5 Temmuz 2018 Perşembe

M.S. 683'DE MEDİNE'NİN TALAN EDENLER ve KADIN-KIZA TECAVÜZ EDERLER





Tarihi "Evlad-ı Harre" Ne Demek?

Medine-i Münevvere
Halife Yezit’in ordusu Medine’ye girerek binlerce Müslüman’ı kılıçtan geçirip kanını akıttığı gibi bir de en acısı, Medine’de binlerce kadınına tecavüz ettiler; bu tecavüzden bir süre sonra binlerce çocuk arka arkaya dünyaya geldi. O çocuklara
  “Evlad-ı Harre” denildi.


Harre Vakası (Medine) Olayların gelişimine bir bakalım!
27 Ağustos 683, İslam tarihinde Kerbela’dan sonra öyle bir vakıa yaşanır ki, Başta namus, kadınlara tecavüzler olmak üzere adalet, merhamet, hakkaniyet, uhuvvet ve ortadan kalkan insaf diye bir şey kalmaz, çiğnenir ayaklar altında. Tarihe  “Harre Vakası” olarak geçen o tarihte orada, mezarı bulunan Muhammed’in kemikleri sızlatılır. O gün sular kan aktı, o gün kuşlar bile semada dönmediler, ağaçlar, otlar insafsızlıklara karşı sitem ediyor, Medine sokaklarında olup biten bu acımasız kıyımdan akan kanlara ve kadınlara tecavüzlere Şeytan bile şaşa kalmıştı.

Medine
Yezit’in Emriyle, "Harre Vakası" Arap-Emevi saltanat dinciliğinin işlediği bir sahabe katliamıdır. Kerbela’nın devamı sayılan, dinci cinayetlerini en büyüğüydü. Yezit’in Kerbel’'da yaptığı zulmü içine sindiremeyen Medine halkı karşı çıkması sonucu, bir tür gözdağı verme katliamlarıydı Harre olayları. Medine halkının imanları vardı, birde basit kılıç, pala ve kamaları vardı.

27 Ağustos M.S. 683’de Yezit bin Muaviye’nin ordusu, Muhammed’in kenti Medine’ye saldırarak 10 binin üzerinde Müslümanları kılıçtan geçirerek kanını Medine sokaklarına döktükleri gün idi. Bu kılıçtan geçirilenler arasında Muhammed dostları ve sahabeler den, Bedir Savaşına katılmış 25 kişiyi de katlettiler. Dahi, 80 kadar da ashap-ı kiram kılıçtan geçirilerek kanları Medine sokaklarına akıtılmıştır.

Bu 10 bin askerin 800 kadarı, üzerlerinde Hıristiyan azizlerinin resimlerinin bulunduğu sancaklar ile birlikte Müslüman olmayan Bizans-Rum askerleri de vardı. Ancak İslam dinine göre, Muhammed’in sözleri uyarınca bu kutsal kent Medine’ye Hıristiyan askerlerin girmeleri dine göre haramdı. Bu gerçekler karşısında Halife Yezit, işgal için Bizans-Rum askerleri istihdam edilip İslam’ın kutsal kenti Medine’ye Müslüman kanı akıtmak için ve Müslüman kadınların ırzına geçmelerine ve de canlarını, mallarını, ellerinden almaları izin veren Yezit’in İslam’a karşı duyarsızlığının açık bir biçimde kanıtıydı...

Oysa bu cinayetlerin işlendiği Medine tıpkı Mekke gibi  “Harem” sayılmaktaydı. "Ey Allah’ım! İbrahim Mekke'yi haram kıldığı gibi, ben de Medine'yi iki dağı arasıyla haram kılıyorum" diyen Peygamber, yaşadığı şehrin bu özelliğini vurgulamıştı.

Yetmez; Müslim bin Ukbe adlı Emevi komutanı, Yezit'in emri ile üç gün boyunca Medineli Müslümanların kanı, canı, malı, namusu, ırzı Yezit ordusuna helal kılınmıştır. Tarihi bilgilere göre yaklaşık 1000’e yakın Müslüman kadının ırzına geçilmiş ve olaylardan sonra doğan çocuklara  “Evlad-ı Harre” denilmiştir. İş böyle olunca, aileler bu olaydan sonra kızlarını evlendireceklerinde bekâret konusunda garanti veremiyorlardı.

Medine'nin bugünkü durumu
Ayrıca, bazı öldürülmeyen sahabelere ağır işkenceler yapıldı...
İbn Kuteybe’nin aktardığına göre Ebu Said el-Hudri sakalları tel tel yolunarak acılar içinde feryat figan ettirildi. Bütün bunlar, Emevi siyasi hırsları yüzünden salt saltanatını rahatsız etmemeleri ve Yezit’e biat için birer gözdağı idi Müslümanlara. (1) 

İbn Kesir ve Suyuti gibi tarihçiler, Yezit ordusunun yağma ve cinayetlerini çok ağır bir musibet ve tarif edilmesi imkânsız bir hadise olarak yazmışlardır.

Tarihçi Mesudi, bu olayı İmam Hüseyin’in şahadetinden sonraki en feci olay olarak açılamıştır.

Müslim b. Ukbe ve ordusu üç gün boyunca Medine halkının namusuna tecavüz etmiş, hamile kadınların karınlarını deşerek ceninlerin dışarı çıkması, bebeklerin öldürülmesi İslam Peygamberi Muhammed’in kör olan Cabir b. Abdullah Ensari ve Ebu Sait Hudri gibi büyük sahabelerine saldırılmış, hakaretler edilmiş, her türlü çirkin ve kötü sözler söylenmiştir.

Harre komutanı Müslim, savaşın ertesi günü Medinelilerden tek tek "Yezit'in kulu ve kölesi" olarak halifeye itaat edeceklerine dair bağlılık sözü aldı. Biat şu şekilde olacaktır. "Yezit'in kulu ve kölesi olarak biat ettim" Bazı Müslümanlar buna karşı çıkarak: “Allah'ın kitabı ve Peygamberin sünneti üzere biat ederim" diye ısrar eden kişilerde öldürüldüler. Bu olaylardan sonra Medine'de bir süre daha kalan Müslim, ordusuyla beraber Mekke'ye doğru harekete geçti.

Sonuçta Harre’de Müslim, kestiği sahabe başları ile esir sahabeleri Şam’a Yezit'e gönderdi. Yezit, bunların karşısına geçip Uhud günü intikam şarkıları söyleyen İbnü's Sib'arî’nin, Bedir'de öldürülen müşriklerin intikamının alındığını ifade eden bir şiirini okudu.

Müslim, Medine başarısının ardından hemen Mekke üzerine yürüdü. İbnüz Zü-beyr'in Kâbe’ye sığındığını bahane ederek Beytullah'ı mancınıkla tahrip etti, daha sonra da ateşe verdi.

Kabe'den bir Görünüm
Yezit Ordularının Kâbe Baskını ve Yakılıp Yıkılması
Muhammed sonrası, bütün Arapların birbirleri ile savaştığı bir dönem başlamıştır. Şiddet, dehşet, katliamlar, yakıp yıkmalar, tecavüz, kelle koparmalar, el ayak kesmeler, entrikalar, tuzak kurmalar, pusular, kumpaslar dahası, çıkar için aniden saf değiştirmeler alabildiğine güvensiz bir ortamda birbirlerini katledip durulan bir dönem başlamıştır. Bütün bular ülküsü olmayan, ufkunu göremeyen, dogmatik Müslümanların tavırları Emevilerin işine yaramaktaydı.

Bir taraftan Türkmen toprakların fethini yöneten Abdülmelik, Yezit’ten sonra tekrar Mekke’nin kuşatılması için “Zalim” lakabı verilen Haccac’ı Mekke’nin fethinde görevlendirir. Bunun üzerine “Haccac-ı Zalim” hazırlıklarını tamamlayıp İslam’ın kutsal kenti Mekke’yi kuşatır ve mancınıkla dövmeye başlar. Bu pervasızlık tam da haç zamanıdır. Bu olay üzerine Müslümanlarda artan tepkiler karşısında Halife Ömer’in oğlu Abdullah’ın devreye girmesiyle kısa bir süre için mancınıkla kenti dövme durdurulur. Hacın bitmesi beklenir, hacın bitişinden sonra tekrar çatışmalar başlar.

Bu arada mancınıkla atılan taşlardan birisi Kâbe’nin üzerine düşer. Tam bu anda müthiş bir gök gürlemesi ile mancınığın başında bulunanların başına yıldırım düşer, 12 asker o anda ölür. Yıldırımı Allah’ın gönderdiğine inanıp, büyük bir korkuya kapılırlar ve bu işten vazgeçerler. Askerlerin mancınık başından uzaklaşması üzerine Zalim Haccac’ın kendisi geçer. Bir yandan kentin üzerine taş fırlatırken, bir yandan askerlerine;  “korkmayı, Hicaz memleketinin âdeti böyledir, har vakit yıldırım (2) olur. Bugün sizi yaktı, yarın onları yakar”  diyerek korkularını yatıştırmaya çalışır.

Kırk gün süren bu Mekke kuşatması, sayısız ölüm, yaralanma ve yıkımla yılgınlık, bezginlik, açlık, susuzluk getirir. Direnmede takati kalmayanlarda iyice güç kaybı başlar. Direnme gücü kalmayan Mekkelilerin sayısı her geçen gün artarak teslim olmaya başlar.

Kabe'den Bir görünüm
Kâbe Saldırısı ve İbn Zübeyir
Bu arada Haccac, can güvenliğini sağlayacağını ve rüşvet vererek İbn Zübeyir’i teslim almaya çalışır. Bu ortamda İbn Zübeyir, sözüne büyük değer verdiği annesi Esma’ya:  “Halk benden ayrıldı, yanımda pek az adam kaldı. Düşmansa bana dilediğim kadar dünyalık veriyor. Senin reyin nedir? Diye soruyor.

İbn Zübeyir’in annesi Esma vakur bir karalıkla: “Eğer Hak üzere isen ve halkı Hakk’a davet ediyorsan bunu sürdür ki, bu yolda hayli taraftarın öldü. Artık bu yolda devam et ve Ümmeyeoğulları’na kendini maskara etme. Yok, eğer meramın dünya ise, sen ne fena adam imişsin ki, hem kendi hem de taraftarlarını helak etmiş olacaksın. Dünyada ne kadar kalacaksın? Ölüm daha iyidir.”  Diye telkinde bulunur.

Annesinin bu sözleri üzerine İbn Zübeyir: Dünyaya asla meyletmedim. Fakat senin görüşünü bilmek istedim. Sen de benim kararımı güçlendirdin. Bak anne, ben bugün ölürüm, kederin artmasın. Oğlun kötü bir iş seçmedi, zulüm ve haksızlık yoluna gitmedi” diyerek; bir avuç yakın arkadaşlarıyla surların dışına çıkar; Haccac’ın şaşkın bakışları arasında (3) saldırıya geçer, çarpışarak ölür İbn Üzeyir. Haccac öldürülen Hicretle yaşıt olan Abdullah İbn Zübeyir’in kafasını gövdesinden keserek ayırtarak Şam’a gönderir. Gövdesinde yüksek bir sırığa astırarak Mekke kentinde teşhir için başsız gövdesi, ama hiç zalime boyun eğmemiş bir biçimde asılı tutulur. Böylece 9 yıldır giremediği Mekke’ye Emevi ordusu, 7 aylık bir savaş sonucu M.S.692 yılında girebilmiştir. Böylece ruhu alınan Mekke kentinde Emevi Halifesi Abdülmelik adına hutbe okutulmuştur.

Yerle bir edilerek harap edilen Kutsal Mekke ruhunu kaybederek, yeniden Emevi
Dinsel merkezi haline getirilir.

Bu olaylar, İslam coğrafyasına bir tür prototip olarak yansımış, insana hırs, hamaset, kibir, kasvet, kin ve benlik vermiş, gücü eline geçirenin zalimliklerinin önünü açmıştır. 1400 yıldır İslam coğrafyasında bunca dökülen kardeşkanlarının kaynağı Emeviler olmuştur. Hala tarihten bir nebze ibret aldıkları yok, ha bire dini siyasete alet eden din sömürgecileri pıtrak gibi İslam coğrafyasının kangreni olmasını sürdürüyor...

(1) Tarih-i Taberi” 3. Cilt, s. 301
(2) Ahmet Cevdet Paşa, s. 686
(3) İbn Ku-teybe; el-İmâme ve's-Siyase, 1/180-190.








11 Haziran 2018 Pazartesi

AKP İKTİDARI 2002'DEN 2016'YA KADAR SATTIĞI DEĞERLERİMİZDİ



Bir zamanlar Atatürk eseri Sümerbank
MİLLİ FABRİKALARIN, TOPRAKLARIN ORMANLARIN BANKALARI SATTILAR: 

AKP'den önce ülkenin can damarları olan varlıkları ulusundu “babalar gibi" sattılar. Bir zamanlar aşağıdaki milli değerler Türk’tü; 2002’den beri Türklükleri bittiler; pek çoğu yabacıların oldu...

GARANTİ BANKASI: Yarı hissesi Amerikalılara satıldı, (ABD GE Consumer Finance)
YAPI KREDİ BANKASI: Yarı hissesi İtalyaların oldu, (UniKredit)
ŞEKER BANK: Kazakların, (Bank Turan Âlem)
DIŞBANK: Hollandalıların, (Fortis Bank)
TEKFENBANK: Yunan’a (EFG Eurobank)
FİNANSBANK: Yunanlılara, (National Bank of Greekce)
ALTERNATİFBANK: Yunanlılara satıldı (Yunanlılar bize Atina’da Ziraat Bankası Şubesi bile açmamıza izin vermezlerken, bizimkiler onlara üç tane baka sattılar)
MNG BAK: Lübnanlılara satıldı,
TEB: Fransızlara satıldı, (BNP Paribas)
ADABANK: Kuveytlilere, (The İnternational İnvestor Şirketi)
TÜRKİYE FİNANS: Kuveytlere,
DENİZBANK: Belçikalılara,
OYAKBANK: Hollandalılara.
CBANK: İsraillilerin,
ALBARAKA TÜRK: Arap İslamcı sermayenin,
KUVEYT TÜRK: Arap İslamcı sermayenin

DEV FABRİKALAR SATILDI
TÜPRAŞ BLOK SATIŞ,
TÜPRAŞ USAŞ HİSSESİ,
TÜPRAŞ’A AİT 18 TAŞINMAZ
ESGAZ,
BURSAGAZ
PETKİM, PETKİM A.Ş
ESGAZ,
ERDEMİR
İSDEMİR
DİVRİĞİ DEMİR MADENİ
HEKİMHAN DEMİR MADENİ
İSKENDERUN İSDEMİR LİMANI
EREĞLİ ERDEMİR LİMANI
ÇELBOR
TÜMOSAN Türk Motor Sanayi 2004,
ORTADOĞU TEKNOPARK A.Ş.
BEYMEN: Yarısı Amerikalılara,
ENERJİSA: Yarı Hissesi Avusturyalılara,
ECZACIBAŞI İLAÇ: Çek Cumhuriyetine,
İZOCAM: Fransızlara,
DEMİRDÖKÜM: Almanlara
DÖKTAŞ: Fransızlara,
ASELSAN Hisseleri
BUMAS,
ERYAĞ,
OYAK İNŞAAT A.Ş. (%25 Hisse),
MEYBUZ A.Ş.
ARÇELİK Hisseleri,
ASELSAN Elektrik Sanayi ve Tic. A.Ş. Hisseleri,
ASPİLSAN Askeri Pil Sanayi ve Tic. A.Ş. Hisseleri,
HAVELSAN A.Ş. Hisseleri, İstanbul İmar Ltd. Şti,
KOÇ HOLDİNG A.Ş. Hisseleri,
KTHY Kıbrıs Türk Hava Yolları Ltd. Şti Hisseleri,
TOFAŞ Hisseleri.
DİTAŞ,
GERKONSAN,
TÜMOSAN İŞLETMESİ,
T.Z.D.A.Ş.
SAKARYA TRAKTÖR İŞLETMESİ,
PETKİM Standart Kimya Şirketi 2003,
TAKSAN Tezgâh Sanayi 2003,
HAVELSAN A.Ş.
ASPİLSAN Pil Sanayi ve Ticaret AŞ.
MEYBUZ A.Ş. Ve İstanbul da ve Kütahya da 3 Arsa ve çeşitli illerde 24 Taşınmazlar.
USAŞ Hissesi ve USAŞIN 11 Lojmanı.
TÜGSAŞ AŞ.
GEMLİK GÜBRE SANAYİ AŞ.
İGSAŞ İstanbul Satın Alma Müdürlüğü ve Gübre Sanayi, Kütahya A.Ş. Varlıkları, Şanlıurfa depoları arazisi, Fatsa ve Tekirdağ Depoları...

TÜMAŞ Türk Mühendislik Müşavirlik ve Müteahhitlik A.Ş

ETİ HOLDİNG’E AİT SATILAN MİLLİ DEĞERLER
ETİ Bakır AŞ,
ETİ Elektrometoloji A.Ş.
ETİ Gümüş A.Ş. ETİ Krom A.Ş.
ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ A.Ş.
KARADENİZ BAKIR İŞLETMELERİ (KBİ)
SAMSUN İŞLETMESİ, MURGUL İŞLETMESİ
SEYDİŞEHİR ETİ ALÜMİNYUM A.Ş. Yanında Oymapınar Barajı, Alümina Madeni, Eti Alüminyum’a ait 4 Taşınmaz ve Lojmanlar satıldı.
ETİ ELEKTROMETOLOJİ AŞ.
ETİ GÜÖMÜŞ AŞ.
ETİ KROM AŞ.
Giresun'da 2 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir,
Murgul İşletmesi Hidroelektrik Santrali Samsun'da varlıklar
Sinop'ta 1 Maden ruhsatı işletme Hakkı Devir.

GERKONSAN (Gerede Çelik Konstrüksiyon ve Teçhizat Fabrikaları San. Ve Tic. A.Ş)
DİTAŞ (Doğan Yedek Parça İmalat ve Teknik A.Ş.)

Sümerbank şimdi yok artık, "S"si bile satıldı

SÜMER HOLDİNG A.Ş.’ye ait:
SÜMERBANK Nazilli Fabrikası 2003,
SÜMER HOLDİNG BAKIRKÖY İŞLETMESİ 2004'te 

SÜMERBAK Diyarbakır İşletmesi 2004,
SÜMER HOLDİNG-BUMAS  
MERİNOS HALI MARKASI
Merinos İşletmesinin Makine ve teçhizatları,
Eryağ A:Ş. Adıyaman İşletmesi,
Manisa Pamuk Mensucat A:Ş.
Sarıkamış Ayakkabı İşletmesi ve Sarıkamış İşletmesi,
Beykoz Deri ve Kundura İşletme Sanayisi,
Yeşilova Halı Yünü İpliği ve Battaniye Fabrikası,
Bakırköy İşletmesi,
Çanakkale Sentetik Deri işletmesi,
Tercan,
Merinos
Akdeniz İşletmelerine ait Makine ve Teçhizatlar,
İstanbul İmar L.T. D. Şirketi.
Adıyaman İşletmesi,
Malatya İşletmesi,
Manisa Pamuklu Mensucat A.Ş.
Yeşilova Halı Yün İplik ve Battaniye Fabrikası T. A.Ş.
Gemlik Suni İplik Müessesesi,

TEKEL
TEKEL Alkollü İçkiler Sanayi ve Ticaret 2004,
TEKEL Sekili Tuzlası 2004,
TEKEL Sigara Sanayi İşletmeleri 2008
Adana Sigara Fabrikası,
Tokat Sigara Fabrikası,
Bitlis Sigara Fabrikası,
İstanbul Sigara Fabrikası,
 Malatya Sigara Fabrikası,
Samsun-Ballıca Sigara Fabrikası,
Ambalaj Fabrikası Müdürlüğü,
Ankara Başmüdürlük Binası (İkiz Kuleler),
Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları,
Tekel’e ait olan Adapazarı, Düzce, Çine, Turgutlu, Mudanya, Yenişehir, Kocaeli, Hendek, Sinop, Şarköy, Merzifon, Geyve, Gölmarmara, Soma, Savaştepe, Ulubey, Ahmetli, Yenice, Bergama, Çivril, Fethiye, Dikili, Trabzon ve Menemen yaprak döküm işletmeleri kapatıldı.

TÜRKİYE’DE KÜRESEL MADEN ŞİRKETLERİ
İşte AKP döneminde maden sahalarına sahip yabancı şirketlerden, Rio Tinta, Anatolia Minererals, Odyssey Resources, Eldorado, Gold, Fronteer Eurasia, Ariana, Stratex, Teck Cominco, Pregold, Galata, Truva. Türkiye, dünya bor yataklarının % 75’ini elinde tutan ülkedir. Bu madenin imtiyaz sahibi devlet kurumu olan ETİ Holding AŞ. ‘ye aittir. Buna en büyük rakip ise Rothschild ailesine ait Rio Tinta olmaktadır...

MADENLER, TAŞINMAZ, TAŞINMAZ VARLIKLAR ve ARAZİLER
Mazıdağ Fosfat Tesisleri,
Divriği Demir Madeni,
Hekimhan Demir Madeni,
Alümina Madeni,
Güney Ege Linyitleri İşletmesi,
Bursa Linyitleri İşletmesi,
TKİ’ye ait 79528 ve 73021 no.lu maden ruhsatları,
TDÇİ A.Ş.’ Ait Deveci Maden Sahası
Çeşitli illerde 21 Arsa 115 Taşınmaz, 5 bina ve 16 Dükkân satılmıştır...
İnegöl Kibrit Fabrikası Taşınmazları,
İstanbul Tütün Mamulleri Sanayi ve Tic. A.Ş,
Kastamonu Jüt İpliği Fabrikası Makine ve Teçhizatı,
Kıbrıs Türk Tütün Endüstrisi Ltd. Şti.
TEKA ile Sigara San.
İşletmesi A.Ş.'ye ait puro marka ve varlıklar
İzmir Yaprak Tütün İşletmesi Makine-Teçhizatı,
Çamaltı Tuz İşletmesi Müdürlüğü,
Ayvalık Tuz İşletmesi Müdürlüğü,
Çankırı Kaya Tuzlası,
Tuzluca Tuzlası, Yavşan Tuzlası,
Kağızman Tuzlası,
Kaldırım Tuzlası,
Kayacık Tuzlası,
Kristal Tuz Rafine,
Sekili Tuzlası.
Manisa-Saruhan da 1 tarla, Adana ve Gebze de 3 taşınmaz, Elbistan da 1 arsa, 1 bina, Konya-Ereğli de 1 arsa, 1 bina, Erzurum da1 daire, muhtelif illerde 3 arsa, Konya da 1 dükkân, Kırıkkale ve Manisa da 2 taşınmaz. Çanakkale de 1 arsa, Yarınca da 5 Taşınmaz.

Beslen Makarna Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Bumas-Karaman Bulgur Sanayi ve Ticaret A.Ş.
EBK. Manisa Tavuk Kombinesi A.Ş ve İş yeleri ile Mal Varlıkları.

EBK’ye ait çeşitli illerde 11 Mağaza, 23 Büro, 12 Lojman, 4 Arsa, 4 daire, 1 Bina, 131 Taşınmaz, Samsun ve Mersin de Soğuk Hava Depoları.

EMEKLİ SANDIĞI VARLIKLARI
Büyük Ankara Oteli,
Büyük Efes Oteli,
Büyük Tarabya Oteli,
Kızılay Emek İşhanı,
Kuşadası Tatil Köyü
İstanbul Hilton Oteli,
Çelik Palas Oteli
Bayındırlık, Karayolları Sosyal Tesisleri, Bodrum Tesisleri ve Taşınmazları,

TÜRK HAVA YOLLARI (THY)
Sabiha Gökçen Havaalanı,
THY-USAŞ Hisseleri,
THY-Lojman,
TÜPRAŞ USAŞ Hissesi

TURİZM ve DİNLENME TESİSLERİ
Erciyes Sosyal Tesisi (Bayındırlık ve İskân Bakanlığı),
Erciyes Sosyal Tesisi (DSİ),
Erciyes Sosyal Tesisi (Karayolları Genel Müdürlüğü),
Ataköy Otelcilik A.Ş.
Ataköy Marina Ve Yat İşletmesi A.Ş,
Kuşadası Tatil Köyü,
Yeditepe Beynelmilel Otelcilik Turizm Ve Tic. A.Ş. (% 26 hisse)

İLETİŞİM SEKTÖRÜNDEKİ SATILANLAR
TÜRK TELEKOM: Arap-Lübnanlıların,
AVEA: Lübnanlılara,
TELSİM: İngiliz-Vodafon’un oldu.
TÜRKCELL: Yarısı Fin-Rus ortaklığına,
SÜPER FM: Kanadalılara satıldı
TGRT (FOX): Amerikalılara,
AyCel

SİGORTA SEKTÖRÜNDEKİ SATILANLAR
2005’e Kadar “Yerli” ve “Milli” olan Bankaların % 65’e yakını Yabancıların ve ona bağlı sigortacılık sektörünün % 70’i yabancı şirketlerin kontrolüne teslim edişmiş durumda.
Ray Sigorta A.Ş.
Başak Sigorta A.Ş. Ve Başak Emeklilik A.Ş.

TÜRKİYE DENİZCİLİK İŞLETMESİ (TDİ)
Çanakkale’ye ait 9 Gemi,
Deniz Nakliyatı T.A.Ş.
3 Tanker, 
M/F Ankara Feribotu,
M/F Samsun Feribotu, M/S Karadeniz Gemisi,
Nakliyat İnşaat Turizm İhracat, Pazarlama A.Ş.
Salıpazarı Liman Sahası (GALATAPORT),
Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri ve 9 Gemi,
Turan Emeksiz Yolcu Gemisi,
Yakıt II Gemisi
N/F Ankara Feribotu,
Samsun Feribotu,
Karadeniz Gemisi,
Nakliye İnşaat Turizm İh. Pazarlama A.Ş,
Şehir Hattı Hizmet ve Gemileri,
K.B.İ. A.Ş.’ye ait Samsun İşletmesi,
Turan Emeksiz Yolcu Gemisi ve İstanbul’da 21 Taşınmaz ile Samsun’da Eski Acente Binası, Yakıt 2 Gemisi, Samsun’da Taşınmaz, Şehir Hatları Çanakkale Hizmetleri, Çanakkale de 9 Gemi...

LİMANLAR
Trabzon Limanı,
Dikili Limanı,
Fenerbahçe-Kalamış Yat Limanı,
Kuşadası Limanı,
KUŞADASI LİMANI: İsrail’e satıldı.
TCDD İZMİR LİMANI: Hong-Kong’lara,
Çeşme Limanı,
Kuşadası Limanı,
Trabzon Limanı,
İskenderun Limanı,
TCDD Derince Limanı,
TCDD Mersin Limanı,
TCDD Bandırma
TCDD Samsun Limanları
Taşucu Limanı Tersane Alanı,
İskenderun İSDEMİR Limanı,
Ereğli ERDEMİR Limanı
Antalya Limanı,

KÂĞIT SANAYİ
SEKA, Taşucu Tersane Alanı,
Afyon İşletmesi, Aksu İşletmesi,
Balıkesir İşletmesi,
Kastamonu İşletmesi,
Akkuş İşletmesi,
Çaycuma İşletmesi,
Karacasu İşletmesi,
Ank. Alım Satım Müdürlüğü Binası,
Ardanuç İşletmesi Varlıkları,
YİBİTAŞ KRAFT Torba İşletmesi,
SEKA Balıkesir İşletmesi 2003,
SEKA İzmit İşletmeleri 2005.
SEKA’ya ait çeşitli illerde 3 Arsa, 7 taşınmaz ve Ankara Alım Satım Müdürlüğü Binası... SEKA’ya ait: Afyon ve Balıkesir İşlemeleri, Yibitaş Kraft Torba İşletmesi,
Çaycuma İşletmesi, Aksu İşletmesi, Kastamonu İşletmesi, Karacasu İşletmesi,
Akkuş İşletmesi.

CAM SANAYİ
Paşabahçe Cam Sanayi ve Ticaret A.Ş,
Trakya Cam,
Anadolu Cam,

ŞEKER FABRİKALARI
Kütahya Şeker Fabrikası 2004’de satıldı.
Adapazarı Şeker Fabrikası 2005.
Son satılan 14 şeker fabrikaları

Araç Muayene İstasyonları

TARIMSAL SANAYİ
T.Z.D A.Ş. Sakarya Traktör İşletmesi,
SÜTAŞ Malatya İşletmesi,
HEKTAŞ A.Ş. (Veteriner İlaçları ve Halk Sağlığı İlaçları), Türkiye Gübre Sanayi AŞ (TÜGSAŞ.)
TÜGSAŞ A.Ş. GEMLİK GÜBRE SANAYİ A.Ş.
SAMSUN GÜBRE SANAYİ A.Ş,
İSTANBUL GÜBRE SANAYİ A.Ş.
KÜTAHYA GÜBRE A.Ş.
İSTANBUL SATIN ALMA MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI.
ŞANLIURFA DEPOLARI ve ARAZİLERİ,
TEKİRDAĞ DEPOLARI ve FATSA DEPOLARI satıldı.

GIDA MAMÜLLERİ İŞLETMELERİ
Beslen Makarna Gıda Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Bumas-Karaman Bulgur Sanayi ve Ticaret A.Ş.
EBK. Manisa Tavuk Kombinesi A.Ş ve İş yeleri ile Mal Varlıkları.

Türkiye’nin “Yerli ve Milli” Yağları artık “Yerli ve Milli” değiller...
Turyağ, Türkiye’nin yerli üretimlerdendi satıldı. Kime mi, ABD’li Cargill’e
Salat Yağ diye milli ve yerli yağ vardı, satıldı Hollandalı Buge’ye,
Yudum Yağ, “yerli ve milli”  idi Suudi Arabistanlı, Afia İnternational’a satıldı.
Koza ve Vadi yağları vardı, “milli ve yerli” ABD’li Seaboard Corparation’a satıldı.
Oruçoğlu yağları  “yerli ve milli” idi artık değil, satıldı, sahibi Birleşik Arap Emirlikleri Trans Atlantik Group DMCC aldı.

4 Haziran 2018 Pazartesi

YEDİĞİMİZ YOĞURT ve SÜT GERÇEKTEN SÜT-YOĞURT MU?


Süt ve Yoğurt
Ülkemiz insanların sağlığı için yoğurt büyük önemli yer tutardı; kendi yoğurdunu kendisi doğal sütten üretirdi. Hata eskiden zehirlenmiş kişilere yoğurt yedirilirdi. Yani yoğurt bir tür panzehirdi. Evde, doğal sütten yapılan yoğurt, en fazla 4 günde ekşirdir. Nedir Homojenizasyon derseniz şudur: “Süt, normal şartlarda birbiriyle karışımı olmayan iki sıvı içerir, süt ve yağ. Bir süre sonra süt içindeki yağ, sütün yüzeyine çıkar. Homojenizasyon, 50-70 derce ve 150 bar basınç altında gerçekleştirilen kimyasal uygulamayla, sütteki yağ taneciklerini parçalayıp dönüştürerek su içine eşit olarak dağıtılarak yağın yüzeye çıkmasını engeller.  

Bu ülkede ne zaman “Homojenizasyon”  ve “UHT”, uzun süre sütün bozulmadan kalmasını sağlamak amacıyla uygulanan endüstriyel işlem demektir. Yoğurtun bir aya yakın raf ömrü olması için uygulanmaktadır.

Bu işlenmiş süttün insan sağlığı için zararları: Çocuklarda görülen kronik orta kulak iltihabının altında endüstriyel süt kullanımı olduğu birçok hekim tarafından bilinmektedir. Hatta bağışıklık ve alerji alanında uzman İngiliz Bilim adamı Jonathan North, daha önceleri %25 olan alerji hastalıklarının 2009 yılında %40’lara fırladığını tespitinde bulunmuştur. Bu oran ABD’de ise %55 insan alerji hastasıdır.     

Yoğurt
Yoğurt kültürü, dünya dillerine ve dünya mutfağına Türk kültürü olarak girdi...
Kaşgarlı Mahmut  (1072) “Divan-ı Lügat’it Türk”  adlı yapıtında “yoğurt” adı geçer ama dünyaya bizden yayılan yoğurt, küresel sermayedarların daha çok para kazanmaları için başına türlü oyunlar getirilmiştir. Homojenize edilen yoğurt, artık gerçek yoğurtmuş gibi, yoğurt sanarak toplumlar yemeye başlamışlardır. Her gıda dalında olduğu gibi, küresel para babalarının daha çok kazanmak için yaptıkları kurnazlığın sonucudur.

Müslüman geçinen, Muhafazakâr Müslüman halkın seçtiği iktidarlar, Müslümanlara kimyasal yoğurt yerdirtiyorlar. Kimyasal yoğurt, yoğurtta kıvamı artırmak ve su tutması için jelâtin ekleniyor. Jelâtin ise çok ucuz bir madde, daha çok domuz derisinden elde ediliyor...  

Jelatin, çok ucuz kimyasal medde ve nerdeyse her işlenmiş gıda maddesinde kullanılıyor. Gaziantep Tarım İl Müdürlüğü araştırmasına göre, piyasada satılan 10 marka yoğurttan sekizinde jelâtin kullanıldığını tespit etmiştir.

Ayrıca, domuz yağı ucuz olduğu için hazır kek ve pastalarda ithal edilerek domuz yağı kullanıldığını bilmeyen var mı? Var, Muhafazakârların, Muhafazakâr Müslüman diye seçtikleri parti pek ala biliyor...

Nerdeyse 6 bin yıllık, insan sağlığı için en yaralı yoğurdu yoğurt olmaktan çıkardılar, yoğurt sandığımız, yoğurda benzeyen kimyasal malzemelerden üretilmiş, domuz derisinden yapılmış jelâtin yediğimiz maddeye “yoğurt”  diyoruz.

En basit deneme, endüstriyel yoğurttan, geleneksel yoğurdun seçilmesi çok kolay:
Endüstriyel yoğurt, kaymaksız olur, 1 aya yakın kaldığı halde sulanmaz, ekşimez...
Geleneksel yoğurt ise kaymaklı olur, sulanır, en fazla 5 günde ekşir...

Yoğurdun insan ömrünü uzattığı bilinmektedir...
Yüz yaşını aşmış Bulgar çobanların ekşimiş süt-yoğurt yedikleri dikkat çeker. Evde üretilen geleneksel yoğurt, maya bakterisinin, Latince adı “Lactobacillus Bulgaricus” adını veren kişi, sütü ekşiterek yoğurda dönüştüren bakterinin gerçekten de olağanüstü bir laktik asit üreticisi olduğunu keşfeden bilim insanı Ellie Metchnkoff’dur.   

Nestle-Mis Süt İlişkisi
Soner Yalçın, "Saklı Seçilmişler" adlı yapıtında ayrıntılar ile duyurmaktadır Bakınız!..
Küresel sömürgeci şirketler, girecekleri ülkelere önce yerli ortaklar bularak girerler. Dünyanın en büyük yiyecek ve içecek ürünleri üreten şirketlerinden Nestle 1867 yılında İsviçre Vevey’de kuruldu, günümüzde beş yüze yakın fabrikasıyla, 276 bin çalışanıyla ve yüz milyar doları aşan cirosuyla bir dünya devi durumundadır.

Nestle, Türkiye pazarına 1875 yılında girerek sütlü ve çikolata ürünleriyle girer, ancak sınırlı bir tüketici kitleye hitap ederken 1980’li yıllarda Özal ekonomisiyle Nestle, Türk gıda pazarına girerek önemli yerle sahip olmayı başarırı. Hazır kahve, çikolata, çikolatalı toz içecekler, kahve kreması gibi maddeler ithal edilmeye başlanır.

Mis Süt’ü dilim dilim yutar...
1995 yılında Türkiye’nin en büyük süt ürünleri üreticisi, Tekfen Holding bünyesindeki Mis Süt’ün %25’ini satın alarak iç piyasaya girere. 1996 yılında ise, Mis Sütte ortaklık payını %34’e çıkartır. 1998’e gelindiğinde ise %60’a çıkartır. 2000 yılına gelindiğinde ise Mis Süt’ün tamamını Nestle satın alarak tamamına sahip olur.

Danone Ne yaptı?
1999’da Süt ve süt ürünleri konusunda üretim yapan “Birtat” adlı şirketi satın aldı. Birtat, Ankara bölgesinde faaliyet gösteren, bölgede tanınmış güçlü bir şirketti. Dahi, Danone, Sabancı Holdingle ortaklık kurduğu “DanoneSA” şirketinin tamamını satın alıp ele geçirince firmanın adını  “Tikveşli”  olarak değiştirdi.

İsmet İnönü’nün yaveri Yüzbaşı Mustafa Fikret Yüzatlı (1898-1969) 1928 yılında  “Ömür Yoğut”’u kurdu. Türkiye’de ilk ambalajlı yoğurt olarak 1994’e kadar yani, piyasada 66 yıl kalabildi. 1994 yılında bu yoğurt markası Sabancı’ya satıldı. Sonra Danone hepsini satın alarak kendi bünyesine geçirdi. Ayrıca, Nestle’nin eleine geçirdiği Mis Süt ve Gülüm süt’de Danone’nin eline geçirere, Danone süt ürünleri konusunda nedeyse Türkiye’de tekelleşmiş duruma geldi...

Ülkede salt süt ürünleri değil yabancıların eline geçen, kaymak, dünya ülkeleri arasında Türkiye’nin 3.  yeraltı zengin kaynaklarından maden suları, şişelenmiş içme sularının %70’i yine yabancıların elindedir. Yeraltı sularda ilk Pazar payı %29 ile Nestle, %18.4 ile Coca Cola, %10.5 “Evian su” ile Danone olmaktadır. Bu pet şişe sularının 5’te ikisinin musluk suyundan filtrelenerk şişelendiği bir gerçektir. Hatta Coca Cola “Dasani”  markasıyla musluk suyunu filtre edip sattığı, suyun içinde kansere neden olacak  “bromate”  tespit edildi. Sonra şirket bu suları piyasadan çekmek zorunda kaldı.

Not: Türkiye’de Danone’nin, Aptamil bebek mamasında GDO bulundu
İnsanları, kendi paraları ile aldıkları GDO’lu gıdalar ile öldürüyorlar.

Türk siyasetçilerini eli 16 yıldır küresel şirketlerin elinde oldu. ABD’li Başkan Türkiye’de faaliyette olması için Cargill için nasıl kulis yaptığını biliyor musunuz?

SÜTAŞ hissesi, SÜTAŞ Malatya İşletmesi ve Muhtelif yerlerde 6 Arsa, 5 Bina, 13 Daire, 51 Taşınmaz ve bir dükkan.

Et ve Balık Üretim AŞ (EBÜAŞ),
Manisa Et Ve Tavuk Kombinası,
Samsun Soğuk Hava Deposu,
Mersin Soğuk Hava Depoları,
Çeşitli illerde 11 Mağaza, 23 büro ne varsa satıldı...

TÜRK TAVUK IRKLARI ve YABANCILARA SATILMIŞ YUMURTA ve TAVUK ETİ PAZARLARI

TAVUK IRKLARI ve TÜRK TAVUK IRKI 
Türk Tavuğu
Daha uzuz tavuk yetiştirmek ve daha çok para kazanmak, global sermayecilerin işi olmuştur. Daha çok kazanmak için tavuk genetiği üzerinde çalışmalar yaptılar. Kimi çevreler sanmasın ki, bütün bu çalışmalar ile yoksullara ucuz tavuk eti yedirmekti. İşin gerçeği bu değildi.

Aslında yaptıkları iş, tavuk soykırımı idi
2007 yılında FAO’nun verilerine göre,  kayıt altına alınmış olan 1273 tavuk
ırkından 156 ırkın %12,3’ü yok olma sürecinde. 9 tavuk ırkı ise kritik ve koruma altına alınmış. 212 tavuk ırkının %16,6’sı soyunun tükenmekte olduğu, 42 ırkın ise %3,2 soyunun tükenmekte olduğundan koruma altına alındığı,40 Tavuk ırkının %3,1’i tamamen yok olduğu, 493 tavuk ırkının %38,7’sinin hakkında herhangi bir bilginin bulunmadığı, 321 ırkında %25.2’si tehdit altında olmadığı tahmin ediliyor. Yani, yok olma tehdidi altında bulunan tavuk ırlarının çoğunluğu Türkiye’de bulunan Avrupa ırklarıdır.

Türk Tavuğu
Kaynaklara göre tavuk, M.Ö. 2000 yıllarında yani 4 bin yıl önce kırmızı yabani tavuk Güney Asya’da evcilleştirildi. Buradan da dünyaya yayıldı. Osmanlı’da tavuk ticareti yoktu. Evlerde kümeslerde yumurtasından yaralanmak için özel olarak yetiştiriliyor, ancak eve değerli bir konuk geldiğinde tavuk kesilip sofrada ikram ediliyordu.


Cumhuriyet döneminde, “Ankara Merkez Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü” kurulması ile tavukçuluk için ilk adımı Atatürk dönemi 1930’da atıldı. “Asri Tavukçuluk” adlı kitapta:  Türkiye’nin ilk hibrit yumurta tavukları olan “Atak”, “Atabey”, “Atak-S”, üretildi. “Atak” “Atak”, “Atabey”, “Atak-S” adlarıyla tescil ettirildi, 2006 yılında pazara sunuldu. Yılda ortalama bir milyon civcivin satıldığı bizim tavukların adını duyan var mı? Sultan Tavuk Osmanlı saray tavuğu olarak ta bilinir. Tavuk türlerinden, protein bakımından çok zengin olan, başında ve çenesinde tüyler olan, bacak yapıları paçalı ve beş tırnakları bulunan ak, “Sultan Tavuk” vardı. Protein bakımından çok zengin olduğu için 19. Yüzyılda İngiltere’ye götürüldü. Orada dünyaya yayıldı. ..

1874 yılında Amerikan Kümes Hayvanları Birliği tarafından, “kusursuzluk standardına” kabul edildi. Bugün “sultan tavuk” anavatanı Türkiye’de özel hayvanat bahçelerinde, “süs tavuğu” olarak gösterilmektedir.

“Vaktiyle İstanbul’da pek meşhur olan ve fakat bugün misli bulunmayan, 'Süslü’ ve ‘Timurlenk’ tavukları, ‘Padu’ ırkının yakışıklı bir nevi olarak İstanbul’da yetiştirilmişti. Maalesef bugün nesilleri kesilen hakiki ‘Gerze’ ve ‘Mısri’ tavuklarıyla tepeli ‘Fizan’, paçalı ‘Nemse’ ırklarının pek çok meraklıları vardı. Yakışıklı ve nefis etli ‘Hacıkadın’ (Gerze) tavuklarını, uzun ve kalın öten ‘Denizli’ ince ve uzun sesli ‘Berat’ horozlarını zevk için besleyenler çoktu. Yerli tavuk nesilleri içinde horozlarının kalın ve uzun sesler ile maruf ‘Denizli’, diğeri de etlerinin nefaseti ve şekillerinin zarafeti ile meşhur ‘Hacıkadın’ iki ırk safiyetlerini muhafaza etmektedirler.” Diye geçer.

Sonuç ne?
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından, git gide yok olan “Denizli” ve “Gerze” ırklarının Ankara’da koruma amaçlı Denizli Horoz Üretme İstasyon’unda yetiştiriliyor.

Yıl 1952’de, ABD ile ikili ilişkiler geliştirilirken, bütün beslenme biçimimizi de etkilediler. Başta tavukçuluk sektöründe bize, “Plymouth Robk”, New Hampshire”, “Rhode Island Red” ve “Wyandotte” gibi ABD’den gelen civciv ırkları Tarım Bakanlığına bağlı kuruluşlara ve halka dağıtıldı. Günümüz ülkemizde % 80’i oluşturan tavuk ırkı broyler “Plymouth Rock” cinsi oldu. Halk arasında bu türe, “Çilli”, “Ankara Plamıt” gibi adlar ile anılır oldu.

Kanada’da Türk tavuğu olarak adlandırılan üç damızlık tavuk ırkı geliştirildi...
1995 yılında Kanada’dan bu tavukların altısı kahverengi yumurta, dördü ak olmak üzere on saf tavuk, hatta üzerinde ıslah ve melezleme çalışmaları yapıldı...

Bizim Akdeniz tavuk ırklarının “yumurtacı” İngiliz ve Asya ırklarının “etçi” Amerikan ırklarının da “Kombine verim yönlü” olduğu bilinmektedir. Sormak gerekir “milli ve yerli” palavrası sıkanlara. Ülkemizde hem Akdeniz, hem Asya da bulunan yumurtacı ve etçi tavuklara sahipken, nasıl oldu da ithale mahkûm edilerek “hibrit” tavukların pazarına dönüştürüldük? Yoksa her konuda olduğu gibi tavuk konusunda da karşımıza çıkan ABD’li küresel sömürgeci Rockefeller’i korumak için mi?

Bey Piliç
İki küresel şirket var... Bu şirketler dünya tavuk sektörün, tavuk damızlık tedarikini ellerinde tutmaktadırlar. Bunlardan 1. Aviagon (Ross, Hubbard, Arbor Acres, İndian River ve Peterson markaları ile) 2. Cobb-Vantress (Cobb, Avian, Sasso, Hubbard ve Hybro markası ile)

Dünyanın en büyük ana damızlık ve damızlık civciv üreticisi Aviagen, Türkiye’de “Ross 308” ırkıyla pazarın en büyüğü. “Aviagene Anadolu Ana Damızlık Tav. AŞ.” Aviagen Anadolu Kanatlı Teşhis ve Analiz Laboratuarı”, “Ross Ankara A.Ş.” Gibi bu küresel şirketleri var. (*) Bu küresel şirketler Türkiye’de tavuk sektöründe değişik adlarda şirketleri var Bey Piliç bu küresel şirketlerin ortağıdır.

En düşündürücüsü ise, yerli ve milli olan Köy-Tür tavuk işletmelerini bazılarını bu küresel şirket ellerine geçirdi.

İşte hal böyle...
Ülkede civcivi, küresel şirketler üretiyor...
GDO’lu katkı maddeli yemi, küresel yabancı şirketler veriyor...
İlacı, küresel yabancı şirketler veriyor...
Piliç kesim araçları bile küresel yabancı şirketler veriyor ama bize tek şey kalıyor, bolca tavuk tüketmek; küresel şirketlere daha çok para kazandırmak.

Köy-Tür
Köy-Tür; Türkiye Kalkınma Vakfı öncülüğünde Tarsus Nemrut Yaylası’ndan yoksul beş çiftçi ailesi tarafından 1970 yılında, Türkiye’nin gittikçe güçlenen en büyük beyaz et üreticisi oldu. Git gide güçlenen Köy-Tür, ülkede 12 ilde faaliyet göstermeye başlamıştı.

1981 yılında Hollanda küçük üreticilere yönelik uluslararası 250 benzer uygulama arasında “en başarılı örnek” seçilerek ödüllendirilmişti. Köylünün yanında, sağlıklı tavuk yetiştiren Köy-Tür, ülkenin yedi bölgesinde üretim yapan, bağlı olduğu vakfın misyonu gereği kırsal kalkınmada öncülük yapmak amacıyla haklı olarak kümes tavukçuluğu desteklendi.

Sonuç ne oldu? Global kapitalistlerin ahtapot kollarına atıldı...
Köy-Tür, global sermayenin sahiplerinden olan Cargill’in acımasız vicdanına teslim edildi. İlk önce Köy-Tür, Cargill’den ham madde olan mısır alıyordu. Cargil, Köy-Tür yönetiminden verdiği mısır ham maddesi karşılığında güvence olarak teminat istedi. Bunun üzerine Köy-Tür Cargill’e teminat olarak 2 milyon dolarlık teminat mektubu verdi.

Cargill bu aldığı teminat mektubunu nakit paraya çevirerek, Köt-Tür hakkında bilinçli olarak piyasada dedikodulara yol açan yaygaraya neden oldu ve böylece Köy-Tür’ün sarsılmasına neden oldu. 2000 yılında Köy-Tür’ün cirosu 178 milyon dolara ulaşmış yerli ve milli bir şirketti.

Ne oldu, Cargil’in etkin, yok etme politikası sonucu Köy-Tür’e yem veren firmalar kalmadı, piyasadan yem tedarik edemeyen Köy-Tür, yem bulamayınca, bir milyon tavuk ölmeye başladı. Bülent Ecevit Köy-Tür’ü kurtarmaya çalışsa da, “Kuş Gribi” palavrasıyla bu yerli ve milli kuruluş 2005 yılında kapandı. AKP buna seyirci kalarak kılını bile oralı bile olmadı.

Banvit Tavukçuluk
Köy-Tür kapandı. Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında bulunan Banvit satıldı. Banvit ülkede 44. Sırada yer alıyordu, son cirosu bir milyar 886 milyon liraydı. Türk, yerli ve milli Banvit, Brezilyalı gıda devi BRF (Bresil Foods) şirketine satıldı. Bu şirket, Banvit’ten sonra da gözü Keskinoğlu’nu almak üzere.

Kim bu BRF? 1960 yılında Brezilya da faaliyete geçen Amerikalı ünlü milyarder Rockefeller’indi.

C.P. Standart (Arkasındaki güç Rockefeller)
Merkezi Tayland olan CP Standart, bugün Türkiye’de gerek tavuk eti, gerek tavuk yemi alanında %14 Pazar payına sahip olan en büyük şirketlerden biri de C.P. Standart olmaktadır. Bu şirket 1986 yılında İnegöl’de yem fabrikası kurarak Türkiye’de faaliyetlerine başlamıştır. Kısa süre sonra, Turgutlu, Hayrabolu, Ankara, Hendek, Adana da fabrikalar kurarak Türkiye pazarında yıllık cirosunu yaklaşık bir milyar dolara ulaştırdı.

C.P. Standart, ilk faaliyetini 1921’de Tayland’da başlayarak, dünyanın önde gelen yem, tavuk, piliç eti, sofralık yumurta ve karides alanında üretici durumdadır. Dünyada yıllık 23.2 milyon ton yem, haftalık 26 milyon etlik civciv üretimiyle dünya ikincisi olmaktadır. Toplan 280 bini aşkın çalışanı, 20 milyar dolar cirosu bulunmaktadır.

Domuz Gribi, deli dana hastalığı...
Ülkemizdeki yerli ve milli değerlerimizi yok etmek için ortaya çıkartılan bir tuzak oyundu. “Ölüm Tohumları” adlı kitabında F. William Engdahl, köy tavukçuluğunu bitirilmesine şöyle diyordu: “Yeni bin yıl girerken Amerikan tavuk endüstrisi dünya tavuk üretimini küreselleştirmek için sahnedeydi. Kuş gribi, cennetten ve ya cehennemden sadece bu iş için gönderilen bir hediyeydi sanki...” diyordu.

Deli dana hastalığı, domuz gribi yaratılan olaylar ülkemizde yerel, milli-yerli sektörleri vurdu. Türkiye’nin en büyük tavuk şirketlerinden “Köy-Tür, “Mudurnu Piliç”, Şeker Piliç” gibi milli ve yerli şirketler yabancılara ya satıldılar ya da kapılarına kilit vurulup kapatıldılar.


2004'de Türkiye’nin en büyük 500 şirketi arasına giren Köy-Tür, Banvit, Mudurnu, Beypiliç, Özhen, Entaş, Şen Piliç ve Keskinkılıç vardı. Ayakta salt yabancı şirketlerle ortaklık yapanlar ayakta kalabildi.
Selman ZEBİL

(*) Soner Yalçın, “Saklı seçilmişler” Kırmızıkedi yaınları, 2017, s.149



TÜRK KÜLTÜRÜNDE AĞAÇLAR 1. BÖLÜM

  Türklerde Ağaç Kültü Semavi dinlerde olduğu gibi Türkler topraktan değil de ağaçtan yaratıldığına inanılır. Türklerde, “Orman-Ağaç” kültün...