ÂŞIK ÖMER (1651-1707)
Konya'nın Hadim ilçesinin Gözleve köyünde 1651’de doğmuş, İstanbul'da ölmüştür. Orduya girmiş, sınır kalelerinde bulunmuş, bazı savaşlara katılmıştır. Şiirlerinden İstanbul, Bursa, Yama, Sakız, Sinop ve Bağdat gibi yerleri dolaştığı anlaşılmaktadır. Başlangıçta divan şairlerini taklit edip Adlî mahlasını kullanmış, Ömer mahlasını daha sonra benimsemiştir.
Döneminin ve Türk saz şiirinin önde gelen isimlerindendir. Kendisinden sonra gelen âşıkları etkilemiş, şiirleri bestelenmiş, çeşitli meclislerde çalınıp okunmuştur. Âşıkane ve sufiyane mahiyetteki bazı manzumeleri ise bir tür ilahi gibi uzun zaman tekke ve zaviyelerde terennüm edilmiştir.
Asker ocağında bulunması dolayısıyla hem serhat boylarının biraz serbest ve maceralı hayatını yaşayan dile getirmiş, hem de klasik şiirin mecaz, vezin, kafiye ve edebi sanatlarını, hatta biraz da dilini kullanarak o çevrelerin havasını yansıtmıştır.
Klasik Türk edebiyatından büyük ölçüde etkilenmiş, aruz vezniyle yazdığı divanlarda divan şiirinin kalıplaşmış mazmun ve hayal dünyasına büyük ölçüde yer vermiştir. Daha sağlığında üstat kabul edildiği için kendisinden sonraki şairler arasında onun gibi yazmak bir moda haline gelmiştir.
Onun açmış olduğu Divan şiirini taklit cereyanı yüzünden saz şiirinin eski saflığı ve dili fark edilir şekilde bozulmuştur. Geriye bırakmış olduğu 2000'den fazla deyişi Türk edebiyatının en çok yazan ozanlarından biri olarak tanındı. Hece vezniyle söylediği deyişleri ise daha güzeldi.
Ey şahin bakışlı yükseğe bakma
İndirirler seni kola bir zaman
Sadık âşıkları odlara yakma
Hiç lûtfun olur mu kula bir zaman
Âşıka ettiğin başka fen gibi
Hiç görmedim kalbi âhen sen gibi
Seni aşk oduna yaka ben gibi
Açılan güllerin sola bir zaman
Bir âhu gözlüye gönül veresin
Bakmaya pâyine yüzler süresin
Ettiğin işlere pişman olasın
Herkes ettiğini bula bir zaman
Aşık Ömer eydür ey perî-resmim
Eğrilmiş hilâle döndürdün cismim
Şimdi âr edersin anmağa ismim
Hatırından çıkmaz ola bir zaman
Gönül Eğlencesi Ey Tutu Dillim
Gönül eğlencesi ey tutu dillim
Ya benim kaşları hilalim mi var
Sarhoş yürüyüşlü mestane gözlüm
Ya benim lebleri zülalim mi var
Varup hakipaye yüzüm sürmeye
Selam olsun bizen ol kaşı yaye
Adem bezirgândır dosta hevaye
Cevahir vermeden elemim mi var
Ne canın var el sözüne uyacak
Kasdeyleyüp canımıza kıyacak
Varup ol rakibe karşu koyacak
Zaifim sultanım mecalim mi var
Der ki Ömer gamdır benim üstadım
Sözün bilmezlere yoktur inadım
Güzel sever deyü çekilür adım
Ya benim bu babda vebalim mi var
Gam Yükleri İle Yükümüz Tuttuk
Gam yükleri ile yükümüz tuttuk
Hicran katarının kervanıyız biz
Feleğin ağusun aşında bulduk
Mihnet tekkesinin mihmanıyız biz
Hakikat yolunu tutmuş gideriz
Kemlik edenlere iy'lik ederiz
Hazret-i Hüda'nın emrin tutarız
Rah-ı hakikatın rehvanıyız biz
Ey Ömer aşk ile irfan yoluyuz
Serv-i tubaların servi dalıyız
Bizi sevenlerin biz de kuluyuz
Sevmiyenin şah ü hakanıyız biz
Kaynaklar: Osmanlı Müellifleri, 2, 212-213.
S. Nüzhet Ergun, Âşık Ömer: Hayatı ve Şiirleri, İstanbul 1936.
Ahmet Talat, "Çankırı Şairleri," Çankırı 1931-32, 1, 13; 2, 120
M. Fuad Köprülü, Türk Sazşâirleri, İstanbul 1940, 2, 253-314.
Naci Yengül, “Aşık Ömer’in Neşredilmemiş Şiirleri”, HBH (1939), sy. 96. TDEA, 1, 195-196.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder