22 Ekim 2023 Pazar

FİLİSTİN TOPRAKLARI ÜZERİNDE İSRAİL NASIL KURULDU

 2. Abdülhamit’in, Musevilerin Filistin’de Toprak Almasına izin vermiştir

2’nci Abdülhamit zamanında Rothschildler’in, Filistin’de koloniler kurdukları, Abdülhamit’in Filistin’de yaşayan yerli ve yabancı Musevilerin toprak satın almalarına izin verdiği ortaya kanıtlarıyla çıkartılıyor.

Tarihçi Doç. Dr. Sezai Balcı ile Prof. Dr. Mustafa Balcıoğlu kişiler tarafından Başbakanlık Osmanlı Arşivi’ndeki belgelerin araştırmalarıyla gün yüzüne “Rothschildler ve Osmanlı İmparatorluğu” başlıklı çalışmayla ortaya çıkar. Böyle olunca da, Yahudi kökenli Rothschild Gizli örgüt İlluminati’nin 13 üyesinden biri olduğu öne sürülen Rothschild Ailesi’nin Osmanlı padişahları ile gizli para ilişkileri olduğu da gün yüzüne çıkartıldı.

Milliyet gazetesinden Mert İnan’ın haber bilgilerine göre, Rothschild Ailesi ile Osmanlı Devleti arasındaki ilk temas, 2. Mahmut döneminde başlamış. Bu ilişki 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan itibaren kesintisiz devam ediyor. Osmanlı, Temmuz 1853’te 40 bin tüfek, 2 bin şişhane, 10 milyon fişek, 50 milyon kapsül satın alırken, bu silahlar için Rothschildler’e 10 milyon 514 bin 976 kuruşluk ödeme yapıldığı Maliye Nezareti’nin orijinal nüshalarında yer alıyor.

2’nci Abdülhamit’in faizle Rothschild Ailesi’nden iki kez borç aldığına dair belgeler oluşturuyor.

1891’de alınan 6 milyon 316 bin 920 sterlin tutarındaki borcun faizi belgelerde yüzde 4 olarak belirtiliyor. Söz konusu geri ödeme süresinin 60 yıl olarak tanzim edildiği arşivlere yansımış.

İşte 2. Abdülhamit’in yaptığı borçları da genç Cumhuriyet yıllarca ödemişti. 1894 yılında alınan bu borç ile 2’nci Abdülhamit tarafından 1894’te de ikinci borç tutarı ise 8 milyon 212 bin 340 sterlin. 61 yıl vadeli olarak alınmıştır. İşte 2. Abdülhamit’in aldığı borç, 15 Ekim 1955’e kadar geçerli olduğu için, her yıl 329 bin 249 sterlin tutarındaki meblağın İngiltere Bankası’na ödeneceği belgelerde yer alıyor.

Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti’ne intikal eden Rothschild borçları, Lozan Antlaşması gereğince Rothschild Ailesi’ne geri ödeniyor. Rothschild üyeleriyle görüşen Osmanlı hükümdarları 2. Mahmut, Abdülmecit ve 2. Abdülhamit aile üyelerine birçok defa nişan takdim ediyordu.

2. Abdülhamit’in 1888’de, Baron Rothschild ile görüşmesi o dönem Beyoğlu’nda çıkan “Moniteur Européen” gazetesi tarafından tespit edilirken, gazetenin, 30 Temmuz 1888 tarihli haberine kitapta yer veriliyor.

2. Abdülhamit, Rothschild ile 27 Temmuz 1888 Cuma günü öğleden sonra gerçekleşen görüşmede kendisinden Anadolu Demiryollarının yapım işinin üstlenmesi teklif ederken, Rothschildler’e hususi olarak yaptırdığı 10 bin sigarayı hediye ediyor.

Bu görüşmenin detayları o dönemki Moniteur Européen Gazetesi tarafından şöyle aktarılıyor:

Bu arzu Cihanbani Mösyö Rothshild’ce büyük mahzuziyeti elbetmiş olup mumaileyh tetkik keyfiyet edeceğini vaat eylemiştir. Baron’un mazhar olduğu envaı iltifatlardan başka avdeti esnasında Zât Hazret Padişahî kendisine bilhassa imal ettirilmiş on bin adet sigara hediye buyurmuşlardır…”

2. Abdülhamit ve Arminius Vambery (Raşit Efendi) (1832-1913)

Gerçek adı Hermann Wamberger, Bamberger ya da Vamberger gibi pek çok karışık adlarla bilinen Vambery, Macar kökenli, fakir, dindar bir Yahudi ailenin oğlu olarak Avusturya-Macaristan İmparatorluğu sınırları içinde, bugünkü Slovakya’da bir Yahudi ailenin çocuğu olarak dünyaya ayağı aksak olarak geldi. 12 yaşından itibaren çalışmak zorunda kaldı, terzi çıraklığı, sonrada özel öğretmenlik yaptı. Bu arada etnografya ve filoloji alanlarında araştırmalar yaptı. Dahi kendi kendini yetiştirdi, çok sayıda dilde yetkinlik kazandı. Önce Avrupa dillerini, daha sonrada Türkçe, Farsça, Arapça dillerini iyi bir biçimde öğrendi.

Vambery bir müsteşrik ve Türkolog, gezginci. Macarca, Armin Vambery, Almanca Hermann Macar halkının Asya menşelerini bulmak için 22 yaşında İstanbul’a geldi. İstanbul’da Asıf Bey ve daha sonra Rıfat Paşa’nın hizmetinde Frenk lisanları muallimi (Avrupa dilleri öğretmeni) olarak çalıştı. İstanbul’da bulunduğu 1857-1863 yalları arasında, farklı Türk ağız ve lehçelerini öğrenme fırsatını buldu. Aynı zamanda Türk Tarihinden bazı yapıtların çevrilerini yaptı ve ayrıca Osmanlıca-Almanca bir sözlük de yayınladı. 2. Abdülhamit, ona bir gün: “Reşit Efendi, sağıma bakıyorum casus, soluma bakıyorum casus, arkama dönüyorum hainler. Şu an karşımda sen varsın ve bir tek sana güveniyorum” der sonra gözlerinden yaş gelen Abdülhamit, Raşit Efendi’ye sarılmış, farkında bile değil onun bir casus olduğundan.

Aynı akşam Raşit Efendi, İngiltere’ye hemen bir mektup yazmış: “Sayın kraliçem, Abdülhamit Han artık sadece bana güveniyor” diyordu. Bu mektubu İngiliz arşivlerinden bulan Mim Kemal Öke olur. İşte Osmanlıyı son günlerde bunlar yönetiyorlardı…

1898 yılında yazdığı kitabında: “İstanbul’da ki Türkler arasında Türk ulusçuluğu sorunuyla ya da Türk dilleriyle ciddi bir biçimde ilgilenen bir kişiye rastlamadım” der.

Osmanlı yıllarca ezik, horlanan, itilen kakılan bıraktığı Türkmenlerin akıbetini yaşamaya başladığı ortam gelmiş, Karlofça Antlaşması’yla başlayan süreçte Osmanlı kimliği gittikçe Batılılar karşısında ufalanır ve ezikliği yaşamaya başlar. Akçalı durumu çökmüş, Sultan Abdülaziz’in son dönemleri, Kırım Savaşıyla (1854) Londra ve Paris gibi Batı kentlerinde bazı firmalardan aldığı paralarla daha çok borçlanmaya başladı. Bu alınan borç paralar, yatırıma yatılıp istihdam için kullanılmaz, daha çok boşalmış İmparatorluk hazinesinin tam takır kasaları, Batılı bankerlerden alınan paralarla doldurulmaya çalışılır ama her geçen yıl 14 milyon lira faiz ve anapara ödenmek zorunda kalınır. Borcu borçla ödemek durumuna düşen Osmanlı, Galata sarraf ve bankerlerinden yeni borçlar alarak günü savuşturmaya başlarlar. Sonuçta Osmanlı, borç taksitlerini ödeyemez duruma gelir, Avrupa nezdinde git gide itibarı sarsılır, rezil olur. Arkasından zarar gören alacaklılar Paris ve Londra elçiliklerine akın ederler, Avrupa gazeteleri Osmanlı karşıtı ağır eleştirili yazılar (*) yazmaya başlar.

Artık Osmanlı Devleti, Batılı güçlü devletlerin emri altına alınmıştı. Batılı güçlü devletlerin verdiği emirleri yerine getiren bir tür ezik devlet olmuştu. Osmanlı Devleti biçimsel özelliğini, bağımsızlığını kaybetmiş, Batılı devletler tarafından denetlenen yarı sömürge bir devlet olmuştu. 2. Abdülhamit döneminde Batılılar alacaklarını toplayacak bir kurum oluşturdular. Alacakları karşılığında Osmanlı devletinin önemli gelir kaynaklarını oluşturan tuz, tütün, damga, alkollü içki ve balık vergilerinin bir bölümüne el atılarak doğrudan alacaklarını sağlama yoluna gittiler. Borç ödeme ve alacakları dağıtmak için İstanbul’da “Düyunu Umumiye İdaresi” (Genel Borçlar Yönetimi) kurulur. İş böyle gelişince Osmanlı maliyesi, alacaklı yabancı devletlerin denetimi altına girer. Hatta Balkan Savaşlarından sonra Edirne’nin geri alınması için yapılan savaşta Osmanlı Devleti bu kurumdan borç almak durumunda bile kalmıştır.  

(*) Abdurrahman Şeref Efendi, “Tarih Muhasebeleri” Ank.1985, s.114-115  

Vambery bir müsteşrik ve Türkolog, gezginci ve büyük kuşkularla Britanya Krallığı emrinde çalışan bir casus, adı Macarca, Armin Vambery, Almanca Hermann Vambery, gerçek adı Hermann Wamberger, Bamberger ya da Vamberger gibi pek çok karışık adlarla bilinir.

Asıl üzerinde durulması gereken, Macar İlimler Akademisi desteğinde, Sünni bir derviş kılığında 1861-1964 yıllarında, Batılılara kapalı bir bölge olan Ermenistan, İran ve Türkistan’ı gezdi. Bu gezisi boyunca coğrafya, etnografya ve filoloji alanlarında önemli bulgularla döndü.

Dahi, Vanbery, İngiltere Jeoloji Enstitüsünün hizmetinde ve Britanya Krallığının emrinde bir casus olarak Raşit Efendi Müstear adıyla, önce İstanbul’dan gemiyle Trabzon’a, oradan katır üstünde kervanlarla Tebriz ve İsfehan’a seyahat etti. Oradan Tahrana ulaştı. Tahran’da bir süre Osmanlı elçiliğinde kaldıktan sonra Hazar Denizinin güneyinden Buhara, Semerkant ve Hive’ye gitti, oradan Herat ve Tahran üzerinden Osmanlı topraklarına döndü. İstanbul üzerinden ülkesi Macaristan’a geri döndü.

Bu seyahatleri hakkında 1864 yılında yayımladığı “Travels and Adventures in Central Asia” adlı yapıtı, Avrupa’da büyük ilgi uyandırmış, bölgenin hâkimiyeti için Rusya ile rekabet içinde olan İngiltere’nin iştahını iyice kabartmıştır.  

Bu Asya seyahatinden sonra 1864 yılında, Londra’da büyük heyecan yarattı. 1905 yılına kadar dönemde Budapeşte Üniversitesinde Fin-Ugor savına en sert bir biçimde karşı çıkar, kendisine göre Macar dili sadece Ugor öğelere sahip bir Türk dilidir. Vambery’nin bu tezi, günümüzde artık kabul görmemektedir. Çağdaş dilbilimcilerine göre Macarca, güçlü Türkçe etkilerine sahip, köken itibariyle Ugor bir dildir. 

Vambery’nin bir oğlu olur (1872-1948) Adı Rüstem Vambery.

Rüstem Vambery Macar ceza hukukçusu ve siyaset adamı olur. Budapeşte Üniversitesi Hukuk Fakültesi üyesi oldu, 1919 yılında Prof. unvanını aldıktan sonra fakültenin dekanı oldu. Bir ara Macar Milli Meçlisinde de milletvekilliği taptı.

Vambery’yi İstanbul’daki teması sırasında Osmanlı Padişahıyla tanıştıran kişi, yıllarca Osmanlı Devletinden Dâhiliye Nezaretinin Sıhhiye Müdürlüğünü ifa etmiş Macar asıllı hekim Dr. Soma Wellsch (1866-1926) olmuştur. Kaynak: İngiliz casusu "Vambery'nin Günlükleri"

Thodor Herzl, Siyonizm ve Vambery

Vambery Abdülhamit’in güveni kazanmış, 1900 yılının haziran ayında 2. Abdülhamit’in huzuruna çıkmış, ondan Siyasi Siyonizm’i destekleyen Vambery, Siyonizm’in fikir babası Theodor Herzl’a için Sultandan görüşme talebinde bulunmuş ama bu görüşme için başarılı olamamıştı.

Aşağıdaki harita, Yahudi-Siyonizm’in hedeflediği “Büyük İsrail” topraklarıdır. Nil nehrinden Fırat nehrine kadar uzanan, Suriye’yi, Ürdün’ü, Lübnan’ı, Kuveyt’i tamamen yutuyor. Suudi Arabistan’ı, Mısır’ı, Irak’ı ve Türkiye’yi bölerek oluşması hayal edilen “Büyük İsrail” toprakları haritasıdır.

Siyonizm’in babası Theodor Herzl, yazdığı mektuplarda 2. Abdülhamit için Avrupalı Musevilerin konuştuğu Yidiş dilinde aşağılayıcı bir biçimde “mamser-ben-mennide” (fahişenin oğlu, piç) ifadelerini kullanıyordu. Ancak Vambery 1901 yılında Herzl’in Sultanın huzuruna çıkmasına sağlayan bir randevu ayarlayabilir. 

Herzl 16 Haziran 1900 tarihinde Vambery Tirol’da ziyaret. Şöyle bir günlük yazdı:

Genişlemesi Hayal edilen israil toprakları
“Yetmiş yaşındaki bir aksak Macar Musevi’sinin şahsımda hayatımda gördüğüm en ilginç insanı tanıdır. Kitaplarını Alman dilinde yazan, 12 dili aynı mükemmellikle konuşan daha fazla Türk mü yoksa İngiliz mi olduğuna bir türlü karar bir adam hayatında 5 ayrı dine geçerek bunlardan ikisinde rahip oldu. Bunca dini bu kadar yakından tanıyınca ateist olması normal karşılanmalıdır. Şark ülkelerinden bana 1001 Gece Masalı gibi olayları anlattı, Sultan’la (2.Abdülhamit) yakın olan ilişkisi gibi şeylerden söz etti. Ayrıca bana ant içerek İngiliz ve Türk ajanı olduğunu söyledi. Macaristan’da Profesörlük unvanı salt göstermelikmiş. Yahudi düşmanı bir toplumda yaşadığı bunca çileden sonra, bana çok sayıda belgeyi gösterdi. Bunlardan bazıları Sultan’ın kendi eliyle yazmıştı; ancak Türkçe yazdığı için okuyamıyordum ve içeriği hakkında bir şey diyemem. Oradayken yanımıza gelen William Hechler’i kaba bir biçimde yanımızdan kovdu, benimle yalınız olmak istiyordu.

Büyüyen İsrail toprakları 1947-1949-2967 

Sözlerine şöyle başladı: “Ben paranın peşinde değilim, zengin biriyim. Altından biftek yenmez. Çeyrek milyonum var ve sermayemin faizlerinin yarısını bile harcamıyorum. Size yardım edeceksem, dava uğruna yardım edeceğim. Benden bütün planlarınızın bütün detaylarını, para vs. hususunda öğrenmek istedi. .

Sultan’ın kendisinden Avrupa basınında lehinde bir kamuoyu oluşması için çalışmasını istediğini söyledi. Bu konuda yardım etmemi istedi. Bense yarım ağızla yanıt verdim. Konuşurken arada konuyu değiştirip başına gelen, oldukça ilginç olayları anlattı. Bejamin Disraeli sayesinde İngiliz ajanı olmuş. Türkiye’de önceleri kahvehanelerde şarkıcı olarak başlamış, arada geçen bir buçuk yıl içinde Sadrazamla ahbap olmayı başarmış. İsterse Yıldız Sarayında (İmparatorluk Sarayı) konaklayabilirmiş. Ancak suikast kurbanı olmaktan korkuyormuş. Sultanın sofrasında, hem de samimiyetten elleriyle yemek yiyormuş, ancak zehirlenmekten korkuyormuş. Yüzlerce böyle ilginç şeyler anlattı. Ben ona dedim ki, …Sultana beni kabul etmesini söyleyin, birincisi, basında ona değerli hizmetler sağlayabildiğim için, ikincisi salt huzuruna çıkışımın bile onun Avrupa’daki itibarını yükselteceği için Dilmaç (tercüman) olarak ona tercih ettiğimi söyledim. Ancak yaz yolculuğunun meşakkatlerinden dolayı çekiniyor. Zamanım bittiğinde, benim için harekete geçip geçmeyeceği meçhul kalmıştı… Ancak bana vedalaşırken sarıldı ve beni öptü… “diye anlatır.

Herzl’e Vambery’nin anlattıklarından biri, maddi bakımdan herhangi bir ihtiyacı bulunmadığını söyler. İşini para için değil de adil bir dava için gördüğünü, Siyonizm’e dertsek vermek için yaptığını söyler. Aralık 1900 yılında gazetelere Osmanlı Devleti’nin siyasi Siyonizm Filistin’e göçlerin önlenmesini sıkılaştığı yazdı. Bunun üzerine Herzl Vambery’ye 28 Aralık 1900’de şu satırları yazdı: “Bana kalırsa bu hiç kötü bir alamet değil, aksine iyi bir işaret. Fahişe (Osmanlı devleti) fiyatını yüksek tutmak istiyor, onun için sahip olunamayacağını söylüyor. Yanılıyor muyum?” der.

Bir Filistin topraklarına Yahudi göçüyle ilgili pazarlıklar var. Bir yandan da Musevi bankerlerin Osmanlı İmparatorluğuna verecekleri hatırı sayılır (5000 pound) bir kredi anlaşmasına dair arabuluculuk yapar, bundan alacağı komisyondan söz edilir.

Herzl Ocak 1901’den itibaren işlerin istenildiği gibi gitmeyişinden Vambery aracılığıyla tehditler savurur. Padişah’ı yola getirmeye çabalar. Osmanlılar, Yahudilerin isteklerine biraz daha ılımlı yaklaşmayacak olursa, Yahudiler Osmanlı’nın bütün para kaynaklarını kesebileceklerini ima eder.

Dahi aynı yıl Hewrzl Vambery’den, kendisi ve Siyonistlerin Osmanlı Padişahı için neler yapabileceklerine sahip olduklarına dair Padişah’a anlatmasını ister. Hatta Fransızlara karşı aciz düşmemek için ona bir torpidolu bir muhrip gemisi bile gönderebileceğini söyler. (Hatta Midilli adasını, Fransızların itilaflı bir alacağı yüzünden savaş gemileriyle işkal etmişler, ancak Osmanlı devleti taksitle ödemeyi kabul ettiği için çekilmişlerdi.)

Herzl, Vambery’ye Filistine yerleşmek için taşınacak Yahudiler için bir gemi temin etmesini ister. Bu geminin temini için 300,000 bin Hollanda florini teklif etti. Parayı istediği gibi harcayabilecekti, artanı da kendine saklayabilecekti, önemli olan sonuca ulaşmaktı.

İşte böyle bir düzen içinde, kendi söylediğine göre paraya ihtiyacı olmayan Vambery, Herzl’in teklifini kabul etti, gerektiğinde Osmanlı Devleti’nde kendisi önemli bir görev alacak hatta padişahı bile devirecekti.

Herzl, İtalyan ilk Siyonistlerinden Meranolu Tobias Marcus vasıtasıyla Vambery ile tanıştı. Herzl’e 13 Eylül 1898 tarihinde mektup göndererek Marcus, Vambery’yi şu sözlere tarif etmiştir: “Daha önce söylediğim gibi, Vambery oldukça karmaşık bir şahsiyettir. Dâhiyane bir insan, ancak zarafet, eğitim ve karakterden yoksun bir. Kendini beğenmişliğiyle toplumda saygınlık sahibi, herkese tepeden bakar. Her türlü din ve milliyetçilikten nefret eder. Güya kendisi çağın en büyük hür düşünen kişi, kendini kozmopolit bir insan olarak görmektedir. Öte yandan İslam’ı ve aynı anda İngiltere’yi övüyor. Genelde bakılırsa, kendini fazlasıyla beğenmiş ve çelişkili karaktere sahip, sözlerine her zaman itibar edilmemesi gereken, yine de son derece dikkatli yaklaşılması gereken bir insandır, zira aleyhtarı olmak ziyadesiyle tehlikelidir” diye anlatır.

Vambery ve Drakula

Ayrıca 1897’de Vambery, Bram Stoker adlı yazarın yayınlanan tanınmış “Drakula” adlı romanı ilham kaynağı olur. 1890 yılında Stoker Vambery ile karşılaştığında, Vambery kendisine Romen Prens Vlad 3. Draculea’nın (Darakula) efsane hikayesini anlatmış. Bu tarihi kişilkten hareket ederek, Stoker Romanının kahramanı “Vampir Durakula”yı yarattı. 

Kaynaklar: Theodor Herzl, “Mektuplar ve Günlükler, 7 ciltlik yapıtı

Osmanlıcası çeviren A.H. Abdurrahim: “Bir Sahte dervişin Asya’yı Vustada Seyahati”

Abdurrahman Şamipaşazade çevri, “Bir Sahte Dervişin Orta Asya’da Seyahati, Kitapevi Yayınları 2009

Kemal Öke Mim, “Saraydaki Casus: Gizli belgelerle Abdülhamit Devri ve İngiliz ajanı Yahudi Vambery”, İrfan yayınları İst. 2009 ve “İngiliz Casusu Prof. Arminius Vambery’nin Gizli Raporlarında 2.Abdülhamit ve Dönemi, Üçdal Neşriyat 1983

Cemal Kutay, “Sahta Derviş” Aksoy Yayıncılık İst. 1998

http://www.etymonline.com/index.php?search=vampire

Hazırlayan Ali Akyıldız ve Zekeriya Kurşun: “Osmanlı Arap Coğrafyası ve Avrupa Emperyalizmi” adlı yapıt

 Selman Zebil 22 Ekim 2023 

 

Hiç yorum yok:

ÖZGÜR ÖZEL SON GÜNLERDE NEREYE GİDİYOR?

Özgür Özel’in Son Günlerde Hatalar mı Yapıyor? ABD Savcılığı, New York Belediye Başkanı Eric Adams hakkında yolsuzluk ve rüşvet dahil, 5 fa...