Gaspralı İsmail’in Yaşamı ve “Darürrahat Müslümanları” Adlı Ütopyası Yazılarından
Yıl 1865, aylardan Şubat; Rusya’nın Selanik Konsolosu Leontyev’in raporunda şöyle geçiyordu:
“Trakya’da 700 haneyi vuran bir sel felaketi yaşandı… Her millet kendi felaketzedelerine ilgi gösterdi… Ermeniler soydaşlarına, Museviler kendi dindaşlarına, Ortodokslar ise Bulgarlara ve Yunanlara sahip çıktı… Herkese kiliselerde yemek veriliyor… Görüldüğü kadarıyla, zavallı Müslümanlar herkesten daha perişan durumdalar. Çünkü onlara sahiplik edecek hiçbir merci yok”
Yıl 1851, günlerden Nevroz, Kırım Yarımadası’nın güney ucunda, Bahçesaray’da Kafkasya Genel Valisi’nin tercümanı Mustafa Alioğlu’nun İsmail adında bir oğlu dünyaya gelir. O sonradan babasının soyluluk unvanına istinaden Gaspıralı İsmail ya da İsmail Garpinski diye anılacaktır.
İsmail önce, İslami kurallara göre eğitim veren bir okulda okur, ama anadilini bile öğrenemez. Sonra Moskova’da askeri okula devam edecektir. Ne var ki okulu bitiremez, çünkü Girit’teki Rum ayaklanması nedeniyle zorluklar yaşayan Osmanlı ordusuna yardım etmek için okuldan kaçar; 40 günlük bir yolculuktan sonra tam gemiye binmek üzereyken yakalanır… Geri gönderilir ama Moskova’ya da dönmez.
Gaspıralı, Önce Bahçesaray’da öğretmenlik yapar, Rus edebiyatı ve siyasetiyle ilgilenir. A. Herzen, D. Pissarev, N. Çernişevski, W. Belinski gibi Rus devrimcilerinin (Narodnikler) eserlerini ardı ardına okur ve çok etkilenir; onlar gibi halkçı olur.
Gaspıralı İsmail’in Paris Yılları
1872 yılında Kırım’dan ayrılarak önce İstanbul’a, oradan Viyana’ya ve Stuttgart üzerinden Paris’e geçer. Gaspıralı Paris’te iki yıl kalır. Ekmeğini kazanmak için ne iş olsa yapar; bir ara ünlü yazar Turgenyev’in sekreterliğini de yapar. Yerinde duramaz, Avrupa’nın kültür hayatını öğrenmek arzusuyla gezer ve okur; önce edebi, sonra siyasi ve ardından da felsefi eserleri. O yıllarda Paris de çok hareketlidir. 1871 Paris Komününün yıkılmasının üzerinden henüz bir yıl geçmiştir. İlerici ve sosyalist akımlarla tanışır. Her yere girip çıkar, Genç Osmanlılarla da ilişki kurar.
Türk ve Müslüman’sa Sahipsizdir
Rusya’da yaşayan Türklerin en büyük umudu, Osmanlı Türkleriyle birleşmek ve kurtarılmaktır. Bu amaçla, Kırım’dan İstanbul’a gelen, Gaspıralı İsmail 1874’teaskeri okula kaydolmak için İstanbul’a gelir, amacı Türk ordusunda subay olmaktır. Rus elçisinin müdahalesi sonucu başvurusu kabul edilmez.
Zor günlerdedir imparatorluk; 19. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı Devleti dağılmaktadır. Osmanlı aydınları ise ortak bir örgütte buluşamayacak kadar dağınıktır. İşte böyle şartlarda Gaspıralı, hem Türk aydınlarıyla birleşmek hem de Rusya’da yaşayan Türklerin öncü kesimlerini aydınlatmak için güçlü adımların atılması gerektiğinin bilincine varır. O halde 19. yüzyıl Türkçülüğü, sadece Aydınlanma ve çağdaşlaşma sürecinin değil, aynı zamanda ulusal varlığın korunmasının da ifadesi olarak doğar.
Gaspıralı İsmail iki yıl sonra Kırım’a döner, halkı tanımak için köyleri dolaşır, Rus halkçıları gibi o da halkın arasına karışır, Türk köylülerinin hayatını paylaşır. Bu arada Türk ve Rus gazetelerine Molla Abbas takma adıyla makaleler yazar. Halk Gaspıralı’yı bağrına basar, Bahçesaray’ın belediye başkanı olur. Beş yıl görevde kalır. Ama onun esas amacı halkı ve özellikle de köylüleri aydınlatmaktır. Okullar kurmak, gençleri eğitmek ve gazete çıkarmak için yetkililere başvurur. Gazete başvurusu, yayın Rusça-Türkçe olmak kaydıyla kabul edilir. 1883 yılında kolları sıvar ve Tercüman gazetesini çıkarır…
Rusya Toplumu ve Siyasi Koşullar
Rusya’nın ekonomik ve siyasi açıdan canlanmasına, Rusya’da yaşayan Türkler ayak uyduramazlar. Bu gerçeği kavrayan ve değiştirme yönünde adım atan ilk aydınlardan biri Gaspıralı olur... O önce Rusya’da yaşayan Türk ve Müslümanları aydınlatacak; sonra da bütün Türklerin ortak birliğini hedefleyecek girişimlerde bulunmak için girişimlerde bulunacaktı. Başta amacı “dilde, düşüncede ve işte birlik” sağlamaktı. Bu ülküsünü gerçekleştirip yaşama geçirmek salt ömrü değil, bütün servetini de harcar.
Ona göre; “Türkler yalıtılmışlıktan kurtulmalı, Avrupa’nın uygarlık dengini yakalamalıdır. Hatta o kaynaklardan beslenmelidir” Trakya’daki sel felaketinde olduğu gibi Osmanlı Türkleri, içinde bulundukları içler acısı durumdan kurtulmalıdır. İstanbul hükümeti Batının güdümünden çıkmalı; emperyalist ülkelerden bağımsız, toplumsal açıdan gelişmiş ve çağdaş bir düzen kurulmalıdır. Türkler için başka bir çıkar yol yoktur. Dahi, bütün Türk kavimlerinin konuşacağı ortak bir Türkçe geliştirilmelidir. İstanbul Türkçesinin dil yapısını bozan Fars ve Arap etkisinden kurtulmalı, dincilik adı altında yürütülen yobazlığa karşı durulmalı, halk din konusunda aydınlatılmalıdır.
Gaspıralı İsmail sadece gazete ve dergiler çıkarmakla kalmaz, aynı zamanda eğitimde “Usul-ü Cedit” (Çağdaş Eğitim Metodu) yerleştirmek için okullar inşa eder, müfredat kitapları yazar, öğretmenleri bizzat eğitir. Türklerin yaşadığı bütün bölge ve ülkeleri dolaşır.
Gaspıralı İsmail’in Ütopyası
Türk ütopyalarının en seçkin örneklerinden olan “Darürrahat Müslümanları”, onun kaleminin parlak bir ürünüdür. Ayrıca kadınların içinde bulundukları toplumsal geriliği eleştirmek için “Kadınlar Ülkesi” adlı bir ütopya daha yazar.
Çıkardığı Tercüman gazetesinde Batılı ülkelerin kapitalist düzenini eleştiren yazılar yayımlar; sömürü ve eşitsizliği mahkûm eder, Avrupa’nın sosyalist akımlarını tanıtır. Gazetesinde R. Owen, C. Fourier, Saint Simon, Edward Bellamy gibi ütopik sosyalistlerden bahseder, onların eserlerini gazetesinde tefrika eder. Türkçülük düşüncesinin yaygınlaşmasını sağlar. Türk aydınları arasında baş gösteren “İslamcılık”, “Osmanlıcılık” ve “Türkçülük” tartışmalarına katılır. En doğru yolun Türkçülük olduğunu savunur.
En büyük destekçisi ise varlıklı bir aileden gelen kayınvalidesi Fatma Hanım olur. O, damadının Aydınlanma davasına öylesine inanır ki en son, çeyizinde sakladığı ziynet eşyasını bile ona davası uğrunda harcaması için verir.
1894 yılında Tercüman’ın Osmanlı topraklarına girmesi yasaklanır. Bunun üzerine İstanbul’a gelir, Jön Türklerle de görüşmeler yapar. Osmanlı ve Rusya'da yaşayan Türklerin karşılıklı ilişkisinin gelişmesine katkıda bulunur.
1908 yılında Jön Türk Devrimini hararetle destekler…
1911 yılında Hüseyinzade Ali Bey’le birlikte İttihat ve Terakki’nin Merkez Yönetimine seçilir. Yusuf Akçura’nın yayımladığı Türk Yurdu’nda yazıları yayımlanır.
Kaspıralı İsmail, Almanlarla İttifaka kaşı, Türk-Rus Dostluğunu Savunur
Her zaman Türk ve Rusların kader birliğine vurgu yapar iki halkın dostluğunu savunur. Bu nedenle 1. Dünya Savaşı’na giden koşullarda Osmanlı’nın Almanlarla ittifakına karşı çıkar. Ona göre savaşta en çok Rusya ve Osmanlı zarar görecektir. 1914 yılında Rusya’da yapılan seçim faaliyetlerine katılmak üzere yollara düşer. Petersburg yolunda hastalanır ve birkaç ay sonra da baba ocağında hayata gözlerini yumar.
Ölümü Türk dünyasında geniş bir yankı uyandırır…
Cenazesine o günün koşullarında6 bin kişi katılır. Gaspıralı için “dava adamı ayakta öldü” denir…
Onun kurduğu okullar, Sovyet Devrimi’ne kadar çağdaş kuşaklar yetiştirmeye devam ederler. Gazetesi Tercüman, kızının denetiminde bir 4 yıl daha çıkar. Kızı Şefika Hanım sonradan Türkiye’ye yerleşir ve 1975 yılında vefat eder.
Türkiye’nin halkçı, Türkçü kuşağın gelişmesinde onun da büyük payı vardır. Türkiye’nin kaderinde bu kuşak önemli büyük roller almışlardır. Atatürk’le birlikte Cumhuriyet Devrilerini gerçekleştirmişlerdir. Ancak üzülerek söyleyelim ki, Gaspıralı İsmail hakkında Türkiye’de solcu, sosyalist geçinenlerle, dinci yobaz tayfalar hiçbir bilgiye sahip değiller.
Aslında 19. yüzyılın devrimci akımı olan Türkçü-halkçı akım, 1930’lu yıllardan sonra ayrışmaya uğrar; solcular Türkçü-halkçı, sağcı milliyetçilerse halkçı-devrimci damardan koparak (*) birbirine yabancılaşırlar.
(*) Sadık Usta, “Odatv.com
19. yüzyılın Türkçülük eylemleri, sosyalist teoriden besleniyordu. Nitekim Hüseyin Cahit Yalçın anılarında o dönemin kültürel iklimini, “O zaman hepimiz sosyalistik” diyerek açıkça ifade eder. Onlar Namık Kemal'in vatanseverliğini bayrak edinmiş, Batı kapitalizmine karşı ulusal ekonomiyi savunuyorlardı; onlar dinci bağnazlığa karşı Aydınlanma düşüncesinden yanaydılar; Türk dilinin yabancı etkiden kurtarılmasını teşvik ediyor, halkçı-devrimci tutum alıyorlardı.
Şaşırtıcı ama gerçek: Bugün hâlâ ciddi bir Gaspıralı arşivine sahip değiliz. Onun çalışmaları Amerika, Rusya, Gürcistan, Türkiye ve Azerbaycan arasında dağılıp gitmiştir. Çıkardığı gazete ve dergilerdeki makalelerin bir kısmı büyük bir özveriyle Yavuz Akpınar, Bayram Orak ve Nazım Muradov tarafından bir araya getirilmiştir.
Son söz: Yusuf Akçura, Gaspıralı için “Türk milletinin muallimi” demiştir. Kırım Türkleri ise onu “Türklerin Babası” olarak sayarlar.
Yararlanılan Kaynak: "Seçilmiş Eserleri" Ötügen Yayınları
Selman Zebil 26 Ekim 2022