DÜNYA DİLLERİ
İÇİNDE TÜKÇE
Kendini
ifade etmek, ötekiyle iletişim sağlamak, iyi gelişmiş dil ile başlar. Bir fikri
doğru ifade etmeyen, karışık ifade eden eksik insandır. Dil; toplumsal
gelişmenin en belirgin ürünüdür. İnsan geliştikçe dili de kendiliğinden
gelişir, kişinin dili bulunduğu bölgelere göre de farklılıklar gösterir.
Yirminci
yüz yılın ilk yarılarında yapılan bir sayıma göre, dünya üzerinde 2796 dil
konuşulmakta olduğu tespit edilmiş. Dil bilimcileri, diller arası gramer
yapısını incelerler. Sonuç olarak diller birbirlerine yakın benzerlikler
bulurlar ve “dil aile yapısı” bakımından bir takım topluluklara ayırmışlardır. En
önemlileri olan bunlar, Türk dillinin de içine girdiği başta Ural-Altay dilleri
olmak üzere, Hint-Avrupa dilleri, Romen dilleri, Slav dilleri, Kafkas dilleri,
Sami Dilleri, Çin-Tibet dilleri, Habeş dilleri gibi pek çok dil toplulukları.
Ural-Altay
dil ailesi kendi içinde ikiye ayrılırlar. “Ural” ve “Altay” dil topluluğu
içinde Türk dili, Altay bölümüne girmektedir. Bu Altay topluluklarını oluşturan
Türkçe dil, Avrupa ve Asya üzerinde konuşulan büyük bir dil olan Türkmence,
Özbekçe, Kırgızca, Tatarca, Kazakça Başkurtça, Çavuşça, Nogayca, Yakutça gibi
pek çok kollara ayrılmıştır.
Alman
kökenli Rus Türkolog Wilhelm Radloff (1837-1918) Türk dilinin çok geniş alan
üzerinde yaygınlığı hakkında: “Dünya
dilleri arasında Türk dili kadar geniş bir alana yayılmış başka bir dil
yoktur” demiştir.
Türk
dili Avrupa ve Asya da çok geniş bir alanda pek az anlaşılmayacak kadar olmak
kaydıyla, değişik farklılıklar oluşturmuş olsa da, genelde Avrupalı Türkolog
bilginler, Türkçenin yayıldığı çok geniş alanlarda asla özgünlüğünü bozmadan
koruduğunun söylerler. Balkan Yarımadasından yola çıkan bir gezgin Türkçe dil
bilgisine dayanarak Japon Denizine kadar Anadolu, Kafkaslar, Orta Asya da dil
ve kültür bakımından rahat dolaşabilir.
Bu
konuda Macar Türkolog Armin Vambery (1885): “Türkçe bilen bir gezgin Orta Asya’nın her yanında güçlük çekmeden
gezebilir” demiştir.
Türkologlara
göre Türkler bundan 4 bin yıl önce Anayurtlarından ayrılarak dünyaya dağılmaya
başlamışlardır. Türkler yabancı uluslar ile ilişkileri arttıkça dileri arasına
pek çok yabancı sözcükler katmışlardır. Yalınız Türk dilinin gramer yapısını
bozmamışlardır.
En
çok Türk dili, Farsça ve Arapçanın baskısı altında kalmıştır. Pek çok Türkçe
sözcükler Arapça ve Farsça sözcüklerin altında kalarak unutulmuşlar ya da
farklı manalara doğru kaymışlardır. Örneğin eski Türkçe de “balık” şehir olarak kullanılırdı. Farsçadan “şehir” olarak alır Balık başkalaşır.
Kala-balık (kalabalık) yerleşmiş, şehirleşmiş anlamına olsa gerek.
Prof.
Dr. Hasan Eren: “Dil inkılâbı (Devrimi)
bir ulusal kurtuluş savaşı demektir. Ulusal dil, ulusal birlik ve bütünlüğün
temelidir. Tarih ulusal dile değer vermeyen ulusların yok olduklarını ve ya
yabancı baskısı altına düştüklerini gösteren örneklerle doludur” der.
Polat
Kaya, Belleten Aralık 1986 sayı 198’de Sayfa 648’de Türk dili kökenlerine
inerek, Amerika kıtasındaki yerlilerin dil biçimleriyle aşağıdaki örnekleri
vererek kıyaslar ve bu konuda bir yazı yazmıştır.
Amerikan
yerlileri ile Türkler arasında yakın dil ve bazı özellikler olduğunu: “Türkçe de köpeğe ‘it’ denmesi ve Türkçede köpeğe kızıldığında ‘oşt’ denmesi Amerikan yerlilerinde
aynı” olduğunu ve dahi, ata, apa, ana
sözcükleri Eskimolarda ana ‘anarak’ ata ‘atarak’ olarak söylendiğini tespit edilir.
Astekler,
Meksika yerlileri, Mayalar, Peru yerlileri İnkalar ve pek çok Güney Amerika
yerlileri ile Türkler arasında dil bağları olduğu gibi koyunyününden
dokudukları değişik giysiler ve işlemeleri örtüşen yanları pek çoktur. Yünden
yapılan el dokuma sanatları bize koyunun Türklerin evcilleştirdiğini göstermez
mi?
Böyle
olunca, Polat Kaya’ya göre: “Türk
dilinin kökeninin 13 bin yıldan fazla bir geçmişle başladığına” dair iddiasının iyi bir delil olarak, Amerika
kıtası yerlileri dilinde geçen ata, ana, apa Türkçe sözcükler için: “Belki de
dünya dilleri arasında en uzun ömürlü yaşayan sözcükler” demesi pek şaşılası değildir.
Dahi
Amerikan yerlileri arasında “güneş” ve “gün” anlamında kullanılan “kün”
eski Orta Asya Türkçesinde kullanılırdı. Bu sözcük Maya dilinde “kin” bu günkü Türkçede olduğu gibi “gün-güneş” olarak
kullanılmaktadır...
Selman Zebil
1 yorum:
Selamlar Selman, Macar ve Fin dillerinin Turkdiliolan yakinliklari nereden geliyor? Bu konuyada deyinirsen yazin cok daha guzel olacak. Gorusmek uzere.
Yorum Gönder