NESİMİ SEYYİD İMAMEDDİN (1369-1417 (?)
Nesimi, 14. Yüzyılın sonları ile 15. Yüzyılın başları yaşamış olduğu biliniyor...Seyyid İmadeddin Nesimi olarak bilinen ozan, 1369-1417 yılları arasında günümüzdeki İran, Anadolu ve Azerbaycan topraklarında yaşamıştır. Hurufilik tarikatından olup Alevi-Bektaşilerce “yedi ulu ozandan biri” olarak kabul edilmektedir. Ayrıca Azerbaycan halkı içerisinde de oldukça saygın bir ozan olarak bilinmekte ve günümüzde adı Azerbaycan’da dilbilim çalışmalarının en önemli merkezlerinden olan “Nesimi Dilcilik Enstitüsü” yaşatılmaktadır. Genellikle tasavvuf ve özellikle de Hurufilik üzerine deyişler yazan Nesimi’nin, inancı doğrultusunda “Vahdet-i Vücut” felsefesini benimsediği bilinmektedir. Deyişlerini Türkçe, Farsça, Arapça dillerinde deyişlerini yazmıştır. Vahdeti vücut felsefesi ve Hurufilik inancını deyişlerinde işlediği görülür. Bundan dolayı da gerekçe gösterilerek derisi yüzülerek idam edilmiştir.
Gerçek adıla Ömer İmadüddin Nesimi’dir. Kökeni Türkmen olan Nesimi, (1) Bağdat doğumludur. Bir başka en güçlü kanıtsa Nesimi Tebriz doğumludur. Türkçenin ve Türk edebiyatının en güçlü ozanlarından olup, Alevi-Bektaşilerce “yedi ulu ozan” olarak kabul edilmiştir. Nesimi; Hurufiliğin ile tanımış olup, Anadolu’da varlığını sürdüren Kalenderiler toplumları arasında takdis edildiği de bir gerçektir. Hatta divanından deyişleri Kalenderi ayinlerinde okudukları görülmüştür.
Türk edebiyatı ozanlarından olan Nesimi hakkında birçok karışık söylenceler vardır ancak tam kanıt yoktur. Nesimi ile ilgili bilgiler Latifi, Aşık Çelebi, Hasan Çelebi tezkirelerinde geçen bilgilerden yararlanılmaktadır. Yine de, Nesimi’nin tam doğum tarihi ve ölüm tarihi ve gerçek adı bilinmemektedir. Hakkında birçok söylenceler bulunsa da, birbirini tutmamaktadır. Ancak bulunan kaynaklarda geçen gerçek vardır ki, Nesimi derisi yüzülerek öldürülmesidir.
Hurufilik tarikatı kurucularından, düşüncelerinden dolayı Timurilerden Miran Şah tarafından Elence kalesinde eziyet edilerek öldürülen Hurufiliği kuran Fazlullah-i Hurufi’nin en sadık müritlerinden ve damadıdır Nesimi. Bir ara Anadolu’ya, Osmanlının o zamanki merkezi olan Bursa’ya gelir. 1. Murat zamanıdır. Bursa Sünniliğin merkezi olan Bursa da aradığını bulamayarak oradan Ankara’ya gider. Ankara’da Hacı Bayram Veli vardır. Devlete sadık (2) bu Sünni şeyhinin ilgisini de görmeyince, orada Halep’e gider. Lakin umudunu bulamadığı Anadolu’nun Trakya kesiminden bir ses yükselir, Şeyh Bedrettin Simavi 1420 yılında kalkar. O sırada Şeyh Bedrettin Halep’te bulunan Nesimiyle görüşmek üzere Halep’e gitmiştir.
Nesimi'nin mistik görünümü |
Sünni ulamanın durmak bilmeyen hoşgörüsüzlüğü, Nesimi’nin her davranışını, kimlerle ilişkiye geçtiğini sürekli gözlemektedir. Punduna getirip her an canını almaya fetva verecektir; kanlı eller bu kez Nesimi ye, Hallaç’a yaptığını yapacaktır. Gün gelir öyle de olur. Ulemanın takibi ve üzerine suçlamaları sonuçlanır, fetva verilir, Memluk Sultanı Melikül Müeyyed el-Mahmut-i tarafından onaylanır, Nesimi, “şeriat” adına boynu vurularak, derisi yüzülerek Halep’te öldürülür.
Türkçe ve Farsça yazılmış iki divanı bulunan Nesimi, 1973 yılında Azerbaycan’da UNESKCO tarafından 600. Doğum yılı olarak anılarak kutlanmıştır.
Nesiminin insanı öne çıkaran, insanı, Allah’ın yeryüzünde dolaşan yansıması olarak gören bir değerli ozandır. İslam toplumunda hala sürdürülen, insan ezilmesi, İslam’ın kitabı Kur’an’da insanı yüceltmesiyle ter oranda sürdürülmektedir. Anadolu’da halk ozanları, kalabalıklar için kendini her daim kurban eden ozanlar, kalabalıktan insanı öne çıkaran, yücelten yönleriyle ünlüdürler.
Nesimi, deyişlerine “insanın Kur’an’ı” diyor, İnsanı “Canlı Kur’an” olarak tanımlıyor.
Azerbaycan SSCB iken 1973'te bastırdığı posta pulu |
Nesimi, gizli hazine denilen o şeyin kendisi olduğunu, aslında mekânız yerde değilim, ayan beyan ortadayım diye haykırıyordu. Bu bilge kişi Azeri aksanlı âşık Nesimi idi!
O zamanlar da bu sözü söylemek, Nesimi’nin derisini yüzdürmüştü…
Başka bir Aşık yine benzer bir şey söylüyor, “Canlı, cansız bir nesneden” diyordu.
Hurufilik Tarikatı ve bu tarikata bağlı olan Nesimi’ye ve bu tarikatta göre Allah’ın zuhur ettiği yer insanın yüzüydü. Allah’ın varlığı insanın sıfatında yansımasıydı yani, insanın yüzü Allah’ın aynasıydı. Bu görüş-düşünceye göre insan sıfatı harflerle sistemleştirilip her bir organı 32 harf ile anlatılmaktaydı. Bu düşüncelerinin dönemin din alimlerinin şiddetli biçimde tepkiler korlar, Nesimi’yi “zındık” olmakla suçlamış, derisi yüzülerek öldürülmüştür.
Bunun üzerine Nesimi şu beyti söylemişti:
Zahid’a bir parmağın kessen dönüp haktan kaçar
Gör bu miskin aşığı sarpa sayarlar ağlamaz
Nesimi’i şeriata karşı diye öldürüyorlar sonra da “Şehitlik” mertebesine çıkarıyorlar.
(3) Nesimi’nin öldürülüşü hakkında Kınalızade: “Medine-i Haleb’de fetavaya eimme-i şeriat ve tarikatle katil-i meydan-ı aşk u meveddet ve ğasil-i ma-i tahur-i şahadet olmuştur."
Çevirisi: “Halep kentinde şeriat ve tarikat imamlarının fetvasıyla aşk ve sevgi meydanını öldürülenin ve şehitliğin temiz suyla yıkamaya ermiş olmuştu” oluyor.
Zahid: Dinin yasak ettiği şeylerden sakınıp buyurduklarını yerine getiren anlamına gelen Arapça sıfat.
Sarpa sayarlar: Baştan aşağı soyarlar.
Nesimi’nin bağlı olduğu Hurufilik Tarikatı Anadolu’dan Balkanlara kadar uzanan alanlarda mistik felsefi bir akım olarak 17. Yüzyıla kadar sürmüştür. Daha sonra ise Hurufilik Anadolu’da Bektaşileşerek, Bektaşiliğe zenginlik katmışlardır.
Kaynaklar:
(1) Kınalızade, “Tezkire” 2/985-987
(2) Y. N. Öztürk, Enel Hak İsyanı, Hallaç-ı Mansur” 2. Cilt 6. Baskı, s. 30
(3) Nesimi’nin öldürülüşü hakkında Kınalızade, Tezkire, 2/985-987Gölpınarlı, Abdülbâki “Türk Tasavvuf Şiiri Antolojisi” İstanbul: İnkılap Kitabevi. 1971
Gölpınarlı, Abdülbâki “Kul Himmet- Hatayi” İstanbul: Varlık Yayınevi, 1953
Saadettin Nüshet Ergün, “Bektaşi Şairleri ve Nefesleri” İstanbul: Maarif Kitap hanesi, 1944
Pertev Naili Boratav,” İzahlı Halk Şiiri Antolojisi.” İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yay,2000