KADINLAR HAKKINDA DAHİ PEK ÇOK SÖYLENCELER
Şehbaniyye ve Yezidiyye tarikatı için: “Bunlar kadınların hilafet veimametini; zalim sultana hurucu caiz görürler. Zira Hz. Peygamber:
“Emir-i kadın olan kavim iflah olmaz” demiştir. Allah-u Teâlâ da kadınlara, erkeklere karşı örtünmelerini ve evlerinde oturmalarını emretmiştir: Kur-an-Ahzab 33. suresi “Vakar ile evlerinizde oturunuz” der.
Kadının Saçından, Giysisinden Tahrik Olmak; Edepsiz erkek “örtünmeyen kadın fuhuş işler” dedikçe, kadın-erkek ortak yaşamda yerleri yoktur. Kadını özgürleştiren medeni kanun ve seçme seçilme hakkını veren yasalara ve o yasaların devrim niteliğine bahana bulan bazı zihniyetler, kadını hürriyetinin türban olduğunu iddia ederler. Dolayısıyla da cumhuriyet ruhunu suçlarlar.
İslam da “cinsellik hastalığı” erkeklerden yayılmaktadır...
Eğer erkekler kadınların giysilerinden “cinsel tahrik” oluyorlarsa bir şeyler ciddi biçimde İslam ülkelerinde yanlış gidiyor demektir. Eğer kadınlar giyim kuşamlarından dolayı erkeklerin tecavüzünden kurtulamıyorsa dahi evlilik öncesi ilişkiye “erkeği teşvik ediyor” mazereti kabul görüyorsa, bunda kadına Müslüman erkekler tarafından “lanetli” faturası kesiliyor.
İnsan beyninin aydınlatılması, taassup ve kör inançların ortadan kaldırılması, tabuların yıkılmasıyla sağlanır. İnsanlar doğuştan eşit midirler? Kadın-erkek ilişkilerinde Kadın-erkek ayrımını bir çift ayakkabıya kıyaslayan dinci çevrelerce: “nasıl sağ ayakkabı sol
ayağa, sol ayakkabıda sağ ayağa göre değilse, kadın erkek durumlarının yerleri de net bir biçimde bellidir” derler.
Erkeğe Göre;
Dünyada kadın erkeğin kıskançlık kaynağıdır. O nedenle “kadını koruma erkeğin görevi” olarak kabul eder, kadını koruma görevini kadına danışmadan üstlenir erkek. İş böyle olunca kadına “ceza verme” hakkını da erkek elinde tutar; hiçbir hukuk kuralını kendi hukuk kuralsızlığından üstün görmez
Müslüman pek çok erkeklerin beyinlerinde var olan ham salgı bazen, kadının davranışlarını değiştirmeye yönelik olarak harekete geçmektedir. Kadınları din kullanılarak ikna etmeye çabalamasının altında yatan niyet, kadınlar üzerinde erkek egemenliğini asla
kaybetmek istememesinden kaynaklanmaktadır. Kadınıyla
egemenliği paylaşmaya niyeti asla olmayacaktır da.
O nedenle kadınlar hakkında tesettür (örtünme) olayına erkekler karar vermektedirler, kadınlar ise uymak zorunda bırakılmaktadır...
Derler ki tesettür bireysel tercihtir. Sonra da kusursuz bir tercihtir derler. O zaman kusurlu tercih nedir? İşte baskının başladığı sözün
gediğe konuş yeri. Tesettürsüzleri doğru yola sürmek için yanılgı tercihlerden alıp kusursuz tercihlerine çekmek kişiler kendilerine
haddi aşan vazife çıkartmaktadırlar. Bunun adına da: “içine nur
(ışık) akıtmak” diyerek misyonerlik görevi yapanlar mahallerde boy gösterirler.
Egemenliği kadınıyla paylaşmak istemeyen erkek için en büyük müttefiki dindir. Dini elinde tutan dinci muhafazakâr ve milliyetçi muhafazakâr erkekler olmuştur her daim.
Pek çok erkek başı açık kadınla evleniyor sonra kadının örtünmesi
için erkek tatlı dille: “Başörtüsü takarsan ne güzel olursun” demeye başlıyor ve dahi kadın başka hediyeler beklerken, karısına erkek hediye olarak türban almaya başlıyor. Yine erkeğin yakın akrabaları aileye katılan yeni geline başörtüsü hediye ediyorlar.
Bu durum sosyolojiktir; aileye katılan kadına başını örtmesi için doğrudan
söylenmeyen sözler, alınan başörtüsü hediyesiyle dolaylı olarak başını örtmesi iması yapılarak sonuca ulaşılmak istenilmektedir. Eğer başörtüsü takması için, başörtüsü hediyesi ile anlatım tarzı amaca ulaşmamışsa, başörtüsünün faydalarını araya din ve Allah sokularak izah edilir. Hala beklenen yerine gelmemişse aile sertleşir: “Al şu türbanı kapat başını, ben dinimi kimseye çiğnetmem” ile başlayan cicim ayları sona eriyor ve yerini nefretle baskıya bırakıyor.
Zalim sultanlara karşı isyan edenlere ise caiz görmezler...
Kur-anda ki şu ayeti öne sürerler: “Ey iman edenler, Allah’a
itaat edin, Peygambere ve sizden emir sahiplerine de itaat edin”
der. Kur-an Nisa 59. sure. Kaynak: “Ebu Muhammed
Osman b. Abdullah b. el-Hasan el-ırak-i el-Hanefi” Sapıklarla Dinsizlerin
Çeşitli Mezhepleri” Ankara İlahiyat Fakültesi 1962
Çeviri Yaşar Kutluay.
Don Carleone: “İş hayatında asla öfkelenme, asla tehdit etme,
akıllı ol” der.
Başbakan Recep Erdoğan ATV’de canlı yayınlanan “Başbakanla Gündem Özel” adlı programda, BOP’un Türkiye de tam olarak tanımının yapılmadığını, projenin en başından ölü doğduğunu
teziyle: “Doğuşta daha adımı atıldığında olmadı, yürümedi bu iş.
Fakat bizdekiler sanki bu ‘BOP hala yürüyor’ diyor. Bunun baş
aktörü biziz. Böyle bir şey yok. Çalışma yok... Ama hala bunu konuşuyorlar” demiştir. Şu andaki Libya, Mısır, Tunus vs.
olayların bu proje içinde olmadığına da inanmadığını söyler.
Başı Açık Kadını Perdesiz Eve benzetmek;
Şeytanın bile “pes” diyeceği bir fikir. AKP Ünye Tanıtım ve
Medya Başkanı Süleyman Demirci, sosyal paylaşım sitesi
Facebook sayfasında: “Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer.
Perdesiz ev ya satılıktır, ya da kiralıktır” diye yazar.
Süleyman Demirci’nin kadını alçaltıcı bu tür mantıksız sözleri
geniş halk kitleleri teki verince göstermelik olarak AKP yönetimi görevinden uzaklaştırılır. Ama bu sözleri söyleyenin istifa ettirilmesi yeterli midir? Hayır; çünkü AKP’nin içinde %80 aynı böyle düşünen insanlar var. Bu tür kadınları aşağılayıcı sözleri halkın
tepkilerini ölçmek için söyletirler, tepkilere göre istedikleri gibi olgunlaşmış mı yoksa daha zaman var mı diye. Tepkiler sert olmuşsa geri çekilirler; zaman tam kıvamında olduğunu hissettiklerinde işle tamamdır, gereken yapılır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder