KUL HİMMET
Kul Himmet hakkında, yakın zamanlara kadar üzerinde pek araştırma yapılmamıştır. Bundan dolayıdır ki, deyişlerinde mahlası “Kul Himmet Üstadım” olarak birde "Kul Himmet" mahlalı olan iki ayrı ozan oldukları ortaya çıkartılmıştır. Bu ozanları tek kişi sanmışlar ve bütün deyişleri de Kul Himmet’in sanılmıştır. Bu ozanlardan "Kul Himmet Üstadım" mahlalı, Divriği’nin Örencik köyünden Aşık İbrahim’dir, Kul Himmet ise Tokat’ın Almus ilçesinin Görümlü köyünde doğduğu ve doğduğu yerde öldüğü bilinmektedir.
Kul Himmet Üstadım mahlalı ozan, diğer taraftan Sefil Kul Himmet, Öksüz Kul Himmet ve Geda Kul Himmet mahlaslı deyişlerinin varlığı, sorunu daha da karışık duruma getirmektedir.
Kul Himmet ve Kul Himmet Üstadım konusunda bugüne kadar en önemli çalışma, Türk folklorunun önde gelen isimlerinden İbrahim Aslanoğlu tarafından gerçekleştirilmiştir. Aslanoğlu, her iki çalışmasında şiirleri mahlaslarına göre ayırmış, gerek şiirlerinden gerekse tarihi vesika ve derlemelere dayanarak bu isimler hakkında yorum ve değerlendirmeler yapmıştır.
Kaynaklara göre Kul Himmet, 16. ve 17. yüzyıllarda yaşamış olup, mezarı, doğduğu yer Tokat’ın Almus ilçesinin Görümlü köyünde doğduğu ve doğduğu yerde öldüğü, kendi adını taşıyan türbesi Tokat’ın Almut ilçesinin Varzıl (Görümlü) köyünde bulunmaktadır. Köylüleri onu, Bektaşi tarikatının Erdebil Tekkesine bağlı Safeviye koluna bağlarlar. Kul Himmet’in deyişlerinden anlaşıldığı kadarıyla, Şah İsmail’in oğlu Şah Tahmasb (ö.1576) döneminde yazılan “Menakıbü’l-Esrar Behçetü’l- Ahvar” adlı yapıtta rastlandığına göre 16. yüzyılda yaşamış olması gerekir. Ayrıca Kul Himmet’in Pir Sultan’ın müritlerinden biri olduğu sanılıyor. Pir Sultan Abdal’ın 1560'ta asılmasından sonra uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği, Söylenceye göre Kul Himmet, inancından dolayı çileli bir yaşamı geçirmiş, zindana atılmıştır. Ancak ölümü ve nasıl öldüğüne dair kesin bir bilgi yok ama, uzun süre kaçak yaşayıp köyünde öldüğü söylenmektedir.
İbrahim Aslanoğlu’nun, Kul Himmet hakkında araştırmalar yapar. Araştırmalarına göre Kul Himmet’e ait 143 deyişini bulmuş ve kitabına işlemiştir. Aslanoğlu, kitabında önceki yayınlardaki ve yirmiden fazla cönkteki Kul himmet mahlaslı taşıyan deyişlerle bu sayıya ulaşmıştır. Deyişlerin ölçülerine göre dağılımını 7 heceli 1, 8 heceli 26, 11 heceli 104 ve aruz vezni ile 7. Kul Himmet’in ilk kez 36 deyişi yayımlanmış ve Cahit Öztelli tarafından bu sayı 87’ye ulaştırılmıştır. Aslanoğlu tarafından 143 sayıya ulaşmıştır. 13 deyiş daha eklenerek bu sayı 156’ya çıkmıştır. Deyişlerin nerdeyse tamamına baktığımızda Bektaşi ve Alevi inancıyla iç içedir.
****
Divane gönlümüz geçmez güzelden
Mihrin yer eyledi tenden ya Ali
Arzumanım sensin ezel ezelden
Gitmez muhabbetin benden ya Ali
Canü dilden sevenlerin cansın
Âşıklara methetmenin şanısın
Kusura kalmayan mürvet kanısın
Geçersin günahtan kandan ya Ali
Müşkülünü halledersin dostuna
Çağırınca erişirsin düşküne
Kerbelada yatan imam aşkına
Şefaat umarız senden ya Ali
Nice yüz bin yıllar Kandilde durdun
Atanın belinden madere geldin
Anın için halkı gümana saldın
Bin bir dondan baş gösterdin ya Ali
Tarikat içinde şemsü kamerin
Hakikat içinde zatı kemalin
İstemem Cenneti göster cemalin
Kul Himmet göçmezden bundan ya Ali
****
Dünya ile bir pazarlık eyledim
Ne virane ne harabe ne şendir
Seyrettim de bir dükkâna uğradım
Ne çarşıdır ne bedesten ne hardır
Sırr-ı surullahtır âleme inen
Dedim harfim manasını duyana
Çiçeğe uğradım kokusu bana
Ne bağdadır ne bağbandır ne güldür
Bir makam seyrettim ya kim gelecek
İkrarsızlar kıyamete kalacak
Bir gerçek harfim var mana alacak
Ne mezheptir ne imandır ne dindir
Yedi iklim çar köşe kilidi birdir
Ana akıl ermez bir gizli sırdır
Sorarsan dünya ana misaldir
Ne ağızdır ne burundur ne dildir
Kitabın kalbinde olur mu ilan
Ümmet-i billah da Ali’ye ayan
Doluyu bu demde elime sunan
Ne âdemdir ne insandır ne kuldur
Kul Himmet’im bu manadan al imdi
Alamazsın bir gerçeğe sor imdi
Senede bir kere doğdu dolandı
Ne ülkerdir ne yıldızdır ne gündür
****
Bir zaman turapta yattım
Türlü çiçeklerden bittim
Arı ile çok bal yaptım
Ballarım Ali çağırır
Bulut oldum göğe ağdım
Yağmur olup yere yağdım
Coşkun coşkun ben kaynadım
Sellerim Ali çağırır
Bu haneye mihman gelmişim
Kâh ağlayıp kâh gülmüşüm
Bahr-i ummana dalmışım
Göllerim Ali çağırır
Kul Himmet’im aşka düştü
Aşk deryası boydan aştı
Virdiğimiz Ali’ye düştü
Dillerim Ali çağırır
Cahit Öztelli, “Bektaşi Gülleri” ve “Pir Sultan’ın Dostları” adlı yapıtlarından aşağıdaki deyişler aktarılmıştır.
Hak nasip eylese dergâha varsam
Bir dem divanında dursam ya Ali
Eğilsem dizine niyaz eylesem
Yüzüm tabanına sürsem ya Ali
Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman
Kalmadı gönlümde zerrece güman
Ali’m Zülfikar’ın çektiğin zaman
Önünde Kanber’in olsam ya Ali
Çeksen Zülfikar’ın beni öldürsen
Her dem ağlatırsın, bir dem güldürsen
Kanber gibi hizmetine yeldirsen
Elim eteğinden kesmem ya Ali
Hiç kesmenem eteğinden elimi
Hak katında kabul ettiğim ölümü
Doğru süren evliyanın yolunu
Ol mümin kulların görsem ya Ali
Mümin olan zehresinden bellidir
Hak söyleyip nefesinden bellidir
Evliyalar yolu sabah gülüdür
Deste deste gülün dersem ya Ali
Mümin olan, Müslümanı getirsin
Getirsin de Hak cemine yetirsin
Diz-be-diz gelip te bile otursun
Doyunca yüzüne baksam ya Ali
Kul Himmet’im hizmet eyle pirine
Gül’inen Muhammed Ali yoluna
Dilerim dergâha, girem gönlüne
Yarın fırsat elden gider ya Ali
Farklı çeşitler olarak Cahit Öztelli tarafından aktarılan hâli:
Sabahın seher vaktinde
Ali’yi gördüm Ali’yi
Eğildim niyaz eyledim
Ali’yi gördüm Ali’yi
Kaşı kirpik deste deste
Armağan sunar dostuna
Muhammed ile miraçta
Ali’yi gördüm Ali’yi
Aslanı gördüm meşede
Kırk mum yanar bir şişede**
Yedi iklim çar köşede
Ali’yi gördüm Ali’yi
Arslanı gördüm çağında
Açılmış cennet bağında
Musa ile Tur Dağı’nda
Ali’yi gördüm Ali’yi
Cennet kapısında duran
Hayber’in kilidin kıran
Kafire Zülfikar çalan
Ali’yi gördüm Ali’yi
Çişkin dağlar başı çişkin
Kul Himmet’im oldu küskün
Cümle yerden, erden üstün
Ali’yi gördüm Ali’yi
KAYNAKÇA:
Cahit Öztelli, “Pir Sultan’ın Dostları”, İstanbul, 1984,
Gölpınarlı, Abdülbâki “Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi” İstanbul: İnkılap Kitabevi. 1971
Gölpınarlı, Abdülbâki “Kul Himmet- Hatayi” İstanbul: Varlık Yayınevi, 1953
Saadettin Nüshet Ergün, “Bektaşi Şairleri ve Nefesleri” İstanbul: Maarif Kitap hanesi, 1944
Pertev Naili Boratav,” İzahlı Halk Şiiri Antolojisi.” İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay,2000
Erdal Alova, “Türk Halk Edebiyatı Antolojisi”. İstanbul: Alfa Yay,2002
Asım Bezirci, “Türk Halk Şiiri” İstanbul: Say Yay, 1993 Şükrü Elçin, “Halk Edebiyatına Giriş” Ankara: Kültür Bakanlığı Yay, 1986
****
Divane gönlümüz geçmez güzelden
Mihrin yer eyledi tenden ya Ali
Arzumanım sensin ezel ezelden
Gitmez muhabbetin benden ya Ali
Canü dilden sevenlerin cansın
Âşıklara methetmenin şanısın
Kusura kalmayan mürvet kanısın
Geçersin günahtan kandan ya Ali
Müşkülünü halledersin dostuna
Çağırınca erişirsin düşküne
Kerbelada yatan imam aşkına
Şefaat umarız senden ya Ali
Nice yüz bin yıllar Kandilde durdun
Atanın belinden madere geldin
Anın için halkı gümana saldın
Bin bir dondan baş gösterdin ya Ali
Tarikat içinde şemsü kamerin
Hakikat içinde zatı kemalin
İstemem Cenneti göster cemalin
Kul Himmet göçmezden bundan ya Ali
****
Dünya ile bir pazarlık eyledim
Ne virane ne harabe ne şendir
Seyrettim de bir dükkâna uğradım
Ne çarşıdır ne bedesten ne hardır
Sırr-ı surullahtır âleme inen
Dedim harfim manasını duyana
Çiçeğe uğradım kokusu bana
Ne bağdadır ne bağbandır ne güldür
Bir makam seyrettim ya kim gelecek
İkrarsızlar kıyamete kalacak
Bir gerçek harfim var mana alacak
Ne mezheptir ne imandır ne dindir
Yedi iklim çar köşe kilidi birdir
Ana akıl ermez bir gizli sırdır
Sorarsan dünya ana misaldir
Ne ağızdır ne burundur ne dildir
Kitabın kalbinde olur mu ilan
Ümmet-i billah da Ali’ye ayan
Doluyu bu demde elime sunan
Ne âdemdir ne insandır ne kuldur
Kul Himmet’im bu manadan al imdi
Alamazsın bir gerçeğe sor imdi
Senede bir kere doğdu dolandı
Ne ülkerdir ne yıldızdır ne gündür
****
Bir zaman turapta yattım
Türlü çiçeklerden bittim
Arı ile çok bal yaptım
Ballarım Ali çağırır
Bulut oldum göğe ağdım
Yağmur olup yere yağdım
Coşkun coşkun ben kaynadım
Sellerim Ali çağırır
Bu haneye mihman gelmişim
Kâh ağlayıp kâh gülmüşüm
Bahr-i ummana dalmışım
Göllerim Ali çağırır
Kul Himmet’im aşka düştü
Aşk deryası boydan aştı
Virdiğimiz Ali’ye düştü
Dillerim Ali çağırır
Cahit Öztelli, “Bektaşi Gülleri” ve “Pir Sultan’ın Dostları” adlı yapıtlarından aşağıdaki deyişler aktarılmıştır.
Hak nasip eylese dergâha varsam
Bir dem divanında dursam ya Ali
Eğilsem dizine niyaz eylesem
Yüzüm tabanına sürsem ya Ali
Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman
Kalmadı gönlümde zerrece güman
Ali’m Zülfikar’ın çektiğin zaman
Önünde Kanber’in olsam ya Ali
Çeksen Zülfikar’ın beni öldürsen
Her dem ağlatırsın, bir dem güldürsen
Kanber gibi hizmetine yeldirsen
Elim eteğinden kesmem ya Ali
Hiç kesmenem eteğinden elimi
Hak katında kabul ettiğim ölümü
Doğru süren evliyanın yolunu
Ol mümin kulların görsem ya Ali
Mümin olan zehresinden bellidir
Hak söyleyip nefesinden bellidir
Evliyalar yolu sabah gülüdür
Deste deste gülün dersem ya Ali
Mümin olan, Müslümanı getirsin
Getirsin de Hak cemine yetirsin
Diz-be-diz gelip te bile otursun
Doyunca yüzüne baksam ya Ali
Kul Himmet’im hizmet eyle pirine
Gül’inen Muhammed Ali yoluna
Dilerim dergâha, girem gönlüne
Yarın fırsat elden gider ya Ali
Farklı çeşitler olarak Cahit Öztelli tarafından aktarılan hâli:
Sabahın seher vaktinde
Ali’yi gördüm Ali’yi
Eğildim niyaz eyledim
Ali’yi gördüm Ali’yi
Kaşı kirpik deste deste
Armağan sunar dostuna
Muhammed ile miraçta
Ali’yi gördüm Ali’yi
Aslanı gördüm meşede
Kırk mum yanar bir şişede**
Yedi iklim çar köşede
Ali’yi gördüm Ali’yi
Arslanı gördüm çağında
Açılmış cennet bağında
Musa ile Tur Dağı’nda
Ali’yi gördüm Ali’yi
Cennet kapısında duran
Hayber’in kilidin kıran
Kafire Zülfikar çalan
Ali’yi gördüm Ali’yi
Çişkin dağlar başı çişkin
Kul Himmet’im oldu küskün
Cümle yerden, erden üstün
Ali’yi gördüm Ali’yi
KAYNAKÇA:
Cahit Öztelli, “Pir Sultan’ın Dostları”, İstanbul, 1984,
Gölpınarlı, Abdülbâki “Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi” İstanbul: İnkılap Kitabevi. 1971
Gölpınarlı, Abdülbâki “Kul Himmet- Hatayi” İstanbul: Varlık Yayınevi, 1953
Saadettin Nüshet Ergün, “Bektaşi Şairleri ve Nefesleri” İstanbul: Maarif Kitap hanesi, 1944
Pertev Naili Boratav,” İzahlı Halk Şiiri Antolojisi.” İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay,2000
Erdal Alova, “Türk Halk Edebiyatı Antolojisi”. İstanbul: Alfa Yay,2002
Asım Bezirci, “Türk Halk Şiiri” İstanbul: Say Yay, 1993 Şükrü Elçin, “Halk Edebiyatına Giriş” Ankara: Kültür Bakanlığı Yay, 1986
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder