NORVEÇ (NORGE) KISA TARİHİ
Oslo |
17 Haziran 1814, Norveç Anayasasının
kabulü olup, 1884’te değiştirilmiştir.
1814’de Eidsvoll Yemini: “Enig og tro til Dovre falle” (Dovre düşene kadar birlikte
ve inançla)
7 Haziran 1905’de Birleşik İsveç-Norveç ayrılmışlardır.
Bu gün Norveç’in bağımsızlık günüdür. Norveç bağımsızlık sloganı “alt for Norge” (Her şey Norveç için) Ulusal marşları ise:
“Ja, vi elsker dette landet” (Evet, ülkemizi seviyoruz) Ve Kraliyet marşı
ise: “Kongesangen” (Kral şarkısı)
Norveç’in ulusal bayramı ise 1900’de başlayan 17 Mayıstır.
1940’dan 1945 yıları arasında Norveç’in, Naziler neden
olduğu Avrupa’nın kötü kaderine, Alman Nazilerin işgaline maruz kalarak ortak
oldu.
Norveç, Avrupa kıtasının en
kuzeyinde, İskandinavya coğrafyasında bulunan, kutuplara kadar uzanan ilginç
bir ülkedir. Norveç adının geldiği köken, denizcilerin parolası olarak “Norge” (Norveç) “daha kuzeye, sürekli kuzeye
giden yol” denilmiş.
Hint-Avrupa Cerman İskandinav
diller topluluğundan olan Norveççeye “Nor” sözcüğü kuzey, Almancada “nord”, İngilizcede “north”
olarak kullanılır.
Eski Norveçliler ülkelerine
Norsk dilindeki “Noregr” (kuzey yolu) anlamına gelmektedir.
Etimolojik olarak Viking
denizciler bu ifadeleri “parola” amaçlı kullanmışlardır. Yani, Vikingler,
bugünkü Norveç topraklarını, “kuzey yolu” anlamına “Noregr” olarak kullanmışlardır. Bugün ki Baltık Denizinin
güneyinde bulunan Almanya, Fransa, Polonya, Hollanda gibi ülkeler, “Søregr” Güney yolu” Baltık Denizi
kuzeyindeki alanlara da “Noregr” (Kuzey
yolu) olarak kullanıyorlardı.
M.S.849 yılına ait bir Ortaçağ
yazması Latincede Norveç’in adı “Norvagia” olarak geçmektedir. M.S. 900 yılı bir
Fransız kroniklerinde ise “Norwegia” olarak geçmekte.
9. yüzyılın sonlarında bugünkü
Britanya ve Saksonya topraklarına hükmeden ve bu toprakları Vikingler’e karşı
ölümüne savunduğu için İngiliz tarihinde “Great” (Büyük) adını taşıyan tek
kral olan Ælfræd the great (M.Ö.849-99)’ı ziyaret etmesinden sonra, Norveç
coğrafyasına o zamanki İngilizcede “Kuzeylilerin Ülkesi” anlamına
“Norodwegr” derlermiş. Ve o zamanki İngilizcedeki anlamı ise “Kuzeyli Adamların Toprakları” anlamında
“Nordmannaland” deniyormuş. Hatta bazı
tarihçilerin söylediklerine göre, o dönem Britanya topraklarında konuşulan
İngilizcede “Norseman” sözü, “Viking” anlamına kullanılıyormuş.
15. Yüzyıl’a ait İzlandaca el
yazmalarında ise Norveç toprakları “Noreg” veya “Norg” adıyla yer almaktadır.
Geçmişte her ne kadar Norveç,
“Danimarka-Norveç Krallığı, daha sonra da Norveç-İsveç Krallığı adı altında
yaşamış bir devlet olsa da, 7 Haziran 1905 tarihinde bağımsızlığını ilan
ederek, bağımsız “Norveç Krallığı” (Kongariket Norge) adıyla bağımsız bir
krallık devlet olarak ortaya çıkmıştır.
1905 yılının başında Norveç’te
önce “Bağımsızlık Referandumu” gerçekleştirilir.
Meclis tarafından yürütülen bu halk oylaması sonucunda 184 kişiye karşı 368 bin
208 kişiyle Norveç’in bağımsızlığı desteklenir. Ardından 17 Mayıs 1905 günü “Norveç Anayasası” hazırlanır. Norveç Anayasası’nın
hazırlanmasından 21 gün sonra, 7 Haziran 1905 günü Norveç bağımsızlığını ilan
eder ve Norveç devleti kurulur. Bağımsız Norveç Devletinin
kurulmasından dolayı 17 Mayıs milli bayram olarak kutlanır.
Yalınız bir başka sorun çıkar,
yönetim biçimi krallık mı yoksa cumhuriyet mi olsun diye. Bunun içinde ikinci
bir referandum yapılır. Devlet kurulduktan 4 ay sonra, 12 Kasım 1905 tarihinde
yapılan bu referandumda Norveç halkının % 79’u monarşi yani krallıktan yana oy
kullanırlar. Böylece devletin adı “Norveç Krallığı” (Kongariket Norge) olur. İsveç, 26 Ekim 1905 tarihinde Norveç’in
aldığı bağımsızlık kararını tanımak zorunda kalır.
NORVEÇ’İN
(M.S.800-1400) TARİHİ SERÜVENİ
Coğrafi bir kavram olan Norveç, aslında İngilizce ve
Almanca adı modern İskandinav’ca biçiminden “Norge” olarak açık bir biçimde
yansıtılıyor. “Kuzey’e giden yol” Norveç
sahillerinden geçen uzun seyir rotasıydı. Skagerrak-Kattegat bölgesinden
başlıyor, Lindesnes’i, ülkenin güney ucunu dolaşıyor, sürekli yerleşimler
boyunca kuzeye doğru davam ediyordu. Viking çağında Tromsø dolaylarında sürekli
yerleşimin olduğunu gösteriyordu.
M.S.890 yılında Ottar adlı biri bu bölgenin en kuzey
ucundan çıkıp İngiltere’ye kadar gitti. Ktal Alfred’e bu yolculuğunu anlattı.
Bu anlatıları da kâğıda yazıldı. (1,N.Lund) Orada şöyle anlatıyor Ottar, güneye
inen yol boyunca, sancak tarafında “Kuzeylilerin ülkesi” olduğunu söylüyordu. Bu ülke uzun ve dar bir
coğrafyadaydı. Adına “Nordweg” deniyordu. O dönemde Norveçlilerden söz eden tek
Ottar’ın anlattığı hikâye değildi elbet. O döneme ait Skandik bir şiirde
“Haraldskædi” Harald Finehair’e “Kuzeylilerin kralı (2, Finnur Jonsson) dediğini görürüz. “Norveç” veya
“Kuzeyliler” gibi adlar 9.yüzyılın ikinci yarısında sıkça kullanıldığı
anlaşılmaktadır. Bu adında kökeni, güneyde yaşayan İskandinavyalıların, kuzeyde
yaşayanların verdiği ad olması kesindir.
Norveç’in erken Viking çağında siyasi bir birim
oluşturduğunu gösteren bir kanıt yoktur. Muhtemelen kökleri tarih öncesine
uzanan Hålogaland, Trøndelag, Møre, Hordaland, Rogaland, Agder gibi kendilerine
özgü alar alan nüfusları da buna uygun olarak etnik ya da kabile adları anılan
birkaç Norveçli kabileler ülkesi, buna eski kuzeyli dilinde “Folkland” (Halkın ülkesi) deniyordu. Bu bir
siyasi anlamda değil, coğrafi yakınlıkla biçimlendirilen bir kimlik olması
düşünülüyor.
Olası istisnalardan biri Trøndelag’dır. Burası başta
Trondheim fiyordunun iç kesim çevresinde nüfuz yoğunluğu olduğu bir bölgeden
oluşuyordu.
Modern dönemlerde Norveç’in kurulması, yani ülkenin
birleştirilmesi anlamına gelen “Rikssamlingen” Pan-İskandinav
tarihi ansiklopedisi, Norveç’le ilgili tanımı, İsveç’e ve Danimarka’ya göre
daha fazla yer kaplamaktadır. Modern tarih bilinci 19. Yüzyılda gelişirken
Norveçliler, birkaç yüzyıl müddet Danimarka ile birlikteliklerini sonlandırmak
ve bir ulus yaratmak için isyan eden yurttaşlar, Norveç’in tarihsel
özgürlüğünü, özellikle bir ulus yaratmak, erken tarihini tezahür ettiği
görülmektedir. Ayrıca zengin kaynaklar, çekici en eski Kuzey Saga (masal-efsane) edebiyatı, özellikle Norveç krallarını konu alan sagalardır.
Norveç Tarihi ile yakın bir bağlantı inşa etmiş, uzun bir
hanedanlık, M.S.850 yılından beri Kara
Halfdan ve Harald Finehair’le başlıyor, 13. yüzyıl Sverre hanedanından
krallarla son bulyordu. Bazı sagalarda bu uzun hanedan zamanında geriye, Gamla
Uppsala’nın ulusal efsanevi Ynglinga krallarına dek uzanır. (3. Claus Krag)
Ulusal bir kral ve hanedan kurucusu Harald Finehair olarak
önemi, Fagrskinna adlı sagada, (M.S.1220-1230 yazarı bilinmeyen) Şöyle
özetleniyor Claus Krag:
“Kara Halfdan’ın oğlu Harald babasından sonra krallığı
aldı. O zamanlar kışları dikkate alınan genç bir adamdı ama saraylı bir kralın
sahip olması gereken erkekliğe tam anlamıyla sahipti. Saçlarının rengi dikkat
çekiciydi. Bu bakımdan da en fazla ipeğe benzetmek yerinde olurdu. Bütün
erkeklerin en yakışıklısıydı, olağanüstü güçlüydü ve Haugesund’deki mezarının
üstündeki taştan görülebileceği kadar uzun boyluydu. Çok akıllı, ileri görüşlü,
cesur bir adamdı, beraberinde şans getirirdi. Norveçlilerin toprakları üzerinde
kral olmayı amaç edindi, giderek artan bir onurla ülke bu zamana kadar onun
soyunun elinde oldu. Bu zamanda böyle olsun”
Vikingler |
Bu gibi birkaç Skandik mısra dışında Harald’ın
fetihlerini anlatan, açığa çıkaran, aydınlatan, o döneme ait doyurucu kaynak
yoktur. Skandik mısralarda Hafrsfjurd, (Stavanger’in biraz güney yönü) savaşla Harald’ın fethi tamamlanmıştır. Bu
savaşta Harald’ın son hasımlar, Bergen’in güneyindeki bölge Vestlands’in
kralları yenilgiye uğratmıştır.(5. Claus Krag,1989) Böylece ihtimal Danimarka’nın desteğiyle de, Güneybatı Norveç krallığında hüküm süren Harald
olur. Nordvestland (kuezey Vestland) ve daha kuzeyde Harald’ın lordluktan başka
bir yetkisi yoktu, oraların asıl iktidarlığı düklerin elindeydi.
Bu adı geçen düklerden en iyi tanınanı Håkon
Grjotgardsson ile halefleri idi. Bunların tahtlarının merkezi Trøndelag’da
Lade’deydi ama bu aile aslen hatırı sayılan bir aile değil, etkileri
Hålogaland’dan alıyordu. Ama Håkon kendi çıkarları için yayılmayı ön gören bir
yöneticiliği vardı, birçok bakıma Harald’ın dengiydi. Viken Harald her ne kadar
Norveç'in Güneydoğu sahil bölgelerinin hâkimi olsa da, burada Viking çağının
başından beri Danimarka krallarının nüfus alanlarıydı.
Harald’ın ölümünden (M.S.932) sonra yerine
oğullarından Eirik Bloodaks (M.S.930-934) daha sonra İyi Håkon (M.S.934-961)
kral olur. 10.Yüzyıl ortalarında Danimarka krallığı yeniden güçlenmiş, Kral
Bluetooth M.S.958-987) hüküm sürmüş, hem Viken, hem Harald Finehair’in
birleştirdiği krallık dâhil olmak üzere Norveç krallığını kendisine
bağlamıştır. Eirik Bloodakse’nin oğulları bağlı krallar olmuştur, sonra Håkon
Sigurdsson Ladejarl, (Håkon Grjotgardsson’un torunu) Danimarka kralının dükü
olarak Norveç’in büyük bir bölümünü yönetmiştir. Sonra Håkon, hükümranlığının
son yıllarında, Lindesness’ten kuzeye uzanan sahil bölgelerinde daha bağımsız
bir denetim kurmayı başarmıştır.
Norveç tarihine M.S.950-1035 arası yönetim biçimine
baktığımızda Dan kralları hakimiyetine Güney İskandinavya kıyılarına
yayıldıklarını görürüz. Danimarka krallarının (Danimarka Vikingleri) daha da
ileri giderek deniz aşırı, özellikle İngiltere zenginliklerini yağmalamak için
Dük Håkon oğlu, dük Eirik (ö.1024) Dan krallarıyla işbirliği yaparlar, büyük
Knut’un dükü olarak Northumberland’e meslek yaşamlarını tamamlarlar.
Norveç’teki Dan egemenliği Olof Tryggvason (hüküm
M.S.995-1000) ile Olaf Haraldsson (Aziz Olav, hükmü 1015-28/30) kırmaya çalışırlar
ve başarırlar. Bu işte ikisi de tahta çıkmadan önde İngiltere’deler. Dan
fetihleriyle orada zenginlik ve güç kazanmışlardır.(5) Ülkelerine bu zenginlik
ve güçleriyle döndüler. Eğer bu güç ve zenginlikleri olmasaydı ülkelerinde
krallık kurmaları zorlaşırdı.
11. yüzyıl sonrası patlak veren olaylarda Olaf Tryggvson
ile Olaf Haraldsson’un hükümranlıkları Norveç tarihinde önemli olaylar
olduğudur. M.S.1035’te Danimarka imparatoru Büyük Knut’un ölünden sonrası
dağıldığında gerçek Norveç hanedanları kendi ülkelerinde krallık kurmaya
başladılar. İlk bunu başaran Olaf Haraldsson’un oğlu İyi Magnus (hükümdarlığı 1035-1047) olur, ondan sonra da Olaf’ın üvey kardeşi Harald Sigurdsson hardrade “Acımasız ve sert yönetici” (hükmü 1046-1066) arasında tahta kalır.
Ortaçağ Norveç krallarının tamamı azizleştirilmiş,
Norveç’te ilk azizleştirme işi Olaf Haraldsson’un ölümünden birkaç yıl sonra
azizleştirilmesi ile başlar. Böylece ardıl haleflerin taht üzerinde iddiaları
meşrulaştırılır; Bu arada Olof Haraldsson, Harad Hardrada soyundan gelenlerin
hükümranlıkları sürer. Adı geçen bu krallar döneminde Østland ve daha iç
kesimlerdeki topraklar ilk kez ulusal krallığa katılır. Bu konuda bakın Ozan
Kara Ottar, Olaf Haraldsson’un Norveç iç kesimlerdeki direnişi ve nasıl
kırıldığını şöyle anlatır:
“Hedmark’ın bütün kralları kaçtı, en kuzeyde oturan
dışında dilinin kesilmesini emrettiğin dışında… Şimdi bir zamanlar beş kralın hüküm sürdüğü, doğuda Eidsog’a kadar
uzanan geniş topraklara hükmediyorsun. Böyle bir krallığa hükmeden bir kral
gelmedi hiç” (6, Finnur Jonsson 1912,s. 271-272)
Norveç iç savaş sırasında krallığın örgütsel gelişmesi
sürmüştü. Buna neden ise bütün olarak devlet açısından yerel idarelerin
eskisinden daha sağlam olmasıydı. Norveçlilerin çoğunun dediğine göre 13. Yüzyıl ülkenin
görkemli dönemleri temsil eden unsurların döneme damga vurması. Siyasi,
ekonomik, kültürel canlanma ve geniş bölgeleri kendisine bağlayan yani, Göta
nehrinden Grönland’a, İrlan’da denizinden Finmark’a kadar Norveç’ bağlayan
kralları Sverre soyundan gelen üç kuşak krallardı. Håkon Håkonsson idaresini
uzun sürmesi ve baskın kişiliğidir. Onun ölümünden sonra oğlu Magnus Lagabøte
(hük.1263-1280) Onun oğulları Eirik Magnusson (hük.1280-1299) ve sonrası Hakon on
Magnusson (1299-1319) dönemleri izlerdi.
Hakon Hakonsson, döneminde Norveç topraklarına Grönlad’ı
ve İzlanda’yı topraklarına katmıştır. Magnus Lagabøte enersinin büyük bölümünü
Norveç sınırlarını genişletmek için harcamıştır. M.S.1274 yılında “Ulusal
Kanun” (Landsloven) çıkarmış, eski taşra kanunun yerini almıştır, ülke tek
kanun ile yönetir duruma getirmiş, ayrıca tek bir kanun olan Avrupa ülkesi
arasına katılmıştır. Bu yeni kanunla Norveç İsveç’ten 70 yıl önce böyle bir
kanun çıkartmıştı. Dahi, İsveç’te kendi ulusal kanunu yaparlarken Norveç kanunu
örnek almışlardır. Danimarka’da ise aynı kanun 400 yıl sonra yaşama
geçirilmiştir.
Ne var ki, Norveç 1266 yılında elinde bulunan Habrid
adaları ve Man adasını uzun süre elinde tutamayacağını anlayarak, Perth
Barışıyla İskoç Kralı 3. Alexander’a teslim etmiştir. O tarihten son yön
değiştiren Norveç sistemi, Viking çağında elde ettiği kolonileştirdiği
topraklardan askeri ve ekonomik zayıflama nedeniyle çekilmeye başlamasıyla
Norveç krallığı geriler. 14. ve 15. Yüzyılda Norveç’i gelişmeye başlayan
İskandinavya topluluğunun en zayıf halkası durumuna gelmişti.
Böylece Norveç, 1450 yılından sonrası başlayarak 1814
yılına kadar Danimarka’ya bağlı birlik olarak sürdürmüştür yaşamını.
Viking Çağı
İskandinav'da önemli bir dini değişim dönemiydi.
Putperest Vikinglerden nefret eden Hıristiyan Kilisesi'
vardı. Bu dönemde, İskandinav toplumunun neredeyse tamamının birçok tanrıları
olan pagan olduğu bir gerçekti. Ancak Hıristiyan bir tanrıyı da kendi
tanrılarının yanında kabul etmeleri bir sorun değildi.
Vikingler
baskınları ile Hıristiyanlıkla ilişki içine girdiler ve Hıristiyan bir nüfusa
sahip yerleşim yerlerine yerleştikleri zaman Hıristiyanlığı da çok çabucak
kabul ettiler.
Putperestler ölümlerini mezar eşyaları ile gömüyorlardı,
ancak Hıristiyanlar genel olarak böyle bir şey yapmıyorlardı. Vikingler de bu
tür işlerden geri kaldılar artık.
Viking Çağı da İskandinavya'da kademeli bir dönüşüm
geçirdi. Din değiştirme sürecinde pagan alanlarını Hıristiyanlık dolduruyordu.
Anglo-Sakson ve Alman misyonerler putperestleri dönüştürmek için Vikinglerin
yurduna geldiler. 11. yüzyılın ortalarına doğru Hıristiyanlık Danimarka'da
ve Norveç'in birçok yerlerinde oluşmaya başlamıştı. İsveç'te ise 11. yüzyılın
başlarında geçici bir dönüşüm gerçekleşmesine rağmen, 12. yüzyılın ortalarına
kadar orada Hıristiyanlığın kurulduğu pek bilinmiyordu.
Viking Pagan
İnancı Hakkında
Viking Çağındaki pagan dini uygulamaları hakkında
derinlemesine pek bir bilgi yok olsa da, elde bulunan çağdaş kanıtlar çok azı;
13. yüzyılda İzlanda'da bulunan Viking çağlarından kalma paganizme ait bazı
bilgiler, Hıristiyanlığa geçişten 200 yıl sonra yazıldığını hatırlamak
zorundayız. Başka hinlerin papaz olarak da bir çeşit rolü olduğunu
biliyoruz ve putperest ibadet atların fedakârlığını içeriyordu, fakat çok fazla
değil.
Pagan tanrılarıyla ilişkili hikâyeler hakkında daha çok
şey biliyoruz. İlk şiirlerde zaman zaman yapılan atıfların yanı sıra, bu
hikâyeler dönüşümün ardından hayatta kalmıştı, çünkü dini inançların ifadesi
olarak değil, sadece mitler olarak görmek mümkündü. Temel kanıt kaynakları
Eddas, eski putperest inançları masal olarak temsil eden muhteşem edebi
eserlerdir. Burada bile bazı Hıristiyan nüfuz var. Örneğin, ana Tanrı
Odin, bir ağaca asılarak kendine feda edildi ve kenarda bir mızrakla delindi ve
bunu bir kaç gün sonra, İsa'nın çarmıha gerilmesi ile açık bir paralellik
izledi.
Buna rağmen, Eddas (tanrılar) ve devler, erkekler ve
cüceler ile olan ilişkileri hakkında büyük miktarda bilgi sunar. En güçlü
tanrı, tek gözlü Odin, Allfather, savaş tanrısı, adalet, ölüm, bilgelik ve
şiirdi. Bununla birlikte, muhtemelen en popüler tanrı, aptal ama inanılmaz
derecede güçlü olan Thor'du. Cüceler tarafından hazırlanan çekiç Miollnir
ile devlerin devleri karşısında tanrıların ana savunucusu oldu. Ayrıca
şimşek tanrısı vardı ve özellikle denizciler tarafından ibadet edilirdi.
Thor'un çekiçlerinin tılsımları Viking dünyasında
popülerdi. Kardeşi ve kız kardeşi Frey ve Freyja, doğurganlık tanrısı ve
tanrıçası da önemlidir ve diğer birçok küçük tanrı ve tanrıçalar da vardır.
Tanrılar ve devler
Tanrıların en büyük düşmanı devlerdi ve arasında
çatışmalar vardı. Tanrılar ve devler arasında bir maç vardı, bu yüzden
tanrılar devleri geçmek için kurnazlık yapmaktaydı. Odin'in kendisi akıllı ve
kurnazca bir hile yapmak zorundaydı. Yangın tanrısı Loki'ye
döndüler. Loki, gerekli sıcaklığından dolayı büyük yıkıma neden oldu,
onlara büyük zarar veridi ve sıkça çözdüğü sorunlar onun baştan çıkarmasına
bağlı yargılardan kaynaklanıyordu.
İki kurt ve kargalar yanında Tanrı Odin |
Tanrı ve devler arasındaki gerilime rağmen, bireysel
olarak adil bir miktarda temas vardı ve bir takım tanrıların Giantes'le
ilişkiler kurdu. Bunlardan birisi dev karısı tarafından üç canavar çocuğu
olan Loki'ydi. Kızı Hel ise, yeraltı dünyasının hâkimiydi. Bir oğlu
Jormunagund, o kadar büyüdü ki dünyanın her tarafına doğru uzanan bir
yılandı. Diğer oğlu Fenris, o kadar güçlü bir kurt ki zamanın sonuna kadar
onu bağlayan sihirli bir zincire bağlanmasına izin vermek için onu kandırdıktan
sonra tanrıları korkutuyordu.
Dünyanın son tanrı ve devler arasındaki Ragnarok savaşı
ile sona ereceği düşünülüyordu. Loki ve çocukları, birbirleriyle uzun
süredir kavga eden Thor ve Jormunagund birbirlerini öldürecekler ve Odin Fenris
kurdunun öldürmesi üzerine öldürülecek ve kurt da öldürecekti. Bir ateş,
hem tanrıları hem de insanları yok eden bütün dünyayı süpürürdü. Bununla
birlikte, her iki ırkta yeterli sayıda üye yeni bir dünyaya başlamak için
ayakta kalacaktı.
Pagan ve
Hıristiyan Birlikte
Frank krallıkları İngiliz Adaları üzerindeki baskınlar
yapıyorlardı. Bu arada Hıristiyanlıkla daha fazla temasa geçti. Her ne
kadar Vikingler baskın oldukları dönem boyunca inançlarını sürdürmüş gibi
gözükse de, Hıristiyanlarla daha barış içinde ilişkiler yapmak istiyorlarsa da,
Hıristiyanlığa geçmek için önemli bir baskı vardı. Bu, M.S.878 yılında
Wedmore Antlaşması'nda olduğu gibi siyasi bir seviyede gerçekleşebilirdi.
Antlaşma Viking lideri Guthrum'u vaftiz babası Wessex'in Alfred'iyle birlikte
Hıristiyanlığı kabul etmesiyle Alfred ise Guthrum'u Doğu Anglia'nın hükümdarı
olarak tanıdı.
Ticarette uygulanan az ya da çok resmi bir sözleşme,
Hıristiyanlar paganlarla gerçekten ticaret yapmamalıydı. İskandinav
tüccarlarının tamamı için tam bir dönüşüm istenmemekle birlikte, ilk imzalama
yapılma özelliği getirildi. Bu, vaftiz olmamakla birlikte, Hıristiyanlığı
kabul etme yönündeki istekliliğini gösteren yarım adımdı ve bu genellikle
ticarete izin vermek için yeterli kabul edildi. Vikingler, Hıristiyan komşuları
ile yan yana yerleştikçe daha da baskı yapıldı. Bilim adamları, İskandinav
yerleşiminin İngiliz Adaları'nın farklı bölgelerinde tam olarak ne kadar
kapsamlı oldukları konusunda fikir birliği olmamış olsa da, az sayıdaki kişi
şimdi Vikinglerin herhangi bir bölgedeki yerli nüfusun yerini tamamen almış
olduğunu kabul etmeyecekti.
Özellikle, yerleşimciler çoğunlukla yerli eşlerini (veya
en azından ortaklarını) almış olsa da, bazı yerleşimciler görünüşe göre
ailelerini İskandinav bölgesinden uzaklaştırdı. Bu nedenle, bu karışık
evliliklerin çocukları kısmen Hıristiyan hanelerde yetişecek ve hatta
Hıristiyanlar olarak yetiştirilebilirler. Daha fazla evlilik, kilisenin
etkisiyle birleşince kademeli olarak tam bir dönüşüm sağladı. Vatandaşların ve
Hıristiyanların barış içerisinde bir arada yaşaması, Viking York'un sünneti ile
öne sürülmüştür.
Çekiç sallayan Thor |
Bir madeni para tipi, cetvelden ziyade Aziz Petrus'un
adını taşır. Bu çok açık bir şekilde Hıristiyan gibi görünüyor, ancak
sikkelerin birçoğunda, 'Peteri' nin son 'ben', Thor'un çekiç biçimini alıyor ve
bu sikkelerin bazılarının da tersine çekiçleri var. Bu sikkeler, paganizm
ve Hıristiyanlığın kabul edilebilir olduğu yönünde kasıtlı bir mesaj taşıyor
gibi görünmektedir.
İskandinavya'da
Dönüşüm
İskandinavya'yı dönüştürme girişimleri Viking Çağ'dan
önce başlamıştı. Anglo-Sakson St Willibrord, 725'te Danimarka'ya bir
misyon başlattı; ancak kral tarafından iyi karşılanmasına rağmen, görevinin pek
bir etkisi yoktu. Frankish St Ansgar, Frank İmparatoru Louis the Pious'ın
desteğiyle 820'den sonra ikinci bir misyonerlik dalgasına öncülük
etti. Ansgar ve takipçiler, yerel yöneticilerin desteğiyle hem Danimarka
hem de İsveç'te görev yapmış, ancak nüfusu bir bütün olarak
etkilememişti.
etkilememişti.
Arkeolojik kanıtlar, Hıristiyanlığın yerel Chieftain'in
dönüştürülüp değiştirilmediğine bağlı olarak yerleşimlerin dönüşümlü olarak ya
da değil Norveç'te küçük parçalı olarak kabul edildiğini gösteriyor. Aynı
fikir daha büyük bir ölçekte de görebilir. 10. yüzyılda, İngiltere'de kıyısında
büyümüş olan Norveç'in kralı Hakon, yetkisini Hıristiyanlığı kurmak için
kullanmaya çalıştı. Bununla birlikte, putperest rahiplerin desteğini
kaybedeceği açık bir şekilde ortaya çıkınca, girişimlerini bıraktı,
Anglo-Sakson piskoposları İngiltere'ye gönderildi.
Danimarka'nın Harald Bluetooth'u görünüşte daha başarılıydı. Jelling'deki
ünlü koşu taşı kendisine 'Danimarkalı Hıristiyan' yaptığını anlatıyor ve hem
Danimarka sikkeleri üzerindeki hükümranlığından, hem de çeşitli Danimarka
kasabalarında piskoposların kurulmasıyla ilgili Alman kayıtlarıyla destekleniyor. Bu,
Danimarkalıların kalıcı dönüşümüne başladı. Harald'ın ölümünden sonra kısa
bir pagan tepkisi olmasına rağmen, Knut, M.S.1018'de hem İngiltere hem de
Danimarka'nın hükümdarı olduğunda, Kilisenin etkisi sıkı bir şekilde kuruldu.
Anglosakson misyonerler tarafından yüzyılın sonlarına
doğru fazla girişimler sonucu, Norveç ve İsveç'te sınırlı bir etkiye
sahipti. Norveç'ten Olaf Tryggvasson ve İsveç'in Kralı Olof Tribute, ikisi
de dönüştürüldü, ancak bu durum nüfusu bütünüyle etkiledi. Olaf Haraldsson (St Olaf) (M.S.1015-30) tarafından
Norveç'te yapılan başka bir dönüşüm dalgası başarılıydı ve sürekli dönüşümün
sürmesine yol açtı. Bununla birlikte İsveç, 11. yüzyıl ortalarında
putperest bir reaksiyon geçirdi ve 12. yüzyıla kadar Hıristiyanlığın sıkı bir şekilde
yerleştiğine pek inanmadı.
Yarlanılan Kaynaklar
Finnur Jonsson 1912,
K. Bergsland, “Om Middelalderens Finnmarker” (Norsk) Historisk Tidsskrift1 1970
J. Bately ve A. Anglert’ten alıntı, “Viking Dünyası” s.86
J. Bately ve A. Anglert’ten alıntı, “Viking Dünyası” s.86
Stefan Brink-Neil Price,“Viking Dünyası” Inger Zachrisson “Samiler Kuzey Halklarıyla Etkileşimleri”
Andy Orchard'ın Norse Mit ve Efsanesi Sözlüğü (Cassell, 1997)
HR Ellis Davidson'ın Kuzey Avrupa Tanrıları ve Mitleri (Viking Press, 1990)
Viking Yaşındaki İskandinav Dinleri Thomas A Dubois (University of Pennsylvania Press, 1999)
Viking Çağının Ansiklopedisi John Haywood (Thames & Hudson, 2000)
Graham-Campbell ve diğerleri (Andromeda, 1994) tarafından düzenlenen Viking Çağının Kültür Atlası
Penguen John Haywood'un Vikinglerin Tarihi Atlası (Penguin, 1996). İskoçya, İrlanda, İngiltere, İzlanda ve Normandiya'daki Viking yerleşimlerinin ayrıntılı haritaları. Bağlantılar