16 Eylül 2024 Pazartesi

HUDA-PAR BAŞKANI ZEKERİYA YAPICIOĞLU ANAYASANIN DEĞİŞMEZ 4 MADDESİ İÇİN NE DEDİ?



HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Anayasa'nın Değiştirilemez, Değiştirmesi Bile Teklif Edilemez 4 maddesi Hakkındaki Rahat Konuşması


Yapıcıoğlu’nun aşağıdaki bu sözler Recep Erdoğan’ın bilgisi dışında söyleyemez söylenemez, şöyle veya böyle Erdoğan onları meclise AKP listelerinden taşıması boşuna olmaması gerek. Huda-Par meclise AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan aday gösterip Meclise AKP listelerinden girdiler. Aslında Erdoğan’dan farklı düşünmeyen bu siyasal İslamcı canilikle ün yapmış Hizbullah uzantısı parti şeriat özlemini hiç gizlemedi!..

Mardin-Kızıltepe İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada karma eğitime karşı çıkan Huda-Par’ın lideri, Zekeriya Yapıcıoğlu’ndan skandal sözleri: “Karma eğitimin devam ettiği okullarda gençler birbirini taciz edebilir.” Diyor. Ama Kur’an kurslarında hocalarım çocuklara tecavüz ettikleri gerçekleri görmezden geliyor.

Yapıcıoğlu inadına tavizsiz direniyor
Zekeriya Yapıcıoğlu daha şunları söyledi: “Ahmağa anlatır gibi tek tek söyledim, buna rağmen anlamamakta ısrar ediyorlar. Biz, anayasanın 4'üncü maddesi olmasın diyoruz. Kameraya bakarak söyleyeyim bir daha. Anayasa'nın 4. maddesi olmasın diyoruz.” Diyordu.

Yapıcıoğlu için Anayasanın diğer maddeleri değil 4 madde umurunda...
Anayasa'da değiştirilemez maddeler olması demek, bütün değiştirilemez dediğiniz maddelerin hepsini değiştirelim anlamında değildir. Anayasa'nın 4. maddesine karşıyız. Tamam mı anladınız mı? 4. madde gelecek nesillerin iradesine ipotek koymaktır. Diğer maddeleri oturalım beraber yazalım. İlk 4 madde değil, 4. madde.”

Zekeriya Yapıcıoğlu Anayasa’nın ilk 4 maddesi zinhar değiştirilemez demek, nesillerin iradesine ipotek koymaktır. Karma eğitimin zorunlu olmaktan çıkarılması ve anadilde eğitimin önündeki yasal ve anayasal engellerin kaldırılması” istekleriydi.

Eğer bu sözleri DEM Partiden, geç onu CHP’den birisi demiş olsaydı Erdoğan yeri göğü inletirdi, Huda-Par’a gelince suspus olmuştur.

Anayasanın ilk 4 maddesi Nedir?

1. Devletin şekli:
Madde 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

2. Cumhuriyetin nitelikleri:
Madde 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

3. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti
Madde 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.
Millî marşı İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.

4. Değiştirilemeyecek hükümler:
Madde 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2. maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3. maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Cumhur İttifakı'nın destekçisi gerici eski Hizbullahlın devamı olan Huda-Par bu sözleri söylerken, hani “Yerli-Milli” MHP nerede, neden sesi çıkmaz; neden suspus! Türkiye Cumhuriyeti'nin temel niteliklerini yıkıcı eylem ve söylemlere rahatsızlığını neden dile getirmez? Yoksa gizliden gizliye cumhur ortağının sözlerinden mutluluk mu duyuyor?

Sözüm ona milliyetçi geçinen MHP Anayasanın bu 4 maddesi ülkenin var oluşla yok oluş arasındaki çizgi olduğunu neden anlamazlıktan gelmektedir.
Selman Zebil 16 Eylül 2024

4 Eylül 2024 Çarşamba

ERDOĞAN "ZALİM, KATİL, DARBECİ, DİKTATÖR" DEDİĞİ SİSİ İLE BULUŞMASI




Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan’ın Bitmeyen Siyasi “U” Dönüşleri ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi İle Buluşması

Recep Erdoğan, 2011’den bu yana “Darbeci, zalim, diktatör Katil Sisi” söyleminden 11 yıl sonra “Sayın Sisi” söylemine geçti ve 11 yıl aradan sonra geçen Erdoğan-Sisi yakınlaşmasının Ankara buluşması ile son bulması elbette ülke için iyi olacak. AKP genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, kendi siyasi kini ve kibri yüzünden uzunca bir süredir Mısır ile diplomatik ilişkileri kerte vuran Erdoğan, bunca ağır sözlerden sonra Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’ye uzatıp yıllarca rabia işareti yapan elini yüzüne bakıp tokalaştı ve “ülkeme hoş geldin” deyip, altına türkuaz halı serilerek yan yana yürüdüler. 

Yetmedi, Erdoğan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi için konuştuğu sözleri manşetten dillendiren yandaş gazetelerin ördekleri şaşırmış, şaşkın ördekler şimdi bu karşılama olayını nasıl değerlendirip yazacaklar acaba? 11 Yıl önce Mısır’da Müslüman Kardeşlerden Mursi’yi devirip, devlet başkanı koltuğuna oturan Sisi’ye en ağır hakaret ederek yerin dibine batıran sözde gazeteci yazarlar şimdi utanmadan ne yapacaklar acaba? Hürriyet’in Saray Yandaş Yazarı Abdülkadir Selvi ne yazsın şimdi! Herhalde O’da Reis’i Erdoğan gibi, “Dün dündür, bugün bugündür” deyip Sisi’ye övgüler yazarsa şaşırmayın ha! Şaşırmayın ki bu yandaş Abdülkadir Selvi, yazdığı sır sözleri unutup, Erdoğan’ın uçağına binip Mısır’a giderse yine şaşırmayın!..

Ayrıca, Selvi’den başka, Ahmet Hakan, Salih Tuna, Haşmet Babaoğlu, Mahmut Övür gibileri de sıradadır ha! Bu sözde gazetecilerin Sisi hakkında 11 yıldır yazdıklarına bir bakılırsa, iddiaları, “Sisi’nin bir ABD projesi olduğu, Amerika’ya uşaklık yaptığı, İslam dünyasına büyük zararlar verdiği” gibi birçok uyduruk, düzmece yazılar yazanlardandı ya, şimdi döneklikte sınır tanımayan bu yandaşlar ne yazacaklar göreceğiz…

Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan Sisi’ye o kadar çok kin ve nefret duyuyordu ki 2019 yerel seçimleri öncesi Ekrem İmamoğlu’na karşı İstanbul’da, propaganda yaparak halka şöyle sesleniyordu: “Rahmetli Muhammed Mursi'nin darbeyle devrilmesiyle söylenen sözleri hatırlayınız. Bilhassa muhalefete yakın sosyal medya hesaplarından paylaşılan mesajları biliyoruz. Erdoğan'ın akıbetini Mursi'nin akıbetine benzetenler Sisi zihniyetidir. Biz kefenimizi giyerek zaten bu yola çıktık. Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz. Mursi mahkeme salonunda 20 dakika yerde çırpınıyor. Yetkililer Mursi'ye müdahale etmiyorlar, Mursi eceliyle değil, öldürülmüştür” diyordu, eceliyle öldüğü halde. Erdoğan, “Pazar günü Sisi mi diyeceğiz, Binali Yıldırım mı diyeceğiz” demişti ya, kendisi “Sisi” dedi.

Erdoğan, “Sisi’ye mi oy vereceksiniz, Binali Yıldırım’a mı?” diye meydanlarda seslenmiş, İmamoğlu’nu “Sisi” yerine koyup; Sisi’ye benzetti ya, şimdi ne oldu, hala İmamoğlu düşman, Sisi ise birdenbire dostları arasına girdi. Bunun nedeni, her alanda olduğu gibi, ekonomik alanda da ülke zor durumda olup, şartlar değişti, bozduğu bütün ilişkileri siyasi manevralar yaparak değişikliğe gitme zorunluluğu ile düzeltmeye çalışıyor…

Hatta, Birlemiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndaki yemeğe katılmayan Erdoğan, Sisi ile aynı masaya oturmamak için “Aynı masaya oturup darbecileri meşrulaştırmam” bile demişti.

Erdoğan’ın bugüne kadar ki yapısı siyasi, duruşu ve birdenbire dün ak dediğine bugün kara diyen kişiliği ile siyasetteki manevraların ne ilk örneği oldu ne son örneğiydi ne de sonu olacaktır. O, hep bildiğimiz Erdoğan olarak kalacaktır. O, sıkıştıkça geri adım atacak, kendisini güçlü hissettiğinde de zihninde yaşattığı işi yapmaktan ayrılmayacaktır. Ancak zihninde yaşattığını yaşama geçirmekte bütün denedikleri bu ülkenin felaketine mal olmuştur “Nas var nas, sana bana ne düşer” dediği ve sonra geri adım atığı gibi olacaktır.

Türkiye-Mısır arasında İpler 3 Temmuz 2013’te, Mısır Genel kurmay başkanı Abdulfettah Sisi’nin, Mısır Cumhurbaşkanı İslamcı Muhammed Mursi’yi darbe yapıp devirmesine en sert tepki gösteren ülkelerden biri Türkiye oldu. Bu arada İstanbul’da Gezi Parkı eylemleri sürüyordu. Erdoğan iktidarının ilk kez kitlesel protestolar ile karşılaştığı bir dönemdi.

Erdoğan, 19 Temmuz 2013’te AKP Dış İlişkiler Başkanlığı’nın düzenlenen 6. Geleneksel Büyükelçiler İftarı’nda şunları söyledi: “Türkiye’de polise şiddet uygularken üç beş kişi ölüyor, tweetler, Facebooklar dünyanın altını üstüne getiriyorlar. Mısır’da 300 kişi ölüyor, 50 tanesi namazda öldürülüyor. Dünya sessiz.” Diyerek Gezi olaylarını Mısır’ olaylarına çekmeye çalışıyordu.

Erdoğan’ın Sisi tutumuna bakanlar…
Mısır’da yaşananlara karşı, AKP’liler ve yandaş bazı sivil toplum örgütlerinin çağrısı ile Türkiye’de Mursi’ye destek gösterileri düzenlendi. Ankara ve İstanbul’daki Mısır Büyükelçiliği ve Mısır Konsolosluğu’nun önünde protestolar düzenlendi. Ülke geneline yayılarak Kocaeli Konya, Malatya, Adana gibi birçok kentte protestolar düzenlendi. Mursi için; “Ankara’dan Mısır’a, kardeşlere bin selam” ve “Dik dur eğilme, bu ümmet seninle” sloganları atıldı.

Türkiye-Mısır ilişkilerinde olaylar geliştikçe, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler de gerildi ve Mısır “Türkiye’nin içişlerine karıştığı” gerekçesiyle Kahire Büyükelçisi Hüseyin Avni Botsalı’yı istenmeyen kişi ilan etti. Bu karşılık Türkiye de karşılıklı olarak gereğini yaparak, Mısır Büyükelçisi Abdurrahman Selahaddinin’den ülkeyi ter etmesini istedi…

Bütün bu gelişmelere rağmen, Türkiye-Mısır diplomatik ilişkilerin en alt düzeye düştüğü 11 yıldan sonra, aradan 11 yıl geçmesine rağmen Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi 4 Eylül 2024’te Türkiye’ye gelerek Erdoğan’ın konuğu olmuştur.

Erdoğan, bitmez tükenmez kızgınlığını sonucu, 11 yıl boyunca Sisi için diline ne geldiyse hakaret içerikli sözler söylediği Sisi ile normal ilişkilere girmek, 11 yıl aradan sonra Türkiye-Mısır arasında süren gerilimin sonlaması gerektir artık.

Arap Baharı sonrasında Türkiye-Mısır ilişkileri
Şubat 2011 Şubat’ında Mısır'ı da etkisi altın Arap Baharı ayaklanmaları başlar. Bu ayaklanmanın sonucu Mısır’ı 29 yıl yöneten Hüsnü Mübarek yönetimi sona erdirilir.
Mübarek’in iktidarının sona ermesi sonrası, 1927’de kurulan “Müslüman Kardeşler” (İhvanı Müslimin) çizgisindeki olan, Özgürlük ve Adalet Partisi’sin den Muhammed Mursi Mısır'ın da seçimle iktidar gelen ilk cumhurbaşkanı oldu.

Recep Erdoğan’a fikren ve ideolojik olarak yakın olan Müslüman Kardeşler dönemi Türkiye-Mısır ilişkilerinde önemli yakınlık ve yaklaşımlar yaşandı. 30 Eylül 2012’de Türkiye’yi ziyaret eden Mursi, burada yaptığı konuşmada, “ülkesinin Türkiye ile işbirliğini desteklemeye yönelik isteğini” dile getirdi. 17-18 Kasım 2012 tarihinde ise o dönemin Başbakanı olan Erdoğan yanında 10 bakan ve iş adamları ile birlikte Mısır'a gitti. Ne yazık ki Erdoğan’ın bu ziyaretinden 8 ay sonra Mısır’da askeri darbe yapıldı. Mursi yönetimi sona erdirildi. Darbeyi gerçekleştiren dönemin Genelkurmay Başkanı olan Abdulfettah es-Sisi'nin oldu ve bu darbe sonrasında ülke yönetimini eline aldı.

Darbe sonrası 3 Temmuz 2013'te Mısır’da gerçekleşen askeri darbe sonrasında Türk-Mısır ilişkileri maslahatgüzar seviyesine indirildi. O dönemin Başbakanı olan Erdoğan, Avrupa Birliği'ni Mısır'da Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin iktidardan devrilmesini 'darbe' diye niteleyemediği için eleştirerek: “Dünyanın neresinde olursa olsun, seçimle gelmiş hangi iktidara karşı olursa olsun, darbeler kötüdür. Ben şu anda batıya şaşıyorum. Batı hala bu olaya darbe diyememiştir” diyerek Avrupa Birliğinin bu tutumunu eleştirmişti.

Yine Erdoğan darbe ile devrilen Mursi'nin yargılanması sürecinde de “Benim için Mısır'ın cumhurbaşkanı darbeci Sisi değil, Mursidir” diyordu kendince. Erdoğan Mursi’nin ölmesi üzerinde Mısır’daki Sisi yönetimine en sert tepki gösterenlerdendi.

Hatta Türkiye’de Erdoğan’ın etkili yerel yönetimlerde ve yandaş gazetecilerde Mısır’da Sisi tepkisi gündemden düşmüyordu. Yani bir tür gerilimden düşmeyen Mısır yönetimi Türkiye’de bir tür propaganda aracı olarak kullanılıyordu Sisi.

İlk Mısır-Türkiye ilişkileri, iki ülke arasındaki anlaşmazlıklar 2021’in Mayıs ve Eylül aylarında birçok kez yapılan karşılıklı görüşmeler Kahire ve Ankara yönetimlerinin olumlu yönde bir değişime varana kadar sürdü. Sonrası, Türkiye’den Mısır’a 2013’ten sonra Haziran 2022’de bakanlar düzeyinde ilk ziyaret, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin İslam Kalkınma Bankası’nın yıllık toplantısına katılmak için gittikleri Kahire’de gerçekleşti. Sonra Kasım 2022'de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Dünya Kupası kapsamında görüşmeleri oldu. Böylece iki ülke arasındaki istişare ve yakınlaşmaya dönüşerek bugünkü zirveye taşıdı. Selman Zebil- 4 Eylül 2024



1 Eylül 2024 Pazar

MALAZGİRT BULUŞMASI ve ZIT GRUPLARIN EL ELE GÖRÜNTÜLERİ ANAYASA TARTIŞMALARI



C.B. RECEP ERDOĞAN ve MALAZGİRT ZAFERİNİN 953. YIL KONUŞMASINDA YANINDA BAHÇELİ, YAPICIOĞLU, DESTİCİ  ve ANAYASANIN TARTIŞILMAZ 4 MADDESİNİN GÜNDEME GETİREN HÜDA-PARLI HALEF YILMAZ'IN SÖZLERİ

Recep Erdoğan: Malazgirt Zaferi, Türklerle birlikte tüm Müslümanların zaferidir. Alparslan’ın ordusunda Kürtler, Araplar ve İslam’la müşerref olan diğer kavimlerden Müslümanlar, düşmana karşı omuz omuza savaşmış, mübarek kanları işte bu topraklarda birbirine karışmıştır… Sultan Alparslan'ın sancağı altında kurulan güçlü ittifak 953 yıldır kutladığımız şanlı zaferi bizlere armağan etmiştir. Bu sözleri ile Erdoğan, bir tür efsane uydurarak, toplumu etkilemek için Alpaslan’ın kazandığı Malazgirt savaşını bir “ümmet savaşı” olduğunu siyasi İslam yoluna çekerek, ümmetçiliği önde tutarak ülkede millet olma yerine ümmet anlayışını yerleştirmek istiyor…

…Malazgirt Zaferi ayrıca Kudüs'ün fethinin önünü açan stratejik bir dönüm noktası olmuştur. Burada şunun özellikle vurgulanması gerekiyor. Malazgirt, Türklerle birlikte tüm Müslümanların zaferidir…” diyordu.

Erdoğan şöyle sürdürüyordu: “Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi demeden 85 milyon olarak nazlı hilalin gölgesinde buluşacaklarını, 1071'den 2071'in Türkiye'sine uzanan ufuk çizgisindeki hedefleri bir olarak iri olarak kardeşlik hukukumuzu bozmak isteyenlerle özellikle yapacağımız mücadeleyle gerçekleştireceğiz. Farklılıklarımız üzerinden bizleri ayırmaya çalışanlara, aramıza nifak tohumları ekmeye çalışan fitne odaklarına geçit vermedik, vermeyeceğiz. Rabbim muhabbetimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Malazgirt Zaferi'nin 953'üncü yıl dönümünde bu toprakları vatan yapan atalarımızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum.”

Recep Erdoğan'ın konuşmasının ardından Okçular Vakfı Başkanı Haydar Ali Yıldız, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye günün anısına hediye takdim etti. Jandarma Genel Komutanlığı Mehteran Birliğince gösteri sunuldu, Kur'an’ı Kerim okundu, dualar edilir.

Malazgirt Zaferi’nin 953. Yıl Dönümü Kutlama Programı’nda Recep Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kuvvet komutanlarıyla verdiği pozla gündeme gelen Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Okçular Vakfı Mütevelli Heyeti Üyesi Bilal Erdoğan ve bazı MHP’li ve AKP’li milletvekilleri katılır.

Numan Kurtulmuş Ne Dedi, İslamcı-Kürtçü, Özerkliği veya Federasyonu Savunan Ortak Huda-Par Genel Başkan Yardımcısı Halef Yılmaz Ne Yanıt Verdi Bakın!..

Hüda Par Genel Başkan Vekili Halef Yılmaz, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un, yeni anayasa tartışmalarına ilişkin, “İlk 4 madde tartışması yapmanın bir zaman kaybı olduğuna inanıyorum” demişti.

Sözcü'den Tarık Işık'ın haberinde yer alan bilgiye göre; Anayasa’nın ilk 4 maddesinin tartışılamayacağını, “ilk 4 madde tartışması yapmanın bir zaman kaybı olduğuna inanıyorum” diyen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un bu sözlerine sert biçimde kaşı çıkan Hüda-Par Genel Başkan Vekili Halef Yılmaz, “Mesele, batının teknik ve ilerlemesini değil, sapıklık ve batıl kültürünü taklit eden Kemalizm zihniyetinden Anayasa’nın arındırılmasıdır” diyerek tepkisini kor.

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli ve Kuvvet Komutanlarının yer aldığı Malazgirt Zaferinin kutlamalarına davet edilen
Huda-Par’lı Zekeriya Yapıcıoğlu'nun vekili Halef Yılmaz konuştu, Huda-Par’ın niyetini açık biçimde ortaya döktü…

Malazgirt Zaferi'nin kutlama programında AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milli-Yerli” olduğunu iddia eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve kuvvet komutanlarıyla verdiği pozla gündeme gelen Bahçeli'nin içine sindirerek İslamcı-Kürtçü Huda-Par genel başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu yan yana, ile el ele çekilen fotoğrafı gündemde iken, 31 Ağustos 2024’te, Huda-Par Genel Başkan Vekili Halef Yılmaz’ın Anayasa suçu işleyen sözleri, “Anayasanın değiştirilemez, değiştirilmesi için teklif bile edilemez” denen ilk 4 maddeyi hedefine alması ve ayrıca, “Kemalizm sapıklığı taklit ediyor, anayasadan arındırılmalı” demesine ne der acaba Bahçeli?

Huda-Par yardımcısı Halef Yılmaz konuşmasının tamını şöyle sürdürerek: “Mesele, laiklik adı altında milletimizin dini olan İslam'a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesidir. İlk 4 maddenin bundan istisna tutulması meseleyi çözecek midir? 12 Eylül darbecilerinin dayatmalarının haşa vahiymiş, Allah kelâmıymış gibi kutsal ve dokunulmaz görülmesi akıl, inanç ve bilim zaviyesinden nereye oturtulacaktır? Aksi takdirde ne düzeltilmiş olacak? Neyi değişecek? Neresi yeni olacak? Neye çare olacak? Niye değişecek? Sorusundan sonra “Mesele; bu millete dayatma ile hile ile çökmüş olan batıl bir ideolojinin ve kişilerin ilahlaştırılması yanlışının sonlandırılarak, bir asırdır milleti batıya gönüllü kul köle yapmaya çalışan ve batının teknik ve ilerlemesini değil, sapıklık ve batıl kültürünü taklit eden Kemalizm zihniyetinden anayasanın arındırılmasıdır” yorumunda bulundu.

Halef Yılmaz'ın, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama şöyle: “Mesele, ilk 4 maddeden çok daha önemli ve büyüktür. Yeni bir Anayasa'dan bahsedilecekse eskisinin omurgası üzerine yapılacak yamalar, bunu yeni bir anayasa yapmayacaktır. Sadece darbeciler tarafından hazırlanmış eski Anayasa üzerinde bazı değişiklikler yapılmış olacaktır.

Mesele; Bu millete dayatma ile hile ile çökmüş olan batıl bir ideolojinin ve kişilerin ilahlaştırılması yanlışının sonlandırılarak bir asırdır milleti batıya gönüllü kul köle yapmaya çalışan ve batının teknik ve ilerlemesini değil sapıklık ve batıl kültürünü taklit eden Kemalizm zihniyetinden Anayasa'nın arındırılmasıdır.

Mesele; Laiklik adı altında milletimizin dini olan İslam'a düşmanlığa sebep olan bütün yanlışların düzeltilmesidir. İlk 4 maddenin bundan istisna tutulması meseleyi çözecek midir?

Malazgirt’te, Malazgirt Savaşının yıldönümünde Huda-Par lideri Zekeriya Yapıcıoğlu ile el ele veren Devlet Bahçeli ve MHP’liler Huda-Par’ın şu aşağıdaki isteklerine ne derler acaba bu isteklere?

Huda-Par’ın gerçek niyeti altında yatan, parti programında bulunan özerklik veya federasyon gibi yönetimler; “Mevcut yapının tabu olarak kabulünden vazgeçilerek olumlu ve olumsuz tüm yönleri ile eyalet sistemi, özerklik, federasyon gibi yönetim modelleri üzerinde serbestçe tartışılabilmelidir” isteğinde bulunuyor. Ayrıca “Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir. Kürtçe, Türkçe ile beraber ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır” diye açıklamalar yapılmaktadır. S. Zebil Ağustos 2024






HUDA-PAR BAŞKANI ZEKERİYA YAPICIOĞLU ANAYASANIN DEĞİŞMEZ 4 MADDESİ İÇİN NE DEDİ?

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu Anayasa'nın Değiştirilemez, Değiştirmesi Bile Teklif Edilemez 4 maddesi Hakkındaki Rahat Kon...