SÜMERBANK HİYANETE KURBAN GİTTİ
Atatürk'ün 9 Ekim 1937’de kendi eliyle 22 ayar altın anahtarla ölümünden önce açtığı son fabrika idi Sümerbank Nazilli Tekstil Kombinası. Açılışta yanında İsmet İnönü, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak, Celal Bayar, ve fabrika müdürü bulunmaktaydı. “Hayırlı uğurlu olsun” diyerek altın anahtarla kapı açıldı ve anahtarı orada bırakmayan Celal Bayar, alır altın anahtarı, “Altın, milletin hazinesinde durur…” diye konuşur.
Aklı evvel siyasiler bu fabrikayı kapattı, kapısına son kilit vurarak, Sümerbank’ın “S” ini bile sileceğiz” dediler sildiler. Böylece Türkiye’nin kalkınma lokomotifi olan diğer fabrikalar gibi Sümerbank Nazilli Dokuma Fabrikası kapatılmış oldu.
Azra Akın, 2002’deki Dünya Güzellik Yarışmasına katıldı birincilik aldı. Yarışmaya katılmadan önce, yarışmada sahnede giyeceği eteğini ünlü modacı Cemil İpekçi’ye diktirir.Cemil İpekçi, seçtiği Sümerbank pazeni basmadan diker. Sümerbank pazeninini seçip diktiği eteğin şöyle anlatır: "Azra’nın bana gıkını bile çıkarmadı, çok önemli bir gece sonuçta, ben o pazeni diktikçe Azra mutlu oldu ve hak ettiği birinciliği aldı, o kostüm Azra’da şu an, saklıyor.” Diye anlatır.
Dahi ayrıca, Londra’da yapılan Dünya Güzellik Yarışmada Azra Akın final gecesi giydiği Anadolu kültürünü yansıtan kırmızı basma etek, en iyi giysi seçilir. İngilizler bu Anadolu halkına özgü basma giysinin, Türkiye’de 80 yıl önce Nazilli’de kurulmuş Sümerbank dokuma fabrikasında üretildiğini belki hiç bilmediler ama çok beğenmişlerdi...
Cumhuriyet hükümetinin, 1. Beş Yıllık Endüstri Programı’ndan bir maddeye dayandırılarak gerçekleştirilmişti. 1932’de İsmet İnönü Sovyetler Birliğinden 8,5 milyon liralık kredi alarak ilk kapsamlı yatırım olarak Sümerbank'ın Nazilli'd tekistil fabrikasının temeli 25 Ağustos 1935’te atılmış, yapımı 18 ayda tamamlanmış ve 9 Ekim 1937’de açılmıştır. Bina ve makineler dahil, toplam 8 milyon liraya mal olmuştur.
Fabrikanın, 28 bin iğ ve 800 otomatik tezgah ile çalışmaya başlaması ve 2.400.000 kilo iplik işlemesi planlanmıştır. Bununla 20 milyon metre basma imal edilecektir.
Bir esin kaynağı olan fabrika, 1937’de Atatürk tarafından açılan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası’dır. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası, Atatürk’ün kafasındaki “Sosyal Fabrika Projesi’nin” ilk uygulaması olması bakımından çok önemlidir. Atatürk’ün kafasındaki fabrika, salt üretim yapılan bir yer değil, aynı zamanda araştırma-geliştirme çalışmalarının yapıldığı bir laboratuvar, eğitim verilen bir okul, her türlü sanat ve spor imkanlarına sahip bir kültür kompleksi, kısacası adeta dört dörtlük bir yaşam alanı bir toplu merkezdir. Atatürk, işçilerin yüksek ölçekli her türlü olanaklardan yararlandıkları sosyal bir fabrikaları olarak tasarlanmış olup, benzer biçimde Anadolu’nun her yanına yapmayı düşünüyordu. Ancak bu projesini yaygınlaştırmaya ömrü yetmeyecekti.
Sonuç: Sümerbank Nazilli Basma Fabrikasının Kapanışı ve Kapanışa Temel Oluşturan Unsurların başında Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 14.11.2000’de, 2000/83 no’lu kararı ile Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası Aydın’daki Adnan Menderes Üniversitesi’ne devri öngörülür. Bu öngörülen karala 0.04.2002’den önce şalterleri indirilerek fabrika üretim dışı bırakılır. Bir yıl sonra 31.07.2003’te de yani Nazilli’ye kurup, kendi elleri ile açılışını yaptığı, ülkeye teslim ettiği fabrika 66 yıllık hizmetinden sonra bazı güçler tarafından sonlandırılarak Adanan Menderes Üniversitesine devri gerçekleştirilmiştir. O güne kadar ülkenin 100 işletmesi arasında yerini alan bir fabrikaydı. Kapanışına zemin hazırlamak için siyasi birçok entrikaların döndüğü nedenler sorgulanmadan kalmamalıydı.
Sümerbank Nazilli Basma Fabrikası bir tekstil kombinası olarak Atatürk tarafından 9 Ekim 1937 tarihinde açılmıştı. Fabrikaya kaynak olarak Rusya’dan temin edilen kredi ve teknik destekle inşa edilmişti. Ancak ekonomik hammaddesi pamuk bölgede yetişiyordu. Ülke zor koşullarda askeri zaferlerden sonra ulusal bağımsızlığını kazanmış, ekonomide de ulusal bağımsızlığın sonsuza denk yerleştirmek amacıyla ülkede üretime yönelik fabrikalar kuruluyordu. Bunlardan birisi de Nazilli tekstil fabrikasıydı. Sonunda fabrika kuruldu, ülkenin kalkınmasına 66 yıl ülkeye hizmet etti. Yerli ve yabancı birçok insana iş olanakları sağladı. 50 binden fazla insana ekmek kapısı oldu. Ürettiği basma-pazenlerle yurdu renklendirdi ta ki, 66 yıl sonra 2003’e gelene kadar.
Atatürk, ekonomiye önem vermesinin nedenleri öngörülerinden belli oluyordu ve şöyle diyordu: “Ekonomik bağımsızlık olmadıkça, ulusal bağımsızlık olmaz” Sonuç, ekonomik bağımsızlıkta güçlü olan ülkeler yıkılamazdı. Sümerbank gibi yine köklü kuruluşlardan olan Etibank bu ekonomik bağımsızlığı yükseltmek için kurmuştur.
Yararlanılan Kaynak:
Cemal Kutay, “Atatürk’ün Son Günleri”, 3. Baskı, Ekim 2005, İklim Yayıncılık” 5. Sayfa: 66
Hulusi Doğan, Yrd. Doç. Dr. Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli Meslek Yüksekokulu, Ege Akademik Bakış, 7 (2) 2007: 661-689
Afet İnan, “Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler”, 5. Baskıya Hazırlayan Arı İnan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 2007, ISBN: 978-9944-88-140-1. Sayfa: 230-233
Salt İktisadi Değil Sosyal Yönü de Ülkeyi Değiştirdi
Nazilli Tekstil Fabrikası kurulmasıyla başta Anadolu kadını için adeta çok renkli, çok desenli bir basma devrimi yaşanmıştı. Anadolu köylü kadınların şalvarı, Anadolu kentli kadınların entarileri Sümerbank desen ve renkleriyle emprime basmalar üretildi yıllarca. Salt iktisat yönü değil, toplumsal, kültürel olarak ta ülkede büyük bir devrimdi.
Ülkede kurulan Sümerbank fabrikaları; işçilerine kütüphane, sinema binası, spor sahası, lojman (görevli evleri denirdi), çay bahçesi ve hastane dahil her türlü sosyal olanaklar sunan tesisler düşünülmüştür. Düşünün bir an, bugün bile adını duymamış insanlar ülkesindeyiz ama 1935 yılında üretime geçen Nazilli basma fabrikasında işçilerin kurduğu klasik müzik korosundan canlı Beethoven’den müzik dinlerdi.
Türkiye’de Bir Ulusu Giydiren Sümerbank İdiOkullar açılır, babalar-analar koşar Sümerbank’tan keselerine uygun çocuklarını giydirmek için giysiler çantalar alırlardır. Bir zamanlar giydiğimiz, pırıl pırık ak yakalık rengarenk kundurular, çantalar bulunan kara önlükleri alınırdı. Yine Sümerbank’tan Beykoz-Sümer ayakkabılar alınır, analar, patiskaları, mutfakta kullandıkları porselenleri, babaların, dedelerin mendillerine, pazen pijamaları, çorapları Sümerbank satış mağazalarından alırlardır.
Ülkenin devlet memurları ve işçileri birçok gereksinimlerini Sümerbank’tan alırlardı çocukları. Çünkü devlete bağlı kurumlarda çalışanlara Sümerbank’tan indirimli yıllık indirimli uygulamaları vardı. Bitmedi, gelinlik çeyizlere, damatlık elbiselere varana kadar Sümerbank’tan alırlardır.
Kendi finans sitemini sağlayan 43 banka şubesi yanında, ülkede 500’e yakın satış mağazası, 41 fabrikası, 40 binden fazla çalışanı olan Türkiye’nin en büyük holding kuruluşlarından bir kurumdu.
Sümerbank’tan karşılaması Neo liberalizmin Türkiye resmi sponsoru Turgut Özal ile başlayıp, IMF ve Dünya Bankası ile çalışıp, “Bu kurumlar halkın sırtındaki kamburdur” diyerek Sümerbank’ı şikâyet etti. Nedeni neymiş bakın! Bu fabrikada çalışan işçisi çok para alıyormuş! “Ben zengini severim” demedi mi? Bu sözleri bile çok para alan emek işçisini hiç sevmezdi. Çok zengin iş insanlarına severdi...
Önce Sümerbank’ın bir kısmı işçi düşmanı Hayyam Garipoğlu’na, bir kısmı da şu sürekli adı geçip duran Albayraklara haraç mezat satıldı. Araya TÜMOSAN ihalesi de sokuldu. Ardından Merinos, Beykoz, Bergama ve Malatya olmak üzere diğer fabrikalarda birer birer ya satıldılar veya kapatıldılar. Sümerbank’ın Atatürk’ün bizzat kente gelerek açılışını altın anahtarla yaptığı Nazilli tekstil fabrikası 11 Ocak 2002’de kapatılıp kapısına anahtar vurularak kapatılıp bir anda kent fabrikasız kaldı...
Arkası bitmedi, 2002’de iktidar olan AKP ile yerli ve milli bütün cumhuriyet kurumları hızlanarak ya satıldı ya da kapatıldı. AKP dönemin peşkeşten sorumlu maliye bakanı Kemal Unakıtan’ın düşmanlık yaparcasına Sümerbank’ı tamamen bitirmek için “S”sini bile sileceğiz” dedi; dediği gerçekleşti maalesef, tarihten silindi. Hatta soranlara inadına, “Satıyoruz, satıyoruz bitmiyor, ne komünist ülkeymişiz” diyordu.
Atatürk'ün Son Açtığı Fabrika 9 Ekim 1937’de Nazilli Tekstil Kombinasıdır;
Çevre halkı, zamanlardır özlemini çektikleri fabrikanın, Atatürk eliyle açılacağını öğrenince, yirmi iki ayar altın anahtar yaptırmışlardı. Koskocaman anahtar…
Yanında Başvekil Celal Bayar vardı, anahtarla kapıyı “Hayırlı uğurlu olsun…” dileğiyle açtı, üzerinde bırakmadı, Celal Bayar’ın mendil cebine yerleştirdi ve: “Altın, milletin hazinesinde durur…” dedi.
Kaynak: Cemal Kutay; “Atatürk’ün Son Günleri” 3. Baskı, Ekim 2005, İklim Yayıncılık, Sayfa: 66
Mahmut Kiper, “Türkiye’nin ilk Yıllarında Sanayi Politikaları ve Sümerbank” Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Metalürji Mühendisler Odası
Bir Döneme Damga Vuran Türk Sanayinin Öncüsü Sümerbank
Cumhuriyet ilan edildikten 8 yıl sonra ülkenin ekonomik açıdan kalkınması için ivedilikle ekonomik çalışmalara başlanmıştı. Osmanlı’dan kalan dış açıkların kapatılması için yeni ekonomik atılımların gerekiyordu. İşte bu atılımlar doğrultusunda Atatürk tarafından atılan adımlar Sümerbank büyük bir proje olarak doğuyordu. 1931’de 1. Sanayi Planı yapılarak Sümerbank’ın temeli atılıyordu. Sümerbank’ın ana görevi sanayi planının uygulanması doğrultusunda, ülke ekonomisini ayağa kaldıracak tesislerinin kurulmasına öncülük etmesiydi.
Türkiye savaştan bitkin durumda yeni çıkmış, elde avuçta Osmanlıdan kalan dış borçtan başka bir şey yok, halk yoksulluk içinde inim inim inlemekte olduğu o zorlu günler geçirmesine rağmen yılmadan ülkeyi savaştan kurtaranlar, ekonomik zorluklardan da ülkeyi kurtarma görevini kendilerine borç bilmişlerdi. 1932’de İsmet İnönü Sovyetler Birliğinden 8,5 milyon liralık kredi alarak ilk kapsamlı yatırım olarak Sümerbank’ın temelini atmışlardır.
Hemen bu dönemde sanayiin geliştirmesi için Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlanmıştır. 1934’de uygulamaya konan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı’nın ana hedef ve stratejisi, ülkenin yerüstü kaynaklarını değerlendirerek ithalata konu olan özellikle şeker, dokuma ve kâğıt başta olmak üzere temel gereksinim maddelerinin yurtiçinde üretilmesi, yerel veya bölgesel, tarımsal üretime ve doğal kaynaklara dayalı sınai üretim birimleri kurmaktı.
Sümerbank, Atatürk’ün; 11 Temmuz 1933’te ileri görüşüyle Cumhuriyet dönemi Türk Sanayisinin öncüsü olarak kurulur. 17 Haziran 1938’de de 3460 sayılı kanunla Kamu İktisadi Devlet Teşekkülü (KİT) haline getirilmiştir. Daha sonrası ise, Devlet Sanayi Ofisi tarafından işletilen Feshane (Defterdar) Fabrikası, Basmahane (Bakırköy) Fabrikası, Hereke Fabrikası ve Beykoz Fabrikası Sümerbank bünyesine devredilmiştir.
Sümerbank, sanayi planları ile Pamuklu Dokuma, Yünlü Dokuma, Deri ve Ayakkabı, Kimya, Toprak ve Seramik, Kâğıt ve Demir-Çelik Sanayii sektörlerindeki birçok üretim alanında faaliyete geçirerek çok önemli kalkınma görevlerini üstlenmiştir. (*)
Kalkınma Planı ve Yıllık Programları ile DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) tarafından Sümerbank’a verilen görevler arasında, ülke genelinde gerçekleştirebileceği ülke genelinde yeni tesis kurma, bankacılık, araştırma-geliştirme, (ar-ge) pazarlama ve eğitim alanında başarıyla sürdürmüştür.
Sümerbank, kuruluşundan 2001 yılına kadarki 66 yıllık dönemde; başta Türk Silahlı Kuvvetlerine, Emniyet Genel Müdürlüğüne eğitim elbisesi, iç çamaşırı, postal, çadır, paraşüt, çarşaf, battaniye, havlu gibi bütün gereksinimlerini karşılamaktaydı. Hatta, Azerbaycan, Ürdün, Arnavutluk, Bosna Hersek gibi ülkelerin ordu ve polis teşkilatlarının gerekli ihtiyaçlarını da karşılamaktaydı. İşte bir el uzandı, zihinleri bulandırdı, siyasi alınan özelleştirme kararları ile kamu kurumu olan Sümerbank ve diğer kuruluşlara ait bu varlıklar teker teker özelleştirilerek satıldı veya kapılarına kilit vuruldu. Değerli arazileri yandaşlara peşkeş çekildi...
80′ler öncesi Rahmetli Necmettin Erbakan’ın başlattığı O meşhur “milli sanayii hamlesi” sürecinde hemen hemen ülkenin her tarafında yörenin şartlarına uygun fabrika temelleri atılıyor.
Sümerbank’ı verilen tarihi görevleri 1. Planda yer alan projelerin gerçekleştirmekti.
Bu planda yer alan projeler, dokuma, maden, selüloz, seramik ve kimya sanayileri olmak üzere beş sektörde toplanmıştır. Bunlar Sümerbank tarafından gerçekleştirilirken, sömikok, Şişecam ve kükürt sanayine ilişkin yatırımlar İş Bankası tarafından yürütülmüştür.
1934’de palan kapsamında Bakırköy Bez Fabrikası, Keçiborlu Kükürt Fabrikası ve Isparta Gülyağı Fabrikası, 1935’de Kayseri Bez Fabrikası, Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası ve Zonguldak Antrasit Fabrikası, 1936’da İzmit Kâğıt Fabrikası, 1937’de de Ereğli ve Nazilli Bez Fabrikaları işletmeye alınmıştır.
Mustafa Kemal’in Sümerbank Merinos Fabrikası açılışında söylediği gibi her fabrika milli sevinci artırmaktadır. Çünkü bu tesisler sadece üretmekle, milli ekonomiyi kalkındırmakla kalmamakta, yöreyi de baştan başa değiştirmekte,
yenibir kimlik kazandırmaktadır.
1980’li yıllarda neo liberal zihniyetli Özal ile başlamasıyla Türkiye’nin batıdan etkilenerek ama batılı gibi olmayıp kendilerine özgü özelleştirme merakına girmesi, ülkeyi üretme çizgisinden uzaklaştırmış ve özelleştirme fikrinin ülkeye girmesine neden olmuştur.Özallı dönem, 28 Mayıs 1986 tarih ve 3291 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Özelleştirilmesi Hakkında Kanun çerçevesinde; 11 Eylül 1987 tarih, 12184 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Sümerbank’ın özelleştirilmesine karar verilmiştir.Özelleştirme sürecinde şirket yeniden yapılandırılarak, bankacılık birimi ayrılmış, sanayi sektöründe faaliyetlerine devam eden bölümü Sümer Holding A.Ş. adını almıştır. Özelleştirme sürecinde Türkiye Yapağı ve Tiftik A.Ş., Erhaz, Sihaz, Tümosan, Turban, Türkiye Zirai Donatım Kurumu gibi pek çok kuruluşu bünyesinde eriten Sümerbank; TÜPRAŞ, Erdemir, Telekom gibi son dönemde yapılan özelleştirmeler hariç, Türkiye’nin 8 milyar dolar civarında olan toplam özelleştirme gelirinin 881 milyon dolarlık (yaklaşık %11’lik) bölümünü kendi bünyesinde yine kendi varlıklarını özelleştirerek yapmıştır.
1988'de Sümerbank Holding kuruldu. Holdingin bankacılık birimi 1993'de Yüksek Planlama Kurulu kararıyla Sümerbank adı altında yeniden yapılandırılmıştır.
24 Ekim 1995'te Garipoğlu şirketler grubuna 103,4 milyon dolara satılarak özelleştirilmiştir. Hayyam Garipoğlu'nun Malki cinayeti ve TÜRKBANK skandalına adının karışması, Sümerbank'ın elinden alınmasına neden olmuştur. Sümerbank 21 Aralık 1999'da TMSF'ye devredilmiş, ardından 9 Ağustos 2001 tarihinde OYAK Grubuna satılmıştır. OYAKBANK A.Ş.’ye 11 Ocak 2002 tarihinde tescil edilmiştir.
Sümerbank’ın özelleştirilmesi Türkiye için hem maddi hem de manevi anlamda büyük bir kayıptır; halka yapılan en büyük hıyanetti. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren milli kimliğimizi oluşturan bu eserler, ilk etapta özelleştirilmiş, daha sonra da birçoğu yabancı firmalara satılmıştır.
(*) Murat Koraltürk tarafından yazılan “Sümerbank AŞ.” Tarafından çıkartılan, “Türkiye Ekonomisinde Bir Öncü” Sümerbank’ kitabına göre.
Kaynakça: Ali İhsan Toraman “Türkiye’yi ve Sümerbank’ı Çok Seviyorum”
Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler, Afet İnan, 5. Baskıya Hazırlayan Arı İnan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları 2007, ISBN: 978-9944-88-140-1. Sayfa:
230-233