının Kültür Atlası
Penguen John Haywood'un Vikinglerin Tarihi Atlası (Penguin, 1996). İskoçya, İrlanda, İngiltere, İzlanda ve Normandiya'daki Viking yerleşimlerinin ayrıntılı haritaları. Bağlantılar



Hiç yorum yok:

KUTNU ve FERMENE ANADOLU TÜRKMEN GİYSİLERİ KÖKENİ

Türkmen Giysilerinden Fermene-Cepken Daha çok Anadolu’nun güneyine düşen Yörük kadını ve erkeklerin yaşlanıp iyice deneyim kazanınca kebzenc...