Ak Nilüfer (Nymphaea alba)
Nilüfergiller (Nymphaeaceae) ailesinden olup, bir tür nilüferdir. Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'nın batı ve orta kısımlarında genellikle yavaş akan ırmak kıyılarındaki görece sığ sularda, göl ve göletlerde doğal olarak yetişir ve bahar sonundan güz başına kadar gösterişli beyaz çiçekler açan bir bitkidir. Bitki soğuğa oldukça dayanıklı bir türdür.
Beyşehir Gölünde yetişen Ak nilüfer (Nymphaea alba L.)
Sulak alanları sevdiği için adını nimfler yani periler, Akhilleus ve Thamyris gibi, Yunan erkeklerinin doğaüstü güzelliklerine ve baştan çıkarıcı cazibelerine aşık nimflerden aldığına atıfta bulunulur. Diğer bir türü daha vardır, yaprakları yukarıdakine benzer, ancak kökü beyaz, çiçekleri ise parlak ve sarı renklidir. Kökü şarapla içilirse vajinadan gelen beyaz akıntılarla mücadele eder.
Yaprakları yuvarlak bir fincan şeklinde ancak sap kısmı hafif dar üçgen şeklinde açık olup, ortası sarı, kar beyazında gösterişli çiçekleri vardır. Alt kısmı kahverengimsi veya kırmızımsı esmer, üst yüzeyi koyu yeşil, derimsidir. Su içinden çıkarak tez büyüyen ve böyle olunca da küçük sığ havuzlar için uygun değildir. Bir metreye yakın su derinliğine suya gereksinim duyarak yetişir.
Köken Bilimi: Cins adı antik Yunancada “su perisi” anlamınadır. Adını hem Hellen hem de Roma mitolojisinde doğanın her köşesinde bulunduğuna inanılan ruhsal varlıklardan birinden almıştır. Bu adı alması, Hercules’e duyduğu kıskançlık nedeniyle ölen bir su perisidir. Nymphalara büyük saygı duyuluyor olsa da onların adına adanmış tapınakları yoktur. Bununla birlikte mağaralarda bu varlıklara ibadet edilirdi. Nymphalar su, dağ ve orman nymphaları olmak üzere üç belirgin gruba ayrılmışlardır. “Epitet” Latince ak anlamına, açık bir biçimde bu türün çiçek rengine işaret eder. Bitkinin ikili adlandırma öncesi adı “Nymphaea alba majör” olmaktadır.
Kullanımı ve Yaraları: Kökü nişasta bakımından zengin olup pişirilerek tüketilmektedir. Bunun yanında tohumları kavrularak kahve gibi içilmektedir. Ancak sinir sistemi üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Yatıştırıcı ve afrodizyak özelliği vardır. Kökleri kaynatılarak dizanteri ve ishal tedavisinde kullanılmıştır. Böbrek ağrısı için ayrıca boğaz ağrısı için gargara olarak kullanılır. Ayrıca rizomları yatıştırıcı, sıraca tedavi edici, büzücü, kardiyo tonik ve sakinleştiricidir.
Dioscorides, kulunç, cilt hastalıkları, kellik, aşırı âdet kanaması, dizanteri ve mide, mesane ve dalak hastalıklarının tedavisinde kullanıldığını, sürekli alınmasının iktidarsızlığa neden olacağını belirtilmiş, ıslak rüya görenlere tavsiye etmiştir. Öksürük ve zatürre vakalarında başvurulduğunu belirtmiştir.
Nilüfer Anadolu’da, menenjit, uykusuzluk, cilt hastalıkları, saç ve sakal dökülmesi, melankoli, zatülcenp, idrar yolu hastalıkları, baş ağrısı, göz ağrısı, kulak ağrısı, nezle, boğaz rahatsızlıkları, göğüs hastalıkları, kalp hastalıkları, sıtma, işitme sorunları, hemoroid, epilepsi, çiçek, veba, nezle, ishal ve kadın hastalıklarının tedavisinde kullanılmış, hafıza güçlendirici, kaşıntı giderici, yanık giderici ve öksürük giderici olarak yararlanılmıştır. Ayrıca bitkiyi rüyada görmek hastalık olarak tabir edilmiştir.
Nilüfer Bitkisinin Türk Uygarlığındaki yeri: Nîlûfer, Nelumbo nucifera’nın Sanskritçedeki karşılığı olan nilotpaladan değişikliğe uğramıştır. Su meyvesi anlamını veren Halîmî, göllerde yetişen sarı çiçekli ünlü bir bitki olduğunu, şerbet yapımında kullanıldığını ve nilüfer ile nûfer adları ile bilinmektedir.
Sarı Nilüfer (Nuphar lutea)
Beyşehir Gölü içerinde yetişen Sarı nilüfer, nilüfer takımı nymphaeales olup, nilüfergiller (nymphaeaceae) ailesindendir. Görece olarak sığ sularda görülen ve bahar ortasından güz
başına kadar gösterişli sarı çiçekler açan bir bitki türü olup, nilüferiler ailesine bağlı sarı nilüfer cinsinden 3-8 santim çapında kalın rizomları olan ve genellikle 2-3 metre kadar boylanabilen bir bitkidir.
Beyşehir Gölünde yetişen Sarı nilüfer (Nuphar lutea L.)
Tanımı: Yaprak sapı 50 santime kadar uzunluğa ulaşır ve çıplak, yüzücü yaprak ayası eliptik, 15’ten 30 santime kadar uzayabilen, 10 ile 22 santim genişliğinde, derimsi, abaksiyal olarak çıplak veya havlı, adaksiyal olarak çıplak, tabanı yüreksi ve taban lobları yayılıcıdır. Çiçekler 50 santim uzunluğundaki çıplak sap üzerinde tek, 4-5 santim çapında, erselik, terminal ve suyun üzerindedir. Çanak yaprak parlak sarı renkli, yumurtamsı ila dairesel, 2-3 santim uzunluğunda ve 5 veya 6 tanedir. Çanak yapraklar tarafından gizlenmiş çok sayıda sarı renkli ve şeritsi taç yaprak bulunmaktadır. Başçıklar sarı renkli ve 4-7 milimetre kadar uzunluktadır.
Beyşehir Gölünde yetişen Sarı nilüfer (Nuphar lutea L.)
Bitki doğal olarak Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika’da yayılış gösterir. Yaşam alanları dalgasız, derin olmayan durgun sularda ve yavaş akan derelerde yetiştiği görülmektedir. Genellikle nisan ve eylül ayları arasında sarı çiçek açar. Meyve yeşil renkli olup şişe biçimlidir ve çok sayıda tohumu içinde barındırır. Tohumlar zeytin yeşili renkli, yumurtamsı ve 5 milimetre uzunluğundadır.
Köken Yapısı: Cins adı Sanskritçe de nilüfer anlamına gelir. Türkçedeki nilüfer sözcüğü de bu dilden gelmektedir. Latince “Epitet” sarı anlamına gelir ve böylece açık bir biçimde türün çiçek rengine işaret eder. Beri taraftan Nuphar cinsine bağlı bütün türlerin çiçekleri sarı renklidir. Tür önceden Nymphaea cinsine bağlı idi ve onu Nymphaea Alba’dan ayırt etmek için çiçek rengi vurgulanmıştır. İkili adlandırma öncesi adı “Nymphaea lutea major” olarak dillendirilmiştir.
Kullanımı ve Yenilmesi: Kök çiğ ya da pişirilerek tüketilmektedir. Kökü nişasta bakımından zengin olduğundan, uzun süre kaynatıldığında koyun karaciğeri tadında olur. Tohumları ise öğütülerek ekmek veya çorba yapımında kullanılır. Çiçeklerinden ferahlatıcı bir içecek elde edilebilir. Bitkinin erken Neolitik çağda gıda amaçlı olarak tüketildiği bilinmektedir. Kış ve bahar aylarında toplanan kökler haşlandıktan ya da kavrulduktan sonra soyularak kurutulur ve sonra öğütülerek un haline getirilir.
Yaraları: Taze kök, yatıştırıcı, büzücüdür. Rizomlar kurutularak kanamayı durdurmak için kullanılmıştır. Ayrıca köklerden yapılan çaya dizanteri, ishal tedavisinde başvurulmuştur. Bunun yanında köklerden yapılan lapa, şişlik, çıban, tümör, iltihaplı cilt şikayetlerinin tedavisinde önerilmiştir. Selman Zebil 4 Eylül 2025
Ayrıntılı Bilgiler: © Doğan, Hüseyin (2023). Anadolu Türk Uygarlığında Bitkiler (XIII-XV. yy.) Yayımlanmamış Doktora tezi, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kocaeli, s.567-568.
Nilüferler konusunda kaynak: Fl. Graec.
Prodr. 1: 361 (1809). Yazar: (L.) Sm. Herbaryum veya Ascomycetes)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder